Kasımda en çok satılan otomotiv markaları belli oldu

Türkiye otomobil ve hafif ticari araç pazarında geçen ay en fazla satışı gerçekleştirilen marka Fiat olurken, bunu sırasıyla Renault ve Peugeot izledi.

AA
AA
TT

Kasımda en çok satılan otomotiv markaları belli oldu

AA
AA

Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre, otomobil ve hafif ticari araç satışları, geçen yılın kasım ayına göre yüzde 24,9 azalışla 60 bin 216 oldu.
2021 yılı kasım ayında otomobil satışları ise bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 33,2 azalarak 42 bin 982 olurken, hafif ticari araç satışları yüzde 9,2 artarak 17 bin 234 seviyesinde kaydedildi.

Toplam satışta Fiat lider
AA muhabirinin ODD raporundan derlediği bilgilere göre, geçen ay binek ve hafif ticari olmak üzere toplam satışlarda Fiat, 9 bin 568 adetle ilk sırayı aldı. Fiat'ı 8 bin 187 satışla Renault ve 4 bin 999 satışla da Peugeot takip etti. Toyota 4 bin 662 satışla dördüncü ve Citroen de 4 bin187 satışla beşinci sırada yer aldı.

Otomobil satışlarında ilk 5 marka
Kasımda en fazla otomobil satışı gerçekleştiren marka ise 7 bin 879 ile Renault oldu. Bunu 4 bin 65'le Toyota ve 3 bin 776 satışla da Hyundai izledi.
Fiat, 3 bin 249 satışla dördüncü sırada konumlanırken, Peugeot 3 bin 115 otomobil satışıyla beşinci sırada yer aldı.

Kasımda lüks ve spor otomobil satışı
Otomobil satışlarında geçen ay 41 markanın yer aldığı listede, Smart hariç tüm markalardan satış yapıldı. Kasım ayında 1 Bentley, 1 Lamborghini, 2 Ferrari, 4 Aston Martin, 6 Maserati, 18 Jaguar ve 33 Porsche satışı gerçekleştirildi.

Hafif ticarinin ilk 5'i
Hafif ticari araç segmentine bakıldığında 6 bin 319 satışla Fiat, listenin ilk sırasında yer aldı. Fiat'ı, 3 bin 657 satışla Ford ve 1.884 satışla Peugeot izledi.
Citroen 1.152 satışla dördüncü ve Volkswagen de 908 satışla beşinci oldu.

Yılın 11 aylık döneminde en çok satılan 5 marka
Bu arada, Türkiye otomobil ve hafif ticari araç pazarı, Ocak-Ekim 2021'de geçen yılın aynı dönemine yüzde 1 büyüyerek 675 bin 107 seviyesinde kaydedildi.
Aynı dönemde otomobil satışları yüzde 2,1 azalarak 518 bin 294 olurken, hafif ticari araç satışları yüzde 12,7 artarak 156 bin 813'e ulaştı.
Bu dönemde Fiat, 110 bin 904 satışla ilk sırada yer aldı.
Fiat'ı, 70 bin 615 satışla Renault ve 64 bin 904 satışla Volkswagen takip etti. Ford 60 bin 204 satışla dördüncü, Toyota 45 bin 959 satışla beşinci sırada yer aldı.
Öte yandan, sektör temsilcileri pazarda araç bulunurluğu noktasında hala sorunlar yaşandığını, müşterilerin her istediği aracı bulamadığını, dolayısıyla markaların "elinde araç bulundurabildiği" ölçüde satış yapabildiğini belirtiyor.



Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

ABD Masters Turnuvası'nda golf izleme, bu oyunu bizzat oynama, masaları gezme ve Mar-a-Lago'da yemek yiyenleri selamlama arasında Donald Trump'ın Bertrand Russell'ı incelemek için çok az zaman bulduğunu tahmin etmek makul olur.

Bu üzücü çünkü Britanyalı filozofun 1922'de yayımlanan Çin Sorunu kitabını özümsemek, sadece bu pasajla bile ona ve Amerika'ya fayda sağlayabilir:

Çin ulusu dünyadaki en sabırlı ulus, yüzyılları diğer ulusların on yılları gördüğü gibi görüyor. Temelde yok edilemez ve beklemeye gücü yeter.

Mandarin dilinde Donald Trump'ın bile dikkatini çekebilecek bir başka kısa ifade de var: Birebir çevrildiğinde "Acı yemek" anlamına gelen "chi ku", şikayet etmeden acı çekmek manasında kullanılıyor.

Russell'ın gözlemlediği gibi, Çin'in kültürünü ve yaklaşımını böyle özdeyişler tanımlar. Bugün Pekin'in, ABD'nin dünyanın en kalabalık ülkesiyle ekonomik rekabetini çarpıcı bir şekilde tırmandırmasına karşı kullandığı stratejinin ardında onlar yatıyor.

ABD Başkanı halihazırda göz kırptı ya da göz kırpıyormuş gibi göründü. Cuma günü Çin, ABD'den ithal edilen mallara uygulanan vergiyi yüzde 84'ten yüzde 125'e çıkararak Trump'ın tarifelerine karşılık verdi. Hafta sonu ABD'nin akıllı telefonları, bilgisayarları ve diğer tüketici elektroniği ürünlerini kendi vergi artışlarından muaf tuttuğu açıklandı. Bu bir geri adım gibi görünüyordu.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise "Hayır" dedi. Bu ürünler belirli ülkelere uygulananların haricindeki vergilerle yakında karşılaşacaktı. Daha sonra Trump, bir sosyal medya paylaşımında bu ürünlere muafiyet tanınmadığını iddia ederek kararlı bir tavır sergiledi. Büyük harfler ortaya çıktı:

Tarifelere yönelik yürüteceğimiz ulusal güvenlik soruşturmalarında Yarı İletkenlere ve TÜM ELEKTRONİK TEDARİK ZİNCİRİNE bakıyoruz.

Yine de mevcut muafiyet, bir geri adım gibi görünüyordu.

Başkan Şi her zamanki gibi hiçbir şey söylemedi. Gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlasını bekleyebiliriz: Bir tarafta kas gösterme ve bağırma, karşı cephede sakin metanet.

Bu, Çin'in sarsılmayacağı anlamına gelmiyor. Trump ve çevresinin hesaplarına göre Çin'in ABD'ye ihtiyacı var. Trump'ın sürekli atıfta bulunduğu bu devasa ticaret dengesizliği olmadan, Çin'in ihracatı için buna denk bir pazar yok. Şi ve çalışma arkadaşlarının, ülkelerinin hızla artan refahı, nüfusunu beslemesi ve aynı zamanda şişen orta sınıfın servetindeki artışı körüklemesi için ABD'ye bel bağladığını düşünüyorlar.

Ticaret söz konusu olduğunda, ABD-Çin mücadelesi yeni bir mesele değil. Hatta Trump ilk döneminde ikisi arasındaki eşitsizliğin üstesinden gelmeye çalıştı. Çin, dış ticareti teşvik etmeyi sürdürürken iç tüketimi ve kendi kendine yetmeyi artırma anlamına gelen "ikili dolaşım" veya "yeni kalkınma modeliyle" yanıt verdi.

Trump ikinci kez şansını deniyor. Ancak daha az odaklanmış bir şekilde, üç hedefi tek bir saldırıya dönüştürüyor: Federal geliri artırmak, Kanada ve Meksika gibi ülkeleri uyuşturucu tedariki gibi finansal olmayan nedenlerle cezalandırmak ve daha eşit bir ticaret dengesi sağlamak. Bu, üç danışman grubunu içeriyordu ve bir karmaşa reçetesi oluşturdu.

Aynı zamanda ekonomiyi siyasetle harmanlamaya çalıştı ve tarifeler söz konusu olduğunda ikisi birbiriyle kaynaşmıyor. Ekonomistlere her zaman tarifelerin kötü bir fikir olduğu, dayatılmaması ve bunlara cevap verilmemesi gerektiği öğretilir. Ancak Trump, Amerika'nın siyasi onayını aldığına ve çoğu Amerikalının kendisini destekleyeceğine inanıyor.

Trump bu hamlenin yaklaştığının sinyalini defalarca verdi. Çinliler hazırlık yapabilmiştir. Trump ilk salvoyu yaptığına göre, Amerika'nın üç hedefi vurmak için bir füze ateşlemeye çalışmasını izleyebilirler.

Trump, Çin'in ticaret fazlasına odaklanırken, ABD yönetiminin kendilerine önemli miktarda borçlu olmasından kaynaklanan kilit bir karta sahip olduklarının bilincindeki Çin, öncesinde Trump'ı ikinci bir devlet ziyaretine davet ederek muhtemelen eldeki tek kartını oynayan Birleşik Krallık'ın aksine, metanetini koruyup güvende kalabilir.

Çin, Amerikan dolarlarını doğrudan elden çıkarmasa da sertliğini başka yollarla ifade edebilir: ABD yatırımlarını yavaşlatarak, daha az yatırım yaparak ve sermayeyi başka yerlere yönlendirerek. Çin'in elindeki bir diğer güvence de üretimdeki küresel hakimiyetinin Amerika'nın finansal hizmetler ve yapay zekadaki hegemonyasıyla eşleşmesi. Dağınık ABD yaklaşımının artırdığı bölünmeden de faydalanabilirler. Avrupa, Pekin'e yaklaşmaya hazırlanma işaretlerini halihazırda gösteriyor.

Her iki süpergücün de canı yanacaktır, bunu yapmayacak kadar birbirlerine bağımlılar. Ancak ABD'nin yüksekten atmasını da bir zafer olasılığı gibi yorumlamak da bir hata olabilir. Bir uzlaşma sağlamak zorundalar. Bunun her iki lidere de itibar kaybettirmeden başarılması kritik önemde.

Trump ne söylerse söylesin ve Şi de ne söylemezse söylemesin, rekabetlerinin nereye varacağı neredeyse kesin.

Independent Türkçe