AB, Rusya'nın Ukrayna'nın doğusuna yönelik adımını esefle karşıladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

AB, Rusya'nın Ukrayna'nın doğusuna yönelik adımını esefle karşıladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Avrupa Birliği (AB), Rusya'nın Ukrayna'nın doğusuna yönelik ekonomik entegrasyon adımının esefle karşılandığını, bunun Ukrayna'nın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü ihlal ettiğini bildirdi.
AB Dış İlişkiler Servisinden (EEAS) yapılan açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 15 Kasım'da Ukrayna'nın doğusunda ayrılıkçıların kontrolü altındaki Donbas ve Lugansk bölgesinde üretilen ürünlerin, Rusya pazarında Rus ürünleriyle denk statüye sahip olmasını öngören bir kararnameye imza attığı anımsatıldı.
Açıklamada, Rusya'nın "basitleştirilmiş ticaret önlemlerine" ilişkin kararnamesinin Ukrayna'nın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü ihlal ettiğine dikkat çekildi.
Kararnamenin, Minsk anlaşmasının hedeflerine aykırı biçimde Donbas ve Lugansk bölgelerini Ukrayna'dan daha fazla ayırmayı amaçladığına işaret edilen açıklamada, AB'nin Rusya'nın söz konusu kararını esefle karşıladığı ifade edildi.
Açıklamada, AB'nin Rusya'yı söz konusu kararı geri almaya ve Ukrayna'nın doğusundaki çatışmayı daha da şiddetlendirmeye yönelik tek taraflı uygulamalara son vermeye çağırdığı kaydedildi.
Söz konusu kararnameye göre, Donetsk ve Lugansk bölgelerinden ürünler, Rusya pazarında Rus ürünleriyle denk statüye sahip olacak. Rusya ile bu bölgeler arasında taşınan mallar için miktar bazında ihracat ve ithalat kısıtlamaları da uygulanmayacak.
Putin tarafından 2018'de imzalanan bir başka kararnameyle, Donbas bölgesinde yaşayanların pasaport, doğum-ölüm gibi çeşitli belgelerinin Rusya’da kabul edilmesine karar verilmişti.

Donbas krizi
Dönemin Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in AB Ortaklık Anlaşması'nı imzalamaması üzerine ülkede 21 Kasım 2013'te gösteriler başlamıştı.
Yanukoviç'in, gösterilerin büyümesi üzerine Şubat 2014'te ülkeden kaçmasının ardından ülkenin doğusundaki Donbas bölgesinin Donetsk ve Lugansk şehirlerinde Rusya yanlısı ayrılıkçılar sözde bağımsızlıklarını ilan etmişti.
Ayrılıkçılarla Kiev yönetimi arasında 2014'ten bu yana süren çatışmalarda, 13 binden fazla kişi hayatını kaybetti.



Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
TT

Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı ve eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, BM'nin muazzam potansiyelini överken reform yapılmasının önemini vurguladı.

Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki onay oturumunda konuşan Waltz şunları söyledi: “Çin'den Rusya'ya, Avrupa'dan gelişmekte olan ülkelere kadar herkesin anlaşmazlıkları çözmek için bir araya gelebileceği bir yer olmalı. Ancak 80 yılın ardından BM, temel misyonu olan barışı sağlama görevinden uzaklaştı. BM Şartı’na ve onun temel ilkelerine geri dönmeliyiz. ‘Barışı koruma’ amacı halen önemli bir role sahip, ancak reforma da ihtiyaç var.”

Waltz, ABD'nin BM operasyonlarının yüzde 25'ini finanse ettiğini, Afrika'daki misyonların ‘milyarlarca dolara mal olduğunu ve on binlerce askeri içerdiğini’ kaydetti. Waltz, “1940'lardan bu yana var olan, yenilenmiş bir yetkisi olmayan ve görünürde bir sonu olmayan iki misyonumuz var. BM Güvenlik Konseyi'ne misyonların süresini ve maliyetlerini sınırlandırması, hedeflerini netleştirmesi ve ulus inşasına değil barışı korumaya odaklanması için baskı yapmalıyız” ifadelerini kullandı.

Waltz, Çin'le yüzleşmenin kendisi için ‘mutlak bir öncelik’ olduğunu vurguladı ve Pekin'in etkisine karşı koymak için ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte çalışma sözü verdi.

BM'de ‘antisemitizmle’ yüzleşmek

Öte yandan Waltz, BM Genel Kurulu'nun 2015-2023 yılları arasında İsrail aleyhinde 154 karar kabul ederken, diğer tüm ülkeler aleyhinde sadece 71 karar kabul ettiğine dikkat çekerek, ‘yaygın antisemitizmle’ yüzleşilmesi gerektiği çağrısında bulundu. Waltz, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarını 7 Ekim olaylarına karışmakla ve okullarını da ‘Yahudi karşıtı nefreti öğretmekle’ suçlayarak, ‘UNRWA'nın dağıtılması’ gerektiğini bildirdi.

Waltz, ‘İsrail ile iş yapan ABD şirketlerinin boykot edilmesi çağrısında bulunan BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin yeniden atanmasının bu önyargının bir tezahürü olduğunu’ söyledi.

Suriye ‘değerlendirilmesi gereken bir fırsat’

Suriye konusunda ise Waltz, ABD için büyük bir fırsat olduğunu belirterek, önceliklerinin BM'deki müttefik ve ortaklarıyla birlikte çalışarak ‘Esed rejimini hedef alan ve İran'ın etkisini sınırlayan yaptırımları’ kaldırmak olacağını vurguladı.

Waltz, “Önümüzde değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ancak kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu bana Libya’yı hatırlatıyor, bir seçim yapmamız gerekiyor: Ya bu fırsatı değerlendiririz ya da Suriye kaosa sürüklenir ve bu da tüm bölgeyi beraberinde sürükleyebilir. Şu anda bu fırsat değerlendirilebilir” şeklinde konuştu.

Suriye konusunda ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve diğer yetkililerle birlikte çalışmayı dört gözle beklediğini ifade eden Waltz, “Suriye'de Libya'da yaptığımızdan daha iyisini yapmayı umuyoruz” dedi.

Waltz sözlerini şöyle tamamladı: “ABD Başkanı'nın liderliğinde barış ve refahı yaymaya devam edebileceğimize ve ‘BM'yi yeniden büyük yapabileceğimize’ inanıyorum.”