Dr. Mehmet Öz, ABD siyasetinde tartışmalara neden oldu

Sahte tıbbi iddialar yaymakla suçlanan Öz’ün televizyonda yayınlanan şovu geniş bir izleyici kitlesi tarafından takip ediliyor.

Dr. Öz'ün adaylığı Cumhuriyetçi adaylar arasında siyasi ve tıbbi çatışmalara neden olacak (AFP)
Dr. Öz'ün adaylığı Cumhuriyetçi adaylar arasında siyasi ve tıbbi çatışmalara neden olacak (AFP)
TT

Dr. Mehmet Öz, ABD siyasetinde tartışmalara neden oldu

Dr. Öz'ün adaylığı Cumhuriyetçi adaylar arasında siyasi ve tıbbi çatışmalara neden olacak (AFP)
Dr. Öz'ün adaylığı Cumhuriyetçi adaylar arasında siyasi ve tıbbi çatışmalara neden olacak (AFP)

Tarık eş-Şami
ABD ve dünyanın birçok ülkesinde oldukça popüler olan ‘Dr. Öz Show (The Dr.Oz Show)’ programının sunucusu Mehmet Öz, Pensilvanya Senatosu’nda koltuk elde etmek için Cumhuriyetçi Parti’den ön seçimlere aday olacağını açıkladı. Bu durum televizyon ekranlarında, ‘Talk Show’ programlarında, ABD menşeli internet sitelerinde ve gazetelerin sayfalarında ve siyaset arenasında tartışmaya neden oldu.  Peki, tüm bu tartışmaların ardındaki sebep ne?

Devam eden tartışmalar
Ünlü televizyon programı Dr. Öz Show’un sunucusu olan Türk asıllı Kalp Cerrahı  Mehmet Öz'ün adaylığını açıklaması, 2022 yılında gerçekleştirilecek olan Senato ara seçimlerine katılmak için kampanya ekibini toplaması nedeniyle beklendik bir durum. Ancak geçtiğimiz salı günü Fox News'daki resmi açıklaması, Amerikan medyasında sonu gelmeyen bir tartışmaya yol açtı. Zira bazı Amerikalılar onu, kendi adını taşıyan ve şimdiye kadar dünya çapında 100'den fazla ülkede düzenli olarak yayınlanan programı aracılığıyla verdiği tıbbi bilgiler hakkında uzun süredir olumsuz yorumlar yapılması nedeniyle tartışmalı bir figür olarak görüyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Dr. Öz’ün siyasi görüşleri, bir süredir ABD toplumunda bölünmeye neden oluyor. Bu da adaylığını, çarkları şimdiden dönmeye başlayan ön seçimlerde Cumhuriyetçi adaylar arasındaki siyasi ve tıbbi savaşların sebebi haline getirecek. Kesin olan şu ki tartışma, özellikle de Senato yarışı, Demokratların Senato'daki küçük çoğunluğunu koruyup korumayacağını veya Cumhuriyetçilerin önceki çoğunluğunu geri kazanıp kazanmayacağını belirleyeceği göz önünde bulundurulduğunda, Dr. Öz’ün bu istikrarsız eyalette Demokrat adayın karşısına çıkabilmek için ön seçimleri kazanması halinde devam edecek.

Ünlülerin fırsatları
61 yaşındaki Dr. Öz'ün bu kadar ilgi görmesinin bir başka nedeni de seçimlere ‘ufukları dolduran bir ünle’ donanmış olarak girmesi. Bazıları, Ünlü yayıncı Oprah Winfrey onu büyük şov izleyicisiyle tanıştırdığı 2004 yılından beri ABD'de ulusal çapta ilgi toplaması ve uzun süredir devam eden televizyon programı sayesinde ona ‘Amerika'nın Doktoru’ diyor. Ayrıca Dr. Öz, 100 milyon dolar olarak tahmin edilen servetiyle Senato kampanyasını kendisi finanse edebilecek.
Öz, adaylığını çevreleyen tüm bu fırtınaya rağmen şansının yüksek oluğunu düşünüyor. Eski Hollywood yıldızlarından Arnold Schwarzenegger'i rol modeli olarak görüyor. Schwarzenegger, 2003'te Cumhuriyetçi Parti'nin adayı olarak Kaliforniya gibi büyük bir demokrat eyaletin valiliğini kazandı. Aynı durum, ABD'de ve dünyada en önemli konumda bir politikacı olmadan önce ünlü bir aktör olan eski Cumhuriyetçi ABD Başkanı Ronald Reagan için de geçerli.
Fox kanalı, ‘Dr. Öz Show’u Philadelphia ve New York'taki yayınlardan kaldırma kararı aldı. Seçim kurallarına göre bu, seçmenleri etkilememek için alınması beklenen bir önlem. Aynı önlem daha önce Schwarzenegger için de alınmıştı.

Ağır saldırılar
Ancak Senatör Pat Toomey'in boşalttığı koltuk için yarışacak olan Dr. Öz'e yönelik saldırılar, erkenden medya sahnesinde görünmeye başladı bile.CBS kanalında yayınlanan Stephen Colbert ile The Late Show (The Late Show with Stephen Colbert) gibi en popüler talk showlar’da Öz'e yönelik sert eleştirilerde bulunuluyor. Colbert’in programında Öz’ün bir yalancı olarak kazançlı bir kariyeri olduğunu söylemek gibi esprilerle alay edildi. Televizyonda şüpheli sağlık tavsiyeleri satmakla itham edildi. Ayrıca devam eden sahte kilo verme ürünlerinden koronavirüs (Kovid-19) salgını sırasında tekrar tekrar hidroksiklorokinin teşvik edilmesine kadar ‘sorumsuzluk’ iddiaları da mevcut.
ABD’nin önde gelen gazetelerinin ve internet sitelerinin Öz’ü hedef alan saldırıları da yukarıda bahsedilenlerden aşağı kalır değil. ‘Daily Beast’ internet sitesi, Harvard mezunu olmasına, Pensilvanya Üniversitesi'nden tıp doktorasına sahip bulunmasına ve Columbia Üniversitesi'nde Kalp Cerrahisi Profesörü görevi yürütmesine rağmen Dr. Öz'ü yıllardır programında sahte ve kanıtlanmamış obezite tedavilerini teşvik etmekle suçladı. Ayrıca ülke genelinde okulların yeniden açılmasıyla koronavirüs temelli ölümler arasında yaptığı kıyaslama nedeniyle de doktorların yüz karası olarak niteledi. Site bunun yanı sıra Öz’ün, Cumhuriyetçi Parti'nin salgın hastalık politikasındaki en katı yanlış bilgi kaynaklarının saflarına katılmasının ABD'deki tıp mesleğine ve halk sağlığına zarar verebileceğini öne sürdü.

Geçmişi peşini bırakmıyor
Politico internet sitesi, Dr. Öz'ün 2014 yılında altı kişiyle birlikte katıldığı Tüketicinin Korunması ve Ürün Güvenliği Senato Alt Komitesi'nde bir duruşmanın içeriğini yayınlayarak geçmişin kötü anılarını canlandırdı. Öz, söz konusu duruşmada diyet ve kilo verme sektöründeki sahte reklamlara ilişkin tanıklığıyla dikkat çekmişti. Yeşil kahve özünün mucizevi güçleri ve ahududu ketonun yağ yakma mucizesinin yanı sıra kelimenin tam anlamıyla vücuttan yağ atabilen doğum kontrol haplarına destek vermesi ile öne çıkmıştı.
Ohio eyaletine bağlı Cleveland’de dünyaya gelen Dr. Öz, çoğu zaman iddialarının herhangi bir bilimsel kanıtı olmadığının farkındaydı. Programdaki işinin izleyicilerin umutlarını destekleyen alternatif gerçekler vaat etmek olduğunu itiraf etti. Ancak Kongre’de yöneltilen eleştiriler ve Öz’ün ana akım tıp çevrelerinde defalarca kınanması, kazançlı bir imparatorluğa sahip olan ünlü cerrahı desteksiz iddialarda bulunmaktan caydırmadı.
Politico, Öz'ün siyasi güvenilirliğine meydan okumak şöyle dursun, Kovid-19 salgınının yayılmasından kaynaklanan sahte bilim ve yanlış bilgi selinin, Amerikalıların Dr. Öz'ün sattıklarını satın almaya her zamankinden daha istekli olduğunu kanıtladığı konusunda uyardı. Ülkenin büyük bir bölümü tıbbi olarak etkili aşılardan uzaklaşıyor, sevdikleri politikacılar tarafından teşvik edilen rastgele tedavileri benimsiyor. Tehlikeli olan durum ise Öz'ün kendisini ülkenin siyasi hastalıklarını tedavi edebilecek biri olarak sunması olarak gösteriliyor.

Trump’ın desteğini alacak mı?
Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın desteğini kazanan Sean Parnell, eski eşiyle çocukları için yaptığı velayet savaşını kaybettikten sonra kasım ayı sonlarında yarıştan çekildi. Dr. Öz de dahil olmak üzere diğer adaylar, Parnell'in yarıştan erken çıkışından sonra Trump'ın başka bir adayı destekleyip desteklemediğini görmek için bekliyorlar.
Eski Başkanı 2016 yılında bir TV programında ağırlayan ve daha sonra Beyaz Saray Spor ve Beslenme Danışma Kurulu'na atanan Dr. Öz, Trump'ın desteğini kazanacağını düşünüyor. Pensilvanya Senatörü, Eski Başkan için en önemli öncelik olmaya devam ediyor. Trump'ın Sözcüsü, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, ‘Hareketimizi Amerika'nın en iyi adayının arkasında toplamak halen büyük bir önem taşımaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Çoğu Cumhuriyetçi aday, eski başkanı güçlü bir şekilde destekleyen bir parti tabanını kazanmak için Trump ile bağlarını güçlendirme eğilimindeyken Dr. Öz, kendisini açıkça ABD’deki siyasi, kültürel ve kurumsal seçkinlerin bir rakibi olarak konumlandırdı. Seçkinlerin Amerika'nın ruhunu değiştirmek istediğini ve onların zehirli ideolojilerine karşı yeni bir anlayışın geliştirilmesi gerektiğini düşünüyor. Öz ayrıca Trump ile uyumlu olarak pandeminin muhalif görüşleri bastıran, politikaları uygulayan, parkları, okulları ve işyerlerini kapatan ve Amerikalıların özgürlüğünü soyan seçkinler tarafından yanlış yönetildiğini yazdı.

Zorlu rekabet
Birçok Cumhuriyetçi, Pensilvanya koltuğunun 2022 yılına kadar Cumhuriyetçilerin elinde tutulması gerektiğine inanırken Dr. Öz'ün yarışa girmesi bunu yapmaları için kendilerine büyük bir fırsat sağlıyor. Bununla birlikte, Cumhuriyetçi Parti’de yarışan yaklaşık on kişilik bir grup var. Söz konusu adaylar arasında 2018 yılında vali yardımcılığına aday olan bir emlak geliştiricisi Jeff Bartos, Trump yönetimi sırasında ABD'nin Danimarka büyükelçisi olan Carla Sands, Başkan George W. Bush yönetiminde eski bir Hazine Bakanlığı yetkilisi olan David McCormick de bulunuyor. McCormick, özellikle Mısır asıllı eşi Dina Paul McCormick, Trump yönetiminde Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı olarak çalıştığı ve kızı Ivanka'nın arkadaşı olduğu için aday olma konusunda ciddi.
Diğer yandan Demokrat Senatörler Kampanya Komitesi (DSCC), Öz’ün kampanya duyurusunun Cumhuriyetçi Parti'yi Pensilvanya ön seçimlerinde ortalığı kasıp kavuran kaosu gösterdiğini savunuyor. Bu yarışta denenmemiş ve zengin Cumhuriyetçi adayların akını, parti içindeki savaşların şiddetini artıracağını öne sürüyor. Nihai adayını Pensilvanya genel seçim seçmenlerinden çok uzakta bırakacak ve Cumhuriyetçi Parti, Öz’ün programında uzun zamandır bahsettiği mucize tedaviyi sunmadığını keşfedecek.
Yedi Demokrat, Başkan Biden'ın 2020'de kazandığı bir eyalette, 2022 seçimlerinde tek açık koltuk olduğu göz önüne alındığında partilerinin mevcut sayıya bir Senato koltuğu eklemek için en iyi şanslarını temsil ettiği Pensilvanya'daki Senato adaylığı için yarışıyor.



Tel Aviv, Güney Lübnan'ın tamamına yönelik ‘saldırı operasyonunu’ duyurdu

Lübnan'ın güneyindeki Kafr Kila kasabasında İsrail hava saldırısında vurulan evlerinin camından zafer işareti yapan Lübnanlılar (AP)
Lübnan'ın güneyindeki Kafr Kila kasabasında İsrail hava saldırısında vurulan evlerinin camından zafer işareti yapan Lübnanlılar (AP)
TT

Tel Aviv, Güney Lübnan'ın tamamına yönelik ‘saldırı operasyonunu’ duyurdu

Lübnan'ın güneyindeki Kafr Kila kasabasında İsrail hava saldırısında vurulan evlerinin camından zafer işareti yapan Lübnanlılar (AP)
Lübnan'ın güneyindeki Kafr Kila kasabasında İsrail hava saldırısında vurulan evlerinin camından zafer işareti yapan Lübnanlılar (AP)

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Güney Lübnan'daki savaşın 200’üncü gününde, kuvvetlerinin güneyde bir ‘saldırı operasyonu’ yürüttüğünü ve Hizbullah liderlerinin yarısını ortadan kaldırdıklarını söyledi. Askeri bir gelişme olarak ise Tel Aviv, iki taraf arasındaki karşılıklı gerilimin ortasında güneyde ‘Ateş Kemeri’ stratejisini uygulamaya koydu.

Gallant, Lübnan'ın kuzey sınırında gerçekleştirdiği turun ardından yaptığı açıklamada, “Sınıra çok sayıda kuvvet konuşlandırıldı ve ordu güçleri şu anda Güney Lübnan'ın tamamında saldırı operasyonları yürütüyor. Güney Lübnan'daki Hizbullah liderlerinin yarısı ortadan kaldırıldı, diğer yarısı ise saklanıyor ve güçlerimizin operasyonları karşısında sahayı terk ediyor” ifadelerini kullandı.

İsrail ordusu dün (çarşamba) erken saatlerde, Lübnan'ın güneyindeki Ayta eş-Şaab civarında silah ve cephane depoları ile altyapı sistemleri dahil olmak üzere 40 Hizbullah hedefini hava ve topçu ateşiyle bombaladığını duyurdu. İsrail ordusundan yapılan açıklamaya göre Ayta eş-Şaab bölgesini terörist amaçlar için kullanan Hizbullah, bu bölgeye İsrail'in iç cephesine yönelik onlarca terör aracı ve altyapısı yerleştirdi.

Lübnan Ulusal Haber Ajansı (NNA), Gazze'deki bombardıman stratejisine benzer bir gelişmeyle ‘İsrail'in Ayta eş-Şaab ve çevresindeki bazı köylerin yakınlarında Ateş Kemeri stratejisini uyguladığını’ ve Ayta eş-Şaab, Ramiya, Cebel Balat ve Halle Verde kasabalarının eteklerini hedef alan 13'ten fazla saldırı gerçekleştirdiğini bildirdi.

Söz konusu İsrail saldırıları, Hizbullah'ın dün akşam Lübnan'ın güneyindeki Hanin kasabasında bir eve düzenlenen İsrail bombardımanında aralarında 11 yaşında bir kız çocuğunun da bulunduğu iki sivilin öldürülmesine misilleme olarak İsrail'in kuzeyindeki Şumira’ya onlarca Katyuşa roketi fırlattığını ve ‘Avivim yerleşiminde İsrail askerlerinin bulunduğu bir binayı uygun silahlarla hedef alarak onları öldürdüğünü ve yaraladığını’ açıklamasının ardından geldi. Hizbullah, salı günü Akka'nın kuzeyindeki iki İsrail askeri bölgesine, İsrail saldırısında bir savaşçısının öldürülmesine karşılık olarak insansız hava aracı (İHA) saldırısı düzenlediğini duyurdu.

İsrail topçusunun ed-Dahira ile Yarin arasındaki ormana yangın çıkarıcı işaret fişeği bombaları atması ve Alma eş-Şaab kasabası yakınlarındaki bir evi hedef alan hava saldırısı ile güney kasabalarına yönelik bombardıman gün boyunca devam etti.

Güney cephesindeki savaşın 200’üncü gününde İsrail'in kayıplarına ilişkin rakamlar yayınlayan Hizbullah, iki binden fazla kişinin yaralandığını ve öldüğünü, 186 yerleşim birimi, 176 sınır noktası, 51 hava saldırısı ve 55 geri mevzi olmak üzere toplam bin 650 askeri operasyon gerçekleştirdiğini duyurdu. Hizbullah, bombardıman sonucunda 722 yerleşim biriminin imha edildiğini ve beş İHA’nın düşürüldüğünü, beş Demir Kubbe platformu, iki askeri fabrika ve 192 askeri aracın imha edildiğini belirtti.

Devam eden çatışmalar nedeniyle savaş kayıplarına ilişkin resmi istatistiklerin bulunmadığı Lübnan'da bin 200'den fazla konutun yıkıldığı ve beş binden fazlasının da kısmen hasar gördüğü tahmin ediliyor. Bombardıman altındaki bölgelerde 100 binden fazla kişi evlerinden olurken, Lübnan'da 252'si Hizbullah savaşçısı, aralarında çocuk, sağlık görevlisi ve gazetecilerin de bulunduğu 72 sivil olmak üzere en az 380 kişi hayatını kaybetti.


Çorlu'da 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazası davasında karar açıklandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Çorlu'da 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazası davasında karar açıklandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davada 9 sanığa 8 yıl 4 ay ile 17 yıl 6 ay arasında hapis cezası verildi.
 


Rapor: Mısır, İsrail'in Refah'taki hamlelerini durdurmak için Gazze müzakerelerini ilerletmeye çalışıyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta yerinden edilmiş Filistin kamplarının uydu görüntüsü (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta yerinden edilmiş Filistin kamplarının uydu görüntüsü (AFP)
TT

Rapor: Mısır, İsrail'in Refah'taki hamlelerini durdurmak için Gazze müzakerelerini ilerletmeye çalışıyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta yerinden edilmiş Filistin kamplarının uydu görüntüsü (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta yerinden edilmiş Filistin kamplarının uydu görüntüsü (AFP)

Arap Dünyası Haber Ajansı (AWP), İsrail Yayın Kurumu'nun bugün (Perşembe) ismini açıklamadığı kaynaklara dayandırdığı haberinde, Mısır'ın, İsrail'in Refah'taki hamlelerini durdurmak için İsrail ile Hamas arasında esir takası anlaşması müzakerelerini ilerletmeye çalıştığını bildirdi.

Ajans ayrıca İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin en güney bölgesine yakın bir zamanda gireceğinin konuşulmasıyla birlikte, İsrail'in ‘Hamas'la müzakerelerin temelini oluşturacak yeni ana hatlar’ olarak tanımladığı taslakları hazırlamaya başladığını belirtti.

AWP, müzakereler hakkında bilgi sahibi olduğunu söylediği iki kaynağa dayandırdığı haberinde, Güvenlik Kabinesi üyelerinin bugün yapılması beklenen oturumda, müzakere ekibinden, görüşmelerin bir özetini alacağını bildirdi.

Mısır dün (Çarşamba) Gazze'de acil ve sürdürülebilir bir ateşkes sağlanması, esir değişimi ve insani yardımların ulaştırılması gerekliliği konusundaki kararlılığını vurguladı.

Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli, ‘Filistin'in Refah kentindeki askeri gerilimin ciddiyeti ve bölgeyi istikrarsızlığa itebilecek yansımaları’ konusunda uyarıda bulundu.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Mısır, Katar ve ABD, Gazze Şeridi'nde ateşkes ve esir takası anlaşması sağlanması amacıyla arabuluculuk yapıyor. Ancak ocak ayından beri süren arabuluculuk çabaları şu ana kadar başarısızlıkla sonuçlandı.

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri geçtiğimiz hafta CNN'e verdiği röportajda, “Görüşmeler devam ediyor, hiç kesintiye uğramadı. Sürekli fikirler ortaya atılıyor ve hedefe ulaşılana kadar da bunu yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.


Washington, Lübnan-İsrail sınırında ‘sert bir gerilim’ yaşanabileceği konusunda uyardı

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Barbara Leaf (Şarku’l Avsat)
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Barbara Leaf (Şarku’l Avsat)
TT

Washington, Lübnan-İsrail sınırında ‘sert bir gerilim’ yaşanabileceği konusunda uyardı

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Barbara Leaf (Şarku’l Avsat)
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Barbara Leaf (Şarku’l Avsat)

ABD'nin Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Barbara Leaf, Lübnan-İsrail sınırında ‘sert bir gerilim’ yaşanabileceği uyarısında bulundu. Ancak ‘diplomatik çözüm için halen bir fırsat’ olduğunu vurgulayarak, yönetimin Hizbullah tarafından başlatılan saldırılara nasıl karşılık vermesi gerektiği konusunda İsrail için bir ‘uyarı yolu’ oluşturduğunu açıkladı.

Avrupa ve Ortadoğu'dan gazetecilerle yaptığı brifing sırasında, kendisine Lübnan-İsrail sınırında artan gerilime diplomatik bir çözüm bulma şansı olup olmadığı sorulduğunda Leaf, “Bu meseleyi diplomatik yollardan çözme imkânı var” yanıtını verdi. Leaf, ABD yönetiminin, Başkan Joe Biden'ın Küresel Altyapı ve Enerji Güvenliği Özel Koordinatörü Amos Hochstein'ın ‘enerjileri ve çabaları’ aracılığıyla bu konuda ‘derinden kararlı’ olduğunu vurguladı.

“Bu pencere kapanıyor” demeyi reddeden Leaf, ‘sınırda yüksek derecede bir istikrarsızlık olduğunu ve bunun da sınırın her iki tarafındaki toplulukların yerlerinden edilmesine yol açtığını’ belirterek, ‘gerilimin artma potansiyelinin ciddi olduğu’ uyarısında bulundu.

Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e yönelik saldırılarının ardından ABD yönetiminin, ‘Hizbullah'ın ilk saatlerde başlattığı saldırılara nasıl karşılık vermesi gerektiği konusunda İsrail'i uyarmak için bir yol’ oluşturduğunu açıklayan Leaf sözlerini şöyle sürdürdü:

“İsrail'i Hizbullah'a nasıl karşılık vereceği konusunda dikkatli olması konusunda uyardık. Onları çatışmanın genişlemesine yol açacak bir savaşa girmemesi konusunda uyarmak için bir dizi kanal kullandık. Diğer ortaklar da bize yardım etti ve onların Hizbullah ile kanallarını, çatışmanın büyümesine yol açacak olan savaşa girilmesine karşı uyarıda bulunmak için doğrudan ya da dolaylı kullandık. Kesinlikle gerilimi azaltma potansiyeli var. Nihayetinde Lübnan ile İsrail arasındaki sınırın belirlenmesine yönelik diplomatik bir çabaya geçilebilir.”


Beyaz Saray, Gazze'deki toplu mezarlarla ilgili İsrail'den "cevap" istiyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde bulunan cesetler insanlar ve sağlık çalışanları tarafından kurtarıldı (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde bulunan cesetler insanlar ve sağlık çalışanları tarafından kurtarıldı (AFP)
TT

Beyaz Saray, Gazze'deki toplu mezarlarla ilgili İsrail'den "cevap" istiyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde bulunan cesetler insanlar ve sağlık çalışanları tarafından kurtarıldı (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde bulunan cesetler insanlar ve sağlık çalışanları tarafından kurtarıldı (AFP)

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Amerikalı yetkililerin Gazze'de toplu mezarlar bulunduğuna ilişkin son derece rahatsız edici raporlar konusunda İsrailli mevkidaşlarıyla temas halinde olduklarını belirtti.

Reuters'in haberine göre Sullivan dün (Çarşamba) düzenlediği basın toplantısında, “Bu raporlar çok rahatsız edici… tam olarak ne olduğunu anlamak istiyoruz. İsrail hükümetiyle birçok düzeyde temas halindeyiz. Cevaplar istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Sullivan, kaburga kemiğindeki rahatsızlık nedeniyle seyahatinin ertelenmesinin ardından, önümüzdeki birkaç hafta içinde Suudi Arabistan'a seyahat etmeyi beklediğini, rahatsızlığının yüzde 80 oranında iyileştiğini ve kendisini çok daha iyi hissettiğini belirtti.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı, Başkan Joe Biden'ın dün (Çarşamba) Hamas'ın elinde bir süre bulunan dört yaşındaki Amerikalı kız çocuğuyla görüştüğünü açıkladı.

Hareket, geçen kasım ayında esaret altındayken dört yaşına giren Abigail Idan'ı, yedi hafta boyunca Gazze'de tutulduktan sonra serbest bıraktı.


Dünya çapında 300 milyon insan ciddi bir gıda kriziyle karşı karşıya

 Gazze'de gıda yardımı alan Filistinli çocuklar (DPA)
Gazze'de gıda yardımı alan Filistinli çocuklar (DPA)
TT

Dünya çapında 300 milyon insan ciddi bir gıda kriziyle karşı karşıya

 Gazze'de gıda yardımı alan Filistinli çocuklar (DPA)
Gazze'de gıda yardımı alan Filistinli çocuklar (DPA)

Birleşmiş Milletler ve diğer insani 16 yardım kuruluşunu dün (Çarşamba) yayınladığı bir rapora göre dünyada gıda güvensizliği 2023 yılında daha da kötüleşti ve bu durumdan muzdarip insan sayısı 282 milyona yükseldi.

Bu sayı 2022 yılına göre 24 milyonluk bir artışı ifade ediyor. Gıda Güvenliği Bilgi Ağı tarafından hazırlanan, gıda krizleriyle ilgili en son küresel raporda belirtilenlere göre bu yıl için beklentiler durumun daha da kötüleşeceği yönünde.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres raporun girişinde şunları söyledi: “Bolluğun olduğu bir dünyada açlıktan ölen çocuklar var. Finansman, ihtiyaçlarla orantısız. Özellikle yardım dağıtım maliyetinin artması nedeniyle, ülkelerin sürdürülebilirlik için mevcut kaynakları artırması gerekiyor.

 Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) haberine göre savaşlar, iklim kaosu ve yüksek yaşam maliyeti krizi ve uygunsuz eylemler nedeniyle 2023'te yaklaşık 300 milyon insanı ciddi bir gıda kriziyle karşı karşıya kalacak.

Bu, akut gıda güvensizliğinden muzdarip insan sayısının art arda arttığı beşinci yıl olacak.


İran'ın Suriye'deki varlığını azaltmaya yönelik ‘örtüşen hedefler’

Suriye'deki İran Devrim Muhafızları Ordusu mensupları (arşiv)
Suriye'deki İran Devrim Muhafızları Ordusu mensupları (arşiv)
TT

İran'ın Suriye'deki varlığını azaltmaya yönelik ‘örtüşen hedefler’

Suriye'deki İran Devrim Muhafızları Ordusu mensupları (arşiv)
Suriye'deki İran Devrim Muhafızları Ordusu mensupları (arşiv)

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar, İran'ın Suriye'deki askeri varlığını azaltmaya başladığını ve bunun birbiriyle örtüşen hedefleri olduğunu düşünüyor.

AFP'nin haberine göre İran güçleri, Şam'daki ve Suriye'nin güneyindeki karargâhlarını Golan Tepeleri sınırına kadar tahliye etti. Bu kararın, İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) üst düzey komutanlarını hedef alan son saldırıların ardından alınan bir tedbir olduğunu öne sürdü.

“Geri çekilme haberinin sızması, İran'ın Suriye'den ayrıldığına dair bir hile olabilir” diyen Iraklı kaynaklar, “bu aldatmacanın kendilerine üçüncü bir tarafa bilgi sızmasını araştırmak için yeterli zaman verdiğini” kaydetti.

Suriye dosyasıyla bağlantılı bir Şii siyasetçi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Iraklı militanların İran ordusunun bıraktığı boşluğu doldurmak için Suriye'ye geçmeye hazır olmalarına rağmen, bu operasyon bir kamuflaj olabilir” dedi ve “İran'ın sahadaki varlığı başından beri sınırlıydı” ifadelerini kullandı.

Şii siyasetçi, “İran'ın Suriye'deki askeri varlığını azaltmasının özellikle ABD Başkanı Joe Biden'a yönelik bir önlem olduğunu, İran'ın eski Başkan Donald Trump'ın ya da herhangi bir aşırılık yanlısı Cumhuriyetçinin ABD başkanlık seçimlerini kazanmamasını istemesi nedeniyle, Biden'a bölgede nominal bir zafer kazandırmak için yapıldığı” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynaklar, Tahran'ın, ‘Suriye'deki casuslara geri çekildikleri yanılsamasını vererek tuzak kurmak ve böylece bilgi sızdıran ağı tespit etmek’ istediğini iddia etti. Kaynaklar ayrıca, İran'ın ‘İsrail ve ABD'nin Şam'daki kontrollerini gevşetme yolunda olduklarından emin olmak için herkese sahayı terk ettiği yanılsamasını vermek istediğini’ kaydetti.


Çikolata fiyatlarında sert artışa neden olan virüse karşı yeni yöntem

Kakao yetiştiricileri virüsün yanı sıra iklim koşullarıyla da mücadele ediyor (Reuters)
Kakao yetiştiricileri virüsün yanı sıra iklim koşullarıyla da mücadele ediyor (Reuters)
TT

Çikolata fiyatlarında sert artışa neden olan virüse karşı yeni yöntem

Kakao yetiştiricileri virüsün yanı sıra iklim koşullarıyla da mücadele ediyor (Reuters)
Kakao yetiştiricileri virüsün yanı sıra iklim koşullarıyla da mücadele ediyor (Reuters)

Batı Afrika'daki kakao ağaçlarına saldıran virüs, çikolata fiyatlarının küresel çapta artmasına yol açarken araştırmacılar hastalığı önlemek için yeni bir yöntem buldu.

Dünya genelinde çikolatalardaki kakaonun yaklaşık yüzde 60'ı Batı Afrika ülkeleri Fildişi Sahili ve Gana'daki kakao ağaçlarından elde ediliyor. Gana'daki ağaçlara saldıran CSSV (cacao swollen shoot virus disease / kakao sürgününü şişiren virüs) hasadın yüzde 15 ila 50'sini yok ediyor. 

Unlu bitler denen küçük böcekler, ağaçların yaprak, tomurcuk ve çiçeklerini yiyerek bu virüsü yayıyor. 

Teksas Üniversitesi Matematik Bölümü'nden Benito Chen-Charpentier, "Bu virüs küresel çikolata tedariği karşısında gerçek bir tehdit yaratıyor" diyor:

Pestisitler unlu bitlere karşı iyi sonuç vermediğinden çiftçiler, virüs bulaşan ağaçları keserek ve virüse dayanıklı ağaçlar yetiştirerek hastalığın yayılmasını önlemeye çalışmak zorunda kalıyor.

Unlu bitlerle mücadele amacıyla çiftçiler ağaçları aşılayabilir fakat aşıların pahalı olması bu yöntemi elverişsiz hale getiriyor. Ayrıca aşılanmış ağaçların verdiği ürün miktarı da daha az oluyor.

PLOS One adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmadaysa matematiksel verileri kullanan araştırmacılar yeni bir yaklaşım benimsedi: Virüslerin ağaçtan ağaca geçişini sınırlandırmak için aşılanmış ve aşılanmamış ağaçların hangi aralıklarla dikilmesi gerektiğini hesapladılar. 

Matematikçiler, çiftçilerin aşılanmamış ağaçların etrafında aşılanmış kakao ağaçlarından oluşan koruyucu bir kalkan yaratmasını sağlayan iki farklı model yarattı. Araştırmanın yazarlarından Chen-Charpentier "Unlu bitler çeşitli yollarla hareket ediyor" diyor:

Yapmamız gereken şey kakao yetiştiricileri için bir model oluşturarak virüsün yayılmasını önleme amacıyla aşılanmış ağaçları aşılanmamışlardan ne kadar uzağa güvenle dikebileceklerini bilmelerini ve küçük ölçekli çiftçilerin maliyetleri makul seviyede tutmasını sağlamaktı.

Araştırmacılar çalışmaları henüz deneysel olsa da kakao ağaçlarını korumak için umut vaat ettiğini söylüyor. 

Son bir yılda fiyatı üç katına çıkan kakaonun bir tonunun fiyatı geçen ay tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkarak 10 bin doları görmüştü. Uzmanlar dünyanın 60 yıldan uzun süredir en büyük kakao arz açığıyla karşı karşıya olduğunu söylerken Uluslararası Kakao Örgütü 2023-2024 döneminde 374 bin tonluk bir arz açığı yaşanmasını öngörüyor. Bu, önceki sezondaki 74 bin tonluk açığa kıyasla yüzde 405'lik bir artışa denk geliyor.

Kakao ağaçlarını tehdit eden tek şey unlu bitler de değil. El Nino hava olayı mevsim normallerinin üzerinde yağışa neden olurken, bunun iklim kriziyle birleşmesi sonraki aylarda aşırı sıcaklara yol açarak hasadın azalmasına zemin hazırlıyor.

Independent Türkçe, Phys.org, CNBC, Euronews, PLOS One


Cephedeki Ukraynalılar, ABD yardımının çözemeyeceği sorunu anlattı

Washington'da onaylanan pakette yer alan son tasarıda ABD'de bulunan Rusya'ya ait varlıkların dondurularak Ukrayna'ya yardım amacıyla kullanılabilmesinin önü açılıyor (AFP)
Washington'da onaylanan pakette yer alan son tasarıda ABD'de bulunan Rusya'ya ait varlıkların dondurularak Ukrayna'ya yardım amacıyla kullanılabilmesinin önü açılıyor (AFP)
TT

Cephedeki Ukraynalılar, ABD yardımının çözemeyeceği sorunu anlattı

Washington'da onaylanan pakette yer alan son tasarıda ABD'de bulunan Rusya'ya ait varlıkların dondurularak Ukrayna'ya yardım amacıyla kullanılabilmesinin önü açılıyor (AFP)
Washington'da onaylanan pakette yer alan son tasarıda ABD'de bulunan Rusya'ya ait varlıkların dondurularak Ukrayna'ya yardım amacıyla kullanılabilmesinin önü açılıyor (AFP)

ABD Senatosu, içinde Ukrayna'ya 61 ve İsrail'eyse 26 milyar dolarlık askeri yardımın da yer aldığı toplam 95 milyar dolarlık dış yardım paketini onaylayarak Beyaz Saray'a gönderdi. Başkan Joe Biden'ın en kısa sürede onay vermesi bekleniyor. 

Bu gelişme Kiev'de sevinçle karşılanırken ABD'nin Wall Street Journal gazetesi cephe hattındaki Ukrayna askerlerine düşüncelerini sordu.

Ülkenin doğusunda yer alan Çasov Yar'da abluka altındaki askerler, Amerikan silahlarına ihtiyaçları olduğunu zira Rusya'nın bu konudaki avantajını hissettirdiğini vurguladı. Yeni silahlar gelene kadar burayı ellerinde tutmaya çalıştıklarını belirttiler.

Ukrayna askerleri, uçaklardan fırlatılan yarım ton patlayıcı yüklü bombaların mevzilerini yok ettiğini, drone'ların hareket eden her şeye saldırdığını anlattı. 

Moskova'nın geçen sene istilasının en kanlı muharebesiyle kazandığı Bahmut'un karşısındaki Çasov Yar stratejik öneme sahip. Eğer Kiev bu kenti kaybederse Donetsk bölgesinde kontrol ettiği diğer bölgeleri bu yaz kaybetmesi ihtimali kayda değer ölçüde artıyor. 

Ukrayna'nın 92. Taarruz Tugayı'ndaki drone'lardan sorumlu komutan Yuriy Fedorenko, Çasov Yar'ın kaybı durumunda bölgede kontrol ettikleri yerlerden en büyük üçünün önemli tehlikeye gireceğini söylüyor.  

Her Ukrayna topuna karşı Rusya'nın 10 tanesini fırlattığını ve bu oranın daha da kötüye gittiğini belirten askerler, ağır hasarlar verdikleri Moskova güçlerinin istikrarlı bir şekilde ilerlemeyi sürdürdüğünü vurguluyor. 

Nemo kod adlı 29 yaşındaki asker, "Ağaçları sırf eğlencesine bombalayabiliyorlar. Bizim karşılık vermek için hedeften yüzde 100 emin olmamız lazım" diyor.

Kentin doğusuna ulaşan Rusları durdurmakta kullanılması gereken binalar da Moskova'nın saldırılarında yok ediliyor. 

Moskova'nın Ukrayna'daki birincil hedefine dönüşen bu doğu kentinde savaşan askerlerin birinci sıkıntısıysa savaşçı eksikliği. Bu, Amerikan yardımının çözüm bulamayacağı bir sorun. 

Aylardır aralıksız savaşan askerlerin öne cephede 5 günü aşmamaları gerekirken bu süre artık 10-15 günü bulabiliyor. 

Bu süre zarfında gıda, su ve ilaçtan yoksun kalan askerler, tedavi edilebilecekken yaşamlarını kaybediyor. 

38 yaşındaki Kıpiş, geçen hafta Rusların cephede ilerlememesini sağladıklarını ama 110 adamdan yalnızca 35'inin savaşabilecek durumda kaldığını söyledi:

Komutanlarımız bile bizimle birlikte mevzilerde çünkü adam eksiğimiz var.

Moskova'nın attığı kayma bombalarından şikayetçi olan 59 yaşındaki insani yardım çalışanı Vitaliy Yeremenko da yataktayken bunlardan birinin şok dalgasıyla kendini yerde bulduğunu anlattı:

Duvarlar o kadar fazla sallanıyordu ki binanın yıkılabileceğini düşündüm. Bir bodrumdan diğerine koşuyoruz. Bizim hayatımız böyle.

Ukraynalı yetkililer, savaş öncesinde 12 bin civarında kişinin yaşadığı kentte 700 sivilin kaldığını söylüyor. 

Ayrılmak isteyen sivilleri tahliyeyle görevlendirilen Mykola Mohylevskiy, hedef kitlesindekilerin çoğunun kendi başına bölgeyi terk edemeyecek yaşlılar olduğunu belirtiyor. Bölgedeki durumun bir önceki görev yeri Bahmut'tan kötü olduğunu vurguluyor:

İki ay önce otomobille kente girip etrafta yürüyebilirdim. Şimdiyse hızlı hareket etmek gerekiyor. Drone'ların otomobili patlatma riski büyük. Bazen sivillere bile saldırıyorlar.

Askeri uzmanlarsa Rusya'nın nüfusunun Ukrayna'nın 4 katı olduğuna işaret ederek Moskova'nın bu kayıpları daha iyi karşılayabileceğini söylüyor. 

Avustralya Ordusu'ndan emekli tümgeneral Mick Ryan, Ukraynalı liderler hakkında şöyle konuşuyor:

Bazı zor siyasi kararlar almak zorundalar. Elindeki toprağı tutup pek çok yaşamı yitirmek mi, toprak verip ordunu kurtarmak mı? Bulundukları pozisyon bu şekilde.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, AA


ABD'de Filistin eylemleri: Columbia Üniversitesi protestoculara süre tanıdı

Geçen hafta polisin çağrılmasından sonra kamp alanı daha da büyüdü (AFP)
Geçen hafta polisin çağrılmasından sonra kamp alanı daha da büyüdü (AFP)
TT

ABD'de Filistin eylemleri: Columbia Üniversitesi protestoculara süre tanıdı

Geçen hafta polisin çağrılmasından sonra kamp alanı daha da büyüdü (AFP)
Geçen hafta polisin çağrılmasından sonra kamp alanı daha da büyüdü (AFP)

ABD'nin elit üniversitelerindeki öğrenciler, Filistin için ayağa kalkarken New York şehrindeki Columbia Üniversitesi'nde geçen hafta başlayan eylemler de sürüyor. 

Columbia Üniversitesi Başkanı Minouche Shafik, salı gününün geç saatlerinde okulun internet sitesinden bir açıklama yayımladı. Protestoculardan kurdukları kamp bölgesini boşaltmaları talep edilirken gece yarısına kadar süre tanındı. 

Okulun protestoları düzenleyen öğrencilerle bir süredir bu konu hakkında görüşme halinde olduğunu hatırlatan Shafik, eğer Morningside Heights kampüsündeki West Lawn bölgesinde yer alan çadırlar kaldırılmazsa üniversite yönetiminin "huzuru yeniden tesis etmek için alternatifleri değerlendirmek zorunda kalacağını" söyledi.

Bu alternatiflerin neler olacağıysa açıklanmadı. 

Verilen sürenin dolmasından sonra herhangi bir ciddi etkinlik gözlemlenmedi. Ne öğrenciler çadırların tamamını söktü ne de okula polis geldi.

Üniversitenin tanıdığı süreyi uzattığı dedikodularıysa resmen doğrulanamadı.

Geçen hafta yönetimin kampüse polis sokmasının ardından güvenlik güçleri en az 108 öğrenciyi gözaltına almış, 80 öğrenciye de disiplin cezası verilmişti. 

Shafik'in bu hamlesi insan hakları örgütleri ve öğrenci liderleri tarafından eleştirilmişti. Güvenlik ve huzurun önceliğini savunanların karşısında ifade ve eylem özgürlüğünün üniversite kampüslerinde gerçekten yaşanabilmesinin önemini vurguluyorlar. Öğrenciler, okullarının İsrail'le bağı olan şirketlerle iş yapmamaları çağrısında bulunuyor.

Columbia haricinde Yale, Harvard ve MIT gibi elit üniversitelerde de benzer eylemler sürdürülüyor.

ABD Başkanı Joe Biden pazartesi günkü açıklamasında Yahudi öğrencilerin bir kısmının rahatsız olduğu bu eylemlere tepki göstererek "Yahudi düşmanlığı içeren bu protestoları kınıyorum" demişti.

Beyaz Saray Sözcü Yardımcısı Andrew Bates de pazar günkü açıklamasında "Yahudilere karşı şiddet çağrısı yapan antisemitik protestoları kınıyoruz" ifadelerini kullanmıştı. 

Columbia'daki eylemleri düzenleyen Columbia Üniversitesi Apartheid'ı Durdur ve Filistin'de Adaleti Savunan Columbia Öğrencileri adlı gruplar,  pazartesi yayımladıkları açıklamada "eylemlerinde hiçbir nefret ve bağnazlığa yer olmadığını" savunmuştu.

Independent Türkçe, Washington Post, New York Times