Afganlar şiddetlenen yoksullukta organlarını satarken, Taliban 'Abartılıyor' dedi

Afganistan'da nüfusun yarısından fazlasına tekabül eden 23 milyonluk kesim temel gıda ihtiyaçlarına ulaşmakta ciddi zorluklar yaşarken, ülkenin kronik sorunu haline gelen organ satışları durdurulamıyor.

Afganlar kendilerini ve ailelerini beslemek için çeşitli yollara başvuruyor (Arşiv - AFP)
Afganlar kendilerini ve ailelerini beslemek için çeşitli yollara başvuruyor (Arşiv - AFP)
TT

Afganlar şiddetlenen yoksullukta organlarını satarken, Taliban 'Abartılıyor' dedi

Afganlar kendilerini ve ailelerini beslemek için çeşitli yollara başvuruyor (Arşiv - AFP)
Afganlar kendilerini ve ailelerini beslemek için çeşitli yollara başvuruyor (Arşiv - AFP)

Afganistan'da uzun yıllardır insanlar bir parça ekmek temin edebilmek için tereddüt etmeden böbreklerini satıyor.
Taliban'ın yönetimi ele geçirmesinin ardından uluslararası yardımların kesilmesi ve ağır kış şartları da zaten yokluk içinde yaşayan milyonlarca kişinin hayatını riske atıyor. Bu nedenle insanlar hem çocuklarını hem de böbreklerini satmak zorunda kalabiliyor.
Herat vilayet merkezine yaklaşık 20 kilometre mesafedeki Şehr-i Sebz bölgesinde son 3-4 yıldır ağırlaşan kuraklık ve Taliban ile önceki hükümet arasındaki çatışmalar nedeniyle Badgis, Farah, Gor gibi çevre vilayetlerden göç etmek zorunda kalan çoğu Peştun binlerce Afgan ağırlaşan kış şartlarında hayata tutunmaya çalışıyor.
Çamur ve kilden yapılan evlerde, elektrik, su ve ısınma sistemi bulunmuyor. Kış şartlarının ağırlaştığı bu günlerde çoğu evde soba dahi bulunmuyor. Sobası olanlar da odun ve kömür yerine plastik yakıyor. Bu da zehirlenmelere sebep olabiliyor.
AA muhabirine konuşan 70'e yakın bölge sakini çocuklarını, onlarcası da böbreklerini satmak istediklerini söyledi.
Bölge sakinlerine göre vilayet genelinde çocuklarını satmak isteyenlerin sayısı binleri buluyor.

Böbreğini satarsa öleceği söylendi
Bölge halkının çoğu "Bugün ne yediniz?" sorusuna çay ve kuru ekmek cevabını veriyor. Evlerin mutfaklarında bir miktar un ve kuru ekmekten başka bir şey görmek pek mümkün değil.
Bölge sakini 38 yaşındaki Abdulkadir de bu kişilerden biri. Son olarak sadece çay ve kuru ekmek yediğini belirten Abdulkadir'in titreyerek ve kekeleyerek konuştuğu gözlendi.
Abdulkadir hastalığının ne olduğunu dahi bilmiyor. Hastaneye gidecek parası olmadığını aktaran Abdulkadir, içinde bulunduğu durumu şu sözlerle anlattı:
"Böbreklerimi 150 bin (yaklaşık 1500 dolar) afganiye satmak için hastaneye gittim. Doktorlar bana eğer ameliyat olup böreğimi aldırırsam öleceğimi söyledi. Buna rağmen böbreğimi satmak istiyorum. Ekonomik durumumuz öyle kötü ki bir çocuğumu da 150 bin afganiye satmaya hazırım. Böylece ailemin diğer fertlerini kurtarmak istiyorum."

Karısı için böbreğini sattı
Bölge sakinleri çalışacak iş olmamasından yakınıyor. Ergenlik çağındaki bazı çocuk ve yetişkinler şehir merkezinde dilencilik yapıyor, çöpten plastik ve kağıt topluyor. Kadınlar da tüccarların getirdiği yünlerden ip eğiriyor. Halk günlük en fazla 50-100 afgani (yaklaşık 0,5-1 dolar) kazanabiliyor.
38 yaşındaki Gulbeddin daha önce bir böbreğini sattığı için şu an fiziksel hiçbir iş yapamadığını söyledi.
Yoksulluk ve eşinin tedavisi için 3 yıl önce 12 yaşındaki kızı Ruziye'yi 3500 dolara, 2 yıl önce de bir böbreğini 2 bin dolara sattığını anlatan Gulbeddin, eşinin hastalığının ve maddi imkansızlıklarının sürdüğünü kaydetti.
Diğer kızı 5 yaşındaki Raciye'yi de geçen yıl 1500 dolara sattığını aktaran Gulbeddin, "Eğer biri gelir de bir gözümü isterse, mecburen hastam olduğu için, eşimin hayatta kalabilmesi için satabilirim." ifadesini kullandı.

"Keşke bu dünyaya gelmeseydim"
30 yaşındaki 4 çocuk annesi Bibizana, bir kızını daha önce sattığını, diğer kızını da satmak zorunda olduğunu anlattı.
Şu an 70 yaşındaki yaşlı babası Emir Muhammed ve çocuklarıyla yaşayan Bibizana, "Böbreğimi sattım. Daha sonra bir kızımı da satmak zorunda kaldım. Parasıyla eve gerekli malzemeleri aldım. Keşke bu dünyaya gelmeseydim. Bugünleri hiç görmeseydim. Günlerim cehennem gibi geçiyor. Mecburen tahammül ediyorum." diye konuştu.
Acısını gözyaşları içinde hıçkırarak aktaran Bibizana, böbreğinin kaça satıldığını bilmediğini, kendisine sadece 50 bin afgani (yaklaşık 500 dolar) verildiğini dile getirdi.

Eski asker böbreğini satmak istiyor
Önceki Afganistan hükümeti döneminde asker olduğunu aktaran 25 yaşındaki Gulamhazret, 1 ay önce 4 aylık bebeğinin yetersiz beslenme ve soğuk nedeniyle hayatını kaybettiğini, bebeği hastaneye bile götüremeden evlerinin yakınındaki mezarlığa defnettiklerini söyledi.
Gulamhazret, 2 yıl önce 3 bin dolara bir kızını sattığını ifade ederek, "Ben babayım, kimse çocuğunu öyle göz göre göre satmak istemez." dedi.
Hasta kardeşini parasızlıktan tedavi ettiremediği için kaybettiğini aktaran Gulamhazret, "Açlıktan kurtulmak için böbreğimi, hatta gözümü veya diğer uzuvlarımı satmaya mecburum. Ekonomik durumumuz böyle devam ederse çocuklarımı ve eşimi kurtarmak için her şeyi yapabilirim." şeklinde konuştu.

İnsanlar böbreklerini satmak için kliniklere gidiyor
Böbreklerini satmak isteyen Afganlar hastane hastane dolaşıp, böbreğini alacak hasta arıyor.
Başkent Kabil'in en büyük hastanelerinden Cumhuriyet Hastanesi'ndeki diyaliz merkezinde çalışan Dr. Hoşal Tufan, son 5 yılda 200'den fazla kişinin kendilerine müracaat edip böbreğini satmayı teklif ettiğini söyledi.
İnsanların "bir lokma ekmek" için uzuvlarını rahatlıkla satabildiğini aktaran Hoşhal, "Bize de böbrek satmak isteyenler geliyor ama bizde böbrek nakli yapılamadığı için gelenleri geri çeviriyoruz." dedi.

Taliban "böbrek ticaretini" engellemek istiyor
Afganistan'da böbrek satışı neredeyse bir sektör gibi işliyor. Herat, böbrek ticaretinde başkent Kabil ile merkez vilayetlerden. Her iki vilayette böbrek nakli yapan ikişer özel hastane bulunuyor. Bu nedenle İran ve Türkmenistan gibi komşu ülkelerden Herat'a gelip böbrek arayanların bulunduğu ifade ediliyor.
Böbreğini satmak isteyen Afganlar, kliniklere müracaat ederken, böbrek alacak bulunduğu takdirde karşılıklı rıza ile resmi işlem yapılıyor. Yasal işlemlerin ardından hastaneler böbrek nakli ameliyatını gerçekleştiriyor.
Böbrek naklinin gönüllülüğe dayalı tıbbi bir işlemden çok ticari işlem halini almasıyla bunu engelleme çalışmalarına son 2 yılda, önceki hükümet döneminde başlandığı belirtiliyor.
Başkent Kabil'de böbrek nakli yapan özel hastanelerden birinin müdürü, isminin verilmemesi şartıyla, son 6 yılda 100'den fazla böbrek nakli yaptıklarını söyledi.
Hastane müdürü, "Önceden böbrek nakli ile ilgili pratikte uygulanan ve takip edilen doğru dürüst bir prosedür dahi yoktu. Taliban yönetimi, 16 Ocak'ta yayımladığı kanunla akraba olmayanlardan böbrek nakli yapılmasını yasakladı." dedi.
Hastane müdürü söz konusu yasa ile organ naklinin sıkı denetim altında yapılmasının ve böbrek ticaretinin engellenmesinin amaçladığını kaydederek, yasadan memnun olduklarını belirtti.

Taliban yetkilisi: Abartılıyor
Öte yandan Herat Kültür ve Enformasyon Müdürü ve Taliban'ın Herat Sözcüsü Mevlevi Naimullah Hakkani, çocuk ve organ satışına kesinlikle karşı olduklarını vurgulayarak, genelde halkın insani yardımları çekmek için bu gibi açıklamalar yaptığını, bu kişilerin maddi durumlarını düzeltmek istediklerini söyledi.
Hakkani, "Bir hastanenin yasa dışı böbrek nakli yaptığını duyarsanız ne yaparsınız?" sorusuna "Eğer böyle bir şeyle karşılaşılırsa, olay takip edilir. Ancak bunların çoğu reklamdır. Abartılan bir dizi konular arasındadır. Böylesi bir işi yapanlara İslami kanunlar çerçevesinde muamelede bulunulur." dedi.

Kız çocukları küçük yaşta satılıyor
Açlık ve sefaletin pençesinde hayatta kalma mücadelesi veren Afgan ailelerde, erkek çocuklar genelde şehirde ayakkabı boyacılığı, çöplerden plastik ve kağıt toplama gibi işlerde çalışarak evlerine az da olsa para getirebiliyor.
Kimi aileler ise kız çocuklarını eve maddi destek sağlayamadığı için "elden çıkarmak" istiyor. Bu nedenle, küçük kızların evlendirilme amacıyla satılması ülke genelinde sıkça görülen bir durum. Satılan kız çocuklarının 11-12 yaşına gelinceye kadar ailesiyle kalmasına izin verilebiliyor. Kızlar bu yaşa geldiklerinde de satın alan kişilerle zorla evlendiriliyor.

Afganistan yardım bekliyor
Taliban sonrası Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve ABD Merkez Bankası, Afganistan'ın uluslararası fonlara erişimini kesti.
Özellikle geçen yaz aylarında artan çatışmalar ve istikrarsızlık nedeniyle zor günler geçiren ülkede söz konusu yardımların kesilmesiyle ekonomi içinden çıkılamaz bir hal aldı.
Afganistan'da işsizlik, fakirlik ve açlık alarm verici seviyelere ulaştı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Afganistan'da akut gıda güvensizliği ile karşı karşıya kalan kişi sayısının kış aylarında 22,8 milyona yükselmesinin beklendiğini duyurmuştu.
Ülkedeki insanlık dramına dikkati çeken uluslararası toplum yardım çağrıları yaparken, Dünya Bankası 280 milyon dolarlık rezervin Afganistan için kullanılmasına imkan tanımıştı. Ancak şu ana kadar söz konusu paranın yaklaşık dörtte biri Afganistan Merkez Bankasına ulaşabildi.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres yaptığı açıklamada, BM'nin Afganistan'a yardım için bu yıl 5 milyar dolara ihtiyacı olduğunu belirterek, Dünya Bankasına "dondurulan 1,2 milyar doları serbest bırakması" çağrısı yapmıştı.
ABD'de Başkan Joe Biden yönetimi ise Afganistan'a 308 milyon dolarlık insani yardım ve 1 milyon doz Kovid-19 aşısı göndereceklerini bildirmişti.
Uluslararası Çalışma Örgütüne göre, Taliban sonrası Afganistan'da 500 bin kişi işinden olurken, bu sayının 2022'nin ortalarında 900 bine çıkabileceği ifade edilmişti.



Pakistan Genelkurmay Başkanı’nın yetkileri, önerilen yasal değişiklikler kapsamında genişletilecek

Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir (Pakistan Ordusu)
Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir (Pakistan Ordusu)
TT

Pakistan Genelkurmay Başkanı’nın yetkileri, önerilen yasal değişiklikler kapsamında genişletilecek

Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir (Pakistan Ordusu)
Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir (Pakistan Ordusu)

Pakistan'da Genelkurmay Başkanı’nın halihazırda güçlü olan yetkileri daha genişletilirken Yüksek Mahkeme'nin yetkileri kısıtlanacak. Bu değişiklikler dün Pakistan parlamentosunun üst meclisi tarafından onaylanan anayasa değişiklikleri kapsamında gerçekleştirilecek. Ancak muhalefet kanadı bu adımın demokrasiyi zayıflatacağını söylüyor.

Tarih boyunca darbelerle boğuşan Pakistan, şu anda tarihinin en uzun süreli seçilmiş iktidarı dönemini yaşıyor. Ancak son yıllarda siviller hükümetteki güçlerini pekiştirmeye çalışırken, ordu açıkça iktidarı ele geçirmeden iktidar mekanizmaları üzerindeki kontrolünü sıkılaştırdı.

Pakistan parlamentosunun üst meclisi Senato, pazartesi günü yaklaşık üç saat içinde, anayasa değişikliği için alışılmadık bir hızla ve muhalefetin tartışmayı boykot etmesinin ardından onayladığı değişiklik, şimdi yasaya dönüşmeden önce alt meclis Milli Meclis'e sunulacak. Önerilen değişiklikle, ABD Başkanı Donald Trump'ın ‘en sevdiğim mareşal’ dediği Genelkurmay Başkanı Asim Munir, ‘savunma kuvvetleri komutanı’ pozisyonunun oluşturulmasıyla hava kuvvetleri ve donanma da dahil olmak üzere ordunun genel komutasını üstlenecek. Görev süresini tamamladıktan sonra rütbesini koruyacak ve ömür boyu yasal dokunulmazlık hakkına sahip olacak.

Ordu uzun süredir geniş yetkilerle donatılmış olsa da, bu değişiklik ona geri alınması kolay olmayacak daha büyük bir anayasal destek sağlayacak. Şimdiye kadar, ordu komutanı hava kuvvetleri ve deniz kuvvetleri komutanlarıyla eşit konumdaydı ve onun üzerinde genelkurmay başkanı yer alıyordu, ancak bu pozisyon kaldırılacak.

Anayasa davaları artık Yüksek Mahkeme tarafından değil, hükümet tarafından atanan yargıçlardan oluşan yeni bir federal anayasa mahkemesi tarafından görülecek. Son yıllarda, Yüksek Mahkeme bazen hükümet politikalarını engelledi ve başbakanları görevden aldı. Eleştirenler, özenle seçilmiş yargıçların artık hükümeti etkileyen en hassas siyasi davaları, Yüksek Mahkeme'nin ise hukuk ve ceza davalarını göreceğini söylüyor.

Değişikliklere göre Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari de ömür boyu yargı dokunulmazlığı kazanacak. Enformasyon Bakanı Ataullah Tarar, geçtiğimiz mayıs ayında Hindistan ile yaşanan çatışmalara atıfla, “Tüm bu değişiklikler, yönetişim, federal hükümet ile eyaletler arasındaki koordinasyon ve savaşta kazanılan zaferin ardından savunma kapasitesinin güçlendirilmesi için yapılmıştır” dedi.

Hükümet, anayasa değişikliklerini geçirmek için parlamentoda yeterli desteğe sahip olduğundan emin olduğunu söyledi. Anayasa değişikliklerinin kabul edilmesi için, Senato ve Ulusal Meclis olmak üzere parlamentonun her iki kanadında da üye sayısının üçte ikisinin onayı gerekiyor.

Şu an hapiste olan eski Başbakan İmran Han tarafından kurulan en büyük muhalefet hareketi, değişiklikler konusunda kendilerine danışılmadığını söyledi. Gürültülü bir protesto sonrasında, muhalefet partileri dün, değişiklik tasarısı Senato'da tartışmaya açıldığında salonu terk etti. Han'ın lideri olduğu Adalet Hareketi, önerilen değişiklikleri kınadı.

Adalet Hareketi Uluslararası Basın Sözcüsü Zulfi Buhari, Reuters'a yaptığı açıklamada, “Bu değişiklik, iktidar koalisyonunun kurumsal denetim ve dengeyi zayıflatmak, muhalefeti susturmak, temel hakları kısıtlamak ve gücü kendi elinde toplamak için kullandığı bir araçtır” dedi.

Munir, geçtiğimiz mayıs ayında Hindistan ile yaşanan çatışmanın ardından generalden mareşal rütbesine terfi etti. Hukuk Bakanı Azam Nazir Tarar cumartesi günü yaptığı açıklamada, bu rütbenin anayasa tarafından korunacağını belirterek “Çünkü o tüm ulusun kahramanı” dedi. Pakistan ordusu, yorum talebine henüz yanıt vermedi. Güvenlik yetkilileri, kara kuvvetlerinin en önemli rolü üstlenmediği modern savaşın değişen doğasının, tüm silahlı kuvvetlerin ortak bir şekilde komuta edilmesini gerektirdiğini söyledi.

Hükümet, anayasa davalarının Yüksek Mahkeme'nin zamanının büyük bir kısmını alması ve davaların birikmesine yol açması nedeniyle Yüksek Mahkeme ile ilgili reformların gerekli olduğunu belirtiyor.


Şara’yı çok güçlü diyerek öven Trump: Zorlu bir geçmişiniz olmasaydı, bu fırsatı yakalayamazdınız

Suriye haber ajansı SANA'nın yayımladığı fotoğrafta, Trump ile Şara'nın Beyaz Saray'daki görüşmesinden bir kare görülüyor (AFP)
Suriye haber ajansı SANA'nın yayımladığı fotoğrafta, Trump ile Şara'nın Beyaz Saray'daki görüşmesinden bir kare görülüyor (AFP)
TT

Şara’yı çok güçlü diyerek öven Trump: Zorlu bir geçmişiniz olmasaydı, bu fırsatı yakalayamazdınız

Suriye haber ajansı SANA'nın yayımladığı fotoğrafta, Trump ile Şara'nın Beyaz Saray'daki görüşmesinden bir kare görülüyor (AFP)
Suriye haber ajansı SANA'nın yayımladığı fotoğrafta, Trump ile Şara'nın Beyaz Saray'daki görüşmesinden bir kare görülüyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump dün Beyaz Saray'da yapılan benzeri görülmemiş görüşmelerin ardından Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’yı överek onun savaş tecrübesinin savaşın yıktığı ülkesini yeniden inşa etmesine yardımcı olacağını söyledi.

Trump, dün sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımda, Beyaz Saray'daki görüşmelerinin ardından Şara ile tekrar görüşmeyi ve konuşmayı sabırsızlıkla beklediğini söyledi.

8 Aralık'ta diğer gruplarla birlikte Beşşar Esed rejimini deviren askeri operasyonu yöneten Şara, 1946 yılındaki bağımsızlıktan bu yana Beyaz Saray'ı ziyaret eden ilk Suriye cumhurbaşkanı oldu. Fransız Haber Ajansı AFP’ye göre sadece bir yıl önce Ebu Muhammed el-Cevlani olarak bilinen Şara, El Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi’nden ayrıldığını açıklamadan önce Heyet Tahrir eş-Şam'ın lideriydi.

Trump, on yılı aşkın süren savaşın ardından Suriye'nin ‘başarılı olmasını’ istediğini belirterek, Şara’nın ‘bunu başarabilecek kapasitede’ olduğuna inandığını ifade etti. Medyadan uzak bir ortamda gerçekleştirilen görüşmenin ardından Trump, “O çok güçlü bir lider” dedi ve “İnsanlar onun zorlu geçmişinden bahsediyor, ama hepimizin zorlu bir geçmişi var... Dürüstçe söylemek gerekirse, zorlu bir geçmişiniz olmasaydı, bu fırsatı yakalayamazdınız” diye ekledi.

Trump, Suriye'nin, Gazze'de İsrail ile Hamas arasında varılan ateşkesi güçlendirmek için güvendiği daha geniş kapsamlı Ortadoğu barış planının ‘büyük bir parçası’ olduğunu söyledi. Ancak, Şara'nın Suriye'yi ABD liderliğindeki DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’a (DMUK) dahil edeceği veya İsrail ile düşmanlıkları önlemek için bir anlaşma imzalayacağı yönündeki haberleri doğrulamadı.

Öte yandan Şara, korumaları tarafından çevrili olarak Beyaz Saray önünde kendisini karşılayan destekçilerini selamlamak için arabasından indi. Suriye Cumhurbaşkanlığı tarafından sosyal medya platformu X üzerinden yapılan bir paylaşımda, Şara ve Trump arasındaki görüşmelerde iki ülke arasındaki ilişkiler ve ‘bu ilişkileri güçlendirme ve geliştirme yolları ile ortak ilgi alanına giren bir dizi bölgesel ve uluslararası konunun’ ele alındığı belirtildi.

İnanılmaz dönüşüm

Trump'ın devlet başkanlarıyla yaptığı görüşmelerde izlenen olağan protokolün aksine, Şara ile yapılan görüşme basına kapalıydı. Ancak Suriye Cumhurbaşkanlığı, Trump'ın Oval Ofis'te Şara ile tokalaşırken çekilmiş fotoğraflarını yayınladı. Diğer fotoğraflarda ise Şara, ABD Başkan Yardımcısı J. D. Vance, Savunma Bakanı Pete Heggseth ve Genelkurmay Başkanı Dan Kane gibi ABD’li üst düzey yetkililerin katılımıyla Trump'ın karşısında otururken görülüyor.

xdft
Suriye haber ajansı SANA tarafından dağıtılan bir fotoğrafta, Şara, ABD’li ve Suriyeli üst düzey yetkililerin katılımıyla Trump'ın karşısında otururken görülüyor (AP)

Suriye'nin yeni liderliği, iktidara geldiğinden beri geçmişiyle bağlarını koparmaya ve sıradan Suriyelilere ve yabancı güçlere daha ılımlı bir imaj sunmaya çalışıyor. Uluslararası Kriz Grubu'nun (ICG) ABD Programı Direktörü Michael Wahid Hanna, Şara'nın Beyaz Saray ziyaretinin ‘katı çizgideki bir liderlikten küresel devlet adamlığına doğru olağanüstü dönüşümünde yeni bir adım atan ülkenin yeni lideri için son derece sembolik’ olduğunu söyledi.

Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı, ABD Başkanı ile ilk kez geçtiğimiz mayıs ayında Trump’ın bölge turu sırasında Suudi Arabistan'da bir araya geldi.

13 yıllık yıkıcı bir çatışmadan çıkan Suriye, Dünya Bankası'nın 216 milyar dolardan fazla olacağını tahmin ettiği yeniden inşa için finansman arıyor. Şara, Washington'a ulaştıktan sonra Uluslararası Para Fonu (IMF) Genel Müdürü Kristalina Georgieva ile yıllarca savaşa tanıklık eden Suriye'ye yardım etme olasılığını görüşmek üzere bir araya geldi. Ayrıca Suriyeliler tarafından kurulan kuruluşların temsilcileriyle de görüştü.

ABD Dışişleri Bakanlığı cuma günü Şara’yı küresel terörist yaptırım listesinden çıkardı. Bu beklenen bir karardı. Şara'nın Washington ziyareti, geçtiğimiz eylül ayında New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Merkezi’ni ziyaret etmesinin ardından gerçekleşti. Şara, BM Genel Kurul toplantılarında konuşma yapan ilk Suriye cumhurbaşkanı oldu.

Bu arada Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Şara, Washington'ın düşmanlarına diplomatik açılımlar yaptı. Şara geçtiğimiz ekim ayında, Kremlin'in müttefiki Esed'in rejiminin düşmesinden bu yana ilk kez Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi.


ABD Yüksek Mahkemesi posta yoluyla oy kullanma konusunu görüşüyor

ABD başkanlık ön seçimlerinde oy kullanırken oy pusulasını sandığa atan bir seçmen (Arşiv - AP)
ABD başkanlık ön seçimlerinde oy kullanırken oy pusulasını sandığa atan bir seçmen (Arşiv - AP)
TT

ABD Yüksek Mahkemesi posta yoluyla oy kullanma konusunu görüşüyor

ABD başkanlık ön seçimlerinde oy kullanırken oy pusulasını sandığa atan bir seçmen (Arşiv - AP)
ABD başkanlık ön seçimlerinde oy kullanırken oy pusulasını sandığa atan bir seçmen (Arşiv - AP)

ABD Yüksek Mahkemesi dün, seçim gününden sonra gelen posta oylarının sayılması gerekip gerekmediğine ilişkin bir kararı görüşmeyi kabul etti. Bu karar, 2026 ara seçimleri için önemli sonuçlar doğurabilir.

Yargıtay tarafından değerlendirilmesi gereken bu hukuki ihtilaf, Cumhuriyetçi Parti'nin Mississippi eyaletinde, seçim tarihinden itibaren beş iş günü içinde, seçim gününden önce postaya verilmiş olması şartıyla oyların sayılmasına izin veren bir yasaya karşı yaptığı itirazla başladı. ABD’nin yaklaşık 30 eyaletinde benzer yasalar bulunuyor.

Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump, posta yoluyla oy kullanmayı eleştirdi ve kanıt sunmadan, bunun 2020 seçimlerinde Demokrat Joe Biden'a karşı yenilgisine katkıda bulunduğunu söyledi.

Bir federal yargıç bu davada Mississippi lehine karar verdi, ancak temyiz mahkemesi geçtiğimiz yıl, oy pusulalarının sayılabilmesi için seçim günü sonuna kadar ulaşmaları gerektiği gerekçesiyle bu kararı bozdu. Yargıtay'ın bu davayla ilgili kararını haziran ayı sonlarına kadar vermesi bekleniyor. Bu, kararın Kasım ayında yapılacak ara seçimlere uygulanması için yeterli zamanı sağlayacak.