Kral babun örümceğinin zehrinin neden bu kadar acı verdiği çözüldü

Kral babun örümceği veya "P. muticus" (Volker Herzig)
Kral babun örümceği veya "P. muticus" (Volker Herzig)
TT

Kral babun örümceğinin zehrinin neden bu kadar acı verdiği çözüldü

Kral babun örümceği veya "P. muticus" (Volker Herzig)
Kral babun örümceği veya "P. muticus" (Volker Herzig)

Bilim insanları kral babun örümceğinin ısırığının neden şiddetli ve yakıcı bir ağrıya sebep olduğunu ortaya çıkardı. Bu ilerleme kronik ağrı için yeni tedavilerin geliştirilmesine öncülük edebilir.
Aralarında Avustralya'daki Wollongong Üniversitesi'nden Rocio K. Finol-Urdaneta'nın da bulunduğu bilim insanları, örümceğin zehrinin vücutta hedef aldığı molekülleri de belirledi.
Ağrı oluşumu ve rahatsızlık hissi her örümcek zehirlenmesinin (ısırık veya sokma nedeniyle zehir veya toksine maruz kalma) ortak özelliği olsa da bilim insanları, kral babun gibi Eski Dünya örümceklerinin ısırıklarından kaynaklanan şiddetli ağrıların yeterince anlaşılmadığını söyledi.
Örümcek zehirleri tipik olarak vücuttaki sinir ve kas hücrelerinde sinyal iletiminde rol oynayan iyon kanallarını ve reseptörleri modüle ederek insanlarda felce ve zehirlenmeye neden olan nörotoksinler içerir.
Pazartesi günü PNAS adlı akademik dergide yayımlanan yeni çalışmada araştırmacılar, Kenya ve Tanzanya'da bulunan büyük kral babun tarantulalarının (Pelinobius muticus) zehrini analiz etti.
Araştırmacılar, inhibitör Pm1a proteininin tarantula zehrinde bol miktarda bulunduğunu ve bunun vücuttaki birden fazla iyon kanalına etki ederek şiddetli ağrıya yol açtığını belirledi.
Bilim insanları yetişkin farelerde ve farelerin vücudundan ayrılmış duyu sinir hücrelerinde Pm1a peptidinin sentetik bir versiyonunun etkilerini incelediğinde iyon kanalları, sodyum akımları ve potasyum akımları gibi sinir sinyali iletiminde rol oynayan birkaç yolu modüle ettiğini buldu.
Araştırmacılar beraberinde gelişen etkilerin nosiseptörler olarak bilinen "ağrı algılayan nöronlarda aşırı uyarılganlığa" neden olduğunu söyledi.
Ayrıca araştırmacılar, örümceklerin bir savunma stratejisi olarak acı yaratmak adına avantaj sağlamak için birden fazla reseptörü hedef alan tek bir küçük protein kullandığını öne sürdü.
Bilim insanları, voltaj kapılı sodyum kanalları gibi bazı sinir sinyali iletim yollarının farmakolojik inhibisyonunun bu etkileri tersine çevirebileceğini iddia etti.
Proteinin bir membran proteini gibi belirli bir moleküler hedefe bağlanmak yerine, çoklu reseptörler aracılığıyla uyarılganlık gibi spesifik bir fizyolojik işlevi hedefleme kabiliyetinin, ağrı üreten savunma zehirlerinin evrimsel adaptasyonu olabileceğini de eklediler.
Araştırmacılar çalışmada, "Ağrı yayılımında yer alan uyarılgan ve engelleyici iyon kanallarının koordineli modülasyonu, ağrıya neden olan savunma zehirlerinde idareli ve etkili bir savunma stratejisini temsil edebilir" ifadelerini kullandı.
Bilim insanları, "Ek olarak, tamamlayıcı oyuncuları 'multimodal analjezikler' ile hedefleyerek nöronal uyarılganlığı baskılamak, kronik ağrının tedavisi için yeni terapötik alternatifler sağlayabilir" diye ekledi.
Independent Türkçe



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell