Araştırma: Gemilere tutunan canlılar, Antarktika'nın ekosistemini tehdit edebilir

Araştırma: Gemilere tutunan canlılar, Antarktika'nın ekosistemini tehdit edebilir
TT

Araştırma: Gemilere tutunan canlılar, Antarktika'nın ekosistemini tehdit edebilir

Araştırma: Gemilere tutunan canlılar, Antarktika'nın ekosistemini tehdit edebilir

Yeni bir araştırma balıkçılık, turizm ve araştırma gemilerinin, Antarktika'nın el değmemiş deniz ekosistemini tehdit edebileceğini ortaya koydu.
BBC'de yer alan habere göre, Cambridge Üniversitesi ile İngiliz Antarktika Araştırma Enstitüsünün yürüttüğü çalışmada, Antarktika sularına giren gemilerin küresel hareketlerinin izi sürüldü.
Çalışmada dünya çapında 1500 limandan gelen gemilerin Antarktika'yı ziyaret ettiği tespit edilirken gemilerin gövdesine tutunabilen ve Antarktika yolculuğundan sağ çıkabilen herhangi bir deniz canlısı türünün, bölgenin el değmemiş ekosistemini tehdit edebileceği saptandı.
Cambridge Üniversitesinden Baş Araştırmacı Arlie McCarthy, yaptığı açıklamada, bu gemilerin dünyanın her yerini dolaştığına işaret ederek Antarktika'ya ait olmayan bu türlerin "bir ekosistemi tamamen değiştirebileceğini" vurguladı.
Bu canlı türlerinin, Antarktika'da yeni yaşam alanları yaratabileceğini de belirten McCarthy, gemilerin Antarktika'nın kırılgan yaşam alanlarını bozabilecek türler getirmesini engellemek için daha sıkı önlemlere ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
Öte yandan Uluslararası Antarktika Tur Operatörleri Birliğine göre, 2019-2020 turizm sezonunda bölgeyi 70 bin kişi ziyaret etti.
Araştırmanın sonuçları, PNAS dergisinde yayımlandı.



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news