Marib’de Yemen ordusu ve Husi milisleri arasındaki çatışmalar hız kazandı

Reuters
Reuters
TT

Marib’de Yemen ordusu ve Husi milisleri arasındaki çatışmalar hız kazandı

Reuters
Reuters

Yemen’de ordunun ve halk direnişi Marib’in güneyindeki ve batısındaki Husi saldırılarıyla mücadelesi sürüyor. Yemen ordu kaynakları tarafından dün yapılan açıklamada milislerin son saldırılarında GSM hatlarını bombalaması nedeniyle kentte iletişimin aksadığı belirtildi.
Meşruiyeti destekleyen Arap Koalisyonu, Marib ve El-Beyda cephelerinde çatışmaların sürdüğü ve Hudeyde kentinin güneyinde ortak kuvvetler tarafından yeniden konuşlandırmanın gerçekleştiği bir dönemde yaşanan saldırı sonrasında Yemen ordusunu desteklemek üzere bölgede hava operasyonları düzenledi. Yapılan açıklamalar Koalisyon’unStockholm Anlaşması kapsamındaki alanlar dışındaki operasyonları desteklediği yönünde.
Koalisyon’un son 24 saat içinde Marib ve El-Beyda'da Husi milislere yönelik 27 operasyon gerçekleştirdiğini bildirildi.
Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA tarafından yayınlanan açıklamada Koalisyon’un operasyonlarında 16 askeri aracın imha edildiği ve 130'dan fazla teröristin öldürüldüğü kaydedildi. Koalisyon da Sahel güçlerini desteklemek ve sivilleri korumak için Hudeyde’nin batı kıyısında dört operasyon gerçekleştirdiğini duyurdu. Arap Koalisyonu daha önce yaptığı açıklamada da Marib ve El-Beyda vilayetlerinde Husi milislerine karşı 26 operasyon gerçekleştirildiğini duyurmuştu. Söz konusu operasyonlarda 18 askeri araç ve bir silah deposu imha edilirken 140'tan fazla terörist öldürüldü.
Koalisyon’dan yapılan açıklamada Yemen kuvvetlerinin Stockholm Anlaşması hükümlerinin kapsamı dışında kalan batı kıyısında gerçekleştirdiği operasyonları da desteklediği belirtildi. Sivilleri korumak için 11 operasyon gerçekleştirdiği kaydedildi.
Askeri medya kaynakları İran destekli milislerin güneyden, batıdan ve komşu El-Cevf kentinden Marib'e saldırılarını sürdürdüğünü, son on hafta içinde 3 binden fazla kişinin yaşamını yitirdiğini aktardılar. Ayrıca, Yemen ordusunun ve halk direnişinin El-Cuba ilçesinin kuzeyindeki Husi saldırılarıyla mücadeleye devam ettiğini bildirdiler.   
Yemen ordusunun resmi internet sitesi September.Net’in aktardığına göre 117. Piyade Tugayı Komutanı Tuğgeneral Ahmed En-Nakh şu açıklamada bulundu:
“Zafer kazanma ve ülkenin topraklarının tamamını milislerin pençesinden kurtarma konusunda kararlıyız. Ordu mensupları ve halk direnişi, Marib Valiliği'nin güney cephesinde iki aydır devam eden çatışmalarda Husi milislerinin ağır can ve mal kayıpları yaşamasını sağladı. Yemen ordusuna mensup topçular İranlı milislere ait beş savaş aracını imha ettiler. Saldırıdan sağ kurtulan olmadı. Meşruiyeti destekleyen Koalisyonu’a ait uçak, Marib vilayetinin güneyinde Husi milislerinin toplanma ve takviye alanları ile savaş araçlarına yönelik hava saldırıları gerçekleştirdi. Hedeflerin tamamı yok edildi.”
Yemenli sağlık kaynakları, Husilerinkontrolündeki Sana, Zimar, El-Beyda ve Ibb kentlerindeki hastanelerin şu an milislerin cesetleri ile dolu olduğunu, ayrıca çoğu Marib cephesinde yaralanan çok sayıda milisin de bu hastanelere kaldırıldığını aktardılar.

Yemen hükümetinden çağrı
Yemen hükümeti, Kızıldeniz sularında bulunan ve patlama tehdidi oluşturan Safer petrol tankerinin bakımına izin vermesi için Husi milislerine baskı yapma çağrısını yineledi. Söz konusu çağrı Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Awad bin Mübarek tarafından, Riyad'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin Yemen'deki büyükelçileriyle yaptığı görüşmede dile yapıldı.
Resmi kaynaklar,  Mübarek'in beş büyükelçi ile ülkesindeki insani, ekonomik, siyasi ve askeri düzeydeki gelişmeleri ele aldığını aktardılar.  
Suudi Arabistan resmi haber ajansı SABA’nın aktardığına göre Dışişleri Bakanı hükümetin karşı karşıya olduğu ekonomik baskıların ve zorlukların boyutunu aktardı. Zira söz konusu ekonomik zorluklar Yemen riyalinin yabancı para birimleri karşısında değer kaybetmesi ile insani durumun daha da kötüleşmesine neden oldu.
Yemen hükümetini ekonomik olarak desteklemenin ve döviz kurunu iyileştirmeye yardımcı olmak için Merkez Bankası'na gerekli finansal desteği sağlamanın önemini vurgulayan Mübarek, Riyad Anlaşması'nın güvenlik ve askeri bölümlerinin uygulanmasının tamamlanması için yapılan çabalara dikkat çekti.
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Awad bin Mübarek açıklamasında “Hükümet üyeleri arasında kenetlenme ve uyum ruhu önemli. Tüm zorlukların ve tehditlerin üstesinden gelmek için ekip ruhu içinde çalışmak gerek” ifadesini kullandı.
Yemen Dışişleri Bakanı, uluslararası yetkililerin geçici başkent Aden'e yaptığı ziyaretlere de övgüde bulundu.
Söz konusu ziyaretlerde hükümete yönelik açık siyasi destek mesajları verilmiş, siyasi bileşenlerin konumlarını ve vizyonlarını birleştirmeyi amaçlayan yönelimler, Yemenlilere hizmet için ekonomik ve siyasi istikrarın sağlanması ve üç referansa dayalı adil ve sürdürülebilir barış çabalarının yeniden başlaması için koşulların yaratılması konuları gündeme getirilmişti.
Aynı kaynaklar, Mübarek’in büyükelçilerle yaptığı görüşmede Marib vilayetindeki askeri durumu da gündeme getirdiğini ve hükümetin orduya olan güvenini vurguladığını kaydettiler.
Aşiret mensuplarının desteklediği cephelerde ordunun elde ettiği zaferlerden övgüyle bahseden Yemenli Bakan, ulusal orduyu “Yemen için bir emniyet sübabı” olarak nitelendirdi.
Safer petrol tankının oluşturduğu tehlikeye ilişkin yinelenen uyarılara dikkat çeken Mübarek “Safer petrol tankı konusuna odaklanmak ve tankın kötüleşen durumunun yol açacağı çevresel ve insani felaketi önlemek için mümkün olan her türlü çabayı göstermek önemli” dedi.
SABA ajansının aktardığına göre, beş büyükelçi Yemen hükümetinin çabalarına desteklerini ifade ettiler. Çabaları birleştirmek ve Riyad Anlaşması'nın uygulanmasını tamamlamak amacıyla Yemen hükümetinin cesur adımlar attığını dile getiren büyükelçiler, ülkelerinin Yemen'in birliğine, güvenliğine ve istikrarına tam destek verdiğini, savaşı sona erdirmek ve güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanmasına katkıda bulunmak için çabalarını sürdüreceğini yinelediler.



Mısır ve Rusya, Sudan'da herhangi bir ‘paralel oluşuma’ karşı çıktıklarını vurguladı

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'den kaçarak Tavile’ye sığınan Sudanlılar (AFP)
Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'den kaçarak Tavile’ye sığınan Sudanlılar (AFP)
TT

Mısır ve Rusya, Sudan'da herhangi bir ‘paralel oluşuma’ karşı çıktıklarını vurguladı

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'den kaçarak Tavile’ye sığınan Sudanlılar (AFP)
Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'den kaçarak Tavile’ye sığınan Sudanlılar (AFP)

Mısır ve Rusya, Sudan'da ‘paralel oluşumlar’ kurulmasını reddettiklerini açıkladı. İki ülke, Sudan'ın batısındaki Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'in Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) kontrolüne geçmesine yol açan güvenlik gelişmelerinin ardından ‘ülkenin birliğini koruma gerekliliği’ konusunda mutabık kaldı.

Bu, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ile Rus mevkidaşı Sergey Lavrov arasında yapılan telefon görüşmesi sırasında geldi. Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın dün yaptığı açıklamaya göre, iki bakan ayrıca, ‘Sudan devletini ve ulusal kurumlarını koruma gerekliliği’ üzerinde durdu.

Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Halaf, görüşme sırasında Abdulati'nin Sudan'ın birliği ve istikrarına Mısır'ın sarsılmaz desteğini yinelediğini söyledi. Halaf, Kahire'nin Dörtlü Mekanizma çerçevesinde sükuneti sağlamak ve kapsamlı bir ateşkese ulaşmak için gösterdiği çabalara işaret etti.

Abdulati, kapsamlı bir insani ateşkes sağlamak ve etkilenen bölgelere yardımın ulaşmasını kolaylaştırmak için güvenli koridorlar açmak amacıyla bölgesel ve uluslararası düzeyde ortak çabaların gerekliliğini vurguladı. El-Faşir şehrinde meydana gelen ihlalleri kınayan Abdulati, Mısır'ın kötüleşen insani durumdan duyduğu endişeyi dile getirdi ve Sudan halkına yardım desteği sağlamaya devam edeceğini belirtti.

HDK 26 Ekim'de el-Faşir'in kontrolünü ele geçirirken, komutanları Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) 29 Ekim'de güçlerinin şehirde ‘aşırılıklar’ işlediğini kabul etti ve soruşturma komiteleri kurulduğunu duyurdu.

Mısır'ın Sudan işlerinden sorumlu eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüsam İsa, uluslararası tutumun Sudan’da HDK tarafından kurulan ‘paralel hükümeti’ tanımayı reddettiği yönünde net olduğunu belirtti. İsa, bu hükümetin hiçbir uluslararası tanınırlığı olmadığını, meşruiyetten yoksun olduğunu ve kurulmasının ‘Sudan ulusal çıkarları açısından olumlu bir etkisi olmayan fırsatçı bir tavır’ olarak değerlendirildiğini ifade etti.

İsa Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Paralel hükümetler herhangi bir birleşik devlet için tehdit oluşturur. Söz konusu hamle Sudan için yakın bir tehlike arz ediyor. Bu da Mısır ve uluslararası toplumun HDK'nin eylemlerini reddetmesinin nedenini açıklıyor” ifadelerini kullandı.

HDK, geçtiğimiz temmuz ayında, Sudan'da kontrol ettikleri bölgelerde bir başkanlık konseyi ve paralel hükümet kurulduğunu duyurdu. Ağustos ayı sonunda ise, Sudan Kurucu İttifakı, Hamideti’nin, ittifak tarafından kurulan hükümetin Başkanlık Konseyi Başkanı olarak yemin ettiğini duyurdu.

d
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, ekim ayı ortasında Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile yaptığı görüşmede (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır, ‘insani yardımların ulaşmasını sağlamak için Sudan'da kapsamlı bir insani ateşkesin tesis edilmesi gerektiği’ yönündeki çağrısını yineledi. Abdulati cuma günü, ‘insani yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmak için insani yardım koridorları açılması gerektiğini’ vurguladı ve İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile yaptığı telefon görüşmesinde ‘Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'de meydana gelen ihlalleri’ kınadı.

İsa, “Son görüşmeler, Mısır’ın bu kritik dönemde çeşitli düzeylerde yürüttüğü sürekli çabalar çerçevesinde gerçekleşiyor. Bu görüşmeler, Dörtlü Mekanizma’nın girişimini hayata geçirmek amacıyla oldukça önemli” dedi.

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD'den oluşan Dörtlü Mekanizma, Sudan'da ateşkesin sağlanması için çalışıyor. Dörtlü Mekanizma, geçtiğimiz eylül ayında Washington'da bakanlar düzeyinde bir toplantı düzenledi. Toplantıda, ‘Sudan'daki silahlı çatışmayı çözmek için her türlü çabanın gösterilmesi gerektiği’ vurgulandı.

İsa, dünyanın Sudan'daki savaşa yeterince ilgi göstermediğini, ancak HDK'nin işlediği zulümler nedeniyle Gazze savaşının sona ermesinden sonra dikkatlerin buraya yönelmeye başladığını belirtti. İsa’ya göre Kahire, şu anda yaşananların ‘Sudan'ın bölünmesine yol açtığı için tüm kırmızı çizgileri aştığını’ düşünüyor.

Nisan 2023'ten bu yana Sudan, Sudan ordusu ile HDK arasında kanlı bir savaşa sahne oluyor. Birleşmiş Milletler'e (BM) göre bu savaşta on binlerce kişi hayatını kaybetti ve yaklaşık 12 milyon kişi yerinden edildi.


Sudan'ın el-Ubeyd şehrinde HDK'nın her an saldırabileceği korkusu hakim

Sudan'ın el-Faşir sokaklarında silahlı HDK üyeleri (HDK’nın Telegram hesabı/AFP)
Sudan'ın el-Faşir sokaklarında silahlı HDK üyeleri (HDK’nın Telegram hesabı/AFP)
TT

Sudan'ın el-Ubeyd şehrinde HDK'nın her an saldırabileceği korkusu hakim

Sudan'ın el-Faşir sokaklarında silahlı HDK üyeleri (HDK’nın Telegram hesabı/AFP)
Sudan'ın el-Faşir sokaklarında silahlı HDK üyeleri (HDK’nın Telegram hesabı/AFP)

Güney Sudan'ın el-Ubeyd şehri sakinleri, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) kentlerine saldırı hazırlığında olduğu yönündeki haberlerin ardından endişelerini dile getirirken, Sudan ordusu dün HDK'nın kente bir insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği saldırıyı önlediğini duyurdu.

Kuzey Kordofan eyaletinin yönetim şehri olan ve başkent Hartum'un yaklaşık 400 kilometre güneybatısında yer alan el-Ubeyd, 2023 yılının nisan ayından bu yana Sudan ordusu ile devam eden savaşta bu bölgeleri ele geçirmeleri halinde HDK için stratejik bir kazanca dönüşecek.

gthy
Darfur'un Kordofan bölgesine komşu kesiminde ordu ile HDK arasında çıkan çatışmaların yol açtığı yıkımdan bir kare (arşiv - AFP)

HDK, geçtiğimiz perşembe günü uluslararası arabulucuların sunduğu ateşkes önerisini kabul ettiğini açıkladı, ancak Birleşmiş Milletler (BM) daha sonra ‘gerginliğin azaldığına dair herhangi bir işaret bulunmadığını’ belirterek gelecekte daha fazla çatışma yaşanabileceği konusunda uyardı.

El-Ubeyd şehrinin Karima Mahallesi sakinlerinden Suad Ali, HDK'nın 18 aylık kuşatmanın ardından Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesindeki şehri el-Faşir’in kontrolünü ele geçirmesine atıfla “Özellikle el-Faşir’de yaşananlardan sonra mevcut durum bizi endişelendiriyor” dedi.

HDK'nın el-Faşir'i ele geçirmesinin ardından, toplu katliamlar, cinsel şiddet, kaçırma ve yağma olayları bildirildi. Bu olaylar uluslararası kamuoyunda kınama dalgasına yol açarken, çatışmaların petrol zengini Kordofan bölgesine sıçrayabileceği endişesi doğdu.

Darfur ile Hartum'u birbirine bağlayan önemli bir ikmal yolunun üzerinde yer alan el-Ubeyd şehrinde bir de havaalanı bulunuyor.

BM, pazartesi günü şehirdeki bir cenaze törenine düzenlenen saldırıda 40 kişinin öldüğünü açıkladı.

HDK geçtiğimiz hafta el-Ubeyd şehrinin kuzeyindeki Bara'yı ele geçirdi. BM’ye göre altı gün içinde 36 binden fazla kişi Bara beldesinden ve Kuzey Kordofan'daki diğer dört beldeden kaçtı.

HDK, geçtiğimiz hafta el-Ubeyd’e ilerlemek için Bara'da harekete geçtiğini duyururken sivillere askeri hedeflerden uzak durmalarını tavsiye etti.

El-Ubeyd şehrinin el-Kuba Mahallesi’nde yaşayan bir kişi, kimliğinin gizli tutulması şartıyla Fransız Haber Ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada, “Yetkililerin güven verici açıklamalarına rağmen, Bara'da yaşananlar korkularımızı artırıyor” dedi.

HDK’nın arabulucuların ateşkes önerisini kabul ettiğini açıkladıktan bir gün sonra BM, Sudan'da ‘çatışmaların yoğunlaşması için açıkça hazırlıklar yapıldığı’ konusunda uyardı.

fhy
El-Faşir'in HDK’nın kontrolüne geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar tarafından kurulan geçici barınakların yer aldığı Ummu Yankur Mülteci Kampı (AFP)

Öte yandan BM İnsan Hakları Komiseri Volker Turk, Kordofan'da yaşanan olaylarla ilgili sert uyarıda bulundu.

Turk, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“El Faşir'in ele geçirilmesinden bu yana sivil kayıplar, yıkım ve kitlesel yerinden edilme vakaları artıyor. Gerginliğin azalacağına dair hiçbir işaret yok.”

Bir askeri kaynak cumartesi günü AFP’ye medyaya konuşma yetkisi olmadığı için isminin açıklanmamasını isteyerek şunları söyledi:

“Hava savunma sistemi bugün, Kuzey Kordofan eyaletinin yönetim şehri el-Ubeyd’de HDK’ya ait bir İHA’yı düşürdü.”

HDK, el-Faşir'i de eline geçmesiyle artık Darfur'daki beş yönetim şehrinin tamamını kontrol etmeye başlarken bu durum Sudan'ın doğusu ile batısı arasında bir bölünme yaşanacağına dair endişeleri artırıyor.

Sudan ordusu, başkent Hartum dahil olmak üzere kuzey, doğu ve merkezin çoğunu kontrol ediyor.

El-Faşir’in düşmesinden bu yana, 80 binden fazla kişi şehirden ve çevresinden kaçtı.

BM Uluslararası Göç Örgütü (IOM), bu kişilerden bazılarının yakınlardaki Tola, Kabkabiya, Malit ve Kutum beldelerini sığındığını açıkladı.

Bir sivil toplum örgütü olan Darfur Yerinden Edilmiş Kişiler ve Mülteciler Koordinasyon Komitesi’nden dün yapılan açıklamaya göre 16 binden fazla kişi Tavile'ye gelirken acil olarak gıda, su ve tıbbi bakıma ihtiyaç duyulduğu belirtildi.

HDK'nın kontrolü ele geçirmesinden önce el-Faşir’de yaklaşık 260 bin kişi yaşıyordu.

gthy
HDK savaşçıları Darfur bölgesindeki el-Faşir sokaklarında kutlama yapıyor (AFP)

İletişimin büyük ölçüde kesildiği şehirde mahsur kalan binlerce kişinin akıbeti hakkında bilinenler oldukça sınırlı.

Sudan'daki Norveç Mülteci Konseyi'nden insan hakları savunucusu Matilde Fo, AFP’ye yaptığı açıklamada, Tavile'ye gelen birçok ailenin beraberlerinde ‘kendilerine ait olmayan çocuklar’ ile geldiğini söyledi.

Fo, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu, yol boyunca ebeveynleri ölmüş, kaybolmuş, kaos içinde ortadan yok olmuş, tutuklanmış veya öldürülmüş çocuklarla gelmek zorunda kaldıkları anlamına geliyor.”

AFP’ye konuşan hayatta kalan kişiler,  el-Faşir’den ayrılmaya çalıştıklarında kadınlar ve erkeklerin birbirlerinden ayrıldığını ve yakın kasabalarda yüzlerce erkeğin tutuklandığını söyledi.

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan dün, el-Faşir'den kaçan mültecileri, yaklaşık bin kilometre kuzeydeki ed-Daba beldesinde ziyaret etti.

Sudan’ın ordu yanlısı hükümeti, HDK'nın geçtiğimiz yıl nisan ayında el-Faşir'i kuşatmaya başlamasından bu yana 50 binden fazla kişinin ed-Daba'ya kaçtığını açıkladı.


Suriye Cumhurbaşkanı Şara, resmi ziyaret için ABD'de

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (AFP)
TT

Suriye Cumhurbaşkanı Şara, resmi ziyaret için ABD'de

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (AFP)

Suriye resmi haber ajansı SANA, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın dün resmi bir ziyaret kapsamında ABD'ye gittiğini bildirdi. Bir Suriye cumhurbaşkanının Beyaz Saray'a yaptığı ilk ziyaret olacak olan bu tarihi ziyaret sırasında Şara’nın ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesi planlanıyor.

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın açıkladığı gibi bu ziyaret sırasında, Şam'ın Washington liderliğindeki DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’a (DMUK) katılmak için bir anlaşma imzalaması bekleniyor.

Suriye’nin 14 yıllık yıkıcı bir savaşın ardından yeniden inşası için finansman aranıyor. Dünya Bankası, yeniden inşanın maliyetinin 216 milyar dolardan fazla olacağını tahmin ediyor.

ABD, Şara’yı Washington ziyaretinden birkaç gün önce ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) tarafından kendisine uygulanan yaptırımların kaldırmasının ardından, cuma günü resmi olarak küresel terörist yaptırım listesinden çıkardı.

Şara, New York'ta düzenlenen BM Genel Kurul toplantılarına katılmak üzere ilk kez ABD'yi ziyaret etti ve burada bir konuşma yaptı, ancak Washington ziyareti Suriye cumhurbaşkanı tarafından gerçekleştirilen ilk ziyaret oldu.

Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump ile Şara'nın Suriye yönetimi ile İsrail arasında doğrudan müzakereleri ele alması bekleniyor.

Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suriye Cumhurbaşkanı Şara’yı, 2020 yılında birçok Arap ülkesinin İsrail ile ilişkilerini normalleştiren Abraham (İbrahim) Anlaşmaları’na katılmaya çağırmıştı.

Şara ise geçtiğimiz eylül ayında İsrail ile yapılan müzakerelerin, İsrail'in Beşşar Esed rejiminin düşüşünden sonra askeri olarak ilerleme kaydettiği Suriye'nin güneyindeki bölgelerden çekilmesi ve hava saldırılarını durdurması şartıyla bir güvenlik anlaşmasına varılmasını amaçladığını açıkladı.