‘Gölgedeki bir liderden’ Kazakistan’ın en güçlü yumruğuna doğru: Kasım Cömert Tokayev

Sessiz diplomat, protestolar karşısında ‘dişlerini’ gösterdi.

‘Gölgedeki bir liderden’ Kazakistan’ın en güçlü yumruğuna doğru: Kasım Cömert Tokayev
TT

‘Gölgedeki bir liderden’ Kazakistan’ın en güçlü yumruğuna doğru: Kasım Cömert Tokayev

‘Gölgedeki bir liderden’ Kazakistan’ın en güçlü yumruğuna doğru: Kasım Cömert Tokayev

Politikacılar, bazen ‘Ya olursa?’ diye başlayan varsayımsal sorularla alay ederler. Ancak bu soru, yeni yılın ilk 10 gününde ülkesinin tanık olduğu kanlı protestolar sırasında dünyanın ‘aniden’ tanıdığı Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev hakkında sorulsaydı garip karşılanmazdı.
Peki, ya Kazakistan yılın başında yaşanan bu ani bir patlamaya tanık olmasaydı? 2019 yılı baharında iktidara geldiğinden beri ülkenin ‘kurucu babası’ ve fiili lideri Nursultan Nazarbayev’in arkasına saklanan cumhurbaşkanının kaderi ne olurdu?
Tokayev, patlak vermesinde rol oynadığı kanlı bir savaşın öncelikli kazananı gibi görünüyor. Bunu kısa sürede kendi lehine, ‘selefinin prangalarından kurtulmak ve kendi politikalarını serbest bırakmak’ için kullanmayı başardı.
Sakinliğiyle tanınan tecrübeli diplomat Kasım Cömert Tokayev, ‘sivri dişleriyle’ çelik gibi bir lidere dönüştü. ‘Haydut’ olarak nitelendirdiği protestoculara önceden uyarıda bulunmadan ateş açılması emrinde bulundu. Ancak aynı zamanda güvenliği sağladıktan ve durumu kontrol altına aldıktan sonra çatışmanın sonuçlarını ustalıkla yönetti ve ‘kitlelerin iradesine’ yanıt verdi.

Hızlı siyasi yükseliş
Kasım Cömert Tokayev, söylendiği gibi 1953 yılında ‘ağzında altın kaşıkla’ doğdu. Tanınmış Kazak yazar Kemel Tokayev’in oğlu ve yıllarını Sovyet iktidar çevrelerinde dolaşarak geçiren ve onu Sovyet Kazakistan Yüksek Sovyeti Başkanlığı’nın bir üyesi olarak mühürleyen, ülkesinin dünya savaşındaki kahramanlarından biriydi. Bu, o dönemin kriterlerine göre, Komünist Parti’de lider olduğu ve hayatı boyunca çok geniş ayrıcalıklara sahip olduğu anlamına geliyor.
Aynı şekilde annesi Turar Saparbayeva da hâkim bir anlayışa göre bir ‘iş kahramanı’ idi. Uzun yıllar boyunca Alma-Atı (Almatı) Yabancı Diller Enstitüsü’nde görev yaptı.
Genç Tokayev’in okuldan mezun olduktan hemen sonra Moskova’ya gitmesi zor olmadı. Orada, söz konusu dönemde Sovyet Dışişleri Bakanlığı’nın prestijli ‘Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’ne kabul edildi. Daha sonra tüm yıllarını siyasetin koridorlarında geçirecek olan genç, buradan başarıya giden yola ayak bastı. Çalışmalardaki üstünlüğü, öğreniminin daha beşinci yılındayken hızla Pekin’e bir göreve gönderilmesini sağladı. Çin’de Sovyetler Birliği (SSCB) Büyükelçiliği’nde stajyer olarak, hızla başarının zirvesine giden ilk pratik deneyimlerini elde etti.
Tokayev, 1975 yılında SSCB Dışişleri Bakanlığı’na dahil oldu ve Singapur’daki Sovyet Büyükelçiliği’ne gönderildi. Ardından 1980’lerin ortalarına kadar Dışişleri Bakanlığı’nda dört yıl boyunca memur olarak çalıştı. Sovyet Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, ülkede ‘açıklık ve geniş değişiklikler’ politikasını başlattığında Takoyev, ülkesinin Pekin’deki büyükelçiliğinde 1991 yılına kadar büyükelçi rütbesinde danışman olarak hızla yükselmeye başladı. Temsil ettiği ülkesinin çöküşünü uzaktan izledi. Ancak bu sefer Moskova’ya değil, 1992 yılında Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak atandığı genç Kazakistan devletine döndü.
Tokayev o andan itibaren ülkenin önde gelen siyasi seçkinlerinin bir parçası haline geldi. 1993’te ilk kez dışişleri bakan yardımcısı oldu. Ertesi yıl da bakanlığı devraldı. Başbakan Yardımcısı olarak yeni bir terfi aldığı 1999 baharına kadar görevinde kaldı. Bu, aynı yılın sonbaharında Başbakan olarak atanmasının önünü açan bir adımdı.
Ancak profesyonel diplomat, ülkenin yaşam ve ekonomik koşullarından sorumlu bir pozisyonda görev almadı. 2002 yılının başlarında hoşnut olduğu ve iç siyasetle mücadeleden kaçındığı Dışişleri Bakanlığı pozisyonunu yeniden üstlenmek için istifasını sundu.
Tokayev’in güç piramidinin zirvesine geçişinin başlangıcı 2007 yılında gerçekleşti. Orada, ‘ulusun lideri’ Nursultan Nazarbayev’in 2019’da cumhurbaşkanlığından ayrılmak zorunda kalmasından önce yıllarca elinde tuttuğu Parlamento Senato Başkanlığı’na atandı. Söz konusu dönemde yıllarca güven kazanan bir adamdan daha iyisi yoktu. Bu sayede Tokayev, Nazarbayev’in siyasi ve ekonomik kararın anahtarlarını sonsuza kadar elinde tutmasını garanti eden bir anlaşmanın parçası olarak cumhurbaşkanlığı yoluna girdi.

‘Barış adamı’ ve nükleer silahsızlanma
Uzun yıllar Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Tokayev, nükleer silahların yayılmasının önlenmesinde aktif rol oynadı. 1996 yılında Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Antlaşması’nın imzalanmasında önemli bir payı vardı. Ancak Orta Asya’da nükleer silahlardan arındırılmış bir bölgenin kurulmasına ilişkin önemli bir anlaşmayı imzalaması yaklaşık on yılını aldı.
Diğer yandan Dışişleri Bakanı olarak 2003 yılında, karayla çevrili gelişmekte olan ülkeleri desteklemeyi amaçlayan bir yapılanma da dahil olmak üzere ülkesini önemli girişimleri başlatmak için bir platforma dönüştürmeyi başardı. Almatı’da bu yolu teşvik etmek için bir yol haritasının geliştirilmesiyle sonuçlanan bir konferansa öncülük etti.
Kıdemli diplomat, kariyer sürecinde akademiyi de ihmal etmedi. 2001 yılında aynı Rus Diplomatik Enstitüsü’nde doktora tezini aldı. Tezi, yeni uluslararası düzenin oluşumu sırasında Kazakistan Cumhuriyeti’nin dış politikasına ilişkin algılarını ortaya koyduğu, Dışişleri Bakanı olarak çıkarlarını yansıtan bir içeriğe sahipti. Profesyonel bir diplomatın faaliyetlerini ülkesiyle sınırlamaması doğaldı. 2008 yılında Kazakistan Parlamentosu Senatosu Başkanı olarak Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenterler Meclisi Başkan Yardımcısı seçildi.
Tokayev 3 yıl sonra Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri tarafından yardımcısı olarak atandı ve ardından BM Cenevre Ofisi’nin Genel Direktörü seçildi. Ayrıca BM Genel Sekreteri’nin Silahsızlanma Konferansı Kişisel Temsilcisi olarak görev yaptı. Kazakistan Senato başkanlığına dönmeden önce, 2 yıl boyunca bu görevde kaldı.

‘Ulusal liderinin’ arkasında, gölgede kalmış bir başkan
Kazakistan’ın ‘tarihi’ cumhurbaşkanı Nazarbayev 2019 baharında, görevi yenileme veya ülkedeki karar alma anahtarlarını korumasını sağlayacak bir çıkış yolu arama hakkına sahipti. Bu noktada ‘güvenilir halife’ senaryosunu seçen Nazarbayev, halka cumhurbaşkanlığına ‘bu pozisyon için doğru adamı’ aday göstereceğini ilan etti.
Nazarbayev halka hitaben yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
“Kazakistan’ın bağımsızlığının ilk günlerinden beri benimle birlikte çalıştı. Onu iyi tanıyorum. Dürüst ve sorumluluk sahibi bir insandır. Ülke yaklaşımını hem içeriden hem de dışarıdan destekliyor. Tüm programlar, onun katılımıyla geliştirilmiş ve onaylanmıştır. Tokayev’in Kazakistan yönetimini emanet edebileceğimiz doğru kişi olduğuna inanıyorum”
Tokayev iktidara gelirken önce cumhurbaşkanlığı koltuğuna geçerken Nazarbayev de biraz daha yüksekteki başka bir koltuğa yerleşti. ‘Anlaşma’, tarihi liderin Ulusal Güvenlik Kurulu başkanlığını üstlenmesini ve ülke politikalarının baş denetçisi olarak kalmasını şart koşuyordu. Daha sonra meclis oturumlarında cumhurbaşkanı, üyelerin önünde kurul başkanının yanında oturuyordu. Özel bir kabine hazırlarken mühendisleri, Nazarbayev’in orada oturması için kasıtlı olarak yüksekte bulundu.
Aynı şekilde Tokayev’in cumhurbaşkanlığı konusundaki ilk adımlarından biri, eski cumhurbaşkanının onuruna başkent Astana’yı ‘Nur-Sultan’ olarak isimlendirmek oldu. Öneri, Kazakistan Parlamentosu tarafından oybirliğiyle desteklendi. Nazarbayev’e hükümetin en yüksek onur nişanesi olan ‘Altın Yıldız’ı veren cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayınlandı.
Ancak bu dikkat çekici görünümlerin arkasında, Kazakistan’ın yönetim mekanizmasındaki en önemli unsur belirginleşti. Nazarbayev’in tarihsel sembolik karakteriyle cumhurbaşkanlığı koltuğundan cumhuriyetin ‘genel rehberi’ koltuğuna geçtiği açıktı. Zira kendisi, ailesi ve kendisine yakın birçok isimle birlikte ülkedeki tüm ekonomi ve siyaset kollarını kontrol ediyor.
2022’nin başlarında kanlı olaylar meydana geldiğinde birçok Kazak uzman, ikili iktidar sorununun derinleştiğinin ve Tokayev’in cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası sırasında vaat ettiği reform politikalarının bir kısmını bile ortaya koyamamasının nedenlerini açıkladı. Sonuç olarak protesto hareketleri, hızla ‘ayrılma seçeneği’ çağrısı yapan sloganlar attı. Bu sloganlar, popüler çevreler tarafından Nazarbayev’e atıf yapılıyordu.
İlginç olan şu ki Kazakistan’ın tüm dostları ve yabancı müttefikleri, ülkedeki işlerin yönetilmesiyle ilgileniyorlardı. Bu durum, Kremlin’in Tokayev ve Nazarbayev’e karşı tutumlarında açıkça görülüyordu. Kazakistan’daki yeni cumhurbaşkanına, göreve geldikten sonraki ilk dış ziyaretinde Moskova’yı kasten hedef haline getirmesi yardımcı olmadı.
Bu diplomatik hamle, önümüzdeki üç yıl boyunca Kazakistan’ı yöneten gerçek bir isimle ilgilenmeye devam etmeyi tercih eden Devlet Başkanı Vladimir Putin açısından ikna edici değildi. Bu mesele, tüm denklemleri değiştiren protestolardan birkaç hafta önce net bir şekilde ortaya çıktı. ‘Bağımsız Devletler Topluluğu’ başkanlarının geçen yıl 28 Aralık’ta Petersburg’da düzenlediği toplantı sırasında, zirveye Kazakistan’dan iki lider de katıldı. Putin’in zirvenin oturum aralarında Nazarbayev ile görüşmesi ve ‘Tokayev ile yakın zamanda Moskova’ya yönelik resmi ziyareti sırasında görüşeceğini’ açıklamakla yetinmesi dikkat çekiciydi. Bu olay, ‘toplantıdan bir haftadan kısa bir süre sonra patlak veren protestolar öncesinde’ güç dengesi doğasını ve Kazakistan’ın müttefikleri ile iş yapma mekanizmalarını yansıtıyordu.

Nazarbayev döneminin sonu
Tokayev’in Kazakistan’da geniş çaplı protestoların patlak vermesinden sonraki durumu değerlendirmesi için üç güne ihtiyacı vardı. Protestolar sırasında otomobil yakıtı olarak kullanılan sıvılaştırılmış gaz fiyatlarının serbestleştirilmesi ile ilgili ekonomik taleplerle sokaklara dökülen protestoculara bazı tavizler verdi. Protestolar öncesinde yakıt fiyatı iki katına çıkarılmıştı. Protestocuların yaptıkları çağrılar, hızla siyasi bir hal aldı ve eylemciler ‘ulusun liderinin’ heykellerini karaladılar.
Tokayev, hükümet binalarını yakan ve hayati tesislerin kontrolünü ele geçiren göstericilerin şiddet eylemlerini kullandı. Almatı Havalimanı ve ülkenin tarihi başkenti olan bu şehirdeki Cumhurbaşkanlığı Sarayı, 5 Ocak’ta katı bir politika başlattı. Ülkenin organize bir terör kampanyasıyla karşı karşıya olduğunu ilan etti. Güvenlik birimlerine önceden uyarıda bulunmadan ateş etmek de dahil olmak üzere protestoları dağıtmak için aşırı güç kullanmaları emri verdi.
O gün yetkililerin, iktidarın ele geçirilmesini önlemek için topyekûn bir savaşa girmeye hazır oldukları görüldü. Kısa süre sonra yetkililerin güçlü tepkisi, protestoları bastırmayı ve eylemlerin başkent Nur-Sultan da dahil olmak üzere diğer bölgeleri de kapsayacak şekilde yayılma olasılığını engellemeyi başardı.
Yetkililer hareketi tamamen bastırmayı 10 Ocak’ta başardı. Tokayev şu an, kriz sonrası aşamada durumu yönetme mekanizmasının karşısında duruyor. Çok geçmeden krizin ana sonucunun, ikili iktidar döneminin sonu ve Nazarbayev için sayfanın sonsuza kadar çevrilmesi olduğu anlaşıldı. Çağdaş Kazakistan’ın ölümsüz simgelerinden biri olarak nitelendirilen ülkenin tarihi cumhurbaşkanının ‘Ulusal Güvenlik Kurulu Başkanlığı’ görevinden uzaklaştırılması kararı, özel bir önem taşıyordu.
Eski cumhurbaşkanının ailesinin tüm bireylerini önemli görevlerinden uzaklaştırarak atılan sonraki adımlar, gelecek aşamanın ‘Nazarbayev’in ve aile üyeleriyle olan ayrıcalıklarının kademeli olarak geri çekilmesine’ tanık olacağını gösterdi. ‘Ülkedeki en güçlü ismin yetkilerini ve yeteneklerini yeni bir karar vericiler grubuna dağıtma’ çerçevesinde bu durumun iç durum üzerinde de önemli bir etkisi olacaktı. Öyle görünüyor ki Cumhurbaşkanı Tokayev, iktidardaki ikilik nedeniyle sosyal, ekonomik ve siyasi konularda vizyonlarını dayatmada başarısız olması sonrasında, bu yolda krizi kendi lehine kullanmayı başardı.
Elbette geçmiş dönemin ekonomik ve siyasi hayata etkilerinin sona ermesinden sonra işlerin nasıl olacağını değerlendirmek için henüz çok erken. Çünkü mevcut elitlerin çoğu halen eski cumhurbaşkanına sadık. Bu da Tokayev’in işini daha da zorlaştırıyor. Tokayev, halkın koşullarını kullanarak hakimiyetini güçlü bir şekilde güçlendirmeyi başarması ve iktidara geldiğinden beri ilk kez ülkeyi kendi politikalarına göre yönetmeyi sağlaması sonrasında şu an gelişmelerin en büyük kazananı gibi görünüyor.



Vatikan diplomasisi Moskova ve Kiev arasında tıkanan müzakereleri çözmeyi başarabilecek mi?

Papa 14. Leo, Vance ve eşi Usha ile 19 Mayıs'ta Vatikan'da bir araya geldi (AP)
Papa 14. Leo, Vance ve eşi Usha ile 19 Mayıs'ta Vatikan'da bir araya geldi (AP)
TT

Vatikan diplomasisi Moskova ve Kiev arasında tıkanan müzakereleri çözmeyi başarabilecek mi?

Papa 14. Leo, Vance ve eşi Usha ile 19 Mayıs'ta Vatikan'da bir araya geldi (AP)
Papa 14. Leo, Vance ve eşi Usha ile 19 Mayıs'ta Vatikan'da bir araya geldi (AP)

Papa 14. Leo ile ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance arasında pazar günü Papa'nın göreve başlaması münasebetiyle düzenlenen ayinin ardından gerçekleşen tokalaşma sonrası dün sabah Vatikan'a dönen Vance, yeni Papa ile kapalı kapılar ardında 40 dakikalık bir görüşme gerçekleştirdi. ABD Başkan Yardımcısı, bu görüşmenin hemen ardından doğrudan Vatikan Dışişleri Bakanı Monsenyör Paul Richard Gallagher'in yanına giderek ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun da katılımıyla uzun bir görüşme yaptı.

“ABD’ye davet”

ABD yönetiminin göçmen politikaları nedeniyle merhum Papa Francis tarafından eleştirilen Vance, Papa 14. Leo'ya Başkan Donald Trump ve First Lady Melania'nın kendisini ABD'ye davet ettiğini bildiren bir mektubu iletti. Vatikan tarafından yayınlanan bir video kaydına göre ilk Amerikalı papa olan 14. Leo mektubu aldı ve ‘bir ara’ dediği duyuldu.

u78ı
Papa 14. Leo, Rubio ve Vance ve eşleriyle birlikte 19 Mayıs'ta Vatikan'da çekilen bir fotoğraf (AP)

Vatikan kaynakları görüşmenin iki taraf arasındaki dostane ilişkiler çerçevesinde gerçekleştiğini ve tarafların bu ilişkilerin iyi seyrinden ve Kilise ile Devlet arasındaki iyi iş birliğinden duydukları memnuniyeti dile getirdiklerini söyledi. Görüşmelerde kilise faaliyetleri ve din özgürlüğü açısından özel önem taşıyan bir dizi konunun ele alındığını belirten kaynaklar, iki tarafın ayrıca bazı acil uluslararası meseleler hakkında görüş alışverişinde bulunarak çatışma bölgelerinde uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk hükümlerine saygı gösterileceği ve ilgili tarafların çatışmaları sona erdirmek için barışçıl çözümler bulacağı yönündeki umutlarını ifade ettiklerini aktardı. Kaynaklara göre, Papa ve Vance arasındaki görüşme önce baş başa gerçekleşti, ardından görüşmeye ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve sonrasında da Vance ve Rubio’nın eşleri katıldı.

Vatikan’ın arabuluculuğu

Vatikan'daki diplomatik gözlemcilere göre Washington'ın pazar günü Papa'nın girişimiyle Vatikan tarafından açıklanan Rusya ve Ukrayna arasında barışçıl müzakerelere ev sahipliği yapma teklifinin ayrıntılarını bilmek istemesinden dolayı ABD’nin bu görüşmeyi dün sabah yapmayı istedi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Papa 14. Leo ve ardından İtalya'nın başkenti Roma’da ABD Başkan Yardımcısı Vance ile yaptığı uzun görüşmenin ardından bu girişime yanıt vermekte gecikmezken, ABD heyetinin çevrelerinden Washington'ın bu girişimi memnuniyetle karşıladığı sızıyordu. Zelenskiy, Vance ile görüşmesinin ardından X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, ‘Ukrayna'nın Rusya ile gerçek müzakerelere hazır olduğunu, ancak öncelikle koşulsuz bir ateşkese varılması gerektiğini’ ifade etti.

cdfvgthy
Zelensky ile Papa arasında 18 Mayıs'ta gerçekleşen görüşmeden bir kare (AFP)

Vatikan’ın eski Dışişleri Bakanı Pietro Parolin, cuma günü İstanbul'da Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında yapılan müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanmasını bir ‘felaket’ olarak nitelendirdi. Parolin, Papa 14. Leo'nun Moskova ve Kiev arasında doğrudan müzakerelere ev sahipliği yapmayı ve gerekli tüm garantileri sağlamayı teklif ettiğini açıkladı.

Parolin, özellikle İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un Papa 14. Leo'nun göreve başlama törenine katılması ve ardından İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile görüşmesi nedeniyle Vatikan'ın İsrail ve Filistinliler arasında benzer görüşmelere ev sahipliği yapma olasılığı sorulduğunda, “Böyle bir girişim için koşullar henüz mevcut değil” yanıtını verdi.

Avrupa’nın ‘dışarıda bırakılma’ korkusu

Öte yandan Avrupalı diplomatik kaynaklar, Avrupa’nın en etkili ülkeleri olan Fransa, Almanya, Polonya, İngiltere ve daha sonraki aşamada İtalya'nın liderleri tarafından geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirilen yoğun çabaların ve temasların, Avrupa'nın Ukrayna'daki savaşı sona erdirmeye yönelik herhangi bir müzakerede ötekileştirilmemesini sağlamayı amaçladığını söyledi.

dfgthyju
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron, cuma günü Tiran'da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi’ne katıldı (EPA)

Washington'ın Avrupa’yı, çerçevesi, koşulları ve yeri belirlenme aşamasına gelen Rusya-Ukrayna müzakerelerinin dışında tutma eğiliminin Avrupa ülkeleri arasında giderek artan endişelere yol açtığını belirten kaynaklar başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkelerinin Trump tarafından geçtiğimiz hafta başlarında Avrupa tarafını bilgilendirmeden Moskova ve Kiev arasında İstanbul'da doğrudan müzakereler yapılacağını duyurmasından ve bağışçı ülkelerin Ukrayna'ya yardım için sarf ettiği çabaları görmezden gelmesinden duyduğu rahatsızlığa işaret etti.

Almanya Başbakanı Friedrich Merz Roma'da yaptığı açıklamada, ABD ve Avrupa ülkelerinin Ukrayna’daki savaşı mümkün olan en kısa sürede sona erdirmek için birlikte çalışmaya kararlı olduklarına inandığını, ancak daha fazla koordinasyona ihtiyaç olduğunu söyledi.

efrgty
Macron, Starmer, Tusk ve Merz Ukrayna'nın başkenti Kiev’i ziyaret etti, 10 Mayıs 2025 (EPA)

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e eşlik eden diplomatik bir kaynak, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in perşembe günü Arnavutluk'un başkenti Tiran'dan ABD Başkanı Trump ile telekonferans aracılığıyla yaptıkları görüşmenin ardından bu üç Avrupalı liderin, Trump'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le yapacağı telefon görüşmesinden önce üç temel konuyu açıklığa kavuşturmak üzere Trump'la konuşmaları gerektiğini vurguladıklarını söyledi.

Diplomatik kaynağın aktardığına göre bu üç temel konu şunlar:

1- Rusya Devlet Başkanı Putin’in 2022 yılında yaptıklarını gerçekleştirecek güce ve araçlara sahip olduğu yönündeki açıklamalarından sonra Beyaz Saray'ın başındaki ismin Putin'le yapacağı görüşmelere ilişkin niyetini öğrenmek.

2- Moskova'nın ateşkes ve barışçıl müzakerelerin başlatılması çağrısına yanıt vermemesi durumunda Rusya ve bazı müttefiklerine yönelik yeni ve sert bir yaptırım paketi hazırlamak.

3- Avrupa'nın müzakerelerden dışlanmayacağına dair garanti almak.