Cezayirliler, 2022’den endişeli

Parlamento, hükümetin çoğu mal ve hizmet üzerindeki sübvansiyonları kaldırma kararını destekliyor.

Cezayir hükümeti ekmek, süt, yağ ve şeker gibi birçok emtia ve temel malzeme fiyatlarına yönelik sübvansiyonları kaldırdı. (Reuters)
Cezayir hükümeti ekmek, süt, yağ ve şeker gibi birçok emtia ve temel malzeme fiyatlarına yönelik sübvansiyonları kaldırdı. (Reuters)
TT

Cezayirliler, 2022’den endişeli

Cezayir hükümeti ekmek, süt, yağ ve şeker gibi birçok emtia ve temel malzeme fiyatlarına yönelik sübvansiyonları kaldırdı. (Reuters)
Cezayir hükümeti ekmek, süt, yağ ve şeker gibi birçok emtia ve temel malzeme fiyatlarına yönelik sübvansiyonları kaldırdı. (Reuters)

Cezayirliler, devletin temel ürünlerin ve hizmetlerin fiyatlarını sübvanse etmekten vazgeçmesine ilişkin yeni bütçe kanununun ardından 2022’de kendilerini nelerin beklediği konusunda endişe duyuyor. Hükümet, düşük gelirlilere doğrudan para yardımı yapma ve uğrayacakları zararı azaltma sözü verdi. Ancak buna imkan sağlayacak mekanizmalara ilişkin ayrıntı paylaşmadı.
Ulusal Halk Meclisi (ilk parlamento odası), geçen perşembe günü 2022 maliye kanunu taslağını onayladı. Kanunun Millet Meclisi (ikinci oda) tarafından da onaylanması bekleniyor. Kanununun ayrıca yeni yılda uygulanmak üzere, bu yılın son günü Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması gerekiyor.
Sübvansiyonların kaldırılması, su, yakıt, okullarda ve üniversitelerde yemek, hastanelerde tedavi, sosyal konut, ekmek, süt, yağ ve şeker gibi ürünleri ve hizmetleri etkiledi. 187’inci madde bu uygulamayı kapsıyordu. Bu durum, hükümetin her yıl 17 milyar dolar olduğu tahmin edilen ‘toplumsal tahvillerin’ mali yükünü artık taşıyamadığını açıkça gösteriyor.
Sol eğilimli muhalif İşçi Partisi liderlerinden Ramazan Tazebit, hükümetin bu kararla ‘topluma savaş açtığını’ savundu. Yakın gelecekte genel bir yoksullaşmanın Cezayirlileri vuracağı uyarısı yapan yetkili, fiyat liberalizasyonunun sonuçlarının milyonlarca Cezayirlinin satın alma gücüne ciddi şekilde zarar vereceğini vurguladı. Tazebit’e göre eski bir parlamenter, “Bu hükümet programı, vatandaşın devletle olan ilişkisinden geriye kalanları da yok edecektir. Çünkü devlet onları terk etti” dedi.
Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, bir uzun bir süre önce 30 bin dinarı (yaklaşık 150 dolar) geçmeyen maaş vergilerini iptal etme sözü vermişti. Ancak çeşitli sektörlerdeki sendikalar bunun gerçekleşmediğini belirttiler. İstisnasız tüm malzemelerin fiyatları uzun aylardır fırlamış durumdaydı.
Hükümet taslağında yer alan ve medyanın bir kısmının ‘halkın hakkını gasp etmek’ olarak nitelendirdiği kararlar, geniş parlamento blokları tarafından desteklendi.
İslami eğilimli Barış Toplumu Hareketi milletvekilleri ise hükümetin projesine karşı çıktılar. Maliye Yasası’nın onaylanmasından sonra yapılan açıklamada hükümetin ‘toplumsal desteği hak edenlere yönlendirilecek ulusal bir organ’ oluşturma çabaları eleştirildi. Destekle ilgilenen Cezayirli sayısıyla ilgili ‘veritabanı eksikliği’ nedeniyle bunu başarmanın mümkün olmadığı savunuldu. Milletvekilleri ayrıca hükümeti bu adımı ‘kapsamlı bir ulusal diyalog ve istihdam sağlayan ekonomik kalkınma olmayan bir ortamda’ atmakla suçladılar. Söz konusu milletvekillerine göre sorun, Cezayirlilerin satın alma gücünü daha önce görülmemiş bir şekilde, tazminata erişimlerini güvence altına alan mekanizmalar olmadan daha da zayıflatan büyük bir sosyal dönüşümü ifade ediyor.
Hükümetin projesini savunan Başbakan Eymen bin Abdurrahman, milletvekillerine hitaben şunları söyledi:
“Cezayir temelde toplumsal bir devlet olduğu için sübvansiyonları kaldırmaktan bahsetmek yasaklanmalıdır. Bu desteği sahiplerine yönlendirmemizi sağlayacak yeni bir fikir üzerinde duruyoruz. Bu destek nakdi olacak ve devlet bu desteğin hangi seviyeden ödenmesi gerektiğini belirledikten sonra malzemeleri değil, ailelerin gelirlerini destekleyecek. 2022 yılı için desteğin değeri, ekonomik krize rağmen 17 milyar dolara eşittir. Kanunda belirtilen şey, mekanizmaların kurulacağı hedeftir. Devletin sübvansiyonu kaldırmak gibi bir niyeti asla olmamıştır.”



Humus'taki Aleviler verilen güvencelere rağmen güvenlik operasyonları nedeniyle endişeli

Humus'un ez-Zehra mahallesinde tanklarla devriye gezen Suriye’deki yeni yönetime bağlı savaşçılar (AFP)
Humus'un ez-Zehra mahallesinde tanklarla devriye gezen Suriye’deki yeni yönetime bağlı savaşçılar (AFP)
TT

Humus'taki Aleviler verilen güvencelere rağmen güvenlik operasyonları nedeniyle endişeli

Humus'un ez-Zehra mahallesinde tanklarla devriye gezen Suriye’deki yeni yönetime bağlı savaşçılar (AFP)
Humus'un ez-Zehra mahallesinde tanklarla devriye gezen Suriye’deki yeni yönetime bağlı savaşçılar (AFP)

Suriye'nin üçüncü büyük kenti Humus'ta, devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed'in mensubu olduğu Alevi toplumu, yeni yetkililerin ‘rejim kalıntılarını’ aramak için mahallelerinde günlerdir sürdürdüğü ve yüzlerce kişinin gözaltına alındığı güvenlik operasyonları nedeniyle endişeli.

Humus'un merkezindeki çarşı, kurşunlarla delik deşik edilmiş binaların arasında satıcılardan meyve ve sebze almaya gelen insanlarla dolup taşıyor. Ancak Alevilerin çoğunlukta olduğu mahallelerin girişlerinde, bu hafta sokağa çıkma yasağının kaldırılmasının ardından yeni kurulan kontrol noktalarında askeri üniformalı silahlı adamlar duruyor.

Humus'un Alevi bölgelerinin bazı sakinleri AFP'ye, genç erkeklerin hatta silahlarını teslim eden askerlerin bile gözaltına alındığını söyledi.

AFP'nin konuştuğu tüm kişiler güvenlik kaygıları nedeniyle isimlerinin açıklanmamasını istedi.

Şehirdeki iki kişi, kontrol noktasındaki silahlı adamların insanlara mezheplerini sorması üzerine bölge sakinlerinin şikâyeti sonrası bir kontrol noktasının kaldırıldığını belirtti.

Alevilerin çoğunlukta olduğu ez-Zehra mahallesinin bir sakini, “Şu ana kadar yaşadığımız ve hissettiğimiz şey korkunun gerçekliğiydi. İlk başlarda münferit vakalardı, ancak şimdi çok sayıda olduğu için böyle adlandırılamaz” ifadelerini kullandı.

Humus'ta bir kontrol noktasında nöbet tutan Suriye’deki yeni yönetime bağlı güvenlik güçleri (AFP)Humus'ta bir kontrol noktasında nöbet tutan Suriye’deki yeni yönetime bağlı güvenlik güçleri (AFP)

‘Büyük çoğunluk sivil’

Suriye'deki yeni yönetim 8 Aralık'ta iktidara geldiğinden beri azınlıklara güven vermeye çalışıyor. Ancak Aleviler, Esed ailesiyle olan uzun süreli ilişkileri nedeniyle kendilerine karşı bir tepki oluşmasından korkuyor. Yetkililer ise herhangi bir ihlal olduğunu reddetti.

Humus vilayetinden eski bir Halk Meclisi üyesi olan Şehade Meyhub, ez-Zehra mahallesi sakinleri tarafından bildirilen yüzlerce ihlal ve gözaltına alınmayı belgelediğini kaydetti.

AFP'ye, “Şu ana kadar elimde ez-Zehra mahallesinde gözaltına alınan 600 kişinin ismi var” diyen Meyhub, Humus kentinin tamamında ‘gözaltına alınanların sayısının bin 380’i aştığını’ ifade etti.

Meyhub, gözaltına alınanlar arasında ‘yerleşim merkezlerine müracaat etmiş emekli tuğgeneraller ve albaylar olduğunu, ancak en büyük oranın zorunlu hizmette bulunan siviller ve askerler olduğunu’ belirtti.

Esed'i deviren yeni yönetim Suriye'nin çeşitli kentlerinde uzlaşma merkezleri açarak, eski askerleri silahlarını teslim etmeye davet etti.

Meyhub, kentin es-Sebil mahallesinde bir grup subayın eşleri ve çocuklarının önünde dövüldüğünü söyledi.

Humus'taki yetkililerin vatandaşların şikâyetlerine yanıt verdiğini ve gözaltına alınanları kısa süre içinde serbest bırakma sözü verdiğini belirten Meyhub, ihlallerin arkasında Heyetu Tahriru’ş-Şam'a (HTŞ) bağlı bazı grupların olduğunu ifade etti.

Ez-Zehra mahallesindeki bir başka adam AFP'ye, eski bir asker olan oğlundan geçen hafta Hama kırsalındaki bir kontrol noktasında gözaltına alındığından beri haber alamadığını söyledi.

Suriye’deki yeni yönetime bağlı güvenlik güçlerinden biri Humus'taki kontrol noktasında motosikletli bir adamın kimliğini kontrol ediyor. (AFP)Suriye’deki yeni yönetime bağlı güvenlik güçlerinden biri Humus'taki kontrol noktasında motosikletli bir adamın kimliğini kontrol ediyor. (AFP)

‘Öfke’

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Direktörü Rami Abdurrahman geçen hafta AFP'ye yaptığı açıklamada, Humus kenti ve kırsalında çoğunluğu Alevi olan en az bin 800 kişinin gözaltına alındığını bildirdi.

Esed'in devrilmesinden bu yana Alevilere yönelik şiddet Suriye genelinde artışa geçti. SOHR o tarihten bu yana çoğunluğu Humus ve Hama vilayetlerinde olmak üzere 150 Alevinin öldürüldüğünü kaydetti.

Çatışmaların başladığı 2011 yılında Humus, insanların gösteri yapmak için sokaklara döküldüğü ilk şehirlerden biri olduğu için ‘devrimin başkenti’ olarak adlandırılmıştı. Özellikle bu şehirdeki protestolar sert bir şekilde bastırıldı ve mezhepsel şiddet savaş sırasında zirveye ulaştı. Humus'ta Sünni Müslümanların çoğunlukta olmasının yanı sıra Alevi ve Hıristiyan azınlık da bulunuyor.

Son günlerde internette dolaşan videolarda silahlı kişilerin Humus'ta erkekleri topladığı ve onlara çömelmelerini emrettiği görüldü.

AFP bu videoların hepsini doğrulayamadı, ancak kendisini bazı tutuklularla konuşurken kayda alan 21 yaşındaki HTŞ üyesi Muhammed Ebu Ali ile konuştu.

Ebu Ali AFP'ye, “Videoda görünenler suçlular ve şebbihalar... Savaşın ilk yıllarında Humus'ta katliamlar yaptılar. Onları yakaladık ve ilgili makamlara teslim ettik” şeklinde konuştu.

Suriye’deki yeni yönetime bağlı güvenlik güçlerinden biri Humus'taki kontrol noktasında sürücülerin kimliklerini kontrol ediyor. (AFP)Suriye’deki yeni yönetime bağlı güvenlik güçlerinden biri Humus'taki kontrol noktasında sürücülerin kimliklerini kontrol ediyor. (AFP)

‘Savaştan yorulduk’

Humus'ta Ebu Yusuf kod adlı bir HTŞ yetkilisi, İçişleri Bakanlığı personelinin kentteki tarama operasyonları sırasında ‘üç silah zulası bulduğunu ve onlarca aranan ismi gözaltına aldığını’ söyledi.

Humus'taki Kamu Güvenliği Departmanı pazartesi günü, kentin mahallelerinde beş gün süren tarama operasyonunun sona erdiğini duyurdu. Ancak HTŞ yetkilisi tarama operasyonunun devam ettiğini ve bölgenin ‘rejim kalıntılarından tamamen temizlenmediğini’ söyledi. Yetkili, “Sünni, Alevi, Hıristiyan fark etmeksizin herkes için güvenlik ve emniyet istiyoruz” dedi.

Şehrin başka bir yerinde, 2012 yılında rejim ordusu tarafından ele geçirilen muhaliflerin kalesi Baba Amr mahallesinin yol kenarları yıkıntılarla dolu. Evlerin duvarlarında ve kapılarında kurşun izleri var.

On yıl önce Lübnan'a kaçan 46 yaşındaki Fayez el-Cemal, eşi ve yedi çocuğuyla birlikte evlerine döndüğünde evlerini yıkılmış, kapıları ve pencereleri olmayan bir halde bulmuş.

El-Cemal, yıkılan binalar arasında komşularının ve arkadaşlarının öldürüldüğü yerleri işaret ediyor ama intikam almak istemiyor. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre el-Cemal, “Savaştan ve aşağılanmaktan bıktık. Biz sadece herkesin kendi hayatını yaşayabilmesini istiyoruz. Biz mezhepçiliğe karşıyız” ifadelerini kullandı.