İranlı hapishane yetkilisi: 1988 infazlarında siyasi mahkûm yok

1988 infazlarına karışmakla suçlanan Hamid Nuri'nin dün Stockholm'deki duruşmasına ait bir çizim (Reuters)
1988 infazlarına karışmakla suçlanan Hamid Nuri'nin dün Stockholm'deki duruşmasına ait bir çizim (Reuters)
TT

İranlı hapishane yetkilisi: 1988 infazlarında siyasi mahkûm yok

1988 infazlarına karışmakla suçlanan Hamid Nuri'nin dün Stockholm'deki duruşmasına ait bir çizim (Reuters)
1988 infazlarına karışmakla suçlanan Hamid Nuri'nin dün Stockholm'deki duruşmasına ait bir çizim (Reuters)

İranlı hapishane görevlisi davasında iddia makamının avukatı Kenneth Lewis, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamalarda dava kapsamında ifadesine başvurulan görevlinin sözlerinin inandırıcılıktan yoksun olduğunu vurgulayarak, “Nuri'nin (bahsi geçen görevli) İran cezaevlerindeki ihlalleri tamamen reddetmesi sadece bir masal değil, aksine gülünç bir durum” dedi. Kenneth, "Bütün dünya İran cezaevlerinde 80’lerden beri insan hakları ihlalleri olduğunu biliyorken bu şekilde alenen her şeyin yolunda olduğunu söylemek Nuri'nin inandırıcılığını yitirdiği anlamına geliyor” diye konuştu.
İran’da 80’lerin sonunda toplu infazların yaşandığı hapishanelerde siyasi mahkûmların olmadığını iddia eden Nuri idam edilenlerin ‘başka gruplara ait mahkûmlar’ olduğunu söyledi.
80’lerin sonunda Tahran'ın batısındaki Kerec’in eteklerinde bulunan Gohardaşt hapishanesinde 139 siyasi mahkûmun öldürülmesiyle suçlanan hapishane yetkilisi Nuri, hakkındaki tüm suçlamaları reddederek, İran hapishanelerini tamamen farklı bir bir şekilde tasvir etti. Pazartesi tüm gün ve Perşembe yarım gün boyunca süren savunmasında cezaevlerinde hiçbir işkenceye tanık olmadığını ifade etti.
Savcı sorgulaması sırasında hapishanelerde mahkûmların kırbaçlandığını kabul ederken, ancak bunun İran'da bir ceza türü olduğunu, işkence olmadığını söyledi.
Sanık ayrıca sorgusu sırasında mahkûmların yargılamalarının 10 dakika veya daha fazla sürdüğünü ifade etti ve savcının mahkûmlardan alıntı yaparak yargılamaların sadece birkaç dakika sürdüğüne dair sözlerini reddetti. Mahkumların delil ve belge sunmalarına izin verildiğini ve yargılama süresinin delilin niteliğine göre olduğunu da sözlerine ekledi. İddia makamı kendisine 1980'lerin sonlarındaki uydurma davalardan sonra gerçekleştirilen yasadışı infazlar hakkında Uluslararası Af Örgütü raporunu gösterdiğinde, İran halkına düşman olan bu örgüte inanmadığını söyleyerek yorum yapmayı reddetti.
Nuri, savunması sırasında Gohardaşt Hapishanesinde çalıştığını inkar etmesine ve Evin Hapishanesi'nde çalıştığını söylemesine rağmen, daha sonra savcılığın sorgusunda Gohardaşt'a bir görev sebebiyle gittiğini itiraf etti. Ancak, bu göreve dair ayrıntı vermedi. Ayrıca, mahkumlara yardım ettiğine dair farklı bir portre çizmeye çalışarak, mahkumlara yapılan işkenceye katıldığını veya tanık olduğunu da inkar ederek mahkumları ve hapishanedeki işini sevdiğini iddia etti.
Avukatı, geçtiğimiz Ağustos ayındaki duruşmalarda müvekkili Nuri'nin tanıkların bahsettiği Hamid Abbasi ile aynı kişi olduğunu inkâr etse de, Nuri’nin cezaevinde Abbasi olarak bilindiği öğrenildi. Nuri’mim hapishanede kimliğini gizlemek için Abbas adını seçtiğini, bu yüzden Hamid Abbasi olarak tanındığı ifade edildi.
Nuri, sorgulama boyunca Halkın Mücahitleri ifadesi yerine,  ‘münafıklar’ kelimesini kullandı. Bu durum da, yargıcın defalarca müdahale etmesini ve isimlerini kullanması konusunda uyarmasına neden oldu.
Halkın Mücahitleri sözcüsü Şahin Gabadi, Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, Nuri'nin ifadesini  İran istihbaratı tarafından kendisine verildiğini ve son yıllarda İran rejimiyle işlediği tüm suçları örtbas etmeye çalıştığını söyledi.
Mahkeme, infazlardan sağ kurtulan eski tutuklular ve aralarında öldürülen kurbanların aileleri de dahil olmak üzere 32 tanığı dinlemişti.
Bunlardan 10'u Nuri'yi şahsen tanıyarak, onu Gohardaşt hapishanesinde infazlar sırasında gördüklerini söylediler. Tanıklardan bazıları, “Kurbanları sorgu odasına, sonra darağacına götürür ve ölümlerini kutlar, hatta bazen sorgu ve işkencelere katılırdı” dediler. Geçtiğimiz aylarda tanıkların dinlendiği belirtilirken, Nisan ayı ortasına kadar devam edecek olan dava hakkında bir karar çıkmadan önce önümüzdeki haftalarda insan hakları savunucuları ve uzmanların ifadeleri dinlenecek.



Noel tatili boyunca terörizm tüm dünyayı kasıp kavuruyor

Sydney'de Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırının kurbanlarını anmak için Bondi Pavilion'da bir araya gelenler (AFP)
Sydney'de Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırının kurbanlarını anmak için Bondi Pavilion'da bir araya gelenler (AFP)
TT

Noel tatili boyunca terörizm tüm dünyayı kasıp kavuruyor

Sydney'de Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırının kurbanlarını anmak için Bondi Pavilion'da bir araya gelenler (AFP)
Sydney'de Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırının kurbanlarını anmak için Bondi Pavilion'da bir araya gelenler (AFP)

Yıl sonu tatilleri yaklaşırken terörizm, birden fazla kıtada ve birden fazla nedenden dolayı yeniden baş gösterdi. Avustralya istihbaratının daha önce Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının faillerinden birinin "DEAŞ" örgütüyle bağlantısını araştırdığının ortaya çıktığı bir dönemde, bu aşırılıkçı örgüt, 3 Amerikalının öldürüldüğü bir başka saldırıdan bir gün sonra, İdlib vilayetindeki Maaret el-Numan'da Suriye güvenlik güçlerine yönelik bir saldırının sorumluluğunu üstlendi. Bu saldırının Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı'nda çalışan "aşırılıkçı" bir üyesi tarafından gerçekleştirildiği iddia edildi.

Yahudi kutlaması (Hanuka) sırasında 15 kişinin ölümüne neden olan Sidney saldırısının faillerinin Sajid Akram ve oğlu Naveed Akram olduğu bildirildi. Şarku’l Avsat’ın Avustralya Yayın Kurumu’ndan (ABC) aktardığına göre, istihbarat servisleri altı yıl önce Naveed'in DEAŞ ile bağlantılarını araştırdı. Bu arada, Sidney saldırısı sırasında Naveed ile boğuşarak onu silahını alan Suriyeli Ahmed el-Ahmed'in ailesi, oğullarını kahraman olarak nitelendirdi.

DEAŞ ayrıca dün İdlib vilayetinde dört Suriyeli güvenlik görevlisinin öldürüldüğü bir saldırının sorumluluğunu üstlenerek, Suriye'deki faaliyetlerini yeniden canlandırma çabalarını gösterdi.

Los Angeles'ta yetkililer, Kaliforniya'da yılbaşı gecesi eş zamanlı bombalı saldırılar planladığı düşünülen aşırılıkçı bir grubun üyesi olduklarından şüphelenilen dört kişinin yakalandığını duyurdu. Associated Press'in (AP) haberine göre, haklarında yapılan suç duyurusunda, bu kişilerin Filistin yanlısı bir grubun ayrılıkçı kolunun üyeleri oldukları belirtildi.


Trump, iftira nedeniyle BBC'den 10 milyar dolar tazminat talep ediyor

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
TT

Trump, iftira nedeniyle BBC'den 10 milyar dolar tazminat talep ediyor

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, İngiliz yayın kuruluşu BBC'yi yanıltıcı bir video yayınladığı gerekçesiyle iftira atmakla suçlayarak, dün en az 10 milyar dolarlık tazminat davası açtı.

Florida'da açılan davada hem iftira hem de aldatıcı ve haksız ticari uygulamalarla ilgili bir yasanın ihlali nedeniyle "en az 5 milyar dolar" tazminat talep ediliyor.

BBC, 6 Ocak 2021'de destekçilerinin Kongre'ye baskın düzenlemesinden önce Trump'ın "şiddet eylemi" çağrısında bulunduğu izlenimini veren bir belgeseldeki konuşmasının düzenlenmesi nedeniyle özür diledi. 2024 başkanlık seçimlerinden önce yayınlanan amiral gemisi haber programı "Panorama"dan alınan düzenlenmiş bölümün yeniden ortaya çıkmasından bu yana kanal karışıklık içinde.

BBC Başkanı Samir Shah, kurumun özürünü içeren "kişisel bir mektubu" Beyaz Saray'a gönderdi, ancak bu girişim 79 yaşındaki başkanın öfkesini yatıştırmakta başarısız olmuş gibi görünüyor. Trump, birçok Amerikan medya kuruluşuna dava açtı ve birçoğunu da dava açmakla tehdit etti; bunlardan bazıları anlaşmazlıkları çözmek ve yasal işlemleri durdurmak için önemli miktarlarda para ödedi.

Trump, iktidara geri döndükten sonra Beyaz Saray'a bir dizi Trump yanlısı içerik üreticisi ve etkili kişiyi getirdi ve geleneksel medya kuruluşlarından gazetecilere çok sayıda hakaret yöneltti.


Washington, Kiev'e NATO'nun sağladığına benzer garantiler sunuyor

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy dün Berlin'deki Bellevue Sarayı'ndan ayrılırken (EPA)
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy dün Berlin'deki Bellevue Sarayı'ndan ayrılırken (EPA)
TT

Washington, Kiev'e NATO'nun sağladığına benzer garantiler sunuyor

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy dün Berlin'deki Bellevue Sarayı'ndan ayrılırken (EPA)
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy dün Berlin'deki Bellevue Sarayı'ndan ayrılırken (EPA)

ABD yetkilileri dün, ülkelerinin Ukrayna'ya NATO'nun sağladığına benzer güçlü güvenlik garantileri sunduğunu ve Rusya'nın bunları kabul edeceğinden emin olduklarını açıkladı; Washington bunu savaşı sona erdirme yolunda bir atılım olarak nitelendirdi.

ABD yetkilileri, pazar günü ve dün Berlin'de Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile devam eden görüşmeleri olumlu olarak nitelendirerek, Ukrayna'nın da anlaşmayı kabul etmesi gerektiğini ve bu anlaşmanın, bir müttefike yapılan saldırının tüm müttefiklere yapılmış sayılmasını öngören NATO anlaşmasının 5. maddesine benzer güvenlik garantileri sağlayacağını belirtti.

Zelenskiy ise Berlin'de Ukraynalı ve Amerikalı müzakereciler arasında yapılan görüşmenin ardından şunları söyledi: "Özellikle toprakla ilgili olanlar olmak üzere karmaşık konular var (...) Açık konuşalım, pozisyonlarımız hâlâ farklı."