Koronavirüsün ardından 80 ülkede demokrasi ve özgürlükler geriledi

Koronavirüs demokrasileri değiştirdi: Önce sağlık, sonra özgürlük

Fransa’da göstericiler sağlık sertifikası sistemini reddetti (AFP)
Fransa’da göstericiler sağlık sertifikası sistemini reddetti (AFP)
TT

Koronavirüsün ardından 80 ülkede demokrasi ve özgürlükler geriledi

Fransa’da göstericiler sağlık sertifikası sistemini reddetti (AFP)
Fransa’da göstericiler sağlık sertifikası sistemini reddetti (AFP)

2020 yılında patlak veren yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, demokratik ülkelerde şimdiye kadar hayal edilmesi zor olan olağanüstü kısıtlamalara ve kamu özgürlüklerinde gerilemeye neden oldu.
Batılı ülkeler arasında özellikle Avrupa ülkeleri virüsle mücadele adına temel özgürlükleri kısıtlamakta kararlı davrandı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, aşı olmayı reddedenleri mümkün olduğu kadar sosyal hayattaki aktivitelere erişimlerini sınırlayarak, hayatlarını zorlaştırmak istediğini söyleyerek tepki çekti.
Dünyanın en önde gelen demokratik ülkelerinden birinin lideri tarafından yapılan bu açıklama, salgının ulusal öncelikleri ne ölçüde değiştirdiğinin altını çizdi.
Salgın kaynaklı ilk ölümün 11 Ocak 2020’de gerçekleşmesinden bu yana, hükümetler virüsü kontrol altına almaya çalışmak için kapsamlı karantinalar ve sokağa çıkma yasakları uyguladı.
Ancak 2021’de, çoğu ülke stratejilerini sertleştirerek, AMV, restoran ya da kafelere girişlerde insanların aşı olup olmadıklarını veya negatif test sonuçlarını gösteren sağlık sertifikasını zorunlu kıldı.
Avustralya ve Çin gibi bazı ülkeler, virüsün herhangi bir şekilde yayılmasını önlemek için düzenli olarak kapanma ve sıkı bir karantina gerektiren ‘sıfır koronavirüs’ stratejisini benimsedi.
Bu stratejiyi benimseyen ülkelerde, bu karar Delta ve Omikron gibi varyantların yayılmasını engelleyemese de, sınırlı sayıda ölüm yaşandı.
Resmi verilere göre iki yıl içinde en az 5.5 milyon insan salgın nedeniyle hayatını kaybederken, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu sayının iki veya üç kat daha fazla olabileceğini tahmin ediyor.
Krizin başlangıcında kısıtlamaların kamuoyu tarafından kabulü yüksek olsa da, salgın yorgunluğu yeni kısıtlamalara karşı desteği azalttı.
Hollanda’dan Avusturya, Almanya, Belçika ve Fransa’ya kadar binlerce insan kısıtlamaları protesto etmek için sokaklara döküldü, bazen de polisle çatıştı.
Kısıtlamalara verilen desteğin azalması bazı seçim sonuçlarına da yansıdı.
ABD merkezli siyasi özgürlük ve insan hakları konusunda araştırma ve savunuculuk yapan sivil toplum kuruluşu Freedom House, Ekim 2020 tarihli raporunda konuya dikkat çekti.
Kuruluş, özgürlüklerdeki düşüşün sağlık krizi azaldığında devam etmesinin muhtemel olduğu konusunda uyararak, yürürlükteki yasalar ve kuralları geri almak zor olacağını vurguladı.
80 ülkede demokrasi ve özgürlüklerdeki düşüşü eleştiren kuruluş, sağlık krizinin bazı ülkelerde başlayan otoriter eğilimi hızlandırdığını kaydetti.
Freedom House, Sri Lanka’nın sağlık bahanesiyle Müslüman azınlığa baskı yapmasına ve salgın hakkındaki resmi söylemlere yönelik her türlü eleştiriyi cezalandırmasına dikkat çekti.
Grenoble Siyasi Araştırmalar Enstitüsü’nde siyaset bilimci olan Raul Magni-Berton ise, yaklaşık 40 Avrupa ülkesinde uygulanan kısıtlamaları inceledi.
Magni-Berton, Fransa başta olmak üzere, doğu Avrupa ülkelerinin en katı kısıtlamalara sahip olduğunu belirtti.
Fransız siyaset bilimcinin çalışması, bireysel özgürlüklere en fazla saygı gösteren ülkelerin İngiltere veya İsviçre gibi en eski sürekli demokrasiler olduğunu gösterdi.
Araştırması ayrıca, siyasi kararları tek taraflı olarak uygulamanın zor olduğu ülkelerde kısıtlamaların daha hafif olma eğiliminde olduğu sonucuna vardı.
Buna örnek olarak da, Hollanda gibi koalisyon hükümetlerinin bulunduğu veya merkezi hükümet ile federal Almanya gibi bölgeler arasında gücün paylaşıldığı ülkeleri gösterdi.
Magni-Berton, “Kaç kişiyle pazarlık yapmak zorunda kalıyorsunuz? Asıl soru bu” dedi.



Ukrayna, tören yapılırken Rus saldırısında askerlerin öldürülmesinin ardından ordu komutanını gözaltına aldı

Dnipropetrovsk Bölgesi'nde hayatını kaybeden Ukraynalı askerlerden biri için Kiev'de anma töreni düzenlendi, (EPA)
Dnipropetrovsk Bölgesi'nde hayatını kaybeden Ukraynalı askerlerden biri için Kiev'de anma töreni düzenlendi, (EPA)
TT

Ukrayna, tören yapılırken Rus saldırısında askerlerin öldürülmesinin ardından ordu komutanını gözaltına aldı

Dnipropetrovsk Bölgesi'nde hayatını kaybeden Ukraynalı askerlerden biri için Kiev'de anma töreni düzenlendi, (EPA)
Dnipropetrovsk Bölgesi'nde hayatını kaybeden Ukraynalı askerlerden biri için Kiev'de anma töreni düzenlendi, (EPA)

Sanayi kenti Dnipro'daki bir mahkeme, yasağa rağmen yaklaşık 100 askeri bir kutlama için topladığı ve onları ölümcül bir Rus saldırısının hedefi haline getirdiği iddiasıyla, Ukraynalı bir komutanın tutuklanmasına karar verdi.

Şarku’l Avsat’ın Alman Haber Ajansı'ndan (DPA) aktardığına göre Devlet Soruşturma Bürosu tutuklama emri çıkarıldığını duyurdu.

Bu arada, Kiev Başsavcılığı dün yaptığı açıklamada, Rus füzeleri ve insansız hava araçlarının (İHA) 1 Kasım'da Dnipropetrovsk bölgesini hedef alması sonucu 12 asker ve 7 sivilin hayatını kaybettiğini, 36 askerin de yaralandığını bildirdi.

Yetkililer ölen asker sayısını nadiren açıkladığından olayın boyutu henüz açıklanmadı.

Bu olay, bu tür toplantıları yasaklayan sıkıyönetimin ilk kez ihlal edilmesi değil.

Soruşturmaya göre, subayın askerleri madalya töreni için topladığı ve tören sırasında Rus güçlerinin iki balistik füze ve üç İHA saldırı düzenlediği düşünülüyor.

Ukraynalı bir gazeteci daha önce, kardeşinin tören sırasında öldürüldüğünü bildirmişti.

Savcılar, sanığın daha önceki başarılarının veya muharebe deneyiminin, güvenlik prosedürlerini hiçe saymasını haklı çıkaramayacağını vurguladı.


İngiltere Dışişleri Bakanı, Gazze'ye geçişlerin açılması çağrısında bulundu

Gazze Şeridi'ndeki Kerem Ebu Salem sınır kapısında teslim edilmeyi bekleyen insani yardım paketlerinin yanında duran bir İsrail askeri (DPA)
Gazze Şeridi'ndeki Kerem Ebu Salem sınır kapısında teslim edilmeyi bekleyen insani yardım paketlerinin yanında duran bir İsrail askeri (DPA)
TT

İngiltere Dışişleri Bakanı, Gazze'ye geçişlerin açılması çağrısında bulundu

Gazze Şeridi'ndeki Kerem Ebu Salem sınır kapısında teslim edilmeyi bekleyen insani yardım paketlerinin yanında duran bir İsrail askeri (DPA)
Gazze Şeridi'ndeki Kerem Ebu Salem sınır kapısında teslim edilmeyi bekleyen insani yardım paketlerinin yanında duran bir İsrail askeri (DPA)

İngiltere Dışişleri Bakanı Yvette Cooper dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ne tüm geçişlerin açılması ve yardımların bölgeye derhal ulaşması için kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini vurguladı.

Cooper, X platformunda geçen hafta Ürdün'deki depoların Gazze'ye giriş izni bekleyen yardımlarla dolup taştığını, Gazze sakinlerinin ise açlıkla boğuştuğunu belirtti.

asef
İnsani yardım yüklü kamyonlar Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'tan geçiyor (AP)

Gazze hükümeti medya ofisi geçen perşembe günü yaptığı açıklamada, ateşkesin başlamasından bu yana Gazze Şeridi'ne girmesi gereken yardım kamyonlarının yalnızca yüzde 28'inin gerçekten girdiğini söyledi.

Ofis, İsrail tarafının "boğma politikasını sürdürdüğünü" ve ateşkesin başlangıcından çarşamba akşamına kadar Gazze Şeridi'ne girmesi beklenen 15 bin 600 kamyondan yalnızca 4 bin 453'ünün girdiğini ifade etti.


Kremlin, Lavrov'u ötekileştirdiği iddialarını reddediyor ancak iki etkinliğe katılmamasının nedenini açıklamıyor

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov
TT

Kremlin, Lavrov'u ötekileştirdiği iddialarını reddediyor ancak iki etkinliğe katılmamasının nedenini açıklamıyor

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov

Kremlin, Devlet Başkanı Vladimir Putin'in kıdemli dışişleri bakanı Sergey Lavrov'u dışladığı yönündeki Batılı söylentileri ortadan kaldırmaya çalıştı ancak Lavrov'un ülke içinde ve dışında gerçekleşen iki önemli etkinliğe katılmamasıyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı.

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Dmitriy Peskov dün Lavrov'un "her zamanki gibi görevini yapmaya devam ettiğini" vurguladı ve Batı'nın konuyla ilgili haberlerinin "gerçeklerle örtüşmediğini" belirtti. Lavrov'un, özellikle nükleer denemeler konusunun görüşüldüğü Ulusal Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinin önemli toplantısına katılmaması ve bu ayın sonlarında Güney Afrika'nın ev sahipliği yapacağı G20 zirvesine ülkesinin heyetine başkanlık etmemesi dikkat çekti.

Rus haber ajansı TASS, dünkü görüşmelerin kapanışında Lavrov'un, Putin'in olası bir Rus nükleer denemesine ilişkin teklif hazırlama emrini uygulamak için çalışmaların sürdüğünü söylediğini aktardı. Lavrov, "Rusya, Başkan Donald Trump'ın ABD ordusuna nükleer denemelere devam etme emri konusunda ABD'den herhangi bir açıklama almadı" dedi. Batı medyası, Lavrov'un "Putin'in gözünden düştüğünü ve bunun (kamu etkinliklerine katılmamasının) sembolik bir istifa gibi göründüğünü" öne sürmüştü.