Libya’da Meclis Başkanı yeni bir hükümet kurulmasını isterken Başbakan 17 Şubat Devrimi’nin yıldönümüne hazırlanıyor

Trablus’ta çatışmalar bitti… LUO, Gat şehrinin öfkesini dizginliyor

Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)
Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)
TT

Libya’da Meclis Başkanı yeni bir hükümet kurulmasını isterken Başbakan 17 Şubat Devrimi’nin yıldönümüne hazırlanıyor

Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)
Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ile hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümetin kurulması çağrısında bulunan Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih arasında dün kamuoyu önünde başlayan yeni tartışma, geçtiğimiz yıl Cenevre'de yapılan Libya Siyasi Diyalog Forumu (LSDF) aracılığıyla, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) tarafından desteklenen barış anlaşmasının çöküşünün yeni bir işareti olarak görüldü.
TM Başkanı Salih, dün TM’deki bir oturum sırasında, Abdulhamid Dibeybe hükümetinin artık meşruiyetini yitirdiğini ve yeni bir hükümetin kurulması gerektiğini söyledi.
Ancak Hükümet Sözcüsü Muhammed Hammude, Salih'in hükümet hakkında söylediklerinin kendi kişisel görüşünü yansıttığını ve bunun TM’nin genel görünüşü temsil etmediğini söyledi. Hammude, milletvekillerinin bazılarının Salih ile aynı fikirde olmadıklarını belirtti.
Hammude, dün bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalarda, hükümetin, görevi seçimlerden sonra seçilmiş bir hükümete devretmek koşuluyla siyasi bir anlaşma ve bir yol haritası çerçevesinde kurulduğunu da sözlerine ekledi.
TM’nin dün Meclis Başkanı’nın açılış oturumunda yaptığı açıklamanın ve yol haritasıyla ilgili raporunun ele alınması için yapılması planlanan oturumu bugüne ertelenmişti. TM Başkanı Salih, oturumun başında TM’nin seçimlerin düzenlenmesindeki rolünü savunarak seçimlerin yapılmaması için herhangi bir neden olmadığını ve olmayacağını vurguladı.
Libyalıların isteklerini karşılayan modern ve mutabakata dayalı bir anayasa hazırlamak için yerel ve uluslararası uzmanların desteğiyle üç bölgeyi temsil eden aydınlar ve anayasa hukuku uzmanlarından oluşan 30 kişilik bir komisyon kurulması çağrısında bulunan TM Başkanı Salih, artık seçimlerin düzenlenmesi için Yüksek Seçim Komisyonu ve yargı ile iş birliği içinde yeni bir yol haritasının çizilmesi gerektiğini söyledi. Seçimlerin Yüksek Seçim Komisyonu tarafından ertelenmesinin kendilerini şaşırttığını belirten Salih, cumhurbaşkanlığına adaylık başvurusunda bulunan bazı isimlerin adaylık şartlarını karşılamadığını da sözlerine ekledi.
Yüksek Seçim Komisyonu’nun, adaylık başvurusunda bulunanların dosyalarında sahtekarlık olduğuna dair açıklamalarına dikkati çeken Salih, Yüksek Seçim Komisyonu’nun çok sayıda aday adayını veto etme kararlarını savunma hakkından mahrum bırakıldığını söyledi.
Yüksek Seçim Komisyonu’nun açıkladığı bu nedenlerin, mücbir sebep oluşturduğunu, nihai aday listesinin açıklanmasını engellediğini ve bunun sonucunda seçimlerin zamanında yapılamadığını söyleyen Salih, herkesin farklı yönelimlere sahip Libyalılarla iletişim kurma ve uzlaşıya varma hedefinin ulusal sabitlerden sapmadığını, sabitelerin hiçbirinden ödün verilmediğini ve Libya'nın istikrarının taraftarlığa yer olmayan temel bir unsur olduğunu anlaması gerektiğini vurguladı. TM Başkanı, “Libya’nın iç işlerine yönelik tüm dış müdahaleleri reddediyor ve vatandaşları Libya'yı istikrara kavuşturma adımlarını desteklemeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayih, cumhurbaşkanlığı seçimleri için adayların dosyalarındaki 12 sahtecilik vakasını Cumhuriyet Savcısına bildirdiklerini belirterek dosyaların geri kalanını yeniden gözden geçirileceğini açıkladı. Komisyonun cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylık başvurularını gözden geçirip doğru bir seçim sürecini tamamlaması için 6 ila 8 aylık bir süreye ihtiyacı olduğunu söyleyen Sayih, Komisyonun nihai aday listesini açıklamasının, siyasi partilerin ve silahlı oluşumların seçim sürecini durdurma tehditlerinde bulunmalarına yol açtığını söyledi. Sayih, mahkeme tarafından kendilerine itirazların sonuçları hakkında bilgi verilmediğini, ancak itirazları yargıya taşıyanlar aracılığıyla temyiz komisyonlarının verdiği kararların kanunlara uygun olmadığı yönünde bilgilendirildiklerini kaydetti.

Bittamer, sahtecilik davalarıyla ilgili herhangi bir resmi yazı almadıklarını belirtti
Diğer taraftan Medeni Hal Otoritesi Başkanı Muhammed Bittamer, sahtecilik davalarıyla ilgili herhangi bir resmi yazı almadıklarını söyledi. Kurumun, şubeleri aracılığıyla bu tür sahtekarlıkların yapıldığını yalanlayan bazı çalışmalar yaptığına dikkati çeken Bittamer, “Kişisel davaların varlığını inkar etmiyoruz ve bunları sürekli olarak adli makamlara yönlendiriliyoruz” dedi.
Bir başka gelişmede, Başbakan Abdulhamid ed-Dibeybe, 17 Şubat Devrimi'nin 11. yıldönümü vesileyle yapılacak resmi törenlerin hazırlıkları için bir üst komite ve alt komiteler oluşturma kararı aldı. Hükümet tarafından yayınlanan karara göre Gençlik Bakanı başkanlığında bir üst komite ile İçişleri Bakanı ve Haberleşmeden Sorumlu Devlet Bakanı başkanlığında alt komiteler oluşturuldu.
Öte yandan İçişleri Bakanlığı, başkent Trablus'taki Şat Yolu üzerinde Trablus Limanı yakınlarında çıkan silahlı çatışmanın sona erdiğini duyururken çatışmanın siviller arasında can kaybına ve maddi hasara yol açtığı iddialarını yalanladı. İçişleri Bakanlığı Sözcüsü tarafından yapılan ve yerel basında yer alan açıklamada Pazar akşamı Trablus Limanı yakınlarında çatışan grupların bakanlığa bağlı olmadıkları belirtildi.
Terör ve Organize Suçlarla Mücadele ve Caydırma Teşkilatı’ndan bir kaynağa göre çatışmalar, Nevasi Tugayı'nın Teşkilatın Cumhuriyet Savcısının bazı silahlı grupların taşkınlıklarını önlemek amacıyla verdiği talimatla Trablus Limanı’nda geçtiğimiz günlerde açtığı bir güvenlik ofisine düzenlediği saldırının ardından patlak verdi.
Bu arada Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Pazar akşamı, Ulusal Cephe Partisi lideriyle yaptığı görüşmede, onun tüm Libyalıları çatısı altında toplayan ulusal uzlaşı projesinin yanı sıra Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılmasına istekli gördüğünü belirtti. Menfi, görüşmede, Libya genelindeki siyasi duruma ilişkin gelişmelerin de ele alındığını söyledi.
Menfi, Libya Merkez Bankası Başkanı ile yaptığı görüşmede ise Başkanlık Konseyi’nin devlet kurumlarının birleştirilmesi çabalarını takip etme rolüne işaret ederken başta Merkez Bankası olmak üzere ülkenin egemen kurumlarının birlik ve bağımsızlığının önemini vurguladı.
Diğer taraftan ülkenin Fizan eyaletindeki Gat şehrinin bazı ileri gelenleri, şehrin havaalanında konuşlu Libya Ulusal Ordusu (LUO) güçlerinin geri çekildiğini ve silahlı gösterilerin sona erdiğini söylerken şehirde sakin bir havanın hakim olduğunu eklediler. Hükümet heyetlerinin, şehre yapmayı planladıkları ziyaretleri sık sık ertelemelerini kınadıklarını ifade eden şehir sakinleri, ayrıca şehrin havalimanının korunmasını da talep ettiler.
Pistteki aydınlatmalardan birinin gördüğü hasarı yerinde incelemek için güvenlik yetkilileri ve askeri yetkililer eşliğinde Gat Havalimanı'nı ziyaret eden LUO 173. Tabur Komutanı Albay Ağlus Muhammed Amir, bunun bir sabotaj saldırısı olduğu iddialarını reddederek bu tür iddiaların yanlış olduğunu ve kamuoyunu kışkırtmayı amaçladığını vurguladı.
Gat Havalimanı Müdürü de, LUO güçlerinin burada konuşlanmalarının, ne uçak seferlerini ne de havaalanındaki bakım çalışmalarını engellemediğini, yalnızca güvenliği sağlamakla görevli olduklarını söyledi.
Bu arada yerel kaynaklar, Libya'nın güneyindeki Ummu'l Eranib beldesinde LUO tarafından kullanılan Tarık bin Ziyad Kampı’na silahlı saldırı düzenlendiğini, saldırıda bir kişi öldüğü, bir kişinin ise yaralandığını bildirdiler.



Gazze Şeridi'nde dondurucu soğuk bir bebeğin hayatını kaybetmesine neden oldu... Yaşamını yitirenlerin sayısı 13'e yükseldi

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)
TT

Gazze Şeridi'nde dondurucu soğuk bir bebeğin hayatını kaybetmesine neden oldu... Yaşamını yitirenlerin sayısı 13'e yükseldi

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus bölgesinde aşırı soğuk nedeniyle bir aylık bebek hayatını kaybetti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA sağlık kaynaklarına dayandırdığı haberinde, bir aylık bebek Said Abidin’in Han Yunus’ta aşırı soğuktan yaşamını yitirdiğini bildirdi.

Kaynaklar, Gazze’deki şiddetli soğuk ve olumsuz hava koşulları nedeniyle hastanelere getirilen ölü sayısının 13’e yükseldiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın WAFA’dan aktardığına göre, bu rakamlar Gazze’deki insani durumun ciddiyetini ortaya koyuyor; özellikle çocuklar ve dayanaksız çadırlarda yaşayan mülteciler, soğuk havayla baş edemiyor. Bölge halkı, barınma, sağlık hizmeti ve ısınma imkanlarından yoksun; yakıt kıtlığı nedeniyle ısınma araçları kullanılamıyor. Şiddetli ve yağışlı soğuk hava dalgası bu durumu daha da ağırlaştırıyor.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal dün yaptığı açıklamada, bölgede başlayan olumsuz hava koşullarından bu yana 17’den fazla konutun tamamen çöktüğünü duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre Basal, hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk olmak üzere 17 kişinin aşırı soğuktan hayatını kaybettiğini, diğer can kayıplarının ise bina çökmeleri sonucu meydana geldiğini belirtti.

Basal, 90’dan fazla konut binasında tehlikeli düzeyde kısmi çökmeler yaşandığını, bunun da binlerce kişinin hayatı için doğrudan tehdit oluşturduğunu söyledi. Basal ayrıca, Gazze Şeridi’ndeki barınma merkezlerinin yaklaşık yüzde 90’ının, sel suları ve yağmur nedeniyle tamamen sular altında kaldığını ifade etti.

Tüm bölgelerde vatandaşlara ait çadırların zarar gördüğünü ve sular altında kaldığını kaydeden Basal, bunun binlerce ailenin geçici barınaklarını kaybetmesine yol açtığını; giysi, yatak, döşek ve battaniyelerin zarar görerek halkın insani sıkıntılarını daha da artırdığını vurguladı.

Uluslararası topluma bir kez daha acil çağrıda bulunan Basal, vatandaşlara yardım ulaştırılması ve acil insani ihtiyaçların karşılanması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini söyledi. Çadırların yetersiz kaldığını belirten Basal, ilgili kurum ve uluslararası kuruluşlardan çadır gönderilmemesini talep ederek, derhal ve acil şekilde yeniden imar sürecinin başlatılması, insan onurunu koruyan ve hayatı güvence altına alan kalıcı ve güvenli konutların sağlanması çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) ve yardım kuruluşları dün yaptıkları açıklamada, özellikle Gazze’deki insani yardım operasyonlarının İsrail engelleri kaldırmazsa çökme riskiyle karşı karşıya olduğu konusunda uyardı. BM ve 200’den fazla yerel ve uluslararası yardım kuruluşu, ortak açıklamalarında, onlarca uluslararası yardım örgütünün kayıtlarının 31 Aralık’a kadar iptal edilebileceğini ve bunun 60 gün içinde operasyonlarını kapatmak zorunda kalacakları anlamına geldiğini belirtti. Açıklamada, “Gazze’de uluslararası sivil toplum kuruluşlarının kayıtlarının iptal edilmesi, temel ve acil hizmetlerin sunumunu felç edecek” denildi. Ayrıca açıklamada, uluslararası sivil toplum kuruluşlarının çoğu saha hastanesini ve temel sağlık merkezlerini işlettiği veya desteklediği; acil barınma, su ve kanalizasyon hizmetleri sağlama, ciddi malnütrisyon (yetersiz beslenme) riski altındaki çocukların beslenmesini güvence altına alma ve mayınlarla mücadele gibi kritik faaliyetleri yürüttüğü ifade edildi.


Bishara Bahbah, Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze anlaşmasının ikinci aşaması önümüzdeki ay

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
TT

Bishara Bahbah, Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze anlaşmasının ikinci aşaması önümüzdeki ay

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)

Filistin asıllı Amerikalı arabulucu Bishara Bahbah, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının önümüzdeki ocak ayında hayata geçirileceğini söyledi. Bahbah, bu aşamanın ayın birinci ya da ikinci haftasında başlamasının beklendiğini belirterek, “Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin isimleri hazır. Büyük olasılıkla komitenin başkanlığını Filistin Sağlık Bakanı Macid Ebu Ramazan üstlenecek” dedi.

fergt
Filistin Sağlık Bakanı Dr. Macid Ebu Ramazan, Gazze yönetim komitesinin başına aday gösterildi. (WAFA)

Gazze konusunda Beyaz Saray kulislerine yakınlığını sürdüren Bahbah, dün Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Washington, Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlama konusunda en yetkin güç olarak gördüğü için uluslararası istikrar gücü içinde Türk askerlerinin yer almasını destekliyor” dedi. Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılması beklenen görüşmenin ikinci aşama açısından belirleyici olacağını belirterek, “ABD bu görüşmede, sürecin önümüzdeki ay başlatılması ve istikrar gücünde Türkiye’nin rolünün netleştirilmesi için baskı yapacak” ifadesini kullandı.

Görev tanımlama toplantısı

Bahbah, salı günü Katar’ın başkenti Doha’da Gazze Şeridi’nde uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasına ilişkin yapılan toplantının ayrıntılarını da paylaştı. Toplantının hedeflerinden birinin, Washington’un katılıma hazır ülkeleri açık ve net biçimde belirlemesi olduğunu söyleyen Bahbah, her ülkenin katkı türünün de netleştirilmesinin amaçlandığını ifade etti. Bu katkıların asker gönderilmesi, eğitim sağlanması ya da uluslararası güce teknik ve lojistik destek verilmesi gibi başlıkları kapsadığını belirtti.

as
Amerikalı ve İsrailli askerler geçtiğimiz kasım ayında İsrail'in güneyinde bulunan ABD liderliğindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'nde bir araya geldi. (Reuters)

Bahbah, toplantının ikinci hedefinin bu güçler arasındaki işleyiş mekanizmasının ve komuta zincirinin netleştirilmesi olduğunu söyledi. Bu çerçevede, uluslararası gücün komutasının bir ABD’li general tarafından üstlenilmesine yönelik bir önerinin gündeme geldiğini bildirdi.

Bahbah’a göre görüşmelerde, söz konusu güçlerin konuşlanacağı bölgeler de ele alındı. Bu kapsamda, güçlerin İsrail ile Hamas’ın kontrol alanlarını ayıran sarı hattın dışında mı, içinde mi yoksa hâlihazırda yoğun nüfuslu bölgelerde mi konuşlanacağı ile bu güçlerin finansmanının hangi taraflarca sağlanacağı konuları tartışıldı.

İsrail'in yaklaşımının reddi

Bahbah, olası konuşlanma planının ayrıntılarına ilişkin olarak konunun hâlen tartışıldığını, ancak ‘İsrail’in istediği şekilde bir konuşlanmanın, katılımcı güçlerin temsilcilerinin çok büyük çoğunluğu tarafından reddedildiğini’ söyledi.

Görevlerin niteliğine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Beşara Bahbah, katılımcı ülkelerin çoğunluğunun “silahsızlandırma” gibi bir rol üstlenmek istemediğini vurguladı. Bu ülkelerin, sivilleri korumak amacıyla İsrail güçleri ile yerleşim alanları arasında tampon bir güç olmayı hedeflediğini ifade eden Bahbah, söz konusu güçlerin varlığının nihai amacının “İsrail’in Gazze Şeridi’nden kademeli olarak çekilmesi” olduğunu kaydetti.

sy65
ABD Başkanı Donald Trump'ın planına göre Gazze Şeridi'nden çekilme aşamalarının haritası (Beyaz Saray)

Bahbah, “Bu güçler özellikle silahsızlandırma meselesinde İsrail adına ya da onun yerine bir rol üstlenmeyecek. Nitekim Hamas içindeki bazı liderler bu konuda müzakereye açık olduklarını bana iletti. Ancak güç kullanımı işe yaramaz; zira İsrail iki yıl boyunca hareketi zorla silahsızlandırmayı başaramadı ve hiçbir uluslararası taraf da bunu güç kullanarak başaramaz” dedi.

Türkiye'nin katılımı çok önemli ve Trump da bunun kabul edilmesi için baskı yapıyor

Bahbah, Türkiye’nin olası katılımına ilişkin olarak Ankara’nın rolünü ‘kilit’ olarak niteledi. Türkiye’nin Hamas’a en yakın ülke olduğunu ve silah dosyası konusunda onunla en sağlıklı şekilde uzlaşabilecek aktör konumunda bulunduğunu söyleyen Bahbah, bunun birçok ülke için zor olduğunu vurguladı. Bahbah, “Türk güçlerinin Gazze’de bulunması temel öneme sahip olacak, daha iyi bir istikrar sağlayacak. Washington da bu yönde fikir beyan ediyor” ifadelerini kullandı.

Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump’ın ay sonunda ABD’de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapması beklenen görüşmede, Türk güçlerinin kabul edilmesi için Netanyahu’ya baskı uygulamasını beklediğini dile getirdi.

Ancak Bahbah, İsrail’in bazı şartlar öne sürmeye çalışabileceğini, olası uzlaşının Türk güçlerinin niteliği üzerinden şekillenebileceğini belirterek, bu rolün silahlı değil daha çok teknik bir çerçevede tanımlanmasının gündeme gelebileceğini ifade etti. Bahbah, “ABD yönetiminin baskısı belirleyici unsur olacak” dedi.

İkinci aşama taahhütleri

Barış Konseyi’ne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Bahbah, Trump’ın birçok dünya liderinin bu yapıya katılma isteğinden söz ettiğini aktardı. Ancak Bahbah, bu üyeliğin ‘ücretsiz olmadığını’, konseye katılan ülkelerin finansman sağlama, güvenlik gücü tahsis etme ya da başka yükümlülükler üstlenmek zorunda kalacağını ifade etti.

Konseyde yer alması öngörülen isimlere değinen Bahbah, adaylar arasında ABD’li özel temsilciler Steve Witkoff ve Jared Kushner’ın yanı sıra Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair’in de bulunduğunu söyledi. Ayrıca eski ABD Büyükelçisi Richard Grenell ile eski Bulgar diplomat Nikolay Mladenov’un da aday isimler arasında yer aldığını kaydetti.

Gazze Şeridi’nin yönetimine ilişkin olarak Bahbah, Hamas, El Fetih ve Mısır arasında üzerinde uzlaşılan ve teknokratlardan oluşan komiteye üyelik için 42 ismin yer aldığı bir listenin bulunduğunu doğruladı. Bahbah, Filistin Sağlık Bakanı Macid Ebu Ramazan’ın bu komitenin başkanlığını üstlenmesinin muhtemel olduğunu ifade etti.

İkinci aşamaya geçişte yaşanan aksamalara dair değerlendirmelere rağmen ABD’li arabulucu Bahbah, ikinci aşamanın önümüzdeki ocak ayının birinci ya da ikinci haftasında başlatılmasını beklediğini söyledi. Bahbah, bu sürecin, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılacak zirvenin ardından, askıda kalan dosyaların karara bağlanmasıyla netleşeceğini belirtti. Bahbah, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin bu zirveye katılımına yönelik herhangi bir düzenlemeden haberdar olmadığını da sözlerine ekledi.

cdfrg
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile ABD Başkanı Donald Trump arasında geçtiğimiz ekim ayında Şarm eş-Şeyh'te düzenlenen barış zirvesi sırasında gerçekleşen görüşmeden (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Bahbah, Trump’ın anlaşmanın başarısız olmasına asla izin vermeyeceğini vurgulayarak, “Bu yüzde 100” dedi. Ayrıca, Hamas’ın İsrail’in sürekli ihlallerine rağmen ateşkese bağlı olduğunu belirtti. Bahbah, Hamas’ın, İsrail’in Gazze’deki operasyonları sürdürmek için her türlü bahaneyi aradığını bildiğini ve bu nedenle fırsatı kaçırmamak için daha sabırlı bir tutum sergilediğini ifade etti.


Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda
TT

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, güneydeki ayrılıkçıların ilerlemesinin ardından Yemen'deki tüm taraflara azami itidal çağrısında bulundu. Bu gelişme, uzun bir sakinlik döneminin ardından on yıldır süren iç savaşı yeniden alevlendirme tehdidi taşıyor.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Guterres, uluslararası örgütün faaliyetlerinin, özellikle Yemen'in başkenti Sana'a ve ülkenin yoğun nüfuslu kuzeybatısı olmak üzere, Husi grubunun kontrolündeki bölgelerde sürdürülemez hale geldiğini belirtti.

Öte yandan, Yemen Enformasyon, Kültür ve Turizm Bakanı Muammer İryani, bazı medya platformları ve sosyal medya sitelerinde yer alan, geçici başkent Aden limanına gemi giriş izinlerinin askıya alındığı yönündeki haberlerin doğru olmadığını belirterek, bu iddiaların asılsız olduğunu ve ülkedeki ekonomik ve denizcilik ortamını bozmayı amaçlayan söylentiler çerçevesinde kaldığını vurguladı.