ABD’li yetkili Türkiye ile F-35 meselesini çözme sinyali verdi

Karen Donfried, ABD’nin Yunanistan ile askeri iş birliğini güçlendirmesini savundu.

Akdeniz’deki İngiliz uçak gemisi üzerindeki F-35 savaş uçakları (AP)
Akdeniz’deki İngiliz uçak gemisi üzerindeki F-35 savaş uçakları (AP)
TT

ABD’li yetkili Türkiye ile F-35 meselesini çözme sinyali verdi

Akdeniz’deki İngiliz uçak gemisi üzerindeki F-35 savaş uçakları (AP)
Akdeniz’deki İngiliz uçak gemisi üzerindeki F-35 savaş uçakları (AP)

ABD'nin Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Karen Donfried, Türkiye’nin F-35 savaş uçakları için ülkesine yaptığı ödeme meselesini kapatma noktasında Ankara ile anlaştığı sinyalini verdi. ABD, Ankara’nın Rus S-400 hava savunma sistemi satın alması sebebiyle Türkiye’ye F-35 savaş uçaklarının satışını askıya aldı ve Türkiye’yi çok taraflı F-35 üretim programından çıkardı. Donfried, çok yönlü sağlam bir savunma ilişkisine sahip olan ABD ve Türkiye’nin ortak çalışma yoluyla bir çözüme ulaşacağına inandığını söyledi.
Donfried, Anadolu Ajansı’nın (AA) dün yayınladığı röportajında, “Türkiye, F-35'ler için 1,4 milyar dolar ödedi. Hem ABD hem de Türkiye'nin, her iki tarafın da bu paranın iade edilmesinde hemfikir olduğu anlaşılıyor” dedi.
ABD Ankara’nın Temmuz 2019’da Rus S-400 hava savunma sistemi satın alması sebebiyle Türkiye’yi F-35 üretim programından çıkardı. Türkiye F-35 savaş uçakları siparişleri için daha önce Washington tarafına yaptığı ödemeye karşılık ABD’den 40 adet F-16 savaş uçağı ve elindeki F-16 uçaklarını geliştirmek amacıyla 80 adet malzeme siparişinde bulundu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu meseleyi Ekim ayı sonunda New York’ta düzenlenen G20 Zirvesi esnasında ABD’li mevkidaşı Joe Biden ile ele aldı. Fakat Biden, Erdoğan’a, Türkiye’nin daha önce yaptığı ödemeye karşılık istediği F-16 savaş uçaklarını alması için uzun bir sürece ihtiyaç olduğunu bildirdi. ABD Kongresi’ndeki Cumhuriyetçi ve Demokrat yasa koyucular ise Türkiye Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Türk Savunma Sanayii Danışmanlığı yetkililerine Aralık 2020’den bu yana uygulanan ABD'nin Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası’nı (CAATSA) ihlal etmesi ve Türkiye’nin Rusya ile imzaladığı S-400 anlaşması sebebiyle aldığı askeri krediler sebebiyle Ankara’ya söz konusu ödeme karşılığında ilave F-16’ların verilmesine muhalefet ediyorlar.
Donfried, ülkesinin Türkiye'nin F-16’lara gösterdiği ilgiden memnuniyet duyduğunu ve iki ülkenin bu konuyu teknik ekipler düzeyinde yakında görüşeceğini belirterek, “Biz de Türkiye'nin talebinin önündeki engelleri aşmak için çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Türkiye ve ABD Savunma Bakanlıklarındaki üst düzey yetkililerden oluşan bir çalışma grubu geçen hafta Washington’da F-35 meselesini ve Türkiye’nin F-16 savaş uçağı alma talebini görüşmek için bir toplantı düzenledi. İki taraf da toplantıyı ‘verimli ve yapıcı’ olarak niteledi.
CAATSA Yasası ile ilgili gereklilikler, Washington'un Rus gazını Avrupa'ya taşımak için Kuzey Akım 2 boru hattı projesine yaptırımlardan taviz verme olasılığını ve Hindistan'ın Rus S-400 sistemini satın almak için yaptığı anlaşma hakkında konuşan Donfried, “Bu konuda alınmış bir karar yok, bunda net olmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda bir müttefik açısından, CAATSA'nın yasal gereklilikleri farklıdır. Dolayısıyla bu mevzuatta Hindistan ve Türkiye'nin farklı muamele görmesini anlamanın da önemli olduğunu düşünüyorum. Bu, karmaşık bir konular dizgesi. Hindistan hakkında bir karar alınmadığını tekrar etmek isterim. CAATSA'yı ele aldığımızda, Hindistan ve Türkiye'yi aynı sepete koymamalıyız. Türkiye'nin ABD'nin bir NATO müttefiki olduğunun ve bunun yasal sonuçlarının hatırlanması bu bağlamda önemli” ifadelerini kullandı.
Türkiye ve ABD’nin birçok ortak çıkar ve projeyi paylaştığına dikkat çeken Donfried, bu nedenle Washington’un Ankara ile iş birliği bağlarını derinleştirmekte kararlı olduğunu, iki taraf arasındaki diyaloğun düzenli olarak devam ettiğini ve Kasım ayının sonunda NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda bir görüşme gerçekleştireceklerini kaydetti. Donfried, iki ülkenin dışişleri bakanlarının NATO çalışmaları takvimi ve iki ülkenin ortak çıkarları kapsamında birlikte çalışacaklarını ifade etti.
Donfried, gelecek yıl Haziran ayında Madrid’de düzenlenecek NATO Liderler Zirvesi’nin, önümüzdeki on yılın stratejik yönelimlerini belirleyecek yeni anlayışa dayalı bir anlaşmaya tanıklık edeceğini, zirvenin bugün bölgesel ve küresel düzeylerde karşılaştığımız zorluklara karşı stratejik bir şekilde düşünmeleri için diğer NATO üyelerinin yanı sıra ABD ile Türkiye açısından büyük bir fırsat olacağını söyledi. Donfried, Yunanistan’daki Amerikan askeri varlığının artmasıyla ilgili bir soruya, “Bunu duyduğuma çok üzüldüm, bunun Türkiye'de endişeye yol açmasına... Çünkü ABD'nin herhangi bir NATO müttefikiyle daha derin angajmanının olmasının iyi bir şey olduğunu düşünüyorum. ABD, Türkiye'deki iş birliğimizi derinleştirmekle de aynı derecede ilgileniyor” diye yanıt verdi. Başkan Biden’ın, ABD'nin kilit müttefikleriyle ilişkilerini derinleştirmek, ittifaklarını ve ortaklıklarını yeniden canlandırma arzusunu dile getirdiği açıklamasına işaret eden Donfried, “ABD'nin, müttefiki Yunanistan'la yaptığı şeyin özünde bu var ve Türkiye ile iş birliğimizi derinleştirme konusunda da kararlıyız” dedi.



Witkoff: Ukrayna ile yapılan görüşmelerde “önemli ilerleme” kaydedildi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
TT

Witkoff: Ukrayna ile yapılan görüşmelerde “önemli ilerleme” kaydedildi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)

ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff dün, Rusya ile savaşa diplomatik bir çözüm bulmak amacıyla Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile Berlin'de yapılan görüşmelerde ‘önemli ilerleme’ kaydedildiğini açıkladı.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Trump’ın Özel Temsilcisi Witkoff ve damadı Jared Kushner arasındaki görüşme beş saatten fazla sürdü. Witkoff’un sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamaya göre görüşmede, 20 maddelik barış planı, ekonomik programlar ve diğer konular hakkında derinlemesine tartışmalar yapıldı. Witkoff, bu sabah başka bir toplantı daha yapılacağını da sözlerine ekledi.

ABD’nin Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için öne sürdüğü öneriyle yürütülen Ukrayna-Rusya müzakerelerini yöneten Witkoff'un Berlin’e gönderilme kararı, Washington'ın savaşı sona erdirme planının şartları konusunda Kiev ile kalan anlaşmazlıkları çözme konusundaki aciliyetinin arttığını gösteriyor. Ukrayna ve Rusya arasındaki saldırılar devam ederken ve kayıplar artarken, ABD Başkanı Trump, 2022 şubatında Rusya'nın Ukrayna'ya karşı açtığı ve yüz binlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olan savaşı çözme planıyla ilgili görüşmelerde ilerleme sağlanamaması nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını açıkça dile getirdi.

Zelenskiy daha önce Washington'ın, Ukrayna'nın doğusundaki Donetsk bölgesinin kontrol ettiği kısmından Ukrayna ordusunun çekilmesini talep ettiğini açıklamıştı. Bu bölgenin silahtan arındırılmış bir ‘serbest ekonomik bölge’ haline getirilmesi planlanıyor. Ancak Washington, Ukrayna topraklarını işgal eden Rusya ordusundan aynı talepte bulunmuyor.

Öte yandan Trump'ın planı, Rusya ordusunun Sumi, Harkiv ve Dnipropetrovsk bölgelerinde (kuzey ve kuzeydoğu) ele geçirdiği küçük alanlardan çekilmesini, ancak Herson ve Zaporijya'da (güney) kontrol ettiği daha geniş toprakları elinde tutmasını öngörüyor.


Güney Kore polisi Birleşme Kilisesi'nin ofislerine baskın düzenledi

Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
TT

Güney Kore polisi Birleşme Kilisesi'nin ofislerine baskın düzenledi

Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)

Güney Kore polisi bugün, başkent Seul ve çevresindeki Birleşme Kilisesi'nin ofislerine ve tesislerine baskın düzenlediğini açıkladı. Baskın düzenlenen yerler arasında başkentin kuzeydoğusunda bulunan ve uluslararası genel merkez olarak kullanılan lüks bir saray da yer aldı. Polis, aramanın kiliseye ait on farklı yerde yapıldığını duyurdu.

Yonhap Haber Ajansı, aramanın bazı mevcut ve eski hükümet yetkilileri ile milletvekillerinin kiliseden rüşvet aldıkları iddialarıyla ilgili olduğunu bildirdi. Olayda adı geçenler arasında kilise lideri Hak Ja Han da yer alıyor.

Denizcilik ve Balıkçılık Bakanı Chung Jae-soo, geçtiğimiz hafta yanlış olduğunu söylediği iddiaları çürütmeye odaklanmak ve davanın Cumhurbaşkanı Lee Jae Myung’un hükümetinin çalışmalarını etkilemesini önlemek istediğini belirterek istifa etmişti.

sdfrgt
Birleşme Kilisesi'nin lideri Hak Ja Han, Seul'deki özel savcıların talebi üzerine hakkında çıkarılan tutuklama emrinin yeniden değerlendirilmesi için mahkemeye geldi (Arşiv - Reuters)

Kilise tarafından geçtiğimiz hafta yapılan açıklamada, tek bir eski kilise yetkilisinin karıştığı iddia edilen ve ‘aşırılıklar’ olarak nitelendirilen olaylarla Kilise’nin hiçbir ilgisi olmadığı belirtildi.

Birleşme Kilisesi lideri Hak Ja Han, avantajlı iş olanakları karşılığında eski First Lady Kim Keon-hee'ye rüşvet teklif ettiği iddiasıyla yargılanıyor. Ancak Kilise lideri bu iddiaları reddediyor.


Avustralya Başbakanı’dan, Sidney saldırısı sonrası ‘antisemitizmi’ ortadan kaldırma sözü

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
TT

Avustralya Başbakanı’dan, Sidney saldırısı sonrası ‘antisemitizmi’ ortadan kaldırma sözü

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese bugün yaptığı açıklamada, Bondi Plajı'na düzenlenen terör saldırısını kınadı, bunu “saf kötülük eylemi” olarak nitelendirdi. Öte yandan Avustralya polisi, dün meydana gelen silahlı saldırıda en az 16 kişinin öldüğünü teyit etti.

efrty
Avustralya Başbakanı Albanese düzenlediği basın toplantısında (EPA)

Başbakan Albanese düzenlediği basın toplantısında, ‘bugünün Bondi'de neşeli bir kutlama olması gerektiğini, ancak yaşananlarla bu kutlamanın sonsuza kadar lekelendiğini’ söyledi.

Albanese, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dün gördüğümüz şey, saf kötülük, antisemitizm ve Avustralya'nın simgesel bir yerinde, bizim kıyılarımızda işlenen bir terör eylemiydi.”

Avustralya'nın ‘antisemitizmi ortadan kaldırmak için ne gerekiyorsa yapacağını’ vurgulayan Başbakan Albanese, “Avustralya asla bölünmeye, şiddete veya nefrete boyun eğmeyecek ve bunu birlikte aşacağız. Onların bizi bir ulus olarak bölmelerine izin vermeyeceğiz. Buna yanıt vermek için gerekli her türlü kaynağı seferber edeceğiz. Dün, ülkemizin tarihinde gerçekten karanlık bir gündü. Ancak bir ulus olarak, bunu yapan korkaklardan daha güçlüyüz” ifadelerini kullandı.

dfgt
Sidney'deki silahlı saldırı olay yerinde polis (AP)

Öte yandan Avustralya polisi dün akşam Sidney'de Yahudi bayramı Hanuka kutlamaları sırasında 16 kişiyi öldüren iki silahlı saldırganın 50 yaşındaki bir adam ve 24 yaşındaki oğlu olduğunu açıkladı.

Yeni Güney Galler Polis Komiseri Mal Lanyon, gazetecilere yaptığı açıklamada baba saldırganın öldürüldüğünü, oğul saldırganın ise şu anda hastanede tedavi gördüğünü söyledi. Lanyon, “Başka saldırganlar aradığımızı söyleyemem” diye ekledi.

Saldırı, yaklaşık 2 bin Yahudi’nin Sidney'deki Bondi Plajı'nda Hanuka kutlamalarına katıldığı sırada gerçekleşti.

Görgü tanıkları, kimliği belirsiz bir kişinin kutlama alanının yakınlarındaki bir arabadan inip ateş açtığını bildirdi.

Raporlara göre ateş yakınlardaki bir köprüden açıldı.

Olay yerinden çekilen görüntülerde, uzun namlulu silahlara sahip saldırganlar kutlama yerine doğru ilerlerken panik içindeki kalabalığın her yöne kaçıştığı görüldü.

Videolarda, kaosun ortasında çimlere uzanmış insanlar görülüyor. Kutlamaya katılan bir Yahudi, olayı kendileri için bir ‘felaket’ olarak nitelendirdi.

Saldırıdan birkaç saat sonra konuşan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese'ye bir mektup göndererek Canberra'yı ‘antisemitizmi körüklemekle’ suçladığını söyledi.

Diğer bir deyişle Netanyahu, Albanese'nin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının ‘sokaklarınızda yıkıma yol açan Yahudilere karşı nefreti teşvik ettiğini’ söyledi. İsrail Başbakanı, “Antisemitizm, liderler sessiz kaldıkça yayılan bir kanserdir. Zayıflığı eylemle değiştirmelisiniz” diye ekledi.

Saldırının ‘korkunç’ olduğunu söyleyen Netanyahu, “Soğukkanlı bir cinayet. Ne yazık ki, kurbanların sayısı her dakika artıyor. En büyük kötülüğü gördük” dedi. Yoldan geçerken saldırganlardan birinin silahını elinden alan ve Yahudi olduğunu söylediği bir kişiye atıfla “Aynı zamanda en büyük Yahudi kahramanlığını da gördük” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Küresel anti-Semitizmle mücadele ediyoruz ve bununla savaşmanın tek yolu onu kınamak ve mücadele etmek, başka yolu yok. İsrail'de yaptığımız da bu. İsrail ordusu ve güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu yapmaya devam edecek.”

Avustralya hükümetini üstü kapalı eleştiren Netanyahu, “Olayı kınamayan, aksine teşvik edenleri kınamaya devam edeceğiz. Onlardan özgür ulusların liderlerinden bekleneni yapmalarını talep etmeye devam edeceğiz. Pes etmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.