Yapay rahimlerdeki bebeklere bakacak robot dadı Çin'de geliştirildi

Çin'de yapay rahimlerdeki embriyolarla ilgilenecek robot dadı test ediliyor (Unsplash)
Çin'de yapay rahimlerdeki embriyolarla ilgilenecek robot dadı test ediliyor (Unsplash)
TT

Yapay rahimlerdeki bebeklere bakacak robot dadı Çin'de geliştirildi

Çin'de yapay rahimlerdeki embriyolarla ilgilenecek robot dadı test ediliyor (Unsplash)
Çin'de yapay rahimlerdeki embriyolarla ilgilenecek robot dadı test ediliyor (Unsplash)

Çin'de bilim insanları yapay rahimlerde büyüyen insan embriyolarının takibi ve bakımı için robotik bir yapay zeka sistemi oluşturdu.
Yapay zeka robotu dünyanın en kalabalık ülkesindeki nüfus artış sorunlarına muhtemel bir çözüm olarak geliştiriliyor. Çin'de doğum oranları yakın zamanda son 60 yılın en düşük seviyesine geriledi.
Çin'in doğusunda yer alan Jiangsu eyaletindeki Suzhou Biyomedikal Mühendisliği ve Teknolojisi Enstitüsü'nden araştırmacılar, robotu karbondioksit, beslenme ve diğer çevresel girdileri gözlemleme, belgeleme ve manuel olarak ayarlamayı içeren, yoğun emek isteyen görevi üstlenmesi için geliştirdi.
Cihazı ilk kez haberleştiren South China Morning Post'a göre robot, embriyoları gelişim potansiyellerine göre de sıralayabiliyor.
Journal of Biomedical Engineering adlı bilimsel dergide yayımlanan araştırma makalesinde robot dadının halihazırda yapay rahim ortamındaki hayvan embriyolarını beslemek için nasıl kullanıldığı anlatıldı.
Makalede "İnsana özgü embriyo gelişiminin fizyolojisi hakkında hâlâ çözülmemiş pek çok gizem var" ifadesi yer alırken bu teknolojinin "yaşamın kökenini ve insanlarda embriyonik gelişimi daha iyi anlamaya yardımcı olmakla kalmayıp doğuştan gelen özürleri ve üreme sağlığına dair başka önemli sorunları çözmek için teorik bir temel sağlayacağı" da belirtildi.
Makaleye göre sistem, fetüsün kadın rahminin doğal ortamında olduğundan daha güvenli ve verimli büyümesini sağlıyor.
Söz konusu teknoloji, Ted Chiang'ın beğeni toplayan 2019 tarihli derlemesi Nefes'te (Exhalation) yer alan Dacey'nin Patentli Otomatik Dadısı adlı kısa hikayedeki mekanik dadıyı çağrıştırıyor.
Chiang'ın hikayesinde sadece otomatik bir dadı tarafından yetiştirilen bir çocuk diğer insanlarla etkileşime girme yetisinden yoksun olarak büyür.
Çinli araştırmacılar embriyoların gelişimi için güvenli bir şekilde kullanılabileceğini kanıtlamış olsa da teknolojinin iki haftalık gelişimini tamamlamış insan fetüslerinde kullanılmasını önleyecek yasal engeller hâlâ mevcut.
Independent Türkçe



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell