Tac Mahal'e rakip ve Ortadoğu’daki en büyük camilerden biri olacaktı: Saddam döneminde inşasına başlanan Er-Rahman Camii Irak’taki çatışmalar yüzünden yarım kaldı

Cami, önce Fazilet Partisi ardından ise yargı kararıyla Şii Vakfı tarafından ele geçirildi

Bağdat'ın el-Mansur semtindeki Er-Rahman Camii’nin inşası ülkedeki çatışmalar nedeniyle yarım kaldı (AFP)
Bağdat'ın el-Mansur semtindeki Er-Rahman Camii’nin inşası ülkedeki çatışmalar nedeniyle yarım kaldı (AFP)
TT

Tac Mahal'e rakip ve Ortadoğu’daki en büyük camilerden biri olacaktı: Saddam döneminde inşasına başlanan Er-Rahman Camii Irak’taki çatışmalar yüzünden yarım kaldı

Bağdat'ın el-Mansur semtindeki Er-Rahman Camii’nin inşası ülkedeki çatışmalar nedeniyle yarım kaldı (AFP)
Bağdat'ın el-Mansur semtindeki Er-Rahman Camii’nin inşası ülkedeki çatışmalar nedeniyle yarım kaldı (AFP)

Saddam Hüseyin rejiminin Bağdat'taki son büyük projelerinden biri olan ve Hindistan’daki Tac Mahal'e rakip olması beklentisiyle inşasına başlanan, ancak çeşitli siyasi ve dini gruplar arasındaki çatışmalar nedeniyle henüz tamamlanamayan devasa büyüklükteki Er-Rahman Camii'ne her Cuma Şiiler ibadet için akın ediyorlar.
15 bin kişinin aynı anda namaz kılabileceği büyüklükte tasarlanan Er-Rahman Camii’nin  Ortadoğu’daki en büyük camilerden biri olması gerekiyordu. Caminin inşasına 1990’lı yılların sonlarında, Batı'nın Irak'a uyguladığı ekonomik ablukanın ortalarında, Washington'a meydan okurcasına başladı. Fakat ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgaliyle Saddam Hüseyin yönetiminin devrilmesiyle caminin inşası yarım kaldı.
Caminin 84 metre yükseklikte ve altınla süslü olması planlanan merkezi kubbesinin yerinde halen büyük bir boşluk yer alıyor. Buna karşın, ana binayı çevreleyen her biri 28 metre yüksekliğindeki sekiz adet yan kubbe neredeyse tamamlanmış gibi görünüyor. Bu kubbelerin her birinin yanında da 14 metre yüksekliğinde 14 kubbe yer alıyor. 
Mimar Muhammed Kasım Abdulgaffur, “Maalesef geçmişimizi ve ülkemizin mirasını ihmal ettik” değerlendirmesinde bulundu. Abdulgaffur, bu projelerin tüm Iraklılara ait olduğunu ve herkesin yararlanması gerektiğini, kültürel ve turistik alanlara dönüştürülmesi gereken birer miras olduğunu vurguladı.
Aynı zamanda bir üniversitede öğretim görevlisi olan Abdulgaffur, “Bu Irak'ın ve halkının parası. Irak ve halkının malı olduğu için devlet bundan maddi ve manevi olarak faydalanmalıdır” şeklinde konuştu.
Cami Sünniliğe göre inşa edilse de 2003 yılında Saddam Hüseyin yönetiminin düşmesinin ardından şuan Bağdat’ta iktidarı elinde tutan Şii partilerin mücadelesinin merkezinde yer alıyor. Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Fransız Haber Ajansı’na (AFP) konuşan hükümetten bir yetkili, “Cami, eski yönetimin yıkılmasından sonra Fazilet Partisi tarafından devralındı. Ancak caminin inşasının tamamlanması için gerekli kaynakların olmaması nedeniyle inşaata devam edilemedi” dedi.
Fazilet Partisi’nin hükümetin bu camiyi bir üniversiteye veya müzeye dönüştürme projelerini engellediğini söyleyen yetkili, “Saddam, onu ünlü Tac Mahal ile kıyaslanabilir bir başyapıt yapmak istedi” ifadelerini kullandı. Fazilet Partisi, camiyi ele geçirdiğini resmi kanallardan reddetse de destekçileri her Cuma orada namaz kılmaya gidiyorlar.
Yaklaşık 150 aile, caminin çevresinde çarpık şekilde inşa edilmiş evlerde yaşıyor. Art arda gelen hükümetler de Fazilet Partisi'ne olan bağlılıkları nedeniyle yıllardır bu evleri ortadan kaldırma konusunda yetersiz kalıyor. Ülke genelinde çok sayıda gayrimenkulün sahibi olan Şii Vakfı, Ocak 2020'de adli bir kararla caminin mülkiyetini devraldı.
Şii Vakfı tarafından yapılan açıklamaya göre mahkeme ayrıca Fazilet Partisi'nin 313 milyar Irak dinarından (176,5 milyon euro) fazla tazminat ödemesini talep etti. Açıklamada, Fazilet Partisi, cami alanını 16 yıldan fazla bir süredir istismar etmek ve ‘herhangi bir yasal veya meşru hak olmaksızın’ tek taraflı olarak yönetmekle suçlandığı, ancak bu yargı kararının uygulanmadığı belirtildi.
Araştırmacı Sabih el-Kiştini, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Ordu ve polis birçok kez duruma müdahale etti, ancak tarafların silahlı gücü devletin silahlı gücüne eşit” ifadelerini kullandı. Kiştini, cami, tarafların mücadelesinin odak noktası olmaktan çıkmadan inşasına devam edilemeyeceğinin de altını çizdi.
Ülkedeki yolsuzluğa karşı kurulan Irak Dürüstlük Komisyonu’nun verilerine göre Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY)  bölgesi dışında Bağdat ve diğer illerde suiistimal edilen veya saldırıya uğrayan toplam mülk sayısı 31 bin 378'e ulaştı. Komisyon Bağdat ve diğer illerde ele geçirilen devlet gayrimenkulleri arasında binalar, tarım arazileri, otoparklar, dükkanlar, evler, apartmanlar, kaldırımlar, halka açık caddeler, okullar, meydanlar ve parklar olduğunu belirtti.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, Şii Vakfı, caminin çevresindeki arazilere ticaret merkezleri veya siteleri gibi yapılabilecek yatırımlar sayesinde 20 bin kişiye iş imkanı yaratılabileceğini iddia etse de henüz herhangi bir hareketlilik söz konusu değil.
Öte yandan Fransa merkezli Yakın Doğu Enstitüsü'nde araştırma görevlisi olan Cecilia Berry, caminin Saddam yönetiminin ‘mimari sembolizm politikasının’ bir parçası olduğunu söyledi.  20. yüzyıl Bağdat mimarisi uzmanı olan Berry, caminin inşasını ‘Saddam Hüseyin’in 1990’lı yıllarda dini siyasete alet etmesiyle’ ilişkilendirdi.
Saddam yönetimi sırasında caminin proje ekibinin başında olan mühendis Mazin el-Alusi, kendi ifadesiyle bu ‘benzersiz’ binadan gurur duyduğunu ifade etti. 2005 yılının başlarında yoğunlaşan mezhepçi şiddetin ardından ülkeyi terk eden Alusi, caminin inşasını tamamlamak için gereken miktarın ‘bazılarının hayal ettiği kadar büyük olmadığını’ da sözlerine ekledi.
Alusi, caminin ‘Şiilerin ve Sünnilerin aynı çatı altında ibadet ettiği’ bir birlik mekânı olmasını umduğunu ifade etti.



Selam: Lübnan ordusu, Litani'nin güneyinde 500'den fazla askeri mevziyi dağıttı

Selam: Lübnan ordusu, Litani'nin güneyinde 500'den fazla askeri mevziyi dağıttı
TT

Selam: Lübnan ordusu, Litani'nin güneyinde 500'den fazla askeri mevziyi dağıttı

Selam: Lübnan ordusu, Litani'nin güneyinde 500'den fazla askeri mevziyi dağıttı

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, ordunun Litani Nehri'nin güneyindeki bölgede 500'den fazla mevzi ve silah deposunu imha ettiğini belirterek, ‘İsrail saldırganlığının gölgesinde istikrarın sağlanamayacağını’ vurguladı.

Yeni hükümetin kuruluşunun 100’üncü günü münasebetiyle konuşan Selam, ‘devletin otoritesini dayatmak’ için çalışmaya devam etme sözünü yineledi. Selam, “Kurtuluş ancak gerçek bir reform süreci başlatarak ve Arap kardeşlerimizin güvenini yeniden kazanarak sağlanabilir… Lübnan tarihinin önemli bir aşamasında” ifadelerini kullandı.

“Refik Hariri Uluslararası Havaalanı yolundaki tüm partizan resimler ve sloganlar kaldırıldı. Bu yolda Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) unsurlarına saldıranlar gözaltına alındı” diyen Selam, yerinden edilmiş Suriyelilerin güvenli bir şekilde geri dönüşünü kolaylaştırmak için çalışmaların devam ettiğini bildirdi.

Selam, hükümetin 100 gün içinde gerçekleştirdiklerinden bahsederek şunları söyledi: “Bugün bir yük haline gelen bankacılık gizliliği yasasını çıkardık. Hedefimiz modern ve iyileşen bir bankacılık sistemi kurmak. Zira insanların mevduatlarını geri kazanmanın yolu bu.”

Uluslararası Para Fonu (IMF) ile devam eden müzakerelerde kaydedilen ilerlemeye işaret eden Selam, “Ben mevduatların silinmesi fikrinden vazgeçilmesinden yanayım” dedi.

“Biri yeniden yapılanma diğeri de yatırım için olmak üzere iki konferans düzenleyeceğiz” diyen Selam, hükümetin yeniden yapılanmaya öncelik verdiğini, bu amaçla 250 milyon dolarlık bir kredi sağlandığını ve dört yıllık bir plana göre eğitim, sağlık ve diğer sektörleri desteklemek için 350 milyon dolardan fazla değerde projeler üzerinde çalışıldığını vurguladı.

“Gerçek büyümenin tüm bölgeleri kapsaması gerektiğini” vurgulayan Selam, bu nedenle güney, kuzey ve Bekaa Vadisi'ni ziyaret ederek bu bölgelerin ihtiyaçlarını yerinde gördü.

Hükümetin reformları bağlamında, ‘performansı arttırmak ve hizmet seviyesini yükseltmek için liyakat ve rekabetçiliğe dayalı yeni bir işe alım mekanizmasının benimsenmesinin’ yanı sıra telekomünikasyon sektörünün geliştirilmesine, elektrik sektöründe reform yapılmasına ve yenilenebilir enerji projelerine odaklanılmasına işaret etti.