Biden: Petrol şirketleri toptan ve perakende akaryakıt fiyatları arasındaki farkı kâr olarak cebe indiriyor

Kuzey Karolina’da bir benzin istasyonunda bekleyen arabalar (AFP-Arşiv)
Kuzey Karolina’da bir benzin istasyonunda bekleyen arabalar (AFP-Arşiv)
TT

Biden: Petrol şirketleri toptan ve perakende akaryakıt fiyatları arasındaki farkı kâr olarak cebe indiriyor

Kuzey Karolina’da bir benzin istasyonunda bekleyen arabalar (AFP-Arşiv)
Kuzey Karolina’da bir benzin istasyonunda bekleyen arabalar (AFP-Arşiv)

ABD Başkanı Joe Biden, büyük petrol şirketlerini yüksek akaryakıt fiyatları konusunda bir parça sorumlu olmakla suçlarken, aynı zamanda fiyatları düşürmek için rezerv stokları da dahil olmak üzere mevcut tüm araçları kullanıyor.
Biden, dün Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada, “Toptan satış piyasasında akaryakıt fiyatları son birkaç hafta içinde yaklaşık yüzde 10 düştü, ancak benzin istasyonlarındaki fiyatlar bir kuruş bile kıpırdamadı. Başka bir deyişle, gaz tedarik şirketleri daha az ödüyor ve çok daha fazla kar ediyor” dedi.
Toptan ve perakende gaz fiyatları arasındaki fark geçmiş ortalamalarla aynı hizada olsa, ABD’lilerin şu anda galon başına en az 25 sent daha az ödüyor olacağına dikkati çeken Biden, “Bunun yerine şirketler aradaki farkı kâr olarak cebe indiriyor. Bu kabul edilemez” diye konuştu.
ABD Enerji Bakanı Jennifer Granholm ise, “İstasyonlardaki akaryakıt fiyatları şu anda çok yüksek, ancak 2022 başlarında bu sayfayı çevireceğiz” dedi.
ABD’liler yarın Şükran Günü tatilini aileleriyle birlikte geçirmek için uzun mesafeli seyahatlerine başlamadan önce, Biden ülke pazarına Stratejik Petrol Rezervi’nden 50 milyon varil ham petrolü pompalamaya dayalı bir girişim başlattı.
Enerji Bakanı’na göre bu girişim, bir yıldan bu yana yüzde 60 oranında artan petrol fiyatlarını düşürmeyi hedefliyor.



İsrail istihbaratı tarafından hazırlanan raporda ‘İsrail’in son derece zorlu bir eşikte olduğu’ uyarısı

İsrail’e göre karşı karşıya olduğu tehditler tehlikeli bir yükselişte (AFP)
İsrail’e göre karşı karşıya olduğu tehditler tehlikeli bir yükselişte (AFP)
TT

İsrail istihbaratı tarafından hazırlanan raporda ‘İsrail’in son derece zorlu bir eşikte olduğu’ uyarısı

İsrail’e göre karşı karşıya olduğu tehditler tehlikeli bir yükselişte (AFP)
İsrail’e göre karşı karşıya olduğu tehditler tehlikeli bir yükselişte (AFP)

Emel Şehade

Siyasi aktivistler, İsrail'in 76’ncı Bağımsızlık Günü ve kayıplarını anma törenlerindeki görüntüler, 7 Ekim saldırısının üzerinden geçen yedi ayı aşkın bir süredir içinde bulunduğu ve hiçbir hedefine ulaşamadığı durumun bir küçük bir resmini yansıttığını düşünüyorlar.

Etkinlik düzenlemek, konuşma yapmak ve çelenk koymak üzere sahneye çıkan komutanlar ve yetkililer yumruk yumruğa kavgalar edip birbirlerine bağırdılar. Konuşmaların çoğunda ordunun, halkın güvenliğini sağlamakta başarısız olduğu dile getirilirken geriye kalanları sadece 7 Ekim'de değil, saldırıyı takip eden aylarda da yetkililerin başarısızlıklarına değindiler. Savaşın sonlandırılmasının yanında ‘sadece çatışmaları yoğunlaştırmak Hamas'ı teslim olmaya zorlayabilir’ denkleminin yerine ‘Hamas'a bir alternatif bulunması ve bu savaş için bir yol haritası geliştirilmesi’ çağrıları yapıldı.

Ancak savaşın İsrail'in gücü, statüsü ve konumu üzerindeki yansımaları ve sonuçları karşısında kuruluşunun 76’ncı yılında karşı karşıya olduğu tehditlerin tehlikeli bir yükselişe geçtiğini, konumunun, niteliksel askeri üstünlüğünün ve artan zorluklarla başa çıkma kabiliyetinin sarsıldığını ve zayıfladığını düşünenler var. Söz konusu kişilere göre bu durum, tüm bunların yanı sıra İsrail’in dayanıklılığına, bölgesel ve küresel konumuna ve yeni bir yol haritasına ihtiyaç olduğunu düşündükleri caydırıcılık yeteneğine zarar veriyor. Bu görüşler, İsrail Askeri İstihbarat Teşkilatı eski Direktörü (emekli) Tümgeneral Amos Yadlin tarafından stratejik ve siyasi planlama uzmanı (emekli) Albay Udi Evental'ın yardımıyla hazırlanan özel bir raporda dile getirildi.

Yeni dönemi görmezden gelmeyin

İsrail'in 7 Ekim sonrasında içinden geçmekte olduğu ‘riskli sürece’ değinen raporda şu ifadeler yer aldı:

İsrail, kuruluşundan sonraki dördüncü neslinin başlangıcında ve bağımsızlığının yüzüncü yılına yaklaştığı sırada sorumlu, ileri görüşlü, tablonun genişliğini ve içinde bulunduğumuz anın büyüklüğünü anlayan, ulusal çıkarları kaygılarının en ön sırasına koyan ve içinde bulunduğumuz fırtınalı okyanusta güvenle yol almamız gerektiğini hisseden liderlerin seçilmesini gerektiren son derece zorlu bir dönemin eşiğinde.

Raporda, İsrail'in 76’ncı Bağımsızlık Günü'nde, öngörülebilir gelecekte kendisi için henüz bilinmeyen ve anlaşılamayan, ancak derhal bir düzenleme ve değişim gerektiren yeni ve tehlikeli bir dönemin habercisi olan zorlu dönüm noktalarının artık görmezden gelinemeyeceği vurgulandı.

Zorluklar

“İsrail'in Hayatta Kalmasını Sağlayacak Yeni Yol Haritası” başlıklı rapora göre İsrail'in İran ve Ortadoğu'daki çeşitli ülkelerde desteklediği radikal gruplardan kaynaklanan stratejik düzeyde artan meydan okumalar ve tehditlerle Gazze’deki savaşa batmış durumda olmasından dolayı şu an karşı karşıya gelmemesi gerekiyor. Rapora göre İsrail, İran’ın gelişmiş nükleer programının yanı sıra büyüyen füze ve insansız hava aracı (İHA) cephaneliğinin sağladığı güç ve vekillerinden oluşan bir ağı yönetme kabiliyetinin verdiği güçle yakında nükleer silahların ötesine geçme kararı almasına karşı hazırlıklı olmalı.

Raporun devamında şu ifadelere yer verildi:

İsrail’in etrafı, ekonomik, yönetimsel ve güvenlik alanlardaki şartları kötüleşen, başarısızlıkları büyüyen ve İsrail'e karşı düşmanlıkları artan birinci, ikinci ve üçüncü halkadan düşman ülkelerle çevrili.

Raporun yazarı Yadlin, bahsi geçen şartların Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Suriye, Yemen ve Irak'ta daha da radikalleşebileceği ve Ürdün ve Mısır'da da bir dereceye kadar gelişebileceğinden duyduğu endişeyi ifade etti.

Filistinlilerle çatışmanın tırmanmasının İsrail'in diğer tüm alanlardaki güvenliğini olumsuz etkilediği konusunda uyaran Yadlin, bunun aynı zamanda İsrail’in Ortadoğu'da ve uluslararası arenada stratejik derinlik yaratmasını zorlaştırdığının ve bir güç olarak imajını, kendini donatma kabiliyetini ve ordusunun hareket özgürlüğünü zayıflatacak şekilde dünyadaki konumuna zarar verdiğinin altını çizdi.

Gazze’deki savaşın bir an önce sona erdirilmesi gerektiğini vurgulayan Yadlin, savaşın İsrail'in statüsü ve prestiji üzerindeki etkilerini ise şöyle özetleyerek “Uluslararası ve bölgesel olarak artan tecritçilik, yaptırımlar ve boykotlar, olası silah ambargoları, ciddi yasal tehditler, kredi notunun düşürülmesi, ticari ilişkilerin zarar görmesi, yatırımların azalması ve havayolu şirketlerinin uçuşlarının askıya alınması, İsrail'in bölgesel arenada entegrasyon süreçlerini güçlendirmesini ve uluslararası arenadaki fırsatları gerçekleştirmesini zorlaştıracaktır” yorumunda bulundu.

Yedi cephede savaş

İsrail'i yedi cephede savaşmak zorunda bırakan Gazze’deki savaşta operasyonel düzeyde İsrail'in bugünkü durumunu ‘uyarı alarmı’ olarak tanımlayan Yadlin, “Bugünkü durum, Tel Aviv'e karşı aynı anda birçok cepheden yoğun saldırıların yapılacağı, ticaret ve tedarik yollarının kesintiye uğrayacağı çok cepheli bir savaşla karşı karşıya gelme olasılığının yüksek olduğuna işaret ediyor” yazdı.

İsrail yönetiminin görmezden geldiği, hatta bazılarını kınadığı askeri ve güvenlik kurumlarınca hazırlanan raporların daha önce teyit ettiği üzere Tel Aviv'in bölgede düşman olarak gördüğü ülkelerin askeri yetenekleriyle ve gelişimleriyle başa çıkmakta zorlandığı vurgulanan raporda, “Roketler, füzeler ve insansız hava araçlarının (İHA) yanı sıra sınır ve temas hattındaki karasal tehditlerdeki operasyonel eğilimler, İsrail'in gücünü ezerek, savunma kabiliyetleri açısından zorlayarak, savaş düzenindeki boşlukları ve envanterindeki eksikliği vurgulayarak üstünlüğünü en üst düzeye çıkarmasını güçleştiriyor. Bu durum özellikle bölgenin ve İsrail'in uzun süreli çatışmalar ve yıpratma dönemine girdiği ve kısa süreli savaşlarda tam bir belirleyici gücün ortaya çıkmadığının kanıtlandığı sırada meydana geldi” denildi.

İsrail’in stratejik sorumluluğu

Raporda ‘Uyum sağlama kabiliyetinin yitirilmesi’ ara başlığı altında mevcut politikanın ve Gazze’deki savaşın devam etmesinin İsrail'in çeşitli zorluklarla başa çıkma kabiliyetini zayıflatacağı uyarısı yapıldı. İsrail'in çeşitli zorluklarla başa çıkma kabiliyetinin zaman içinde aşındığı ve bu bağlamda geleceğe yönelik birtakım olumsuz faktörlerin olduğu belirtilen Raporda, “Büyük güçler arasında artan rekabet çerçevesinde İsrail'in siyasi, ekonomik ve güvenlik çıkarlarının bulunduğu Batı ve ABD kamplarında kalmaktan başka alternatifi yok” ifadeleri yer aldı.

Yadlin, raporunda şu değerlendirmelerde bulundu:

İsrail'in artan zorluklar karşısında Washington'ın desteğine giderek daha fazla bağımlı hale geldiği bir dönemde, ABD'nin gücü, çok taraflı çatışma bölgeleri ve içeride artan bölünme nedeniyle zorlanıyor. Bunun yanında ABD'de İsrail'i bir oluşumdan ziyade stratejik bir yük olarak gören sesler de yükseliyor.

Yadlin, raporda ayrıca İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve aşırılık sağcı partilerden oluşan koalisyon hükümetinin devam eden savaşlarla ilgili olarak ABD'ye karşı izlediği politikanın sürdürülmesinin neden olacağı tehlikeye karşı da uyardı.

Öncelik Filistin sahasındaki düzenlemeler

İsrail'in Gazze’deki savaş sonrasında takındığı tutum nedeniyle bölgedeki herhangi bir çözüm girişimi, Filistin meselesiyle ilgili düzenlemelerin teminat altına alınmasını şart koşuyor.

İsrail'in bugün ‘Avrupa’da ve Arap bölgesinde stratejik derinlik ve entegrasyon yaratmak’ için çeşitli fırsatlara sahip olduğunu savunan Yadlin, ancak bu fırsatların gerçekleşmesinin temelde Filistin sahasında ve ABD ile ilişkilerde ilerleme kaydedilmesine, Washington'ın Ortadoğu'daki varlığını sürdürme konusundaki istekliliğine ve içerideki siyasi zorlukların üstesinden gelirken Arap ülkelerine birtakım tavizler vermesine bağlı olduğu konusunda da uyardı.

Tüm bunları, İsrail'in içeride karşı karşıya olduğu durumun yansımalarının bir sonucu olarak ele alan rapora göre sosyo-ekonomik uçurumlar ve Haredilerin (ultra-Ortodoks Yahudiler/Haredim) işgücü piyasasına entegre edilememesi, önümüzdeki yıllarda İsrail ekonomisinin çökmesi ve ordunun, refah politikasının ve yönetimin ciddi zarar görmesi tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor. Ayrıca bir yandan içeride uyumun zayıflarken ve devlet kurumlarında çalışmaların gerilerken dışarıdan gelen çeşitli tehditler karşısında güvenliği güçlendirmek için gerekli kaynakların tahsis edilmesinin engellenmesi, ABD’nin desteğinin azaltılması İsrail'in bir devlet olarak istikrarına ve özelde Ortadoğu’daki genel olarak ise tüm dünyadaki stratejik konumuna yönelik yeni bir gerçeklik ve zorluk yaratıyor.

Başka bir yönetim ve çok boyutlu karşılık

Raporda bu yeni gerçeklikle başa çıkabilmek için gerekli yol haritasının şartları ortaya koyulurken acil eylem çağrısı yapıldı.

Rapora göre acil eylemde şunlar yer almalı:

  1. İsrail'in güvenlik kavramına ilişkin izlediği politikada çeşitli değişiklikler yapılması ve İsrail'in gelecekte İsrail-Filistin çatışmasında siyasi bir ufuk ve olumlu bir eğilim yaratmasını sağlayacak siyasi düzenlemeler için bir girişim başlatılması gerekiyor.
  2. Siyasi kriz sona erdirilmeli, mümkün olan en kısa sürede seçimler yapılarak halkın kendi hükümetine verdiği yetki tanınmalı ve hukukun üstünlüğüne ve herkesin kanunlar karşısında yeniden eşit olmaları sağlanmalı.
  3. Devlet bütçesinin kullanım şekli, artan tehditler ve zorluklara karşı güvenliği güçlendirecek şekilde değiştirilmeli.
  4. Sivil ve askeri iç cepheyi ve kritik altyapıları daha iyi koruyacak, acil durumlarda ve istihbaratta görev sürekliliğini sağlayacak ve 2023 başarısızlığından çıkarılan dersler çerçevesinde yeniden inşa edilecek bir modern savunma gücü oluşturulmalı. Hava kuvvetleri ve karada manevra sistemleri, birçok alanda kesin kararlar alınmasını sağlayacak şekilde güçlendirilmeli.
  5. Stratejik derinlik güçlendirilmeli ve İran'ın nükleer programını geliştirmesini durdurmak için bölgesel ve uluslararası bir kampanya başlatılmalı. Böylece İsrail'in uluslararası arenadaki konumu istikrara kavuşturulup, tecride ve yaptırımlara engel olunması ve Arap bölgesiyle entegre olması sağlanmalı.
  6. Arap devletleriyle birlikte bölgedeki radikal ekseni dengeleyecek ve bölgede nükleer silahların yayılmasını durduracak şekilde liderlik, dönüşüm ve ABD desteğine dayalı bölgesel bir yapı oluşturulmalı.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan  çevrilmiştir.


Kobani davasında Selahattin Demirtaş'a 42 yıl, Figen Yüksekdağ'a 30 yıl 3 ay hapis cezası

Eski HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ (Reuters)
Eski HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ (Reuters)
TT

Kobani davasında Selahattin Demirtaş'a 42 yıl, Figen Yüksekdağ'a 30 yıl 3 ay hapis cezası

Eski HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ (Reuters)
Eski HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ (Reuters)

Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobani davasında karar açıklandı. Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş’a 42 yıl, Figen Yüksekdağ’a 30 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel ve Ayla Akat Ata’nın tutukluluk süreleri göz önüne alınarak tahliye edilmelerine hükmedildi. Sırrı Süreyya Önder hakkında ise beraat kararı verildi.

Eski HDP'nin eş genel başkanlarından Selahattin Demirtaş çeşitli suçlardan 42 yıl; Figen Yüksekdağ ise 30 yıl 3 ay hapis cezası aldı. İki siyasetçi için de tutukluluğun devamına karar verildi.

Tutuklu yargılanan Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel, Ayla Akat, Ayşe Yağcı ve Meryem Adıbelli'nin ise tahliyesine karar verildi.

Karar açıklanırken savunma avukatları sıralara vurarak, alkışlı protesto ile salonu terk ettiler.

Duruşmada açıklanan cezalardan bazıları şöyle:

Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'e "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 10 yıl hapis cezası verildi.

Gültan Kışanak hakkında “Devletin birliği ve bütünlüğünü bozmak” iddiası yönünden beraat kararı verildi. “Örgüt üyeliği” iddiası gerekçesiyle 8 yıl ceza verildi. Ceza yarı oranında arttırılarak 12 yıla çıkarıldı. Hakkında tahliye kararı verildi.

Sebahat Tuncel 'örgüt üyeliği'nden 12 yıl hapis cezası verildi. Tuncel’in tutuklulukta geçirdiği süre göz önünde bulundurularak adli kontrol şartı ile tahliyesine karar verildi.

Eski HDP Milletvekilleri Aysel Tuğluk, Altan Tan, Ayhan Bilgen ile diğer sanıklardan Berfin Özgü Köse, Bircan Yorulmaz, Can Memiş, Emine Beyza Üstün ise kendilerine atfedilen suçlardan beraat etti.

Eski HDP milletvekili Ayla Akat Ata "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 9 yıl 9 ay, Emine Ayna aynı suçtan 10 yıl, partinin eski PM üyeleri Ayşe Yağcı ve Aynur Aşan ise 9'ar yıl hapis cezası aldı. Ayla Akat Ata ve Ayşe Yağcı'nın tahliyelerine karar verildi.

Sırrı Süreyya Önder hakkında beraat kararı verildi.

 


Blinken Kiev'de bir barda sahneye çıktı

TT

Blinken Kiev'de bir barda sahneye çıktı

Blinken Kiev'de bir barda sahneye çıktı

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken önceki gün (Salı) Kiev'deki bir barda sürpriz bir şekilde sahneye çıktı ve Ukraynalı grup 19.99 ile birlikte Neil Young'ın 'Rockin in the Free World' şarkısını seslendirdi.

Gitar çalmasıyla tanınan Blinken, sürpriz bir ziyaretle Ukrayna'nın başkentine geldi ve burada Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bir araya gelerek savaş alanındaki son gelişmeleri ve yeni gelen ABD yardımınını görüştü. Bu, ABD Başkanı Joe Biden'ın yönetiminden bir yetkilinin ABD ilave fonunun geçmesindeki gecikmeden sonra gerçekleştirdiği ilk ziyaret.

ABD'li bakan, Kiev'in ana Khreschatyk Caddesi'ndeki yer altı kokteyl barı ve müzik mekânı Barman Dictat'ta göründü.

Ağır metal kapıları ve duvarlarında metal takviyeleri olan bar, gaziler ve askerler arasında ünlüdür.

Barda yaptığı kişisel konuşmada Blinken: "Amerika Birleşik Devletleri sizinle ve dünyanın büyük bir kısmı sizinle birlikte. Ve onlar sadece Ukrayna için değil, özgür dünya için savaşıyorlar" ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre şarkı, Neil Young’ın 1989'da (Berlin Duvarı'nın yıkıldığı yıl) yayınlanan "Freedom" adlı albümünde yer aldı.

Blinken, görüntüleri sosyal medyada paylaşmamış olsa, hatta olaya atıfta bulunmasa da profili onu "(çok) amatör bir gitarist" olarak tanımlıyor.


ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı Gazze kıyısındaki geçici iskelenin kurulduğunu duyurdu

Refah'tan ayrılmak zorunda kalan yerlerinden edilmiş insanlar, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta sahil boyunca çadırlar kurdu. (AFP)
Refah'tan ayrılmak zorunda kalan yerlerinden edilmiş insanlar, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta sahil boyunca çadırlar kurdu. (AFP)
TT

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı Gazze kıyısındaki geçici iskelenin kurulduğunu duyurdu

Refah'tan ayrılmak zorunda kalan yerlerinden edilmiş insanlar, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta sahil boyunca çadırlar kurdu. (AFP)
Refah'tan ayrılmak zorunda kalan yerlerinden edilmiş insanlar, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta sahil boyunca çadırlar kurdu. (AFP)

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), bugün, Gazze Şeridi kıyısındaki geçici iskelenin kurulduğunu ve böylece deniz yoluyla yardım girişinin önünün açıldığını duyurdu.

CENTCOM’dan yapılan açıklamada, tırların önümüzdeki günlerde insani yardım taşımak üzere iskeleye doğru hareket etmeye başlamasının beklendiği belirtilirken, Birleşmiş Milletler'in (BM) iskeleden gelen yardımları teslim alacağı ve Gazze Şeridi'ndeki dağıtımını koordine edeceği kaydedildi.

Şarku’l Avsat’ın Arap Dünyası Haber Ajansı'ndan (AWP) aktardığı habere göre CENTCOM, iskeleyi kurma operasyonu kapsamında Gazze Şeridi'ne hiçbir ABD kuvvetinin girmediğini bildirdi.

İngiliz hükümeti ise dün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, ilk parti yardımın Gazze kıyısındaki geçici iskeleye gitmek üzere Kıbrıs'tan ayrıldığını duyurdu.

Yapılan açıklamada, İngiltere'nin 2 milyon sterlinlik yardım paketinin ilk bölümünü oluşturan yaklaşık 100 tonluk yardımın, Kıbrıs'tan yola çıktığı ve en kısa sürede Gazze'ye ulaştırılarak dağıtılacağı belirtildi.


İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde ‘dost ateşi’ sonucu 5 askerin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze Şeridi'nde devriye gezen İsrail askerleri (AFP)
Gazze Şeridi'nde devriye gezen İsrail askerleri (AFP)
TT

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde ‘dost ateşi’ sonucu 5 askerin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze Şeridi'nde devriye gezen İsrail askerleri (AFP)
Gazze Şeridi'nde devriye gezen İsrail askerleri (AFP)

İsrail ordusu bugün (Perşembe) yaptığı açıklamada, dün (Çarşamba) Gazze Şeridi'nin kuzeyinde öldürülen beş İsrail askerinin ‘dost ateşi’ sonucu öldürüldüğünü duyurdu.

Ordudan yapılan açıklamada, “Askerler Çarşamba günü saat 19:00'da Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı bölgesinde öldürüldü” denildi. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre açıklamada, “202. Paraşüt Taburu komutanlığına ait iki tank, taburun komutan yardımcısı tarafından kullanılan bir eve ateş açtı ve iki top mermisi attı” ifadesi yer aldı.

Ordudan yapılan açıklamada, “Olayda kuvvetlerimizin açtığı ateş sonucu beş asker hayatını kaybederken yedi asker de yaralandı. İlk soruşturmaya göre paraşütçü bölüğünden tank avcılarının binanın pencerelerinden birinden çıkan bir tüfek namlusu gördükleri ve birbirlerine binaya ateş etme emri verdikleri anlaşılıyor” denildi. Bu iki askerin ölümüyle birlikte, 27 Ekim'de kara harekâtının başlamasından bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik askerî harekâtta öldürülen İsrail askerlerinin sayısı 278'e yükseldi.

Ordu 12 Aralık'ta yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde ölen askerlerinin onda birinden fazlasının İsrail ateşi sonucu öldüğünü, diğer ölümlerin bir kısmının ise kazalar sonucu meydana geldiğini duyurdu.


Chris Hemsworth, Cannes'ın kıyafet kuralını ihlal etti

Chris Hemsworth, 15 Mayıs 2024'te Fransa'nın Cannes kentinde düzenlenen 77. Cannes Film Festivali'nde Furiosa: Bir Mad Max Destanı'nın kırmızı halısından ayrılıyor (Reuters)
Chris Hemsworth, 15 Mayıs 2024'te Fransa'nın Cannes kentinde düzenlenen 77. Cannes Film Festivali'nde Furiosa: Bir Mad Max Destanı'nın kırmızı halısından ayrılıyor (Reuters)
TT

Chris Hemsworth, Cannes'ın kıyafet kuralını ihlal etti

Chris Hemsworth, 15 Mayıs 2024'te Fransa'nın Cannes kentinde düzenlenen 77. Cannes Film Festivali'nde Furiosa: Bir Mad Max Destanı'nın kırmızı halısından ayrılıyor (Reuters)
Chris Hemsworth, 15 Mayıs 2024'te Fransa'nın Cannes kentinde düzenlenen 77. Cannes Film Festivali'nde Furiosa: Bir Mad Max Destanı'nın kırmızı halısından ayrılıyor (Reuters)

Chris Hemsworth, Furiosa: Bir Mad Max Destanı (Furiosa: A Mad Max Saga) galasında 2024 Cannes Film Festivali'nin kıyafet kuralını ihlal etti.

Çarşamba gecesi Thor'un 40 yaşındaki aktörü, son filminin kırmızı halı galasında kravat takmadan yürümeye karar vererek film festivalinin siyah kravatı zorunlu kıldığı kıyafet kuralını çiğnedi.

Beyaz ceket ve gömlekle şık bir siyah pantolondan oluşan görünümünü iddiaya göre Chopard'ın etik kaynaklı 18 ayar beyaz altından tasarlanan, pırlantalar ve safirlerle süslenen Alpine Eagle 41 Frozen saati ve yine etik kaynaklı 18 ayar beyaz altından yapılma pırlanta kol düğmeleriyle süsledi. 

Marvel yıldızının kuralları sadece teknik bir nedenden ötürü çiğnediği bildirildi. Festivalin internet sitesinde gala gösterimlerine katılacakların "papyonlu bir smokin veya gece elbisesi" giymeleri gerektiği belirtiliyor. 

Festival, katılımcının bu parçalara sahip olmaması halinde, "kokteyl kıyafeti, koyu renk döpiyes, siyah pantolonla şık bir üst, siyah elbise, papyonlu siyah ya da gece mavisi bir takım elbise" giyilmesine de izin veriyor. 

O gece tüm dikkatleri üzerine çeken tek oyuncu Hemsworth değildi. Filme ismini veren Furiosa'yı canlandıran bir diğer başrol Anya Taylor Joy, Tiffany & Co. imzalı zarif mücevherlerle kombinlediği şampanya rengi şık Dior balo elbisesiyle izleyenleri büyüledi.

Toplamda 68 karattan fazla elmas içeren platin kolyesiyle göz kamaştırdı. Kolyeyi, 18 karat beyaz altın pırlanta küpeler ve ünlü mücevher markasının iki platin pırlanta yüzüğüyle kombinledi.

#Furiosa filminin dünya prömiyerinde son derece keyifli olan Chris Hemsworth, papyon takmayarak #Cannes2024'ün kıyafet kuralını ihlal ediyor!

İki film yıldızı birlikte Palais des Festivals'in (Fransa'nın Cannes şehrindeki müzik ve tiyatro etkinlileri için kullanılan bir stüdyo -çn.) önünde toplanan kalabalığı selamladı ve onlarca imza dağıtıp hayranlarıyla özçekim yapmayı ihmal etmedi. 

Gecenin ilerleyen saatlerinde, Hemsworth ve Furiosa'da başrolü paylaştığı Taylor-Joy'un filmdeki performanslarıyla 6 dakika boyunca ayakta alkışlandığı bildirildi. Sağır edici alkışlar devam ederken Taylor-Joy'un kameralara öpücükler gönderdiği, Hemsworth'un ise gelen son derece olumlu tepkiler karşısında gözlerinin yaşlarla dolduğu görüldü. 

Yönetmen George Miller'ın mikrofonu alarak kalabalığa minnettarlığını ifade ettiği bildirildi.

Bu film üzerinde çok çalıştık ve sizin ondan ne anlam çıkardığınızı görmek çok ilginç oldu Bizi ağırladığınız için teşekkür ederiz.

Mad Max serisinin son filmi Furiosa, Mad Max: Fury Road'un Cannes'da gösterime girmesinden neredeyse 9 yıl sonra aynı Fransız festivalinde prömiyerini yaptı. Daha önce birçok kez Cannes jürisinde yer alan Miller'ın filmi Üç Bin Yıllık Bekleyiş'in (Three Thousand Years of Longing) prömiyeri de 2022'de festivalde gerçekleşmişti.
Independent Türkçe


Hamas'ın taktikleri İsrail'in ‘ebedi gerilla savaşı’ korkusunu artırıyor

Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Reuters)
Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Reuters)
TT

Hamas'ın taktikleri İsrail'in ‘ebedi gerilla savaşı’ korkusunu artırıyor

Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Reuters)
Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Reuters)

Wall Street Journal'ın haberine göre Gazze savaşının üzerinden yedi ay geçmesine rağmen İsrail, Hamas'ı yenememesinin sonsuza dek sürecek bir gerilla savaşına yol açmasından korkuyor.

Gazeteye göre Hamas, tünel ağını, küçük militan hücrelerini ve geniş toplumsal nüfuzunu sadece hayatta kalmak için değil, aynı zamanda İsrail güçlerine karşı koymak için de kullanıyor.

Gazete, Cibaliye'de savaşan 98. Komando Tümeni'nden İsrailli bir yedek askerin Hamas'ın daha agresif saldırdığını, evlerde barınan askerlere ve İsrail askeri araçlarına her gün daha fazla tanksavar silahı ateşlediğini söylediğini aktardı.

Gazeteye göre 2006'da parlamento seçimlerini kazandığından bu yana Gazze Şeridi'ni yöneten Hamas, tünellerini, militanlarını ve silah stokunu kullanarak gerilla savaş gücüne geri döndü.

Vur-kaç taktikleri ve tüneller

Bu değişim kısmen Hamas'ın 1980'lerdeki ilk Filistin ayaklanması sırasında İsrail'in Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki askeri işgaline karşı muhalefeti örgütleyen bir grup olarak köklerine dönüşünü yansıtıyor.

Gazze Şeridi'ndeki güvenlik analistleri ve tanıkların Wall Street Journal’a anlattıklarına göre, mevcut savaşta bu, vur-kaç taktikleri kullanmak ve daha küçük gruplar halinde faaliyet göstermek anlamına geliyor.

Tünel ağının beklenenden daha geniş olduğu ortaya çıktı. Söz konusu tüneller, daha önce deniz suyuyla doldurmayı denedikten sonra patlayıcı kullanarak da yok etmeye çalışan İsrail ordusu için özel bir zorluk teşkil ediyor.

Gazeteye göre Hamas'ın direnme yeteneği, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için stratejik bir sorun teşkil ediyor. Netanyahu, savaşın asıl amacının hareketin tamamen yok edilmesi olduğunu ve bunun savaşa yönelik herhangi bir siyasi çözümden önce gelmesi gerektiğini söylüyor.

İsraillilerin korkuları artıyor

Gazete, İsrail hükümetinin Hamas'ın yerini alacak inandırıcı bir planı olmadığı ve ordunun elde ettiği başarılar azalacağı için İsrail içinde, güvenlik kurumları da dahil olmak üzere korkuların arttığını belirtti.

Gazeteye konuşan görgü tanıkları, İsrail ordusunun Hamas'ın son kalesi olarak nitelendirdiği Refah'a tank ve asker sevk ettiği sırada, hareketin Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki İsrail güçlerine bir dizi vur-kaç saldırısı düzenlediğini bildirdi.

sdfv fd
Hamas gerilla gücüne geri dönmek için tünellerini, savaşçılarını ve silah stokunu kullanacak. (Reuters)

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal’dan aktardığı habere göre, İsrail'in Salı günü onlarca militanla girdiği çatışmalarda kendisine destek olması için tankları çağırdığını ve Gazze Şeridi'nin orta kesiminde Hamas'ın savaş odası olarak tanımladığı bir hedef de dahil olmak üzere 100'den fazla hedefi havadan bombaladığını duyurmasının ardından nispeten sakin olan bölgeler savaş alanına döndü.

“Hamas yenilgiden çok uzak”

Bir çatışma çözümü kuruluşu olan Uluslararası Kriz Grubu'nun Ortadoğu ve Kuzey Afrika Programı Direktörü Joost Hiltermann, “Hamas, Gazze Şeridi'nin her yerinde ve yenilgiden çok uzak” ifadesini kullandı.

Mevcut ve eski İsrailli askeri yetkililere ve ABD istihbarat tahminlerine göre, bunun sonucu olarak İsrail, Netanyahu'nun tam zafer hedefine ulaşmaktan çok uzak görünüyor. İsrail, Refah'a geniş çaplı bir saldırı düzenlese de düzenlemese de Hamas'ın hayatta kalması ve Gazze Şeridi'nin diğer bölgelerinde varlığını sürdürmesi muhtemel.

Gazeteye göre, 7 Ekim saldırılarının emrini veren Gazze Şeridi'ndeki Hamas lideri Yahya Sinvar, Gazze'nin altındaki Hamas tünellerinde saklanarak İsrail saldırısına karşı koyabildi.

Hareketin uzun vadede savaştan sağ çıkabileceğine olan inancını yansıtan gazete, Sinvar'ın ateşkes görüşmelerindeki arabuluculara Hamas'ın Refah'ta savaşa hazır olduğu mesajını ilettiğini ve Netanyahu'nun hareketi dağıtabileceğine olan inancının ‘saflık’ olduğunu söylediğini bildirdi.

Yıllarca savaş

Gazeteye konuşan bir Arap müzakereci Sinvar için “O her zaman Hamas'ın halen liderlikte olduğunu, savaş alanını terk etmediklerini ve yıllarca olmasa bile aylarca savaşa devam edebileceklerini göstermek istedi” dedi.

İsrailli güvenlik yetkilileri ve analistler, Netanyahu hükümetini Hamas'ın yerine geçecek bir otorite oluşturacak plan ortaya koymamakla suçluyor.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, İsrail'in Gazze Şeridi'nde alternatif bir hükümet kurma planının yokluğunda “geriye sadece iki olumsuz seçeneğin kaldığını; Gazze'de Hamas yönetimi ya da Gazze'de İsrail askeri yönetimi” ifadesini kullanarak bu endişeleri açıkça dile getirdi.

Diğerleri ise Hamas'ın İsrail ordusuyla iş birliği yapan herkese saldırma tehdidinde bulunduğu bir savaş ortamında alternatif bir Filistin hükümetinin mümkün olup olmadığını sorguladı.

Gazeteye göre Hamas, mensuplarını üniformasız göndererek Gazze Şeridi'nin bazı kısımlarında fiili iktidar otoritesi olma rolünü bırakmadı.

Gazeteye göre İsrailli yetkililer, “Hamas, Hamas liderliğindeki İçişleri Bakanlığı'nın kontrolü altındaki polis ve sivil savunma aygıtı aracılığıyla etkisini yeniden ortaya koyuyor. Hamas aynı zamanda sosyal bir hareket olarak da devam ediyor” ifadelerini kullandı.

İsrail ordusu eski İstihbarat Daire Başkanı General Tamir Hayman Wall Street Journal’a verdiği demeçte, “Terörist faaliyetler aşınsa bile toplumsal yapılar, İslami kardeşlik duygusu, ideolojik ve dini unsurlar halen mevcut. Bu ortadan kaldırılabilecek bir şey değil” şeklinde konuştu.

 


Suikasta uğrayan Slovakya Başbakanı Robert Fico kimdir?

Slovakya Başbakanı Robert Fico (AP)
Slovakya Başbakanı Robert Fico (AP)
TT

Suikasta uğrayan Slovakya Başbakanı Robert Fico kimdir?

Slovakya Başbakanı Robert Fico (AP)
Slovakya Başbakanı Robert Fico (AP)

Robert Fico, Orta Avrupa ülkesinde üçüncü dönem başbakanlık görevini yürüten Slovak bir siyasetçidir. 15 Mayıs 2024 Çarşamba günü destekçileriyle buluştuğu Handlova kasabasında suikasta uğrayarak vuruldu ve hastaneye kaldırıldı. Yapılan açıklamaya göre Fico’nun durumu halen kritik.

Fico kimdir?

The Guardian’da yer alan bir habere göre Fico, 15 Eylül 1964 tarihinde işçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Hukuk eğitimi aldı ve siyasi kariyerine eski Çekoslovakya'nın parçalanmasına yol açan 1989 Kadife Devrimi'nden kısa bir süre önce Komünist Parti'de başladı.

Fico, 1994'ten 2000 yılına kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde Slovakya'yı temsil etti ve komünistlerin siyasi mirasçıları olan Demokratik Sol'un bakanlık görevine adaylığını reddetmesinin ardından, 1999'da merkez sol Smer (SD) partisini kurdu.

Smer, 2006 seçimlerinde ezici bir zafer kazanarak Slovakya'nın Avrupa Birliği'ne katılmasından iki yıl sonra Fico'yu başbakanlık koltuğuna oturttu. 2009'da ülkesini avro bölgesine soktu, ancak ertesi yıl seçimleri kazanmasına rağmen koalisyon kurmayı başaramadı.

Fico, merkez sağ koalisyonunun yolsuzluk iddiaları nedeniyle düşmesinin ardından 2012'de ezici bir zafer daha elde etti ve 2016'da tekrar kazandı. Ancak iki yıl sonra araştırmacı bir gazeteci ve nişanlısının öldürülmesi üzerine kitlesel protestoların çıkmasıyla istifa etmek zorunda kaldı. Ekim 2023'te milliyetçi popülist koalisyonun başında başbakan olarak üçüncü dönem için tekrar döndü.

Vücut geliştirmeye, futbola ve hızlı arabalara meraklı olan Fico, cesur ve açık sözlü biri olarak biliniyor.

Fico’nun politikaları

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e hayranlık duyan Fico, Rusya Devlet Başkanı'nın Slovakya'ya gelmesi halinde uluslararası arama emri kapsamında tutuklanmasına izin vermeyeceğini söyledi.

Fico, politik açıdan da zeki biri olarak kabul ediliyor. Otuz yıllık kariyeri boyunca Fico, AB yanlısı ana akım pozisyonlar ile öncelikle iç tüketimi hedefleyen şiddetli milliyetçi, Batı karşıtı söylemler arasında başarılı bir şekilde gezindi. Fico, koşullara bağlı olarak rotasını değiştirme yeteneğine sahip olduğunu kanıtladı.

Fico, sadece Slovak çıkarlarını düşündüğünü söyledi ve birçok konuda açık sözlü davrandı. Avrupa Birliği'ne ve uluslararası STK'lara saldırdı, rakiplerine hakaret etti, yalan yere darbe girişimi iddiasında bulundu ve seçimlere hile karıştırılacağını iddia etti.

Ayrıca 2016 seçim zaferinde önemli bir faktör olan göç konusuna şiddetle karşı çıkıyor. Son dönemde eşcinsel evliliği eleştirdi ve eşcinsel çiftlerin evlat edinmesini "sapkınlık" olarak nitelendirdi.

Koronavirüs pandemisi sırasında maskelere, sokağa çıkma yasaklarına ve aşılara karşı ülkenin en önde gelen sesi oldu. Geçtiğimiz Ekim ayında tekrar göreve gelmeden önce, Slovakya'daki yüksek düzeydeki Rusya yanlısı duyarlılığı, hükümetin Batı yanlısı yörüngesini baltalamak için kullandı.


Biden ve Trump seçimlerden önce TV’de iki tartışma konusunda anlaştı

Demokratların adayı Başkan Joe Biden ve Cumhuriyetçilerin başkan adayı eski Başkan Donald Trump (Reuters)
Demokratların adayı Başkan Joe Biden ve Cumhuriyetçilerin başkan adayı eski Başkan Donald Trump (Reuters)
TT

Biden ve Trump seçimlerden önce TV’de iki tartışma konusunda anlaştı

Demokratların adayı Başkan Joe Biden ve Cumhuriyetçilerin başkan adayı eski Başkan Donald Trump (Reuters)
Demokratların adayı Başkan Joe Biden ve Cumhuriyetçilerin başkan adayı eski Başkan Donald Trump (Reuters)

ABD Başkanı Joe Biden ve Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump, Biden'ın Trump'a meydan okuması ve Trump'ın da hemen kabul etmesinin ardından başkanlık seçimlerinden önce iki münazara yapma konusunda anlaştılar.

CNN’de gerçekleşecek ilk münazara 27 Haziran'da yapılacak, ikinci tartışmanın ise 10 Eylül'de Atlanta Georgia'da izleyici olmadan, Biden'ın tercih edeceği bir şekilde yapılacağı duyuruldu. ABC ise ikinci tartışmaya ev sahipliği yapacağını doğruladı.

Demokrat Başkan, Cumhuriyetçi rakibine meydan okuyarak: "Şu anda benimle tekrar tartışmak istediğini söylüyor... Bunu iki kez yapacağım, ilki Haziran'da, ikincisi Eylül'de" ifadelerini kullandı. Eski Başkan Trump hemen yanıt verdi: "Önerilen tarihlerde tartışma yapmaya hazırım ve kararlıyım."


Netanyahu’ya göre Gazze’de “ertesi gün” senaryosu Hamas’ın hakimiyetinin son bulmasıyla ilişkili

İsrail ordusunun dün Gazze'nin Zeytun Mahallesi’nden çekilmesinin ardından İsrail hava saldırılarında yıkılan binaların enkazı arasında yürüyen Filistinliler (DPA)
İsrail ordusunun dün Gazze'nin Zeytun Mahallesi’nden çekilmesinin ardından İsrail hava saldırılarında yıkılan binaların enkazı arasında yürüyen Filistinliler (DPA)
TT

Netanyahu’ya göre Gazze’de “ertesi gün” senaryosu Hamas’ın hakimiyetinin son bulmasıyla ilişkili

İsrail ordusunun dün Gazze'nin Zeytun Mahallesi’nden çekilmesinin ardından İsrail hava saldırılarında yıkılan binaların enkazı arasında yürüyen Filistinliler (DPA)
İsrail ordusunun dün Gazze'nin Zeytun Mahallesi’nden çekilmesinin ardından İsrail hava saldırılarında yıkılan binaların enkazı arasında yürüyen Filistinliler (DPA)

Reuters, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun dün Gazze Şeridi'nde savaşın ‘ertesi gün’ senaryosundan söz edilmesini Hamas’ın hakimiyetinin sona ermesiyle ilişkilendirdi. Netanyahu, Gazze Şeridi’nde alternatif bir Filistin hükümetinin iş başı yapması için Hamas Hareketi’nin ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi.

İsrail basının aktardığına göre Netanyahu şunları söyledi:

“İsrail aylardır Hamas'ın ardından Gazze'yi kimin yöneteceği meselesi üzerinde çalışıyor.  Hamas'ın Gazze'yi askeri olarak yönetmeyeceği netleşene kadar tarafların hiçbiri kendi güvenliğinden korktuğu için Gazze'deki sivil yönetimi kabul etmeye yanaşmayacaktır.”

Netanyahu bu açıklamayı, Filistinlilerin, İsrail'in 1948 yılında yaklaşık 15 bin Filistinliyi ve Arap'ı öldürmesi, 950 binini yerinden etmesiyle sonuçlanan Nekbe'nin (Büyük Felaket) 76. yıldönümünü andıkları bir dönemde yaptı. İsrail, bugün de Gazze’de ikinci bir Nekbe’ye imza atıyor. Gazze’de İsrail’in saldırıları sonucu 35 bin kişi öldü, yaklaşık 1.9 milyon Filistinli ve Arap evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Öte yandan Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, Nekbe’nin yıldönümü vesilesiyle bir açıklama yaptı. Başbakan açıklamasında “Filistinlilerin farkındalığı ve topraklarına bağlılığı, Nekbe'den bu yana devam eden tüm yerinden edilme girişimlerini, en önemlisi de son 8 aydır sistematik olarak devam eden yıkımın ve soykırımın ardından Gazze halkını yerinden etme planlarını çökertecektir” ifadelerini kullandı.