Paris, Cezayir’deki Fransız göçmenlerden özür dileyecek

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, 1962 yılında Cezayir’de ülkenin bağımsızlığına karşı düzenlenen protesto gösterileri sırasında ‘onlarca Fransız’ın ölmesinin ülkesi için affedilemez’ olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Macron, dün Elysee Sarayı’nda Cezayir’in Fransa’nın sömürgesi olduğu dönemde doğan ve ‘kara ayak’ olarak adlandırılan Fransızları temsil eden derneklerle bir araya geldiği toplantıda konuştu (AFP)
Cumhurbaşkanı Macron, dün Elysee Sarayı’nda Cezayir’in Fransa’nın sömürgesi olduğu dönemde doğan ve ‘kara ayak’ olarak adlandırılan Fransızları temsil eden derneklerle bir araya geldiği toplantıda konuştu (AFP)
TT

Paris, Cezayir’deki Fransız göçmenlerden özür dileyecek

Cumhurbaşkanı Macron, dün Elysee Sarayı’nda Cezayir’in Fransa’nın sömürgesi olduğu dönemde doğan ve ‘kara ayak’ olarak adlandırılan Fransızları temsil eden derneklerle bir araya geldiği toplantıda konuştu (AFP)
Cumhurbaşkanı Macron, dün Elysee Sarayı’nda Cezayir’in Fransa’nın sömürgesi olduğu dönemde doğan ve ‘kara ayak’ olarak adlandırılan Fransızları temsil eden derneklerle bir araya geldiği toplantıda konuştu (AFP)

Fransız Senatosu, yoğun tartışmaların ardından Harkilerden özür dileyen yasayı kabul etti. 26 Mart 1962'de Cezayir’in bağımsızlığına karşı düzenledikleri protesto gösterileri sırasında öldürülen ve Cezayir Bağımsızlık Savaşı sırasında Fransa’nın yanında yer alan Fransız göçmenler kara ayaklar ya da Harkiler olarak adlandırılıyor.
Bazı milletvekilleri ise yasanın ‘Cezayir ile ilgili Fransa’nın tüm hesapları kapatması’ olarak değerlendirilemeyeceğinin altını çizdiler. Tasarı, yaklaşık 500 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan Cezayir savaşının (1954 - 1962) sona ermesinden altmış yıl sonra geçtiğimiz Salı gününü Çarşambaya bağlayan gece 331 ‘evet’ ve 13 çekimser oyun kullanıldığı oturumda oybirliğiyle kabul edildi. Yasa tasarısının milletvekilleri tarafından büyük çoğunlukla kabul edilmesi, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 20 Eylül'de Elysee Sarayı’nda, Cezayir Bağımsızlık Savaşı'nda Fransa'nın yanında savaşan, ancak Fransa tarafından ‘terk edilen’ Harkilerin temsilcilerini ağırladığı toplantıda yaptığı konuşmayı destekler nitelikteydi.
Savunma Bakanlığı Anma ve Gazi İşlerinden Sorumlu Bakan Vekili Genevieve Darrieussecq, Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yaptığı açıklamada, “Yasa tasarısı, bir ulusun derin uçurumunu, Fransız trajedisini ve tarihimizdeki karanlık bir sayfayı tanıması anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Bölge Direktörü Marie-Pierre Poirier ise tasarının ‘önemli ilerlemeler içerdiği, fakat eksik olduğu’ değerlendirmesinde bulundu.
Tasarıyla ayrıca sınır dışı edilenlerin kabul edildiği yerlere dönüştürülen bazı cezaevleri, tazminat ödenecek tesisler listesine eklendi. Ancak, sınır dışı edilenlerden yaklaşık 40 bin kişi, bu yerlerde kalmadıkları ve şehirlerde yaşadıkları için maddi tazminat onları kapsamadı. Bu da hayal kırıklığına yol açtı. Fransa Senatosu’nun sağcı üyesi Philippe Tabarot, ‘kısmi ve taraflı’ olarak nitelediği bu ‘düzenlemeyi’ kınadı. Tabarot, bu düzenlemeyi, “Tek suçları dikenli tellerle çevrili bir yerde kalmamak olanlar tazminat hakkından mahrum edildi” diyerek protesto etti.
Fransa Senatosu, tasarıyı hazırlayan Tanıma ve Tazminat Ödeme Komisyonu'nun yetkilerini genişletmeyi içeren iki değişikliği de onayladı. Hükümet, tüm Harikilerin durumlarını vaka bazında inceleyecek olan bu komisyona başvurmalarının ve çektikleri sıkıntıların tanınmasını sağlayacak uygun prosedürler önermelerinin önünün açılması teklifinde bulundu.
Senato’daki Cumhuriyetçiler Grup Başkanı Bruno Retailleau, komisyona tüm Harkileri ‘tanıma ve tazminat ödeme’ yetkisi verilmesini daha da ileri gitmek istedi. Ancak Bakan, komisyonun ‘tazminat verme yetkisi olmadığından’ bu değişiklikle ‘yanlış umutlar’ verilmemesi konusunda uyardı. Senato üyeleri şimdi bir uzlaşı metni üzerinde anlaşmaya çalışacaklar. Bu konuda başarısız olunması halinde ise son sözü Millet Meclisi söyleyecektir.
Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, dün, Fransız askerlerinin Mart 1962'de Cezayir'de yaptığı ‘katliamda’ Cezayir'in bağımsızlığına karşı çıkan ‘onlarca Fransız'ın ölmesini’ ülkesi için affedilemez olduğunu söyledi.

Fransa ile Cezayir arasıncaki kara ayaklar krizinin arka planı
Cumhurbaşkanı Macron 2020 Ağustosunda Elysee Sarayı'nda Cezayir'in Fransa’nın sömürgesi olduğu dönemde doğan ve ‘kara ayaklar’ olarak adlandırılan Fransızları temsil eden derneklerle bir araya geldiği toplantıda yaptığı konuşmada, Cezayir'in bağımsızlığının resmi olarak ilan edilmesinden sadece birkaç saat önce Cezayir'in Vahran şehrinde 5 Temmuz 1962 işlenen ve başta Fransızlar olmak üzere yüzlerce Avrupalının canına mal olan ‘katliamın tanınması gerektiğini’ belirtti.
1830’daki Fransız Devrimi sırasında Cezayir’e yerleşen yabancıların 1962’de Cezayir’in bağımsızlık ilan etmesinin ardından Avrupa’ya kaçarken arkalarında bıraktıkları mal varlıklarını geri istemeleri, kara ayaklar (pied noirs) dosyasını gündeme getirdi. Cezayir, talepleri göz ardı ederken Fransız yetkililer ise çıkarların ve amaçların gerçekleştirilmesi için baskı kurmaya çalışıyor.
İki ülke arasındaki ulusal bellek meselelerini yürütmeleri için Cezayir’den Abdulmecid Şeyhi, Fransa tarafından da Benjamin Stora atanmıştı. Kara ayakların Cezayir’deki mal varlıklarını geri almak istemeleri hakkında ise iki ülke liderleri Abdulmecid Tebbun ve Emmanuel Macron arasında mesajlaşmalar gerçekleşmişti. Özellikle de bu grubun ‘Cezayir devrimcilerinin şiddetine kurban gidenler’ şeklinde nitelenmesi sonrasında, iki ülke arasındaki ilişkiler gerilmişti.

Kim bu kara ayaklar?
Kara ayaklar, çoğu Fransız ve Yahudilerden oluşan, Fransız sömürge döneminde Cezayir’e yerleşen veya burada doğup büyüyen, 1960 sayımına göre yaklaşık 1 milyon kişiden oluşan Avrupalı yerleşimcilere verilen addır. Cezayir’e kalıcı olarak yerleşmek isteyen kişi sayısının 300 binleri bulduğu tahmin ediliyor. Cezayir Mücahitler Bakanlığı, sayılarının 1963’te 200 binlere, 1965’te ise 100 binlere gerilediğini, 60’ların sonunda 50 binlere, 90’larda binlere, günümüzde ise birkaç yüze düştüğünü belirtiyor.
Rivayetlerden birinde bu kişilere siyah ayakkabılar giydikleri için kişilere kara ayaklar tanımı verildiği belirtilirken bir diğer rivayette ise bu tabirin şarap yapımında kullanılan üzümler sıkıldığı sırada kirlenen elbiseleri nedeniyle aldığı kaydediliyor.
Cezayir geçici hükümeti ve Fransız mevkidaşı arasında 18 Mart 1962'de imzalanan Evian Anlaşmaları, Fransız sömürgeciliğinin sona ermesini şart koşmuştu. Aynı zamanda Fransızlar da dahil olmak üzere yabancıların üç sene içerisinde kendi vatandaşlıkları ile beraber Cezayir vatandaşlığını da elde etmek ve buradaki mal varlıklarını korumak veyahut Cezayir’den ayrılarak bu süre aştığı taktirde söz konusu haklarını kaybetmek arasında seçim yapmasını öngörmüştü.

Fransız-Fransız davası
Kara ayakların mal varlıklarını geri alma talebiyle ilgili olarak, Fransa'nın Cezayir'deki suçları ile ilgilenen avukat Fatma Zehra bin Braham, 1962 ila 1964 arasında Cezayir’den ayrılmayanların haklarını elde edeceğini, ayrıldıkları taktirde bu fonların devletin eline geçeceğini bildiren Cezayir hukukunun oldukça adil olduğunu söylüyor. Söz konusu iki yıl boyu Cezayir ve Fransa arasında gidip gelerek buradaki mal varlıklarını satmak isteyenlerin ise izin alması gerekiyor. Independent Arabia’ya konuşan Braham, Cezayir’in iki kez tazminat sağladığı bu kişilerin haklarını ne siyasi ne de maddi bağlamda hafife almadığını, tazminatların Fransız hükümetine verildiğini vurguluyor. Braham, davanın seyrinin Fransız olma meselesine döndüğünü, yani kara ayakların tazminatlarını Cezayir’den değil de Fransız hükümetinden talep etmeleri gerektiğine dikkat çekiyor.
Aşırı sağ gruplar, Cezayir’den ve diğer ülkelerden çıkartılan Fransızların haklarını savunmak için birlik kurmuştu. Fransız hükümetinin kendilerine sağladığı paranın, bu konudaki baskının kitap ve gazetelere geçirilmesi için haklarının yalnızca ‘ön’ ödemesi olduğunu öngören 15 Temmuz 1970 tarihli Fransız kanunu gereğince tazminatlarını almak isteyen bin kara ayak da bunun için dava açmıştı.
Paris’teki ‘Hugo ve ortakları’ yayınevi çıkışlı ve Alexandre Arcady, Patrick Bruel, Enrico Macias gibi meşhur Avrupalı yerleşimcilerin ifadelerini içinde barındıran “65 Kişilik Şahitlik” kitabında kara ayakların asıl memleketleri Cezayir’den zorla çıkarıldıkları bilgisi yer alıyor.

En büyük engel kara ayaklar dosyası
Afrikalı Gazeteci ve Hukukçular Birliği Genel Sekreteri Beki Binamir, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada kara ayaklar meselesinin Fransa ve Cezayir arasındaki bellek dosyasını çözmenin önündeki en büyük engel olarak görüyor. Binamir, konuya dair şunları söyledi:
“Cezayir yetkililer sağlam ve net bir tavır almalıdır. Fransa’ya ise hükümetinin 1940'ta Fransa'nın Naziler tarafından işgalinin ardından işgalciyle iş birliği yapmayı seçen Avrupalılar konusundaki pozisyonu hatırlatılması gerekiyor. Zira Fransa, 80 yıl sonra bile peşinden koştuğu bu kişileri tüm sivil haklardan mahrum bırakmıştı.”
Binamir, Fransa ve Cezayir arasındaki ilişkilerin direnişçi 24 Cezayirlinin kafataslarının ülkeye getirilmesi ile son bulmayacağını, bu ilişkilerin Fransa’nın özellikle eğitim, kültür, sanat, dil, kamu hizmetleri ve yatırım alanlarında halen uyguladığı vasilik üslubunu bir kenara bırakarak Cezayir’i bağımsız bir ülke olarak ele alması gereken birçok meseleyi kapsadığını vurguladı. Bu ilişkilerde, hatta ulusal bellek dosyasında ciddi bir atılımın gerçekleşmeyeceğini belirten Binamir, tarafların henüz sakinleşmeyeceğini kaydetti.

120 parlamenter
Cezayir Ulusal Halk Meclisi Başkanı Süleyman Şinnin, 1830 ile 1962 yılları arasındaki Fransız sömürgeciliğinin suç sayılmasına yönelik yasa hakkında ön taslak sunan 120 parlamenterden bir mektup almıştı. Gönderdikleri mektupta herhangi bir engel bulunmamasına rağmen projenin parlamento ofisi gündemindeki programlamasında yaşanan gecikmenin nedenini sorgulayan vekiller yasanın en kısa zamanda dikkatle programlanmasını talep ettiler.

Kara ayakların mal varlığı haksız bir mesele mi?
Fransız sömürgeciliğini suç sayan bir yasa tasarısı hazırlayan milletvekili Musa Abdi, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada sömürgeciliğin fiziksel ve psikolojik baskı uygulayarak askeri güç ile girdiği ve egemenlik sağladığı tüm arazileri belgelemenin en önemli planlarından olduğunu belirtti. Nitekim Cenevre Mahkemesi kararı ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1965 ve 1966'daki Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi de dahil olmak üzere 1958’deki Roma Ceza Mahkemesi’nin ve tüm uluslararası anlaşmaların bu tür uygulamaları suç saydığını bildirdi.
Kara ayakların mal varlığının haksız bir mesele sayıldığını, zira işgal döneminin geride kaldığını ve ülkenin her karışının yalnızca Cezayirlilere ait olduğunu belirten Abdi, sömürgeciliği suçlayan yasa tasarısının Fransa'nın Cezayir halkını etkileyen tüm suçları tanımasını ve tazmin etmesini gerektirdiğine dikkat çekti. “Nitekim Fransa, kendi halkı haricindeki bir halkı yönetmeye çalışmış, kendi toprakları haricindeki topraklara el koymuştu. Bu yüzden söz konusu mal varlıklarını kullanma hakkı o toprakların asıl sahibine, yani bize aittir” ifadelerini kullandı.



Pakistan Genelkurmay Başkanı’nın yetkileri, önerilen yasal değişiklikler kapsamında genişletilecek

Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir (Pakistan Ordusu)
Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir (Pakistan Ordusu)
TT

Pakistan Genelkurmay Başkanı’nın yetkileri, önerilen yasal değişiklikler kapsamında genişletilecek

Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir (Pakistan Ordusu)
Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir (Pakistan Ordusu)

Pakistan'da Genelkurmay Başkanı’nın halihazırda güçlü olan yetkileri daha genişletilirken Yüksek Mahkeme'nin yetkileri kısıtlanacak. Bu değişiklikler dün Pakistan parlamentosunun üst meclisi tarafından onaylanan anayasa değişiklikleri kapsamında gerçekleştirilecek. Ancak muhalefet kanadı bu adımın demokrasiyi zayıflatacağını söylüyor.

Tarih boyunca darbelerle boğuşan Pakistan, şu anda tarihinin en uzun süreli seçilmiş iktidarı dönemini yaşıyor. Ancak son yıllarda siviller hükümetteki güçlerini pekiştirmeye çalışırken, ordu açıkça iktidarı ele geçirmeden iktidar mekanizmaları üzerindeki kontrolünü sıkılaştırdı.

Pakistan parlamentosunun üst meclisi Senato, pazartesi günü yaklaşık üç saat içinde, anayasa değişikliği için alışılmadık bir hızla ve muhalefetin tartışmayı boykot etmesinin ardından onayladığı değişiklik, şimdi yasaya dönüşmeden önce alt meclis Milli Meclis'e sunulacak. Önerilen değişiklikle, ABD Başkanı Donald Trump'ın ‘en sevdiğim mareşal’ dediği Genelkurmay Başkanı Asim Munir, ‘savunma kuvvetleri komutanı’ pozisyonunun oluşturulmasıyla hava kuvvetleri ve donanma da dahil olmak üzere ordunun genel komutasını üstlenecek. Görev süresini tamamladıktan sonra rütbesini koruyacak ve ömür boyu yasal dokunulmazlık hakkına sahip olacak.

Ordu uzun süredir geniş yetkilerle donatılmış olsa da, bu değişiklik ona geri alınması kolay olmayacak daha büyük bir anayasal destek sağlayacak. Şimdiye kadar, ordu komutanı hava kuvvetleri ve deniz kuvvetleri komutanlarıyla eşit konumdaydı ve onun üzerinde genelkurmay başkanı yer alıyordu, ancak bu pozisyon kaldırılacak.

Anayasa davaları artık Yüksek Mahkeme tarafından değil, hükümet tarafından atanan yargıçlardan oluşan yeni bir federal anayasa mahkemesi tarafından görülecek. Son yıllarda, Yüksek Mahkeme bazen hükümet politikalarını engelledi ve başbakanları görevden aldı. Eleştirenler, özenle seçilmiş yargıçların artık hükümeti etkileyen en hassas siyasi davaları, Yüksek Mahkeme'nin ise hukuk ve ceza davalarını göreceğini söylüyor.

Değişikliklere göre Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari de ömür boyu yargı dokunulmazlığı kazanacak. Enformasyon Bakanı Ataullah Tarar, geçtiğimiz mayıs ayında Hindistan ile yaşanan çatışmalara atıfla, “Tüm bu değişiklikler, yönetişim, federal hükümet ile eyaletler arasındaki koordinasyon ve savaşta kazanılan zaferin ardından savunma kapasitesinin güçlendirilmesi için yapılmıştır” dedi.

Hükümet, anayasa değişikliklerini geçirmek için parlamentoda yeterli desteğe sahip olduğundan emin olduğunu söyledi. Anayasa değişikliklerinin kabul edilmesi için, Senato ve Ulusal Meclis olmak üzere parlamentonun her iki kanadında da üye sayısının üçte ikisinin onayı gerekiyor.

Şu an hapiste olan eski Başbakan İmran Han tarafından kurulan en büyük muhalefet hareketi, değişiklikler konusunda kendilerine danışılmadığını söyledi. Gürültülü bir protesto sonrasında, muhalefet partileri dün, değişiklik tasarısı Senato'da tartışmaya açıldığında salonu terk etti. Han'ın lideri olduğu Adalet Hareketi, önerilen değişiklikleri kınadı.

Adalet Hareketi Uluslararası Basın Sözcüsü Zulfi Buhari, Reuters'a yaptığı açıklamada, “Bu değişiklik, iktidar koalisyonunun kurumsal denetim ve dengeyi zayıflatmak, muhalefeti susturmak, temel hakları kısıtlamak ve gücü kendi elinde toplamak için kullandığı bir araçtır” dedi.

Munir, geçtiğimiz mayıs ayında Hindistan ile yaşanan çatışmanın ardından generalden mareşal rütbesine terfi etti. Hukuk Bakanı Azam Nazir Tarar cumartesi günü yaptığı açıklamada, bu rütbenin anayasa tarafından korunacağını belirterek “Çünkü o tüm ulusun kahramanı” dedi. Pakistan ordusu, yorum talebine henüz yanıt vermedi. Güvenlik yetkilileri, kara kuvvetlerinin en önemli rolü üstlenmediği modern savaşın değişen doğasının, tüm silahlı kuvvetlerin ortak bir şekilde komuta edilmesini gerektirdiğini söyledi.

Hükümet, anayasa davalarının Yüksek Mahkeme'nin zamanının büyük bir kısmını alması ve davaların birikmesine yol açması nedeniyle Yüksek Mahkeme ile ilgili reformların gerekli olduğunu belirtiyor.


Şara’yı çok güçlü diyerek öven Trump: Zorlu bir geçmişiniz olmasaydı, bu fırsatı yakalayamazdınız

Suriye haber ajansı SANA'nın yayımladığı fotoğrafta, Trump ile Şara'nın Beyaz Saray'daki görüşmesinden bir kare görülüyor (AFP)
Suriye haber ajansı SANA'nın yayımladığı fotoğrafta, Trump ile Şara'nın Beyaz Saray'daki görüşmesinden bir kare görülüyor (AFP)
TT

Şara’yı çok güçlü diyerek öven Trump: Zorlu bir geçmişiniz olmasaydı, bu fırsatı yakalayamazdınız

Suriye haber ajansı SANA'nın yayımladığı fotoğrafta, Trump ile Şara'nın Beyaz Saray'daki görüşmesinden bir kare görülüyor (AFP)
Suriye haber ajansı SANA'nın yayımladığı fotoğrafta, Trump ile Şara'nın Beyaz Saray'daki görüşmesinden bir kare görülüyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump dün Beyaz Saray'da yapılan benzeri görülmemiş görüşmelerin ardından Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’yı överek onun savaş tecrübesinin savaşın yıktığı ülkesini yeniden inşa etmesine yardımcı olacağını söyledi.

Trump, dün sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımda, Beyaz Saray'daki görüşmelerinin ardından Şara ile tekrar görüşmeyi ve konuşmayı sabırsızlıkla beklediğini söyledi.

8 Aralık'ta diğer gruplarla birlikte Beşşar Esed rejimini deviren askeri operasyonu yöneten Şara, 1946 yılındaki bağımsızlıktan bu yana Beyaz Saray'ı ziyaret eden ilk Suriye cumhurbaşkanı oldu. Fransız Haber Ajansı AFP’ye göre sadece bir yıl önce Ebu Muhammed el-Cevlani olarak bilinen Şara, El Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi’nden ayrıldığını açıklamadan önce Heyet Tahrir eş-Şam'ın lideriydi.

Trump, on yılı aşkın süren savaşın ardından Suriye'nin ‘başarılı olmasını’ istediğini belirterek, Şara’nın ‘bunu başarabilecek kapasitede’ olduğuna inandığını ifade etti. Medyadan uzak bir ortamda gerçekleştirilen görüşmenin ardından Trump, “O çok güçlü bir lider” dedi ve “İnsanlar onun zorlu geçmişinden bahsediyor, ama hepimizin zorlu bir geçmişi var... Dürüstçe söylemek gerekirse, zorlu bir geçmişiniz olmasaydı, bu fırsatı yakalayamazdınız” diye ekledi.

Trump, Suriye'nin, Gazze'de İsrail ile Hamas arasında varılan ateşkesi güçlendirmek için güvendiği daha geniş kapsamlı Ortadoğu barış planının ‘büyük bir parçası’ olduğunu söyledi. Ancak, Şara'nın Suriye'yi ABD liderliğindeki DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’a (DMUK) dahil edeceği veya İsrail ile düşmanlıkları önlemek için bir anlaşma imzalayacağı yönündeki haberleri doğrulamadı.

Öte yandan Şara, korumaları tarafından çevrili olarak Beyaz Saray önünde kendisini karşılayan destekçilerini selamlamak için arabasından indi. Suriye Cumhurbaşkanlığı tarafından sosyal medya platformu X üzerinden yapılan bir paylaşımda, Şara ve Trump arasındaki görüşmelerde iki ülke arasındaki ilişkiler ve ‘bu ilişkileri güçlendirme ve geliştirme yolları ile ortak ilgi alanına giren bir dizi bölgesel ve uluslararası konunun’ ele alındığı belirtildi.

İnanılmaz dönüşüm

Trump'ın devlet başkanlarıyla yaptığı görüşmelerde izlenen olağan protokolün aksine, Şara ile yapılan görüşme basına kapalıydı. Ancak Suriye Cumhurbaşkanlığı, Trump'ın Oval Ofis'te Şara ile tokalaşırken çekilmiş fotoğraflarını yayınladı. Diğer fotoğraflarda ise Şara, ABD Başkan Yardımcısı J. D. Vance, Savunma Bakanı Pete Heggseth ve Genelkurmay Başkanı Dan Kane gibi ABD’li üst düzey yetkililerin katılımıyla Trump'ın karşısında otururken görülüyor.

xdft
Suriye haber ajansı SANA tarafından dağıtılan bir fotoğrafta, Şara, ABD’li ve Suriyeli üst düzey yetkililerin katılımıyla Trump'ın karşısında otururken görülüyor (AP)

Suriye'nin yeni liderliği, iktidara geldiğinden beri geçmişiyle bağlarını koparmaya ve sıradan Suriyelilere ve yabancı güçlere daha ılımlı bir imaj sunmaya çalışıyor. Uluslararası Kriz Grubu'nun (ICG) ABD Programı Direktörü Michael Wahid Hanna, Şara'nın Beyaz Saray ziyaretinin ‘katı çizgideki bir liderlikten küresel devlet adamlığına doğru olağanüstü dönüşümünde yeni bir adım atan ülkenin yeni lideri için son derece sembolik’ olduğunu söyledi.

Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı, ABD Başkanı ile ilk kez geçtiğimiz mayıs ayında Trump’ın bölge turu sırasında Suudi Arabistan'da bir araya geldi.

13 yıllık yıkıcı bir çatışmadan çıkan Suriye, Dünya Bankası'nın 216 milyar dolardan fazla olacağını tahmin ettiği yeniden inşa için finansman arıyor. Şara, Washington'a ulaştıktan sonra Uluslararası Para Fonu (IMF) Genel Müdürü Kristalina Georgieva ile yıllarca savaşa tanıklık eden Suriye'ye yardım etme olasılığını görüşmek üzere bir araya geldi. Ayrıca Suriyeliler tarafından kurulan kuruluşların temsilcileriyle de görüştü.

ABD Dışişleri Bakanlığı cuma günü Şara’yı küresel terörist yaptırım listesinden çıkardı. Bu beklenen bir karardı. Şara'nın Washington ziyareti, geçtiğimiz eylül ayında New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Merkezi’ni ziyaret etmesinin ardından gerçekleşti. Şara, BM Genel Kurul toplantılarında konuşma yapan ilk Suriye cumhurbaşkanı oldu.

Bu arada Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Şara, Washington'ın düşmanlarına diplomatik açılımlar yaptı. Şara geçtiğimiz ekim ayında, Kremlin'in müttefiki Esed'in rejiminin düşmesinden bu yana ilk kez Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi.


ABD Yüksek Mahkemesi posta yoluyla oy kullanma konusunu görüşüyor

ABD başkanlık ön seçimlerinde oy kullanırken oy pusulasını sandığa atan bir seçmen (Arşiv - AP)
ABD başkanlık ön seçimlerinde oy kullanırken oy pusulasını sandığa atan bir seçmen (Arşiv - AP)
TT

ABD Yüksek Mahkemesi posta yoluyla oy kullanma konusunu görüşüyor

ABD başkanlık ön seçimlerinde oy kullanırken oy pusulasını sandığa atan bir seçmen (Arşiv - AP)
ABD başkanlık ön seçimlerinde oy kullanırken oy pusulasını sandığa atan bir seçmen (Arşiv - AP)

ABD Yüksek Mahkemesi dün, seçim gününden sonra gelen posta oylarının sayılması gerekip gerekmediğine ilişkin bir kararı görüşmeyi kabul etti. Bu karar, 2026 ara seçimleri için önemli sonuçlar doğurabilir.

Yargıtay tarafından değerlendirilmesi gereken bu hukuki ihtilaf, Cumhuriyetçi Parti'nin Mississippi eyaletinde, seçim tarihinden itibaren beş iş günü içinde, seçim gününden önce postaya verilmiş olması şartıyla oyların sayılmasına izin veren bir yasaya karşı yaptığı itirazla başladı. ABD’nin yaklaşık 30 eyaletinde benzer yasalar bulunuyor.

Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump, posta yoluyla oy kullanmayı eleştirdi ve kanıt sunmadan, bunun 2020 seçimlerinde Demokrat Joe Biden'a karşı yenilgisine katkıda bulunduğunu söyledi.

Bir federal yargıç bu davada Mississippi lehine karar verdi, ancak temyiz mahkemesi geçtiğimiz yıl, oy pusulalarının sayılabilmesi için seçim günü sonuna kadar ulaşmaları gerektiği gerekçesiyle bu kararı bozdu. Yargıtay'ın bu davayla ilgili kararını haziran ayı sonlarına kadar vermesi bekleniyor. Bu, kararın Kasım ayında yapılacak ara seçimlere uygulanması için yeterli zamanı sağlayacak.