Muhtemelen daha önce duymadığınız 5 tuhaf hayvan türü

Kapibaralar eksi 25 dereceye kadar düşen soğuk havalarda rahatlıkla yaşayabilir (Wikimedia Commons)
Kapibaralar eksi 25 dereceye kadar düşen soğuk havalarda rahatlıkla yaşayabilir (Wikimedia Commons)
TT

Muhtemelen daha önce duymadığınız 5 tuhaf hayvan türü

Kapibaralar eksi 25 dereceye kadar düşen soğuk havalarda rahatlıkla yaşayabilir (Wikimedia Commons)
Kapibaralar eksi 25 dereceye kadar düşen soğuk havalarda rahatlıkla yaşayabilir (Wikimedia Commons)

Bilim insanları, dünyada yaklaşık 9 milyon hayvan türü olduğunu tahmin ediyor. Ancak kara hayvanlarının yüzde 86'sı ve deniz hayvanlarının yüzde 91'i henüz sınıflandırılamadı.
Bu türlerin kategorize edilmesi 1200 yıl sürebilir ve 300 binden fazla uzmanın bunun üzerinde çalışması gerekebilir. Yani ne yazık ki bunlardan birçoğu sınıflandırılamadan yok olacak.
Tanımlanmış hayvan türleri arasında bile adı hiç duyulmamış canlılar var. İşte birçok kişinin muhtemelen duymadığı yabani hayvan türleri…

Amami tavşanı

Amami tavşanının Latince adı Pentalagus furnessi (Wikimedia Commons)
Nadir bir tavşan türü olan Amami, yalnızca Japonya'nın güneyindeki Amami Takımadaları’nın bir parçası olan iki küçük adada görülebilir.
Gece ortaya çıkan, 4 ila 6 kiloluk tavşanın özellikleri geçmişten bu yana çok değişmedi. Bu yüzden bazen "yaşayan fosil" diye de anılıyor.
Amamiler diğer tavşanların aksine, yılda sadece iki kez ürüyor ve yalnızca bir veya iki yavru doğuruyor.

Bongo

Bongoların Latince adı Tragelaphus eurycerus (Wikimedia Commons)
Antilop ailesinin üyesi olan bongolar, Afrika ovalarında ve dağlarında yaşıyor. Bongoların dikkat çekici boynuzları ve kırmızımsı bir kürkü var. Ayrıca gövdelerindeki beyaz çizgiler de en önemli özelliklerinden.
Gececi olmalarına ve bu yüzden nadiren görülmelerine rağmen, av köpekleri bongoları bulmada çok başarılı. Bu nadir antiloplar sıklıkla ganimet avcılığının kurbanı oluyor.
Yaban hayatında sadece 100 kadar dağ bongosu kaldı. Bu da söz konusu hayvanların ciddi tehlike altında olduğu anlamına geliyor.

Kapibara

Kapibaraların Latince adı  H. hydrochaeris (Wikimedia Commons)
Anavatanı Güney Amerika olan bu canlılar dünyanın en büyük kemirgenleri. 100 kiloluk bir kemirgen fikri korku filmlerinden fırlamış gibi görünse de son derece dost canlısı.
Yarı suda yaşayan otobur hayvanlar, genellikle yılanlara ve timsahlara yem oluyor.
Capibaralar, insanların yakınında yaşamaya adapte olmuş durumda. Ancak insanlar tarafından da etleri için avlanıyor.

Pangolin

Şu anda tehdit altında 8 pangolin türü var (Wikimedia Commons)
Çoğu kişi Kovid-19 pandemisinden önce pangolinleri muhtemelen duymadı. Pangolinlerin yeni koronavirüsü insanlara aktardığı düşünülen olası hayvanlardan biri ilan edilmesiyle dünya onlarla tanıştı.
Genellikle karıncayiyenlerle karıştırılsa da pangolinler dünyanın tek pullu memelisi. Asya ve Afrika’da yaşayan pangolinlerin pulları geleneksel tıpta kullanılıyor.
Çin yönetimi pandeminin patlak vermesiyle pangolin ticaretini yasaklamıştı.

Dev kalamar

Latince adı Architeuthis olan dev kalamarlar tarih boyunca çeşitli efsanelere konu oldu (Wikimedia Commons)
Ahtapotlar ve kalamarlar tanınmış hayvanlar olsa da birçok kişi dev kalamarlara aşina değil.
Yemek tabağı kadar büyük gözleri olan bu hayvanlar, Kuzey Atlantik ve Kuzey Pasifik'te okyanusun derinliklerinde yaşıyor.
Boyları 9 metreyi bulan dev yaratıkların ömrüyse sadece 5 yıl. 
Independent Türkçe, Discover Magazine 



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging