Bağdat Yeşil Bölge’nin kapılarından ayrılmayan göstericiler kimler, talepleri ne?

Durumların sakinleşmeye başladığı ve seçimlerin yenilenmesi talebinin kabul edilmesinin çok zor olduğu görüşü hâkim.

 Iraklı göstericiler Bağdat Yeşil Bölge’ye yürüyorlar (Reuters)
Iraklı göstericiler Bağdat Yeşil Bölge’ye yürüyorlar (Reuters)
TT

Bağdat Yeşil Bölge’nin kapılarından ayrılmayan göstericiler kimler, talepleri ne?

 Iraklı göstericiler Bağdat Yeşil Bölge’ye yürüyorlar (Reuters)
Iraklı göstericiler Bağdat Yeşil Bölge’ye yürüyorlar (Reuters)

Şeza el-Amili
Irak’ta 10 Ekim’de yapılan erken genel seçimlerdeki oy sayımının tekrarlanmasını talep eden ve seçim sonuçlarına itiraz eden göstericiler Bağdat Yeşil Bölge kapılarının önünde “Hırsızlar, oylarımızı geri getirin” şeklinde sloganlar atıyor. Seçimlerde hile yapıldığı iddiasıyla Yeşil Bölge’nin yakınında gösteriler düzenleyen ve burada çadır kuran göstericiler “Yargı otoritesinden bize insaf etmesini ve çalınan hakkımızı savunmasını talep ediyoruz” yazılı pankartlar taşıyor.
Irak’ın başkenti Bağdat’ta hükümet binaları ve yabancı misyon temsilciliklerinin bulunduğu Yeşil Bölge yakınında 19 Ekim 2021’de oturma eylemleri başladı. Rejimi koruma güçleri ve orduya bağlı özel bir ekip bölgede, göstericilerin Yeşil Bölge’ye girmesi endişesiyle bölgede yoğun güvenlik önlemleri aldı. Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, ülkede gerginliğin düşürülmesi amacıyla sükûnet ve sivil toplum kuruluşları arasında diyalog çağrısında bulundu.

Kim bu göstericiler?
Eski Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği Başkanı Serbest Mustafa, Yeşil Bölge yakınındaki göstericilerin Koordinasyon Grubu’na bağlı olduklarını belirtti.
Irak’ın eski Başbakanı Nuri el-Maliki’nin de manevi destek verdiği Koordinasyon Grubu’nda Fetih Koalisyonu, Asaib Ehlil Hak grubu ve İran destekli milisler yer alıyor.
Siyasi analist Ahmed el-Abyad da bu göstericilerin çoğunun Asaib Ehlil Hak grubu milislerinin yanı sıra Hizbullah Tugayları, Nuceba ve Bedir gibi gruplarının güçlerinden oluştuğunu söyledi.
Akademisyen ve araştırmacı Velid el-Ubeydi, söz konusu göstericilerin, yeni hükümeti kurma çalışmalarına katılmak ve bakanlık kota sistemlerinden pay almak için Meclis’te yeterli sandalye kazanamayan siyasi aktörler tarafından desteklendiğini kaydetti. Siyasi aktörlerin ilk kez bu seçime itiraz etmesinin bunun kanıtı olduğunu söyleyen Ubeydi, daha önce ise seçimlere itiraz eden tarafın halk olduğuna dikkat çekti.

Neyi talep ediyorlar?
Siyasi analist ve İletişim Fakültesi Profesörü Fadıl el-Bedrani, göstericilerin taleplerini ‘seçim sonuçlarında yaşadıkları büyük gerilemenin ardından Meclis’teki sandalye sayısı arasındaki açığı telafi etme girişimi’ şeklinde özetledi. Bedrani, Kazımi’ye yönelik suikast girişiminin ardından gerginliği tırmandırmak için düzenlenen son gösterilerin, ABD’nin tezine (Kazımi’ye yönelik suikast girişiminin arkasında seçimleri kaybeden partilerin olduğu iddiası) karşı tepki amacıyla gerçekleştirildiğini söyledi. Bedrani, ABD tezi ile Irak hükümetinin verdiği ipuçlarının birbiriyle uyumlu olduğunu kaydetti. Bedrani’nin değerlendirmesinden anlaşıldığı kadarıyla, son gösteriler, seçimi kaybeden partilerin yeni siyasi denklemin dışına itilmelerine ve Kazımi’ye yapılan suikasttan sorumlu tutulmalarına tepki olarak geldi. Bedrani, “Çözüm, seçimde kazananlar ile kaybedenlerin birlikte yer alacağı bir ulusal birlik hükümetinin kurulmasıdır” dedi.
Irak’ta kesin olmayan seçim sonuçlarına göre, 329 sandalyeli Meclis’te Sadr Hareketi 73 sandalye, Eski Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi liderliğindeki Takaddum (İlerleyiş) Partisi 38 sandalye, Nuri el-Maliki liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu ise 37 sandalye kazandı. 
Eski Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği Başkanı Serbest Mustafa, göstericilerin en önemli taleplerini, Irak’taki tüm sandıklarda oyların elle sayım işleminin tekrarlanması olarak özetledi. Mustafa’ya göre Irak’ın eski Başbakanı Haydar el-İbadi ve Ammar el-Hakim ortaklığında kurulan Devlet Güçleri Koalisyonu, Kanun Devleti Koalisyonu, Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu ve İran destekçisi diğer gruplar, Federal Mahkeme’ye sundukları ve Cumhurbaşkanı Berhem Salih’in de desteklediği dilekçede, tüm sandıklardaki oyların yargıçlardan oluşan Seçim Komisyonu hariç diğerlerinin huzurunda yeniden elle sayılmasını talep etti. Mustafa, söz konusu dilekçede ayrıca Yeşil Böge’ye zorla girmeye çalışan göstericilere müdahale eden güvenlik güçleri mensuplarının yargı önüne çıkarılması talebinin yer aldığını kaydetti. Nitekim göstericiler ile güvenlik güçleri arasında yaşanan arbede sırasında bir gösterici hayatını kaybetti, onlarca gösterici yaralandı. Çıkan olaylarda göstericilerin polis müdahalesine taş atarak karşılık vermesi sonucu 90’ın üzerinde güvenlik gücü mensubu yaralandı.

Hizbullah Tugayları: Göstericiler, kendilerini temsil eden büyük siyasi partilerin haksızlığa uğradıklarını düşünüyorlar
Hizbullah Tugayları’nın siyasi kanadı Hukuk Hareketi Sözcüsü Ali Fazlullah, göstericilerin eylemlerin başlangıcındaki taleplerinin, Seçim Komiserliği’nden seçim sonuçlarıyla ilgili süreci düzeltmesini talep etmekle sınırlı kaldığını çünkü kendilerini temsil eden büyük siyasi partilerin haksızlığa uğradıklarını düşündüklerini söyledi. Bu sırada güvenlik güçlerinin göstericilere müdahale ettiğini ve çıkan olaylarda göstericilerden ölen ve yaralananların bulunduğunu belirten Fazlullah, göstericilerin bu müdahaleden sonra başlangıçtaki taleplerine ek olarak kendilerine saldırı emrini veren güvenlik yetkililerinin yargı önüne çıkarılmasını istediklerini söyledi.

Talepler yerine getirilmezse…
Fazlullah, taleplerin yerine getirilmemesi halinde, gösterileri organize edenlerin bir sonraki aşamada protestoların kapsamını ve alanını genişleterek, Bağdat’taki başka meydanlarda ve başka şehirlerde gösteri düzenlemek gibi gerginliği tırmandıracak birtakım adımlar atacağını söyledi.

Anayasal haklarını kullanıyorlar
Siyasi analist İbrahim es-Serrac, hangi partileri desteklediklerinden bağımsız olarak seçim sonuçlarına itiraz eden göstericilerin ‘seçim sonuçlarına itiraz etme’ noktasında anayal haklarını kullandıklarını belirterek, Irak Anayasası 38’inci maddenin barışçıl protestolar için herhangi bir şart talep etmediğini ve ister sivil ister asker olsun tüm vatandaşlara barışçıl gösteri hakkı tanıdığını söyledi.
Siyasi analist Ahmed el-Abyad, bölgesel güçler ve dış aktörler arasındaki çekişmeler sebebiyle halihazırda Irak’ta seçim sonuçlarını tersine çevirmek veya seçimi iptal etmek amacıyla rol dağılımı yapıldığını kaydetti.

Abyad, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“Milislerin bu şekilde varlık gösterebilmesi, mevcut siyasi rejimin kırılgan yapısını ortaya koyuyor. Biz muhalifler olarak, arzu edilen demokratik rejimi ihlal ettiği için mevcut rejimin yıkılmasını talep ettik. Meşru silahları elinde tutan bu çatışan güçler kendilerinden başkasına güvenmezler.  Şu an yaşananlar bir varoluş mücadelesidir. Milisler hükümeti kuşatmak ve istedikleri şeyleri yapmaya zorlamak için Yeşil Bölge’nin kapılarının yanında varlık gösteriyor. Açık söylemek gerekirse hükümet, iktidardaki kontrolünün küçümsenmesine izin vermeyecek. (Yeşil Bölge önünde toplanan göstericilerin) Hizbullah Tugayları, Nuceba ve Bedir gibi güçler tarafından desteklenen Asaib Ehlil Hak grubunun milislerinden oluşuyor.”

Yeni dönem demokratlık
Nuri el-Maliki’nin liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu Milletvekili Daha el-Kasir, gösterilerin 3 gerekçesini bulunduğunu söyledi. Kasir, “Birincisi, Seçim Komiserliği’nin tüm seçim merkezlerinde oyların elle sayılmasını reddetmesi aksine bu işlemi kasıtlı olarak seçtiği merkezlerde yapması. İkincisi, Seçim Komiserliği’nin kadın kotasına ilişkin anayasal ve hukuki metinleri kabul etmemesi ve bu hususta konulan yasalara bağlı kalmaması. Seçim Komiserliği’nde erkek egemen zihniyeti hakim. Bu yeni dönem demokratlık Irak siyaset ortamında da hakim. Üçüncü sebep ise seçim sonuçlarındaki değişkenlik. Zira Seçim Komiserliği itiraz konusunu dikkate almadı.

Ek talepler
“Onlar barışçıl göstericiler ve oy verenlerdir. Oyları çalındı ve meşru taleplerle çıktılar” diyen Fetih Koalisyonu üyesi Mahmud Meri el-Hayani, söz konusu meşru talepleri şöyle sıraladı: “Boşa giden oyların ve Seçim Komiserliği tarafından yakılan pusulaların elle sayımının tekrarlanması, barışçıl protestolar anayasal bir hak olmasına rağmen güvenlik güçleri içinde üstlerinden talimat almayan personellerin göstericilere ateş açmasının ve çadırlarını yakmasının sebebinin açıklanması ve ilave bir talep olarak, barışçıl göstericilerin üzerine gerçek mermiyle ateş açan faillerin ortaya çıkarılması.”

Kabul edilmesi oldukça zor bir talep: Seçimlerin yenilenmesi
Akademisyen Hamid Hassun Nahay, Koordinasyon Grubu ile hükümet yetkilileri arasında yapılan son toplantıdan sonra durumun şu anda sakinleşmeye başladığını ve görünüşe göre bazı meselelerin çözülmesinin arkasında anlaşmaların olduğunu ifade etti. Nahay, ancak elle sayım sonuçlarından şu ana kadar farklı bir şey çıkmadığı için bu durumun sürdürülmesinin zor olduğunu belirtti.
Seçimleri yenileme talebinin kabul edilmesinin oldukça zor olduğunu söyleyen Nahay, buna gerekçe olarak 10 Ekim’deki seçim ile yapılacak yeni seçim arasında çok kısa bir zaman dilimi olacağı için katılımın zayıf kalması ihtimalini ve sonuçlara itiraz edenler ile Seçim Komiserliği arasında ortaya çıkan güven krizini gösterdi. Gerginliğin daha fazla tırmanmadan bu durumun sona ermesini umduğunu ifade eden Nahyan, hak sahiplerinin hakkını almasını, Irak’ın aziz kanlarının akmasının önüne geçilmesini istediğini ve bunun için de ulusal çıkarın öncelenmesi, sağduyu dilinin kullanılması ve eğer geminin güvenle karaya ulaşması için gerekirse tavizlerin verilmesi gerektiğini kaydetti.
 



İsrail'in şartları ‘Gazze ateşkesini’ karmaşıklaştırıyor ve arabulucuları ‘zor bir sınav’ ile karşı karşıya bırakıyor

Gazze şehrinin kuzeyindeki Ebu İskender mahallesinden ayrılırken eşyalarını eşek arabasıyla taşıyan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrinin kuzeyindeki Ebu İskender mahallesinden ayrılırken eşyalarını eşek arabasıyla taşıyan Filistinliler (AFP)
TT

İsrail'in şartları ‘Gazze ateşkesini’ karmaşıklaştırıyor ve arabulucuları ‘zor bir sınav’ ile karşı karşıya bırakıyor

Gazze şehrinin kuzeyindeki Ebu İskender mahallesinden ayrılırken eşyalarını eşek arabasıyla taşıyan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrinin kuzeyindeki Ebu İskender mahallesinden ayrılırken eşyalarını eşek arabasıyla taşıyan Filistinliler (AFP)

Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlama çabaları, İsrail'in 60 günlük ateşkes önerisine resmi yanıtını beklerken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun savaşı sona erdirmek için koyduğu koşullarla çakışıyor. Bu koşullar arasında Hamas'ın silahsızlandırılması ve tüm rehinelerin serbest bırakılması yer alıyor.

Söz konusu koşullar, savaşın devam etme tehditleri ve Gazze'deki kıtlık ile ilgili Birleşmiş Milletler'in (BM) ilk kez yaptığı açıklamayla aynı zamana denk geldi. Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, bu koşulların, Hamas'ın 60 günlük teklifi kabul etmesini sağladıktan sonra, Mısır ve Katarlı arabulucuların mevcut çabalarını zorlaştırdığını ve arabulucuları ‘çok garip ve zor bir duruma’ soktuğunu belirtti. Uzmanlar, Netanyahu'ya yönelik uluslararası öfkenin, ABD'nin ona gerçek bir baskı uygulamaması durumunda artacağını ve bunun da sükûnet yerine gerginliğin artma olasılığını yükselteceğini düşünüyorlar.

İsrail haber sitesi Ynet dün Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın X platformunda, Hamas'ın savaşı sona erdirmek için İsrail'in koşullarını kabul etmemesi halinde Gazze şehrindeki Hamas'a ‘cehennemin kapılarının’ yakında açılacağını söylediğini aktardı. İsrail’in ana koşulları, tüm rehinelerin serbest bırakılması ve hareketin silahsızlandırılması.

Bu açıklamalar, Netanyahu'nun Gazze'de savaşan askeri birlikleri teftişi sırasında, ordunun Gazze şehrini kontrol altına alma ve Hamas'ı ‘yenme’ planlarını onayladığını ve tüm rehinelerin serbest bırakılması ve savaşın ‘İsrail'in kabul edebileceği şartlarda’ sona erdirilmesi için derhal müzakerelerin başlatılmasını emrettiğini açıklamasından bir gün sonra geldi.

Times of Israel gazetesi perşembe günü, ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması için görüşmeler yapmak üzere bu aşamada Katar veya Mısır'a bir İsrail heyeti gönderme planı olmadığını bildirdi. Axios, üst düzey bir İsrailli yetkilinin şu sözlerini aktardı: “Müzakerelerin yeri belirlendiğinde, Başbakan tüm rehineler -hayatta olanlar ve ölenler- için müzakere etmek ve İsrail'in şartlarına göre savaşı sona erdirmek üzere bir İsrail heyetinin gönderilmesini emredecek.”

Han Yunus'ta bir yardım kuruluşunun aşevinden yiyecek almak için çocuklarla birlikte bekleyen yaşlı bir Filistinli kadın (AFP)Han Yunus'ta bir yardım kuruluşunun aşevinden yiyecek almak için çocuklarla birlikte bekleyen yaşlı bir Filistinli kadın (AFP)

Bazı yetkililerin defalarca dile getirdiği İsrail'in şartları, Hamas'ın geçtiğimiz pazartesi günü kabul ettiği kısmi teklife resmi bir yanıt gelmemesiyle birlikte ortaya çıktı. Teklif, 60 günlük ateşkesin ilk aşaması kapsamında Gazze Şeridi'nde tutulan 10 rehinenin serbest bırakılmasını ve 18 cesedin teslim edilmesini öngörüyor. Geriye kalan rehineler ise daha kapsamlı bir çözüm için yürütülen müzakerelere paralel olarak ikinci aşamada serbest bırakılacak. Ancak İsrail, tüm rehinelerin aynı anda serbest bırakılması konusunda ısrar ediyor.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki şehirleri kontrol altına alma planını onayladı. Bu durum, Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın perşembe günü yaptığı açıklamada, ‘İsrail'in gerginliği artırma politikalarını ve Filistin topraklarındaki işgalini genişletmesini şiddetle kınadığını’ belirtmesine neden oldu. Açıklamada, bunun ‘İsrail'in arabulucuların çabalarını, önerilen ateşkes anlaşmasını ve savaşın sona erdirilmesine yönelik uluslararası talepleri tamamen görmezden gelmesi’ olarak tanımlandığı ifade edildi.

Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli, dün Yokohama şehrinde düzenlenen Tokyo Uluslararası Afrika Kalkınma Konferansı TICAD 9 sırasında Japon mevkidaşı Şigeru İşiba ile yaptığı görüşmede, Mısır'ın İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının devamına karşı kararlı tutumunu yineledi. Söz konusu görüşmede, ateşkesin sağlanması için sarfedilen çabalar gözden geçirildi.

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve İsrail meseleleri konusunda uzman akademisyen Dr. Ahmed Fuad Enver, İsrail'in şartlarının yerine getirilmesinin imkânsız olduğunu ve Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanma şansını zorlaştırdığını, arabulucuları utanç ve güvenilirlik kaybı arasında zor bir duruma soktuğunu, özellikle de Kahire'nin son zamanlarda arabulucu olduğu toplantılarda Hamas'ın onayını almak için büyük çaba sarf ettiklerini belirtti. Enver, Netanyahu'nun, müzakerelere galip olarak girdiğini göstermek için ‘ateş altında’ müzakereler yürütmek istediğini ve rehineler veya bölgedeki istikrarı umursamadığını söyledi.

Öte yandan Filistinli siyasi analist Eymen er-Rakab, İsrail'in açıklamalarının Gazze Şeridi'nde kısmi ateşkes uygulamak istemediğini ortaya koyduğunu ve ABD'nin savaşın devamına yeşil ışık yaktığını açıkladı. Netanyahu'nun kapsamlı bir anlaşma için istediği ‘ateş altında’ müzakerelerin, Hamas'ın silahsızlandırılması da dahil olmak üzere imkânsız koşullarla bağlantılı olduğunu ve bunun da müzakerelerin başarısızlığı ve savaşın devamı anlamına geldiğini belirtti. Mısırlı ve Katarlı arabulucuların zor bir durumda olduğunu düşünen er-Rakab, ancak özellikle Mısır tarafının iletişimlerinin, kapsamlı da olsa gerçek garantilerle bir anlaşmaya varmak için baskı yapmaya ve fırsatları teşvik etmeye kararlı olduklarını doğruladığını belirtti.

ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyan Filistinliler (DPA) ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyan Filistinliler (DPA)

Bu gelişmelerin ardından BM, uzmanlarının 500 bin kişinin ‘felaket’ durumuna düştüğü uyarısında bulunması ve BM uzmanlar panelinin raporuna göre İsrail'i yardımların ulaştırılmasını engellemekle suçlamasının ardından, dün Gazze'de kıtlık ilan etti. Bu, Ortadoğu'da ilk kez yapılan bir kıtlık ilanı oldu.

İsrail Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, raporun bulgularını ‘Hamas'ın yalanlarına’ dayandığı ve Gazze'de kıtlık olmadığı gerekçesiyle reddetti. ABD'nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee ise bulguları sorgulayarak şöyle dedi: “Kimin açlık çektiğini biliyor musunuz? Hamas tarafından kaçırılan ve işkence gören rehineler.”

Diğer taraftan Hamas dün yaptığı açıklamada sınır geçişlerinin açılmasını ve ‘yok etme savaşını durdurmak ve Filistin bölgesine acil insani yardımın ulaşmasını sağlamak için derhal önlem alınmasını’ talep etti. Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü (WHO) son açıklamalarında, ocak ayından bu yana Gazze'de 148 kişinin yetersiz beslenme nedeniyle öldüğünü bildirdi.

Enver, Gazze'de ilk kez ilan edilen kıtlık durumunun Netanyahu'nun uluslararası itibarının tükendiği anlamına geldiğini ve bunun, İsrail'i büyük ölçekli yardımların girişini kolaylaştıracak bir anlaşma imzalamaya zorlamak için arabulucuların çabalarını güçlendirecek yeni bir uluslararası baskı sürecinin başlangıcı olduğunu düşünüyor. Enver, İsrail Başbakanı'nın, kendisini bir şehre yayılma, bir direniş liderini öldürme gibi muzaffer olarak tasvir eden sinematik sahnelerin ardından, kısmi veya kapsamlı bir anlaşmayı kabul etmesini bekliyor.

Er-Rakab ise İsrail ve Washington’un BM raporunu eleştirmelerinin, şu anda bölgede istikrar için çözümleri onaylamaya istekli olmadıklarını bir kez daha teyit ettiğini düşünüyor. Er-Rakab ayrıca, Netanyahu'yu destekleyen ABD'nin değişmeyen tutumunun, baskıya rağmen şu anda herhangi bir müzakere veya anlaşmanın başarıya ulaşmasına yol açmayacağını vurguladı.


Suriye, İsrail ile güvenlik anlaşması imzaladığı iddialarını yalanladı

Geçtiğimiz ay Paris'te bir araya gelen eş-Şeybani (sağda) ve ABD temsilcisi Tom Barrack, Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ile birlikte, (SANA)
Geçtiğimiz ay Paris'te bir araya gelen eş-Şeybani (sağda) ve ABD temsilcisi Tom Barrack, Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ile birlikte, (SANA)
TT

Suriye, İsrail ile güvenlik anlaşması imzaladığı iddialarını yalanladı

Geçtiğimiz ay Paris'te bir araya gelen eş-Şeybani (sağda) ve ABD temsilcisi Tom Barrack, Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ile birlikte, (SANA)
Geçtiğimiz ay Paris'te bir araya gelen eş-Şeybani (sağda) ve ABD temsilcisi Tom Barrack, Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ile birlikte, (SANA)

Suriye Dışişleri Bakanlığı, Al Mayadeen televizyon kanalına yaptığı açıklamada, Suriye ile İsrail arasında 25 Eylül'de güvenlik anlaşması imzalanacağına dair haberleri yalanladı.

Dışişleri Bakanlığı Medya Dairesi Koordinasyon ve İletişim Ofisi, Suriye TV internet sitesinden gelen bir soruya yanıt olarak, iki taraf arasında herhangi bir güvenlik anlaşması imzalandığına dair dolaşan haberlerin "reddedildiğini" doğruladı.

"Üst düzey Suriye kaynaklarına" atıfta bulunan haberler, Suriye ve İsrail'in 25 Eylül'de ABD himayesinde bir güvenlik anlaşması imzalayacağını gösteriyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, salı günü Paris'te İsrail heyetiyle bir araya geldi. Şarku’l Avsat’ın Suriye haber ajansı SANA'dan aktardığına göre görüşmede “bölgede ve Suriye'nin güneyinde istikrarın güçlendirilmesine ilişkin bir dizi konu” ele alındı.

Resmi haber ajansı, görüşmelerin “gerginliğin azaltılması, Suriye'nin iç işlerine müdahale edilmemesi, bölgede istikrarı destekleyecek mutabakatlara varılması ve güney Suriye'nin Süveyda vilayetinde ateşkesin izlenmesi” konularına odaklandığını belirtti.


"Düşman Kardeşler" savaşı Kürdistan'ı karıştırdı

Pavel Talabani (sağda) ve Lahur Şeyh Cengi
Pavel Talabani (sağda) ve Lahur Şeyh Cengi
TT

"Düşman Kardeşler" savaşı Kürdistan'ı karıştırdı

Pavel Talabani (sağda) ve Lahur Şeyh Cengi
Pavel Talabani (sağda) ve Lahur Şeyh Cengi

Suleymaniye (Irak Kürdistanı) sakinleri, hükümet ve parti güvenlik güçlerinin katıldığı kanlı çatışmalarla karşı karşıya kaldı. Çatışmaların, Irak'ın eski Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin akrabaları arasında çıktığı ortaya çıktı.

Perşembe akşamından cuma sabahına kadar, “Kürdistan Yurtseverler Birliği” lideri Bafel Talabani'nin kuzeni Lahur Şeyh Cengi hakkında çıkarılan gözaltı emri, şehir merkezindeki bir otelin dramatik şekilde kuşatılmasıyla sonuçlanan çatışmalara dönüştü ve partinin önde gelen liderlerinden Şeyh Cengi'nin gözaltına alınması ile sona erdi.

Çatışmalarda en az üç kişi öldü, yaklaşık 10 kişi de yaralandı. Şehir merkezinde dumanlar yükselirken, güvenlik güçleri Süleymaniye'nin tüm girişlerini kapattı.

Kürt güvenlik güçleri, Şeyh Cengi ve iki kardeşinin nereye götürüldüğünü açıklamadı, ancak kaynaklar Şarku’l Avsat’a gözaltına alınanların “güvenliği bozma planı” suçlamasıyla yıllarca hapis cezasına çarptırılabileceklerini bildirdi.

Siyasetçiler, bu operasyonun Süleymaniye'deki parti içinde, yıllardır güvenlik ve siyasi çıkarları paylaşan “düşman kardeşler” arasında köklü bir çatışmayı ortaya çıkardığı değerlendirmesinde bulundu.