Kovid-19 pandemisinde yeni endişe kaynağı Asya ülkeleri

AA
AA
TT

Kovid-19 pandemisinde yeni endişe kaynağı Asya ülkeleri

AA
AA

Kovid-19 pandemisinin ortaya çıkmasından iki yıl sonra, pandeminin sosyal ve ekonomik hayatın tüm alanlarında neden olduğu radikal devrimler, bilim camiasında, istisnai durum yaklaşımından, salgınla birlikte yaşama aşamasınageçilmesi ve Kovid-19’un, her yıl kış aylarında yeni bir dalgayla ortaya çıkan mevsimsel grip gibi ele alınması çağrısında bulunan seslerin artmasına neden oluyor.
Ancak uzmanların çoğu, bu adım için hala erken olduğunu düşünüyor ve özellikle de Omikron varyantının tüm dünyada neden olduğu salgın dalgası henüz zirveye ulaşmamışken, böyle bir adımda acele edilmesinin yol açabileceği sonuçlara karşı uyarıyor.
Diğer yandan, uluslararası sağlık camiasının dikkati yeni bir endişe kaynağına yöneliyor. Salgına karşı endişeler bu defa Asya kıtasından kaynaklanıyor. Çin, başkenti çevreleyen bir dizi şehir ve ilde geniş kapsamlı bir test kampanyası başlatırken, Japonya ve Filipinler, Omikron’un bulaşma seviyelerinde kıtanın en yüksek oranlarını kaydediyor.
Sıkı karantina önlemleri ve maskelerin geniş çapta kullanımı, Asya ülkelerinde Omikron’un yayılmasını yavaşlatmaya katkıda bulunmasına rağmen, dünyanın en büyük nüfusuna sahip bu kıta, yeni bir salgın dalgasıyla yüzleşiyor. Uzmanlar, salgın dalgasının gidişatını tahmin etmenin çok zor olduğunu belirtiyor.
Filipinler’deki epidemiyolojik sahne günlerdir büyük bir hızda kötüleşirken, Japon hükümeti, Omikron’un sebebiyle yeni vaka sayısında istikrarlı bir artışla yüzleşiyor.  Yeni varyantın neden olduğu vaka artışı, Ekim ayında göreve başlamasından bu yana Başbakan Fumio Kishida’nın ilk kez katı kısıtlamalar paketi uygulamasına yol açtı. 
Buna paralel olarak, Pekin’de düzenlenecek Kış Olimpiyatları’nın başlamasına 3 hafta kala Çin, Omikron ile enfekte olan yerel vakaları tespit ettikten sonra, başkenti çevreleyen bir dizi şehirde yoğun bir Kovid-19 test kampanyası başlattı. Hong Kong yetkileri de, Omikron’un geniş çapta yayılmasına engel olmak amacıyla bir dizi sıkı önlemi uygulamaya koydu. 
Güncel verilere göre, Filipinler’deki yeni vaka sayısı geçen ayın sonundan bu yana görülmemiş bir hızda ikiye katlandı. Noel ve Yeni Yıl tatillerinden önce 300 vaka kaydedilirken, geçen hafta Pazar günü vaka sayısı 27 bine yükseldi. Bu durum hastaneye yatırılan vaka sayısının bir haftada 7 katına çıkması sebebiyle, Başkent Manila’daki hastaneleri zor bir durumda bıraktı. 
Filipinler Sağlık Bakanlığı, ciddi semptomları olan vakaların çoğunluğunun aşısız olduklarını ve vakalar arasındaki çocukların oranının yüzde 22 olduğunu belirtti. Bakanlık sözcüsü durumun şu anda kontrol altında olduğunu ancak solunum cihazlarının yetersiz olması sebebiyle hızla kötüye gitmesinin muhtemel olduğunu söyledi. Filipinler’in 109 milyonluk nüfusunun sadece yüzde 47’sinin, aşıların tam dozlarını aldığı biliniyor.
Diğer yandan, Tayland’da geçtiğimiz iki hafta içerisinde yeni vaka sayılarındaki hızlı artışın ardından Omikron’un yayılmasına yönelik endişeler artıyor. Bu durum, sağlık yetkililerinin aşı dozlarını olmuş turistlere karantina uygulamasına ve ülke içinde etkinliklere ve hareketlere katı kısıtlamalar getirmesine neden oldu.
Vietnam ise, geçen ayın sonlarından bu yana yeni vaka sayısında benzeri görülmemiş artışın ardından, 2020’de pandeminin ilk aşamalarında uygulamaya konulan, turizm beldelerinin kapatılmasına yönelik önlemlerin süresinin uzatıldığını duyurdu.
Ancak sağlık camiasının dikkati, özellikle Çin ve Japonya’ya odaklandı. Japonya hükümeti, ülke genelinde uygulanan tüm kısıtlamaların kaldırılmasından sadece iki ay sonra, Okinawa, Yamaguchi ve Hiroşima’da yeniden olağanüstü hal (OHAL) ilan etmek zorunda kaldı. Söz konusu üç şehirde ABD askeri üslerinin bulunduğunu ve üslerde Omikron varyantı ile enfekte olan birkaç vakanın tespit edildiğini belirtmek gerekiyor. 
Japon yetkilileri, sakinlerinin ABD askerlerini Omikron’u yaymakla suçladığı bu şehirlerde, toplanma ve hareketlere yönelik katı kısıtlamalar getirdi ve ABD’den Japonya’da bulunan askeri üslerdeki Kovid-19 karşıtı kısıtlamaları ve önlemleri artırmasını istedi. Bu noktada, Eski Başbakan Yoshihide Suga’nın pandemiyle mücadele konusunda kamuoyunun hoşnutsuzluğunun artması nedeniyle istifa ettiği de hatırlatmak gerekiyor.
Japon hükümeti, Omikron ile vakaların kaydedildiği Tokyo ve Osaka’da, son iki ayda günlük vaka sayılarının 5 kat artması sebebiyle OHAL ilan etmeyi düşünüyor. 126 milyonluk nüfussa sahip olan Japonya’nın yüzde 79’unun aşının tüm dozlarını oldu. Ülkede bu hafta ek doz uygulama kampanyası başlatıldı. 
Çin’de ise, Pekin yakınlarındaki Tianjin’de Omikron ile enfekte olan yerel vakaların kaydedilmesinin ardından, hükümet, pandeminin başlangıcından bu yana uyguladığı “sıfır vaka” sloganına dayanan politikasında yeni bir zorlukla yüzleşiyor. Çin makamları, 5 milyonluk nüfusa sahip Anyang şehrinde, Omikron varyantı başta olmak üzere koronavirüs ile enfekte olan yeni vakaların kaydedilmesinin ardından karantina önlemlerini uygulamaya koydu. Henan bölgesinde yer alan Anyang, geçen ay benzer önlemler alan Xi’an şehrinin ardından, sakinlerini evlerinde kalmaya zorlanan üçüncü şehir oldu. 
Pekin’in, hem Yaz Olimpiyatlarına hemde Kış Olimpiyatlarına ev sahipliği yapan ilk şehir olmasına 3 hafta kalmışken, hükümet, başkent yakınlarında ve başkentin 100 kilometrelik mesafede yaşayan 18 milyon kişiyi kapsayan büyük bir test kampanyası başlattı ve vatandaşlardan büyük bir zorunluluk olmadığı takdirde bulundukları şehri terk etmemelerini istedi.
Çin pazartesi günü 165 yeni vaka kaydetti ve bu durum, yetkilileri 14 milyonluk nüfusa sahip Tianjin şehrini tamamen karantinaya almasına neden oldu. Söz konusu kapanma önlemi, virüsün 2019 yılının sonlarına doğru Wuhan şehrinde ilk kez ortaya çıkmasından bu yana şehirde uygulanan ikinci tam kapanma önlemi oldu. 



İran'ın Iraklı müttefikleri, Kürdistan Bölgesel Yönetimi aleyhine prestijini geri kazanmaya çalışıyor

İran'ın Iraklı müttefikleri, Kürdistan Bölgesel Yönetimi aleyhine prestijini geri kazanmaya çalışıyor
TT

İran'ın Iraklı müttefikleri, Kürdistan Bölgesel Yönetimi aleyhine prestijini geri kazanmaya çalışıyor

İran'ın Iraklı müttefikleri, Kürdistan Bölgesel Yönetimi aleyhine prestijini geri kazanmaya çalışıyor

Rüstem Mahmud

Beklentilerin aksine, İran-İsrail savaşı sona erer ermez İran'ın Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) yönelik bir dizi güvenlik ve siyasi baskısı başladı. İran medyası, bölgedeki sivil yerleşim yerlerine yönelik saldırıları “İsrail Mossad'ının karargahını hedef alan saldırılar” olarak nitelendirmeye başladı. Bu arada, İran'a yakın Irak Koordinasyon Çerçevesi Güçleri, Irak hükümetini IKBY çalışanlarının maaşlarını kesmeye zorladı. Bölgedeki petrol sahalarına yönelik bir dizi istisnai saldırı başladı ve saldırıların mesajı ve kaynağı açıkça ortadaydı. Öte yandan İran'a yakın Irak medya ve siyaset platformları, federal hükümetin bölgeyle petrol ihracatı, maaş ödemeleri ve finansal düzenlemeler konusunda yapabileceği herhangi bir anlaşmayı reddederek, bölgeye karşı koordineli bir kışkırtma kampanyası başlattı. Tüm bunların, Tahran'ın “yenilgisi” sonrasında İran'a yakın Iraklı güçleri saran “yeniden prestij kazanma girişimi” dışında mantıklı bir açıklaması yok.

Bunlar, IKBY'nin söz konusu savaştaki açık siyasi ve lojistik duruşuna rağmen gerçekleşiyor. IKBY’nin siyasetçileri ve liderleri, savaş sırasında İran karşıtı herhangi bir davranışta bulunmadı, Haşdi Şabi Güçleri ve İran destekli Koordinasyon Çerçevesi Güçlerine karşı herhangi bir söylemde bulunmadı. Dahası IKBY, İran'ın kendisinden bile “övgü” aldı. Ancak tüm bunların, Irak'ta İran'ın müttefikleri ile karşıtları arasındaki büyük rekabet bağlamında hiçbir önemi yok gibi görünüyor. İran’a sadık olanlar yenilgiyi ve nüfuzunun gerilediğini inkâr etmeye çalışırken, IKBY liderliğindeki muhalifler bu gerilemenin etkilerinden faydalanmayı hedefliyor.

İsrail'in İran'ın bölgesel kanatlarını kırması ve ardından İran'a karşı son savaşı, Iraklı güçlerin görünür sessizliği ve boyun eğişi altında gerçekleşti

Bu durum, DEAŞ'a karşı savaşın sona ermesinden bu yana, son on yıldır İran'a yakın/ilişkili merkezi Irak Şii güçleri ile IKBY arasındaki ilişkiyi şekillendiren ve meşgul eden dört önemli sorundan sonra yaşanıyor. Tüm bu konularda, bahsi geçen güçler İran'ın çıkarlarını, stratejik vizyonunu ve nüfuzunu, IKBY ile kendilerini buluşturabilecek herhangi bir “yüksek ulusal çıkar”ın önüne koydu. İran'ın Irak'taki emellerinden ve muazzam gücünden sürekli olarak faydalandı.

Bu güçler IKBYnin petrol ve doğal gaz sektörlerinde, özellikle de doğal gaz sektöründe kalkınma ve bağımsızlık girişimlerini tamamen engellediler. Hatta bölgedeki petrol sahalarına karşı sürekli askeri operasyonlar düzenleyecek ve Irak devlet kurumlarının tamamını ve meşruiyetini kullanarak bölgenin petrol ihraç etmesini engelleyecek kadar ileri gittiler. Tüm bunlar, İran'ın yaptırımlar altında en önemli döviz kaynağı haline gelen Irak ekonomisi ve doğal gaz ihracatı üzerindeki “hegemonyasını” sürdürmesine hizmet etti. Bu güçler ayrıca, İran'ın bölgenin kendisine “asi bir komşu” haline gelmesini engellemek için onu “sürekli siyasi kaygı” içinde tutma arzusuna uygun olarak, çeşitli Irak hükümetlerinin bölgeye yönelik seçim vaatlerini, yazılı olanlar da dahil, yerine getirmesini engellediler.

Görsel kaldırıldı.
Kürdistan Demokrat Partisi lideri Mesud Barzani, Irak'ın Erbil kentinde İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile görüştü 12 Eylül 2024 (Reuters)

Bu iki meselenin yanı sıra bu güçler, Kürt güçleri arasında siyasi kargaşa ve çatışma yaratmak için mümkün olan en geniş alanı oluşturmaya çalıştılar; bölgedeki sorunları çözmek için bir çatışmanın gerektiği izlenimi vermek amacıyla, biriyle diğerinin aleyhine yakınlaştılar. Bunu, Kürt güçlerini İran'dan yardım istemeye ve İran'ın kendi içindeki genel stratejisine boyun eğmeye zorlamak için yaptılar. Ayrıca, bölgeye ABD'nin Irak'taki askeri varlığı konusunda şantaj yapmaya çalıştılar. Yine ve her zaman olduğu gibi, İran'ın çevresindeki ABD varlığından kurtulma emelleri için bölgeyi suçlayıp, onu ABD himayesinden çıkarma konusunda mümkün olan her şeyi yapmaya çalışmakla tehdit ettiler.

İsrail'in İran'ın bölgesel kanatlarını kırması ve ardından İran'a karşı son savaşı, yıllardır “taşkın bir kahramanlık” ve destansı savaşlara karşı “erkeksi” bir coşku iddiasında bulunan bir üstünlük söylemi pompalayan Iraklı güçlerin görünür sessizliği ve boyun eğişi altında gerçekleşti. Bu savaştan sonra söz konusu güçlerin iddia ettikleri gibi olmadıkları, siyasi ve ekonomik gelecekleri için oldukça endişeli, dış dayatmaların üstesinden gelme gücünden, güç dengesinde kayda değer bir askeri ve lojistik yetenekten yoksun oldukları ortaya çıktı.Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre bu anlamda, bu güçler mekanik bir şekilde hareket ederek Irak hükümetine, egemen oldukları Irak siyasi alanına ve daha geniş bölgesel denklemdeki konumlarına karşı “prestijlerini yeniden kazanmaya” çalışıyorlar. Ancak, her şeyden önce, kendileri ve daha önce örtülü olan iddiaların gerçekliğinin farkına varan “sadık” yerel Irak toplumları nezdinde prestijlerini geri kazanmalılar.

İran’ın nüfuzu aşınıyor ve dağılıyor; en rahat “oyun alanı” olan Irak'ta artık diğer tüm araçlarını kaybetmiş olması ve açık şiddetten başka bir şekilde karşılık verememesi de bunu kanıtlıyor

Bunu başarma yolunda İran, IKBY’i hedeflerine en düşük ve en hızlı maliyetle ulaşabilecek “işlevsel bir düşman” olarak görüyor. Sonuç olarak IKBY, Irak denkleminde yalnızca önyargılı siyasi ve ideolojik suçlamalarla dolu bir cephaneliği kuşanmış, hem siyasi alanda hem de sahada aynı şekilde karşılık verme yeteneğinden yoksun bir “azınlık” konumunda.

Görsel kaldırıldı.
IKBY'nin başkenti Erbil'de Kürt bayrağı, 4 Temmuz 2025 (AFP)

Ancak, İran'ın en rahat “oyun alanı” olan Irak'ta, diğer tüm araçlarını kaybetmiş olması nedeniyle artık açık şiddet dışında bir yanıt verememesi, İran'ın etkisinin giderek azaldığını ve parçalandığını kanıtlamaktadır. Ayrıca, bölgede yarattığı kutuplaşmanın, en azından siyasi düzeyde, onu daha da radikal bir bölünmeye iteceğini ve ardından İran'a karşı olan güçlerle, özellikle Sadr hareketi gibi “Şii” gruplar olmak üzere çok sayıda İran karşıtı güçlerle mutlak siyasi ittifaklara iteceğini de fark etmiyorlar. Keza böyle bir davranışta bulunmanın bir “bahar yolculuğu” olmadığını, bunun, ilkelere ve dengeye bağlı olanların ateşini yeniden körükleyebileceğini anlamıyorlar. Bu hataları, geçmiş olaylarda belirli bir sınırı aşan diğer grupların "hatalarından" daha az maliyetli olmayabilir.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


Venezuela, ABD'nin hamlelerine yanıt olarak karasularına savaş gemileri ve insansız hava araçları konuşlandırıyor

Pasifik Okyanusu'ndaki Kolombiya kıyıları yakınlarında bulunan güdümlü füze destroyeri USS Sampson. ABD Başkanı Donald Trump, uyuşturucu kaçakçılığını önleme çabalarının bir parçası olarak Venezuela kıyılarına üç savaş gemisinin konuşlandırılmasını emretti (AFP)
Pasifik Okyanusu'ndaki Kolombiya kıyıları yakınlarında bulunan güdümlü füze destroyeri USS Sampson. ABD Başkanı Donald Trump, uyuşturucu kaçakçılığını önleme çabalarının bir parçası olarak Venezuela kıyılarına üç savaş gemisinin konuşlandırılmasını emretti (AFP)
TT

Venezuela, ABD'nin hamlelerine yanıt olarak karasularına savaş gemileri ve insansız hava araçları konuşlandırıyor

Pasifik Okyanusu'ndaki Kolombiya kıyıları yakınlarında bulunan güdümlü füze destroyeri USS Sampson. ABD Başkanı Donald Trump, uyuşturucu kaçakçılığını önleme çabalarının bir parçası olarak Venezuela kıyılarına üç savaş gemisinin konuşlandırılmasını emretti (AFP)
Pasifik Okyanusu'ndaki Kolombiya kıyıları yakınlarında bulunan güdümlü füze destroyeri USS Sampson. ABD Başkanı Donald Trump, uyuşturucu kaçakçılığını önleme çabalarının bir parçası olarak Venezuela kıyılarına üç savaş gemisinin konuşlandırılmasını emretti (AFP)

Venezuela, ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele bahanesiyle Karayipler bölgesine çok sayıda savaş gemisi göndermesine yanıt olarak dün karasularına donanma gemileri ve insansız hava araçları (İHA) konuşlandıracağını duyurdu.

Şarku'l Avsat'ın AP'den aktardığına göre Silahlı Kuvvetler Bakanı Vladimir Padrino, bir video kaydında, "Venezuela Körfezi'ne deniz devriyeleri ve karasularımızın kuzeyine daha büyük gemilerin" sevk edildiğini, ayrıca "çeşitli görevler için çok sayıda İHA’nın sevk edildiğini" açıkladı.

Washington, geçen hafta bölgeye füze fırlatabilen üç destroyerin yanı sıra güdümlü bir seyir füzesi gemisi ve dün tanıttığı nükleer enerjili hızlı saldırı denizaltısını konuşlandıracağını duyurmuştu.

ABD'de bazı medya kuruluşları, Pentagon'un Venezuela açıklarındaki Karayipler bölgesine 4 bin deniz personeli göndermeyi planladığını bildirdi.


Birleşmiş Milletler yapay zekâ konusunda uluslararası bir ekip kurdu

BM Genel Kurulu, yapay zeka konusunda uzmanlardan oluşan bir grup kuruyor (Reuters)
BM Genel Kurulu, yapay zeka konusunda uzmanlardan oluşan bir grup kuruyor (Reuters)
TT

Birleşmiş Milletler yapay zekâ konusunda uluslararası bir ekip kurdu

BM Genel Kurulu, yapay zeka konusunda uzmanlardan oluşan bir grup kuruyor (Reuters)
BM Genel Kurulu, yapay zeka konusunda uzmanlardan oluşan bir grup kuruyor (Reuters)

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dün, yapay zeka konusunda uzman bilim insanlarından oluşan bir grup kurdu. Bu grubun amacı, uluslararası toplumun bu konuda bilinçli kararlar almasına yardımcı olmak.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre demokrasi ve insan haklarını tehdit edebilecek devrim niteliğindeki teknolojilerin hızla gelişmesine ilişkin artan endişeler arasında, BM üye ülkeleri, "Gelecek İçin Şart"ın bir parçası olarak, hükümetler ve bu sektördeki paydaşlar arasında uluslararası diyaloğu yönlendirecek böyle bir grup kurmayı taahhüt etti.

Dün kabul edilen bir kararla Genel Kurul, Yapay Zeka üzerine Bağımsız Uluslararası Bilimsel Paneli resmen kurdu. Panelin görevi, "yapay zekanın vaatleri, riskleri ve etkileri üzerine mevcut çalışmaları özetleyen ve analiz eden kanıta dayalı bilimsel değerlendirmeler" sunmak.

Bu yıllık raporlar "bağlayıcı olmadan karar alma süreçlerine rehberlik edecek."

BM Genel Sekreteri António Guterres, bu grubun kurulmasını överek, grubun “yapay zeka alanındaki en son araştırmalar ile politika yapımı arasında hayati bir bağlantı” görevi göreceğini söyledi.

Üç yıl süreyle görev yapacak 40 ekip üyesinin seçimi için adaylıkların açılması bekleniyor.

Dün kabul edilen kararla, "en iyi uygulamaları ve öğrenilen bilgileri paylaşma" amacıyla "Yıllık Küresel Yapay Zeka Yönetişim Diyaloğu"nun temelleri atıldı. İlk diyalog, 2026 yılında Cenevre'de düzenlenecek Dünya Yapay Zeka Zirvesi kapsamında başlatılacak.