ABD’nin şu ana kadar öldürdüğü DEAŞ ve El Kaide liderleri kimler?

ABD Kureyşi’nin öldürülmesi veya yakalanması için 5 milyon dolar ödül koymuştu (Reuters)
ABD Kureyşi’nin öldürülmesi veya yakalanması için 5 milyon dolar ödül koymuştu (Reuters)
TT

ABD’nin şu ana kadar öldürdüğü DEAŞ ve El Kaide liderleri kimler?

ABD Kureyşi’nin öldürülmesi veya yakalanması için 5 milyon dolar ödül koymuştu (Reuters)
ABD Kureyşi’nin öldürülmesi veya yakalanması için 5 milyon dolar ödül koymuştu (Reuters)

ABD Başkanı Joe Biden, ABD Özel Harekat Kuvvetleri’nin Çarşamba gece yarısı Suriye’nin kuzeybatısında gerçekleştirdiği terörle mücadele operasyonunda DEAŞ lideri Ebu İbrahim el-Haşimi el-Kureyşi’nin öldürüldüğünü açıkladı.
Biden, Suriye’nin İdlib kentinde düzenlenen operasyon hakkında Beyaz Saray’da düzenlediği basın toplantısında ABD askerleri arasında can kaybı olmadığını da bildirdi.
Yerel sağlık görevlilerine göre, ABD’nin Suriye’nin Atme kasabasındaki operasyonu sırasında 6’sı çocuk ve 4’ü kadın olmak üzere 13 kişi hayatını kaybetti.
Washington Post gazetesine konuşan ABD’li yetkililer, bu görevin aylardır planlandığını söyledi.
Gazete, ABD’nin DEAŞ ve El Kaide’nin üst düzey liderlerini hedef alan operasyonlarını sondan başa doğru şu şekilde derledi;

Ebu Bekir el-Bağdadi
ABD eski Başkanı Donald Trump, Ekim 2019’da dönemin DEAŞ lideri Bağdadi’nin Suriye’deki bir ABD askeri operasyonu sırasında öldüğünü açıkladı.
26 Ekim 2019’da düzenlenen bir gece operasyonunda, helikopterler ile Suriye’nin kuzeybatısına gelen ABD özel harekat timi, Bağdadi’nin bulunduğu duvarla çevrili binaya saldırı başlattı.
Trump, operasyonun ardından yaptığı açıklamada, Bağdadi’nin operasyon sırasında binanın altındaki tünellere kaçtığını, çıkmaz bir tünelin sonuna ulaştığında üzerindeki patlayıcıyı infilak ettirerek kendisi ve 3 çocuğunu öldürdüğünü söyledi.
ABD’li yetkililer, ABD istihbarat teşkilatlarının Bağdadi’yi çeşitli radikal grupların faaliyet gösterdiği İdlib’e kadar takip ettiğini açıkladı.
Yetkililer, operasyonda iki ABD askerinin hafif şekilde yaralandığını ve aralarında Bağdadi’nin eşleri olduğu söylenen patlayıcı yelek giyen iki kadın da dahil olmak üzere diğer silahlı kişilerin öldürüldüğünü bildirdi.
Dönemin Savunma Bakanı Mark Esper CNN’e verdiği demeçte, operasyonun amacının Bağdadi’yi yakalamak olduğunu söyledi.
Ebu İbrahim el-Haşimi el-Kureyşi, Bağdadi’nin öldüğü operasyondan birkaç gün sonra DEAŞ liderliğini devraldı.
Şubat 2020 tarihli Pentagon raporunda, Bağdadi’nin öldürülmesinin örgütün komuta yapısı veya operasyonları üzerinde çok az etkisi olduğuna dikkat çekildi.

Hamza bin Ladin
Trump, Eylül 2019’da, El Kaide kurucusu Usame bin Ladin’in oğlu Hamza bin Ladin’in Afganistan-Pakistan bölgesindeki bir terörle mücadele operasyonunda ABD güçleri tarafından öldürüldüğünü açıkladı.
Ancak Hamza’nın daha önce öldüğüne işaret eden haberler, operasyonun zamanlaması konusunda belirsizlik yarattı.
Trump daha sonraki bir açıklamasında Hamza’yı ‘El Kaide’nin varisi’ olarak nitelendirdi.
Terör uzmanları da, Hamza’nın El-Kaide örgütü DEAŞ ile rekabet halindeyken genç militanlar için çekici bir figür olduğunu vurguladı.
Ancak bazı analistler Hamza’nın El Kaide üzerindeki etkisini sorguladı. 
Üst düzey El Kaide liderlerinin Yemen ve Libya’daki ABD saldırılarında öldürülmesinin, örgütün ideolojisinin yayılmasını durdurmada hiçbir etkisi olmadı.

Usame bin Ladin
Eski Başkan Barack Obama 2009’da göreve geldiğinde, dönemin CIA Direktörü Leon Panetta’ya Usame bin Ladin’in öldürülmesi veya yakalanmasını birinci öncelik haline getirmesi yönünde talimat verdi.
Obama ve üst düzey yetkililer, 1 Mayıs 2011 gecesi Beyaz Saray Durum Odası’ndan, ABD askerlerinin Usame bin Ladin’in saklandığı yerleşkeyi basmak üzere Afganistan’dan Pakistan’ın Abbottabad şehrinde uçuşunu izledi. 
ABD Özel Kuvvetleri, 54 yaşındaki bin Ladin’i öldürdü ve cesedini, bir yığın evrak ve kişisel eşyalarını aldı.
Operasyonun ardından açıklama yapan Obama, bin Ladin’in ölümünü ‘El Kaide’yi yenilgiye uğratma mücadelesinde en önemli başarı’ olarak nitelendirdi ve Usame bin Ladin’in ölümüyle dünyanın daha iyi ve daha güvenli bir yer haline geldiğini söyledi.
Kısa bir süre sonra yapılan anketler, ABD halkı tarafından operasyonun geniş çapta onaylandığını gösterdi.
ABD’nin müttefikleri de operasyona övgüde bulundu.
Ancak insan hakları grupları ve bazı avukatlar, ABD kuvvetlerinin Usame bin Ladin’i canlı yakalamaya ve onu yargılamaya çalışması gerektiğini savunarak, öldürmenin yasal ve etik olmadığını ifade etti.

Ebu Musab ez-Zerkavi
ABD güçleri, 7 Haziran 2006’da El Kaide’nin Irak’taki lideri Ebu Musab Zerkavi’yi Bağdat’ın kuzeyindeki bir eve düzenledikleri hava saldırısında öldürdü.
El Kaide bağlantılı web siteleri hızla ölümü teyit ederek, Zerkavi’nin ‘şehitliğe’ ulaştığını ifade etti.
Askeri yetkililer, operasyonda bir çocuk ve bir kadın da dahil olmak üzere 6 kişinin öldüğü bilgisini verdi.



Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
TT

Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın seçkin üniversitelerle mücadelesinin başlamasından sadece birkaç gün sonra, federal göçmenlik görevlileri mart ayında New York'taki Columbia Üniversitesi'ndeki yurdunda Filistinli öğrenci Mahmud Halil'i gözaltına aldı.

Trump yönetimi, Filistinlileri destekleyen diğer yabancı öğrencileri gözaltına alarak ve Halil'in en önde gelen aktivistlerinden biri olduğu Filistin yanlısı öğrenci protesto hareketine tanık olan Columbia, Harvard ve diğer özel eğitim kurumlarına verilen milyarlarca dolarlık araştırma hibelerini iptal ederek mücadelesini artırırken, Halil üç aydan fazla bir süre Louisiana kırsalındaki bir gözaltı merkezinde tutuldu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre 30 yaşındaki Halil, “Soykırıma karşı durduğum için hiç pişman değilim… Doğru olanı savunduğum için, yani savaşa karşı çıktığım ve şiddete son verilmesi çağrısında bulunduğum için pişman değilim” ifadelerini kullandı.

Halil, hükümetin kendisini susturmaya çalıştığına ama aksine bunun kendisine daha geniş bir platform sağladığına inanıyor.

Halil serbest bırakıldıktan sonra New York'a döndüğünde havaalanında Trump'ın siyasi muhaliflerinden Temsilci Alexandria Ocasio-Cortez tarafından karşılandı. Gözaltına alındığı için doğumunu kaçırdığı eşi ve küçük oğluyla buluştuğu sırada destekçileri Filistin bayrakları salladı.

İki gün sonra Columbia Üniversitesi'nin Manhattan kampüsü yakınlarındaki katedralin merdivenlerinde düzenlenen bir mitingin yıldızı oldu ve burada üniversite yetkililerini eleştirdi.

Geçtiğimiz hafta, 2025 New York Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde Demokrat Parti ön seçimini kazanan Filistin yanlısı Zohran Mamdani ile birlikte coşkulu kalabalığın karşısına çıktı.

Halil şunları söyledi: “Bu durumda olmayı ben seçmedim; Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) seçti... Bunun elbette hayatım üzerinde büyük bir etkisi oldu. Dürüst olmak gerekirse halen yeni gerçekliğim üzerine düşünmeye çalışıyorum.”

Mayıs ayındaki mezuniyet törenine katılamayan Halil gözaltından işsiz olarak çıktı. Uluslararası bir yardım kuruluşunun siyasi danışman olarak çalışması için yaptığı teklifi geri çektiğini söyledi.

Hükümet temyiz başvurusunu kazanıp onu tekrar gözaltına alabilir. Bu nedenle Halil önceliğinin oğlu ve diş hekimi eşiyle mümkün olduğunca çok zaman geçirmek olduğunu ifade etti.

Suriye'deki bir Filistin mülteci kampında doğan Halil'in eşi Dr. Nur Abdullah ABD vatandaşı. Halil'e geçen yıl ABD'de kalıcı oturma izni verildi.

Yüksek lisans öğrencisi olarak 2022 yılında New York'a taşındı ve Columbia Üniversitesi yönetimi ile üniversitenin İsrail ordusunu destekleyen silah üreticileri ve diğer şirketlere yaptığı yatırımlara son vermesini talep ederek kampüs parkında eylem yapan protestocular arasındaki başlıca öğrenci müzakerecilerinden biri oldu.

Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

Halil herhangi bir suçla itham edilmedi. Ancak ABD hükümeti geniş kapsamlı bir göçmenlik yasasına dayanarak onun ve diğer bazı Filistin yanlısı uluslararası öğrencilerin ‘yasal ancak tartışmalı’ konuşmalarının ABD'nin dış politika çıkarlarına zarar verebileceği gerekçesiyle sınır dışı edilmeleri gerektiğini savundu.

Davaya bakan federal yargıç, Trump yönetiminin Halil'i sınır dışı etmek için öne sürdüğü temel gerekçenin, ifade özgürlüğü haklarının anayasaya aykırı bir şekilde ihlal edilmesi olduğuna hükmetti. Hükümet karara itiraz ediyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Abigail Jackson sorulara cevaben şunları söyledi: “Bu ifade özgürlüğü ile ilgili değil, Hamas teröristlerini desteklemek ve kampüsleri güvensiz hale getiren ve Yahudi öğrencileri taciz eden kitlesel protestolar düzenlemek için ABD'de bulunma hakkı olmayan kişilerle ilgili.”

Columbia Üniversitesi'nin politikasına meydan okuma

Halil, antisemitizm bahanesini kınadı ve Yahudi öğrencileri protesto hareketinin ‘ayrılmaz bir parçası’ olarak tanımladı. Hükümetin, Trump'ın Amerikan karşıtı, Marksist ve ‘radikal sol’ ideolojilerin hâkim olduğunu söylediği Amerikan yüksek öğretimini yeniden şekillendirmek için ‘antisemitizmi’ bahane olarak kullandığını söyledi.

Trump yönetimi Columbia'ya ve diğer üniversitelere, çoğunlukla biyomedikal araştırmalar için verilen federal hibe parasının, hükümet kimi kabul ettikleri, işe aldıkları ve ne öğrettikleri konusunda daha fazla denetime sahip olmadıkça devam etmeyeceğini bildirdi ve ‘daha fazla entelektüel çeşitlilik’ çağrısında bulundu.

Harvard'ın aksine Columbia Üniversitesi, hükümetin hibeleri aniden iptal etmesine itiraz etmedi ve Trump yönetiminin protestolarla ilgili kuralların sıkılaştırılması yönündeki bazı taleplerini, finansmanın yeniden başlatılmasına yönelik müzakerelerin ön koşulu olarak kabul etti.

Halil, Columbia'nın eylemlerini yürek parçalayıcı olarak nitelendirdi. Halil, “Columbia, yükseköğretim kurumlarının nasıl yönetildiğine dair her ayrıntıya müdahale etmesine izin vererek kurumu Trump yönetimine teslim etti” dedi.

Columbia Üniversitesi yönetimi, müzakereler devam ederken akademik özerkliği korumanın ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtti.

Columbia Üniversitesi Sözcüsü Virginia L. Abrams, üniversite yetkililerinin Halil'in nitelendirmesine ‘kesinlikle katılmadıklarını’ ifade etti.

Abrams yaptığı açıklamada, “Columbia Üniversitesi, Halil de dahil olmak üzere, öğrencilerin güçlü bir şekilde inandıkları konularda konuşma hakkını tanır... Ancak üniversitenin, kampüsteki herkesin ayrımcılık ve tacizden uzak bir kampüs topluluğuna katılabilmesini sağlamak için kurallarına ve politikalarına uyması da önemlidir” ifadelerini kullandı.

Halil, Columbia ve Trump'ın hedefindeki diğer üniversiteleri öğrencilerine kulak vermeye çağırdı.

Halil sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Öğrenciler, bu kampüsün insan hakları ve uluslararası hukuka nasıl uyabileceğine ve tüm öğrencileri nasıl kapsayabileceğine dair net bir plan sundular... Meselelerin neresinde dururlarsa dursunlar herkes kendini eşit hissedecek... Üniversite yönetimi öğrencileri dinlemek yerine siyasi baskıya boyun eğmeyi tercih ediyor.”