Zeydan: Libya Cumhurbaşkanı adaylarının çoğu gerekli niteliklerden yoksun

Eski Libya Başbakanı, İhvan’ın halk arasındaki etkisini kaybettiğini söyledi

Eski Libya Başbakanı Ali Zeydan (AFP)
Eski Libya Başbakanı Ali Zeydan (AFP)
TT

Zeydan: Libya Cumhurbaşkanı adaylarının çoğu gerekli niteliklerden yoksun

Eski Libya Başbakanı Ali Zeydan (AFP)
Eski Libya Başbakanı Ali Zeydan (AFP)

Eski Libya Başbakanı Ali Zeydan, ülkesinin, yolsuzlukların artışına yol açan karışıklıklar ve kötü yönetim sebebiyle çok sıkıntı çektiğini belirtti. Eski Başbakan bu koşulların, son on yılda siyasi çatışmaların gölgesinde, vatandaşların omuzlarında yük haline gelerek yaşam koşullarının ve temel hizmetlerin bozulmasına ve Libya işlerine dış müdahalenin artmasına yol açtığını söyledi. Ali Zeydan Libya cumhurbaşkanlığı adaylarının çoğunun, bu son derece mühim pozisyonu üstlenmek için gerekli niteliklerden yoksun olduğuna vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylık dosyasını sunan Zeydan, yaklaşan seçimlerle ilgili uluslararası tutumun yanı sıra ABD veya İngiltere gibi büyük ülkelerin belirli bir adayı destekleme konusunda taraf tutmaları hakkında konuştu. Zeydan Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, “Siyah at (Dark Horse) teorisi olarak bilinen şey, yalnızca medya kullanımı çerçevesinde gündeme geliyor, dolayısı ile artık kabul edilmiyor” dedi.
Zeydan açıklamasına şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanlığı görevine gelen herhangi bir kişi zaten ABD ile ilgilenecek ve ABD yönetiminin anlaşma için açık olmasını memnuniyetle karşılayacaktır, dolayısı ile ABD için belirli bir aday hazırlamasına gerek yok.”
71 yaşındaki Zeydan, ülkenin cumhurbaşkanını seçme kararının Libya’nın elinde olacağını, ister sınır komşusu ister bölge ülkesi olsun, Libya krizi ile ilgili herhangi bir başkent ve ülke, etkisinin boyutu ve sınırları içerisindeki müttefiklerinin gücü ne olursa olsun, cumhurbaşkanlığı seçimde herhangi bir aday için bir kapı aralamayacaklarını düşündüğünü söyledi.
Şubat Devrimi, el-Kerame (Onur) Akımı ve önceki rejimin destekçileriyle bağlantılı isimler arasında, seçim sonrası dönemde Libya sahnesinde etkili bir isim olarak varlıklarının korunmasını sağlamak amacıyla gizli ittifak kurdukları haberleri ile ilgili de konuşan Zeydan, “Bu isimlerin çoğunun büyük halk kitleleri yok, bu nedenle ittifaklar kurarak şanslarını artırmaya çalışıyorlar, hepsi birbirinden faydalanmak istiyor.” dedi.
Zeydan yaklaşan seçimler için adaylar hakkındaki görüşü ile ilgili olarak “Yıllar önce bıraktığım siyasi haritanın, birçok değişikliğe tanık olduğunun ve elbette birçok adayın olduğunun farkındayım, ancak adayların birçoğu, siyasi tecrübe, devlet yönetimi yöntemleri ve dış ilişkiler konusu, Libya’nın çıkarlarını destekleyecek ilişkileri dengelemenin önemi ve en önemlisi, çoğu krize uygulanabilir çözümlerin sağlanmasını destekleyen, tarihsel ve toplumsal karmaşaları içeren geçmişe sahip Libya zihniyetinden yoksunlar” dedi.
Zeydan, silah zoruyla sonuçlarının değiştirilmesinin yaygın bir durum olduğunu ve Şubat Devrimi’nden bugüne kadar siyasi sahnede silahlı oluşumların hakimiyeti devam etmesine neden olduğunu kabul etmesine rağmen seçim sürecinin oylamadan önce yada oylama sonrasında silah zoruyla sonuçların değiştirilmesini uzak bir ihtimal olarak değerlendirdi. Libyalıların çoğunluğunun seçimlerin yapılmasını istediğine dikkat çekti. Zeydan bununla ilgili olarak “Seçimlerin düzenlenmesine karşı olan tek grup, seçim yasalarını reddetme bahanesini kullanan, ideolojik mensubiyetleri ve özellikle de siyasi İslam hareketiyle tanınlardır. Silahlı oluşumlar konusunda ise, içlerinden hiçbiri tek başına ülke çapında bir şehri veya bütün bir bölgeyi kontrol altına alamadılar.” dedi.
Nida el-Kardabiye Partisi Genel Başkanı Zeydan ayrıca, birçok kişinin, kazanmaları halinde özellikle ülkenin doğusu ve batısı arasında silahlı çatışmanın yaşanması olasılığını yenileyeceğinden korktuğu tartışmalı isimlerin kazanmasını uzak bir ihtimal olarak gördüğünü belirtti ve Libyalıların herhangi bir tarafın çıkarları için tekrar savaşa girme riskini almayacaklarını söyledi.
Zeydan Libya’daki İhvan örgütü ve seçim kampanyası üzerindeki etkisinin ne kadar olabileği hakkında “Libya’nın siyasi sahnesindeki aktörlerin onlardan uzak durmasının yanı sıra İhvan halk arasındaki etkisini de kaybetti.” dedi. Eski başbakan sözlerini şu ifadeleri ekledi:
“Bununla birlikte bu, cumhurbaşkanlığına gelirsem onlarla veya herhangi bir tarafla, kişisel hesapları kapatabileceğim anlamına gelmez. Bu aynı zamanda, yeniden hedef olma korkusuyla şimdilik hareketlerimi azaltmaya çalışacağım anlamına da gelmiyor. Doğuda, batıda ve güneyde özgürce hareket ediyorum ve herkesten büyük destek görüyorum.”



Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
TT

Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)

İsrail ordusunun pazartesi günü Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kırsalındaki el-Acref, el-Meşirfe ve Ummu Batina köylerine girerek, bazı evlerin etrafını sarıp arama yaptığı rapor edildi.

Suriye resmi haber ajansı SANA'nın haberine göre İşgalci İsrail ordusunun dört askeri araç ve iki tanktan oluşan bir devriyesi Adnaniya kontrol noktasından yola çıkarak el--Meşirfe köyünden el-Acref köyüne doğru ilerledi ve el-Meşirfa'da durarak bazı evleri aradı.

SANA, yedi askeri araç ve iki tanktan oluşan başka bir İsrail devriyesinin Ummu Batina köyünü bastığını ve köyün batısındaki bir evi kuşattığını bildirdi. Ancak bu eylemin nedenleri veya amaçları hakkında herhangi bir bilgi vermedi.

İsrail, Suriye’de geçtiğimiz aralık ayında Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonra Suriye ordusunun askeri tesislerini yok etmek ve altyapılarının yeniden inşa edilmesini önlemek amacıyla bu tesisleri hedef almıştı. Ayrıca Şam, Kuneytra ve Deraa çevresindeki kırsal bölgelere kara harekâtları düzenleyerek Suriye ile İsrail arasındaki sınırdaki tampon bölgeyi kontrolü altına aldı. Daha sonra sınır bölgelerinde baskınlar düzenleyerek çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.


Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

TT

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün yaptığı açıklamada, Irak'ın ülkedeki tüm silahları devletin kontrolüyle sınırlandırmayı taahhüt ettiğini, ancak bazı milis grupların işgal gücü olarak gördüğü ABD liderliğindeki askeri koalisyon ülkede kaldığı sürece bunun başarılı olamayacağını söyledi.

Sudani, radikal İslamcı grupların oluşturduğu tehdidin önemli ölçüde azalması nedeniyle, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’un (DMUK) İran'ın en yakın Arap müttefiklerinden biri olan Irak'tan 2026 yılının eylül ayına kadar çekilme planının hala geçerli olduğunu vurguladı.

Bağdat'ta Reuters’a konuşan Başbakan Sudani, “DAEŞ diye bir şey yok. Güvenlik ve istikrar mı? Allah’a şükür, bunlar mevcut. (2014 yılında kurulmasından bu yana DMUK’a katılan ülkelerin sayısına atıfla) DMUK’ta 86 ülkenin varlığı için bana tek bir mazeret gösterin” ifadelerini kullandı.

Silahlarını teslim ettikten sonra grupların resmi güvenlik güçlerine veya siyasi sahneye entegre edilebileceğine işaret eden Sudani, “Bu yüzden devlet kurumları dışındaki tüm silahları ortadan kaldırmak için kesin bir program olacak. Herkesin istediği de bu” ifadelerini kullandı.

Savaşa sürüklenmeyeceğiz

Irak, ABD'nin baskısı altında, İran destekli grupları silahsızlandırmak gibi siyasi açıdan hassas bir görevi yerine getirmenin bir yolunu arıyor. ABD, Sudani'nin, diğer Şii grupları da içeren bir çatı örgütü olan Haşdi Şabi (Halk Seferberlik Güçleri) ile bağlantılı silahlı grupları dağıtmasını istediğini açıklamıştı. Haşdi Şabi resmi olarak Irak güvenlik güçlerinin bir parçası ve çatısı altında İran yanlısı bazı grupları barındırıyor.

Öte yandan ABD ve Irak, Amerikan askerlerinin aşamalı olarak geri çekilmesi konusunda anlaşmaya vardı. Tam çekilmenin gelecek yılın sonuna kadar tamamlanması bekleniyor. Asker sayısındaki ilk azalma bu yıl başladı.

Irak Başbakanı Sudani, Reuters’a verdiği röportaj sırasında Lübnan'daki Hizbullah gibi bölgedeki devlet dışı silahlı gruplara yönelik artan uluslararası baskı sorulduğunda, “Ortadoğu'da ABD ve İsrail’in nüfuzuna karşı çıkan ‘direniş ekseni’ olarak bilinen İran destekli grubun bir parçası olan bu gruplara yönelik baskı artacak. Allah’ın izniyle, o gün gelecek. Buradaki durum Lübnan'dakinden farklı” yanıtını verdi.

Başbakan Sudani, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Irak’ın güvenliği ve istikrarı koruma konusundaki tutumu açık ve devlet kurumları savaş ve barış konusunda karar verme yetkisine sahip. Hiçbir taraf Irak'ı savaşa veya çatışmaya sürükleyemez.”

İran, 2003 yılında ABD öncülüğündeki işgal hareketinin Saddam Hüseyin rejimini devrilmesinden bu yana Irak'ta önemli bir nüfuz kazanırken bu durum, İran destekli silahlı gruplara büyük bir siyasi ve askeri güç sağladı.

Irak’ta art arda gelen hükümetler, birbirine düşman olan İran ve ABD'yi Bağdat'ın müttefiki olarak tutmak konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. ABD, İran'a ağır yaptırımlar uygularken, Irak Tahran ile güçlü ticari ve ekonomik bağlara sahip.

ABD’den büyük yatırımlar çekme konusu, 2003 yılından bu yana mezhep çatışmalarının yanı sıra yıllardır ciddi ekonomik sorunlar yaşayan Irak için en önemli önceliklerden biri.


Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
TT

Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)

Fransa, Lübnan'dan, devrik Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimindeki üç üst düzey generalin, Fransız vatandaşlarının ölümüne yol açan savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işledikleri gerekçesiyle bulunup tutuklanmasını istedi.

Önde gelen bir Lübnanlı yargı kaynağı Şarku'l Avsat'a, Başsavcı Hakim Cemal Hacer'in, Fransız yargısından, Lübnan'dan "Beşşar Esed rejiminde Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Başkanı olan Tümgeneral Cemil Hasan'ı, Ulusal Güvenlik Bürosu Müdürü Tümgeneral Ali Memlük'ü ve Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Soruşturma Şubesi Başkanı Tümgeneral Abdülselam Mahmud'u bulmasını, soruşturma ve inceleme yapmasını, Lübnan'da bulunmaları halinde tutuklamasını ve Fransız yetkililere teslim etmesini" isteyen bir yargı talebi içeren resmi bir telgraf aldığını açıkladı.

İlginçtir ki, yargı kaynağına göre Fransa'nın yardım talebi, "adı geçen kişilerle düzenli olarak iletişim kuran Lübnan telefon numaralarını da içeriyordu; bu durum, Fransız makamlarının Esed rejimindeki üst düzey isimleri takip etme kapsamında yürüttüğü iletişim izlemeleriyle de doğrulandı." Yargı kaynağı, bu konunun "İç Güvenlik Kuvvetleri Bilgi Şubesi tarafından yürütülecek takip ve soruşturmaların merkezinde yer alacağını" vurguladı.