BM Genel Sekreteri ‘Suriye trajedisinin’ bilançosunu açıkladı: Nüfusun yüzde 90'ı yoksul

BM Genel Sekreteri Guterres tarafından BMGK’ya sunulan ve Şarku'l Avsat’ın bir kopyasına ulaştığı raporda, 9 milyon Suriyelinin hükümetin kontrolü dışındaki bölgelerde yaşadığı belirtildi

26 Kasım'da Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib kırsalında yerinden edilenlerin kaldığı kamptaki bir çadırdan bakan bir kız çocuğu (EPA)
26 Kasım'da Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib kırsalında yerinden edilenlerin kaldığı kamptaki bir çadırdan bakan bir kız çocuğu (EPA)
TT

BM Genel Sekreteri ‘Suriye trajedisinin’ bilançosunu açıkladı: Nüfusun yüzde 90'ı yoksul

26 Kasım'da Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib kırsalında yerinden edilenlerin kaldığı kamptaki bir çadırdan bakan bir kız çocuğu (EPA)
26 Kasım'da Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib kırsalında yerinden edilenlerin kaldığı kamptaki bir çadırdan bakan bir kız çocuğu (EPA)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Suriye trajedisinin derinliğini ortaya çıkaran ve alarm durumu seviyesini artıran raporu ile BM Güvenlik Konseyi (BMGK) üyelerini şoke etti. Guterres, raporunda, Suriyelilerin yüzde 90'ının yoksulluk içinde yaşadığını ve yüzde 60'ının gıda güvensizliğiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Raporda, 7,78 milyon Suriyelinin ise uluslararası kabul görmüş minimum standartları karşılayan doktor veya sağlık görevlisi sayısına sahip olmadıkları belirtildi. Hükümetin kontrolü altında olmayan bölgelerde, 5,6 milyonu insani yardıma muhtaç yaklaşık 9 milyon Suriyelinin yaşadığı iddiası rapordaki bir diğer şoke edici nokta oldu.
Guterres tarafından BMGK’ya sunulan ve Şarku’l Avsat’ın bir kopyasına ulaştığı 19 sayfalık rapor, dün BMGK’nın 2585 sayılı kararı çerçevesinde yürürlükte olan Suriye’ye sınır ötesi insani yardım mekanizmasının altı ay daha uzatılması için yapılan toplantıda ortaya çıktı.
Rus yetkililerin 2585 sayılı karara yönelik eleştirilerinin ardından, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Washington'dan ortak bir açıklama yapılmasını istedi. Talep, ABD yönetimi tarafından reddedildi. Bunun üzerine Moskova, Suriye konusunda Rusya-ABD diyalogunun yeniden başlamasına kapıyı aralayan bir adımla mekanizmanın süresini uzatmayı herhangi bir sorun çıkarmadan onaylamayı kabul etti.

Karmaşık süreç
BMGK, geçtiğimiz Temmuz ayında, insani yardımların Suriye-Türkiye sınırındaki Bab el-Hava Sınır Kapısı’ndan (Türkiye tarafında Cilvegözü Sınır Kapısı) geçişine izin veren kararı 10 Ocak 2022'ye kadar 6 aylığına uzatmıştı. Dün ise karar, BM Genel Sekreteri Guterres’in, Suriye ve insani yardımların geçişi ile ilgili BMGK’ya sunduğu raporla ilişkili olarak 10 Temmuz'a kadar 6 ay daha uzatıldı.
Batı ülkeleri, Rusya'nın her ne kadar şimdiye kadar yapmaktan kaçınsa da BMGK’da yeni bir oylama talep etme olasılığına karşın kararın geçerlilik süresinin Temmuz 2022'ye kadar oylama yapılmaksızın otomatik olarak uzatıldığını açıkladılar.
BM Genel Sekreteri Guterres, geçtiğimiz ay BMGK üyelerine kamuya açık olmayan bir rapor sunarak, mevcut aşamada sınır ötesi insani yardım mekanizmasını, insani yardımları Şam'ın cephe hatlarından geçirme mekanizmasıyla değiştirmenin imkansız olduğunu vurguladı. Oysa Moskova, Suriye'nin kendi toprakları üzerindeki egemenliğinin tam olarak tanınması için insani yardımların Şam’ın ön cephe hatlarından geçtiği mekanizmayı güçlendirmek istiyordu. Raporunun, BM misyonlarından gelen bilgilere, insani yardım kuruluşları ve ortaklarından alınan verilere ve Şam, Gaziantep ve Amman'daki toplantılara dayandığını söyleyen Guterres, Suriye'nin ‘en karmaşık insani yardım süreçlerinden birine’ tanık olduğunu kaydetti.
BM Genel Sekreteri Guterres, raporunda şunları söyledi:
“Yaklaşık 22 milyonluk nüfustan 6,9 milyon insan, hükümet kontrolü altında olmayan bölgelerde yaşıyor ve bunların 5,6 milyonunun insani yardıma ihtiyacı var. İnsani yardıma muhtaç olanlar, ülkenin kuzey kesimlerinde hükümet tarafından kontrol edilmeyen alanlarda yoğunlaşırken, güneydoğudaki Rukban Mülteci Kampı’ndaki sayıları daha az. Ülkenin kuzeybatısı ve kuzeydoğusunda uzun süredir devam eden şiddetli çatışmalar nedeniyle hükümetin kontrolü altında olmayan yerlerde yardıma muhtaç olanların yanı sıra kamplarda, gayri resmi yerleşim bölgelerinde ve toplu merkezlerde yaşayan yerinden edilen kişilerin sayısı gittikçe artıyor.”

Kuzey ve doğu
Suriye'nin kuzeydoğusunda yaşayan 2,7 milyon insandan yarım milyonu yerinden edilenler olmak üzere 2,2 milyonu insani yardıma muhtaç. Çoğu çocuk 57 bin 588 kişinin yaşadığı el-Hol Mülteci Kampı da dahil olmak üzere 140 bin kişi kamplarda yaşıyor.
Guterres, raporunda, “Suriye’nin kuzeydoğusuna, temas hatlarının ötesine, hükümetin kontrolündeki bölgelerden veya Irak'tan ulaşmak mümkün olsa da 2020 yılında BM’nin Irak-Suriye sınırındaki Yarubiye Sınır Kapısı üzerinden yardım gönderme izni yenilenmedi. Bu yüzden Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) - Suriye sınırındaki Fişhabur Sınır Kapısı üzerinden sınır ötesi insani yardım faaliyetleri sadece sivil toplum kuruluşları (STK) tarafından yürütülüyor” dedi.
BM misyonlarının her ay 650 bin kişiye gıda yardımı yaptığını belirten Gutteres, BM’nin mülteci kamplarındaki insani yardım faaliyetlerinin, yardımların dağıtılması için uzun bir süreye ihtiyaç duyulması ve el-Hol Mülteci Kampı’ndaki güvenlik eksikliği başta olmak üzere bir takım faktörler nedeniyle çeşitli zorluklarla karşı karşıya gelmeye başladığına işaret etti. BM Genel Sekreteri, insani yardımların (Türkiye destekli muhalif grupların kontrolü altındaki) Resulayn ve Tel Abyad arasındaki çatışma hatlarının ötesine ulaşılmasının güçleştiğine ve tüm taraflar arasında bu bölgeye yardım ulaştırma konusunda yapılan anlaşmanın başarısız olduğuna dikkati çekti

Kuzey ve batı
BM Genel Sekteri’nin raporuna göre Suriye'nin kuzeybatısında yaşayan 4,2 milyon insandan, yerinden edilmiş 2,8 milyon kişi dahil 3,4 milyonunun insani yardıma ihtiyaç duyuyor. İnsani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını engelleyen kısıtlamalara işaret eden Guterres, bunların başında son altı ay içinde insani yardımların tedarik yollarına, BM kuruluşlarının ve STK'ların depolarına yakın bölgelerde dahil olmak üzere meydana gelen çatışmalarda ve saldırılarda artış yaşanmasının geldiğini kaydetti.
Taraflarla yapılan müzakerelerin ardından, Ağustos ve Aralık aylarında Halep'ten İdlib'e, çatışma hatları üzerinden iki yardım konvoyunun gönderildiğini belirten Gutteres, Dünya Gıda Programı’nın (WFP) 17 Ekim'de Suriye'nin kuzeybatısındaki çatışma hatlarında tarafların onayını aldığını yardımların dağıtımına bu ayın ikinci yarısında başlayacağını sözlerine ekledi. Gutteres, çatışma hatları üzerinden yardım sağlanmasında ilerleme kaydedilse de çatışmanın taraflarından gerekli ve uygun güvenlik garantilerinin alınması, konvoyların güvenli bir şekilde geçişini sağlanması halen önemini korurken, bombardımanların, hava saldırılarının, mayınların ve patlayıcıların gerçek birer güvenlik tehdidi oluşturduklarını söyledi. BM Genel Sekreteri ayrıca, Suriye’nin güneydoğusunda ABD güçlerinin konuşlu olduğu et-Tanf Askeri Üssü yakınlarında 12 bin kişinin kaldığı Rukban Mülteci Kampı’nda koşulların kötüleştiğine dikkati çekti.

Erken toparlanma
Suriye halkının, on yıllık savaş, şiddetli sosyal ve ekonomik kriz, su krizi, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ve kış ayılarının başlangıcıyla artık dayanacak gücünün kalmadığını vurgulayan Gutteres, şuan Suriyelilerin yüzde 90'ının yoksulluk içinde yaşadıklarını ve sivil altyapının büyük bölümünün yok olduğunu belirtti. Gutteres, 2020 yılında kişi başına düşen ortalama aylık gelirinin artık temel ihtiyaçları karşılayamaz hale geldiğini, su stresinin artmasıyla 2020-2021 sezonunda tahıl veriminde düşüş yaşandığını ve tüm bu faktörlerin daha fazla gıda kıtlığına yol açmasının kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Suriyelilerin yüzde 60’ının gıda güvensizliği yaşadığına dikkati çeken BM Genel Sekreteri, su, hijyen, sağlık ve eğitim hizmetlerine ilişkin bir değerlendirme, ülkenin 131 nahiyesinin yarısının kusurlu olduğunun ortaya çıktığını aktardı. Gutteres’in raporuna göre uluslararası kabul görmüş minimum standartları karşılayan doktor veya sağlık görevlisi sayısına sahip olmayan 100 nahiyede 7,78 milyon kişi yaşıyor.
‘Erken toparlanma’ çabalarının, yardıma muhtaç insan sayısının daha da artmasını önlemeyi amaçladığını belirten Gutteres, bu çabaların enkaz ve katı atıkların kaldırılması, gelir getirici faaliyetlerin başlatılması, mesleki eğitim verilmesi, sosyal uyumun sağlanması, hafif onarım çalışmalarının yapılması ve kritik sivil altyapının yenilenmesi gibi başlıca beş alana odaklandığını söyledi. BM Genel Sekreteri, bu konuda Halep, Dera ve Deyrizor'daki yedi fırının bir milyon kişinin ekmek ihtiyacını karşılayacak şekilde yenilenmesini örnek gösterdi.
ABD ve müttefiki olan ülkeler, BMGK’nın 2254 sayılı kararı uyarınca siyasi süreçte ilerleme kaydedilmeden Suriye'nin yeniden inşasına katkıda bulunulmasına karşı çıksalar da ABD tarafı, erken toparlanma projelerinin finanse edilmesini ve2254 sayılı karara insani yardımların çatışma hatları boyunca dağıtılmasına izin veren bir madde eklenmesini kabul etti. Bu da Rusya ile geçtiğimiz Temmuz ayında BMGK kararının uzatılmasında bir uzlaşıya varılmasının önünü açtı.
BM Genel Sekreteri, raporunda “BM, geçtiğimiz Temmuz ayından bu yana erken toparlanma faaliyetlerinin kapsamını genişletmek için çok çaba sarf etti” dedi. ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlık Kontrol Ofisi (OFAC), 24 Kasım'da, STK'lara verilen izinlerin kapsamını genişleterek bazı işlemleri yapabilmeleri ve bazı faaliyetlerde bulunabilmeleri için Suriye'ye uygulanan prosedürlerde değişikliğe gitti. Bu değişiklik, Suriye menşeli rafine petrol ürünlerinin satın alınmasını ve Suriye hükümetinden bazı yetkililerle bir takım işlemlerin yapılmasını içeriyor ve yalnızca kar amacı gütmeyen faaliyetlerin desteklemesine izin veriyordu.
Washington'ın yaptırımları gevşetmesi ve ‘Caesar (Sezar) Yasası’ kapsamında yeni yaptırımlar uygulamaması, uluslararası insani yardım mekanizmasının süresini uzatmak için Moskova'ya verdiği tavizler arasında yer aldı.
BM Genel Sekreteri Gutteres, raporunun sonunda şu ifadelere yer verdi:“On yıllık savaşın ardından insani yardımlar halen milyonlarca insanı desteklemeye devam ediyor ve tüm zorluklara rağmen yardıma muhtaçların ihtiyaçlarını karşılamak için erken kurtarma çabalarını artırmak da dahil her fırsat değerlendiriliyor. Ancak Suriye Arap Cumhuriyeti halkı halen en çok, ülkelerindeki savaşa BMGK’nın 2254 sayılı kararı doğrultusunda sürdürülebilir bir çözüm bulunmasına ihtiyaç duyuyor.



Hamas kaynakları Şarku'l Avsat'a konuştu: Bize sunulan teklif birçok tuzakla dolu… Bu tuzakları şiddete başvurmadan atlatmaya çalışıyoruz

Gazze şehrinde bir çadıra düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından hasarı inceleyen Filistinli gençler, 8 Eylül 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde bir çadıra düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından hasarı inceleyen Filistinli gençler, 8 Eylül 2025 (Reuters)
TT

Hamas kaynakları Şarku'l Avsat'a konuştu: Bize sunulan teklif birçok tuzakla dolu… Bu tuzakları şiddete başvurmadan atlatmaya çalışıyoruz

Gazze şehrinde bir çadıra düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından hasarı inceleyen Filistinli gençler, 8 Eylül 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde bir çadıra düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından hasarı inceleyen Filistinli gençler, 8 Eylül 2025 (Reuters)

Hamas kaynakları, Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için kendilerine sunulan fikirlerin ‘ortadan kaldırılması gereken birçok tuzak ve engel içerdiğini, bu fikirlerin herkesin taleplerini karşılayan adil koşullar içermesi gerektiğini, bunların en önemlisinin ise Hamas ve diğer Filistinli grupların odaklandığı savaşın sona erdirilmesi olduğunu’ belirtti. Kaynaklar, ‘durumu daha da karmaşık hale getirebilecek sert tutumlar sergilemeden, kendilerine sunulanları ele almaya’ açık olduklarını vurguladılar.

Hamas kaynaklarının açıklamaları, Hamas ile ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff arasında, ABD Başkanı Donald Trump'ın ‘garantisi’ ile Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme önerisi konusunda aracılar vasıtasıyla yapılan mesajlaşmaların açıklanmasından bir gün sonra geldi.

Axios internet sitesinin pazar günkü haberine göre Trump, yeni önerinin başarısız olması halinde Hamas'ı ‘düşünülemez’ bir adım ile tehdit etti.

Şarku'l Avsat'a konuşan Hamas kaynakları şu ifadeleri kullandı: “Şu anda sunulanlar, ana arabulucu ülkeler olan Mısır, Katar ve diğerleri de dahil olmak üzere çeşitli taraflarla yapılan görüşmeler kapsamında düzenlenmekte, değiştirilmekte ve geliştirilmekte olan fikirler. Arabulucular, bu savaşın kesin olarak sona ermesini sağlayacak şekilde herkesin taleplerinin yerine getirilmesini garanti eden kapsamlı bir öneriye ulaşmak amacıyla çalışıyor.”

cdfgt
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Netzarim Koridoru yakınlarında bulunan bir yardım dağıtım merkezinde un çuvalları taşıyan yerinden edilmiş kişiler (AFP)

Kaynaklar, görüşülen fikirler arasında ilk gün tüm rehinelerin teslim edilmesi de olduğunu doğruladı, ancak Hamas bunun zor olacağını belirtti. Kaynaklar, ‘İsrail'in geçen ocak ayında varılan anlaşmada kararlaştırılan sınırlara çekileceğine dair net garantiler olması ve ABD Başkanı Donald Trump'ın bizzat garanti edeceği savaşı sona erdirme müzakereleri sırasında Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinden kademeli bir çekilme olması gerektiğini’ ifade ettiler.

Cesetlerin teslimi ikilemi

Kaynaklar, Hamas liderliğinin arabuluculara ‘ateşkesin ilk gününde canlı ve ölü rehinelerin hepsini birden teslim etmenin mümkün olmadığını’ bildirdiğini belirtti. Kaynaklar, “Bazı yerlerde öldürülen rehineler var. Bunların cesetlerini, öldürüldükleri bazı bölgelerin enkazı altından çıkarmak veya İsrail güçlerinin girdiği yerlere gömülen cesetleri çıkarmak için İsrail ordusunun ateşkesi durdurması gerekiyor” şeklinde konuştular.

Tahminlere göre Hamas, 7 Ekim 2023'te kaçırılan toplam 256 kişiden (İsrailliler ve yabancılar) 48'ini şu anda elinde tutuyor. İsrail hükümetinin Rehineler ve Kayıp Kişiler Departmanı'nın resmi verilerine göre, 19 rehinenin hayatta olduğu doğrulandı.

Kaynaklar, ‘direniş gruplarının ilk gün hayatta olan bazı rehineleri serbest bırakmaya hazır olduğunu ve karşılıklı olarak kararlaştırılan bir günde hayatta olan ve ölen çok sayıda rehineyi serbest bırakabileceklerini, çünkü kalan rehinelerin cesetlerini çıkarmak için zamana ve belirli bir süreye ihtiyaçları olacağını’ belirtti.

jb
Geçtiğimiz şubat ayında Han Yunus'ta Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'na bağlı bir savaşçı (DPA)

Kaynaklar, “İsrail güçleri tarafından bombalanan bölgelerde öldürülen ve enkaz altında kalan rehinelerin serbestçe çıkarılmasını sağlayacak koşulların sahada yaratılması gerekiyor. Bazıları ise işgal güçlerinin konuşlandığı bölgelere yakın yerlere gömüldü, bu da bu güçlerin son aylarda girdiği bölgelerden çekilmesinin gerekli olduğu anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

Koridorlar ve sınır kapıları

Hamas kaynaklarına göre ortaya atılan fikirler, İsrail güçlerinin Philadelphia Koridoru gibi bazı önemli noktalardan çekileceğine, Refah Sınır Kapısı’nın normal yolcu trafiğine yeniden açılmasına ya da işgal hükümetinden, ABD dahil olmak üzere garantör devletlere savaşı sona erdireceğine dair bir garanti alınmasına işaret etmiyor.

Kaynaklar, ‘İsrail veya ABD ile doğrudan veya dolaylı arabuluculukta yer alan birkaç taraf olduğunu’ belirterek, tüm çabaların başarıya ulaşması için bu konuda ülkelerin ve bireylerin rolünün olduğunu kaydetti.

Kaynaklar, tüm sürecin başarısını sağlayacak bir anlaşmaya varmak için ABD'nin hareketin liderliğiyle yeniden doğrudan iletişim kurmak istediğini belirtti. Kaynaklar, Hamas liderliğinin tüm arabuluculara, savaşı mümkün olan her yolla sona erdirecek herhangi bir anlaşmaya açık olduğunu bildirdiğini kaydetti.

Yeni arabulucular!

Olağandışı bir şekilde Hamas kaynakları sadece Mısırlı ve Katarlı arabuluculardan bahsetmekle kalmadı, aynı zamanda diğer arabuluculardan da bahsetti. Bu da bazı Yahudi ve uluslararası medya kuruluşlarının, ABD yönetimi ile Hamas arasında doğrudan iletişim kuran yeni arabulucuların onaylandığına dair haberleriyle örtüşüyor. Bahsedilenler arasında, 2011 yılında İsrailli asker Gilad Şalit'in serbest bırakılması için yapılan anlaşmada arabulucu olarak görev yapan İsrailli-Amerikalı gazeteci Gershon Baskin de vardı.

Şarku’l Avsat, Baskin ile iletişime geçmeye çalıştı. Ancak Baskin arabuluculuk hakkında ayrıntılı bilgi vermeyi reddetti ve sadece ‘şu anda medyaya konuşmayacağını’ söyledi.

hv
Mısır sınırındaki Philadelphia Koridoru yakınlarında iki İsrail askeri (Arşiv – AP)

Pazar akşamı geç saatlerde yayınlanan bir açıklamada Hamas, ateşkes anlaşmasına varmak için arabulucular aracılığıyla Amerikan tarafından bazı öneriler aldığını ve saldırıyı durdurma çabalarına yardımcı olacak her türlü adımı memnuniyetle karşıladığını belirtti.

Hamas, ‘savaşın sona erdirileceğine, Gazze Şeridi'nden tamamen çekilileceğine ve Gazze Şeridi'ni yönetmek üzere bağımsız Filistinlilerden oluşan ve çalışmalarına derhal başlayacak bir komite kurulacağına dair açık bir beyan karşılığında tüm rehinelerin serbest bırakılmasını görüşmek üzere derhal müzakere masasına oturmaya hazır’ olduğunu doğruladı. Böylece, daha önce varılan anlaşmaların reddedilmesi veya ihlal edilmesi gibi deneyimlerin tekrarlanmaması sağlanacak. Bu tür deneyimlerin en sonuncusu, arabulucuların Amerikan önerisine dayalı olarak Hamas’a sunduğu ve Hamas’ın 18 Ağustos 2025'te Kahire'de kabul ettiği anlaşmaydı. İşgalciler bugüne kadar bu anlaşmaya yanıt vermedi, bunun yerine katliamlarına ve etnik temizliğe devam etti.


Abdulati, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarının genişlemesi konusunda uyardı

Filistinliler, dün Gazze Şehri'ndeki el-Şifa Hastanesi'nde düzenlenen cenaze töreninde, İsrail hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin naaşlarının yanında dua ediyor (AFP)
Filistinliler, dün Gazze Şehri'ndeki el-Şifa Hastanesi'nde düzenlenen cenaze töreninde, İsrail hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin naaşlarının yanında dua ediyor (AFP)
TT

Abdulati, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarının genişlemesi konusunda uyardı

Filistinliler, dün Gazze Şehri'ndeki el-Şifa Hastanesi'nde düzenlenen cenaze töreninde, İsrail hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin naaşlarının yanında dua ediyor (AFP)
Filistinliler, dün Gazze Şehri'ndeki el-Şifa Hastanesi'nde düzenlenen cenaze töreninde, İsrail hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin naaşlarının yanında dua ediyor (AFP)

Mısır Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati'nin İtalyan mevkidaşı Antonio Tajani ile yaptığı telefon görüşmesinde, uluslararası toplumun acil müdahale etmesi ve İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını durdurmak için etkili adımlar atması gerektiğini vurguladığını belirtti.

Mısır Dışişleri Bakanlığı, Mısır dışişleri bakanının dün yapılan görüşmede İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarını genişletmesinin tehlikesine karşı uyarıda bulunduğunu ifade etti.

Mısır Dışişleri Bakanlığı ikinci bir açıklamasında, Abdulati'nin dün akşam Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile yaptığı telefon görüşmesinde, Mısır'ın İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik “acımasız saldırılarını” kategorik olarak reddettiğini vurguladığını belirtti.

kjnj
Filistinliler, Gazze Şehri'ndeki eş-Şifa Hastanesi'ne düzenlenen ilk İsrail hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin kefenlenmiş bedenleri önünde ağlıyor (AFP)

Görüşme sırasında Mısırlı bakan, işgal altındaki Batı Şeria'da İsrail'in gerginliği tırmandırması ve yerleşim yerlerini genişletmesinin tehlikesine dikkat çekerek, Almanya'nın İsrail'e “sürekli ihlallerine” son vermesi için baskı yapmasını umduğunu ifade etti.

Bu uyarı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Gazze Şehri sakinlerine, İsrail'in Gazze Şeridi'ne hava saldırılarını yoğunlaştırma niyetini açıklamasından birkaç saat sonra, derhal bölgeyi terk etmeleri yönünde uyarıda bulunduğu bir zamanda yapıldı. Netanyahu şunları söyledi: “Gazze sakinlerine şunu söylüyorum, bu fırsatı değerlendirin ve beni dikkatle dinleyin: uyarıldınız, şimdi gidin.” Netanyahu, İsrail güçlerinin şu anda Gazze Şehri içinde kara operasyonu için organize olduğunu belirtti.

İsrail Başbakanı, bir video konuşmasında, ordunun Gazze Şehri'nde Hamas tarafından kullanılan 50 binayı iki gün boyunca bombaladığını doğrulayarak, "İki gün içinde 50 terör kulesini imha ettik ve bu, Gazze Şehri'ndeki yoğun kara harekatının sadece başlangıcı. Bölge sakinlerine sesleniyorum: Uyarıldınız, hemen gidin" dedi. "Tüm bunlar sadece bir ön hazırlık, ana ve yoğun harekatın, güçlerimizin kara manevrasının başlangıcı. Şu anda toplanıp Gazze Şehri'ne girmek için organize oluyorlar" ifadelerini kullandı.


İsrail ordusunun Cenin kampında açtığı ateş sonucu iki Filistinli hayatını kaybetti

İsrail askerleri Batı Şeria'da bir Filistinli genci tutukladı- 7 Eylül 2025 (AFP)
İsrail askerleri Batı Şeria'da bir Filistinli genci tutukladı- 7 Eylül 2025 (AFP)
TT

İsrail ordusunun Cenin kampında açtığı ateş sonucu iki Filistinli hayatını kaybetti

İsrail askerleri Batı Şeria'da bir Filistinli genci tutukladı- 7 Eylül 2025 (AFP)
İsrail askerleri Batı Şeria'da bir Filistinli genci tutukladı- 7 Eylül 2025 (AFP)

Filistin Sağlık Bakanlığı, işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Cenin kampında İsrail ordusunun açtığı ateş sonucu iki çocuğun hayatını kaybettiğini bildirdi.

Bakanlık açıklamasında, “Cenin kampında işgal güçlerinin ateş açması sonucu iki şehit ve bir ağır yaralı ile bir de orta derecede yaralı var” ifadeleri yer aldı.

Açıklamada, iki çocuğun “şehit İslam Abdulaziz Nuh Mecarime (14 yaşında) ve şehit Muhammed Sari Maskala (14 yaşında)” olduğunu açıkladı.

İsrail ordusu, iki çocuğun öldürülmesiyle ilgili henüz bir açıklama yapmadı.

Resmi Filistin Haber Ajansı, "İşgal askerleri, Cenin kampındaki evlerine girip bazı kişisel eşyalarını almaya çalışan bir grup vatandaşı, El-Bişr mahallesinde kuşattı ve gerçek mermiyle ateş açtı" ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İsrail, 21 Ocak'tan bu yana Cenin kampında askeri operasyon yürütüyor ve o tarihten beri kuvvetleri kampta bulunuyor. Kamp sakinleri ise Cenin şehri ve komşu köylere yerleştirildi.