İsrail Hava Kuvvetleri yeni zorluklar nedeniyle değişikliğe gidiyor: Felaket meydana gelmesi an meselesi

Bir güvenlik raporuna göre felaket meydana gelmesi an meselesi.

İsrail savaş uçağı. (Reuters)
İsrail savaş uçağı. (Reuters)
TT

İsrail Hava Kuvvetleri yeni zorluklar nedeniyle değişikliğe gidiyor: Felaket meydana gelmesi an meselesi

İsrail savaş uçağı. (Reuters)
İsrail savaş uçağı. (Reuters)

Amal Şehade
İsrail Ordusu Harekât Birimi, bölgedeki son değişikliklerin hava kuvvetleri açısından yeni bir meydan okuma oluşturduğunu ve hava kuvvetlerini ister Lübnan isterse de Suriye’ye yönelik olsun, kuzey sınırlarındaki faaliyetlerinde değişikliğe gitmek zorunda bıraktığını açıkladı.
Güvenlik birimleri ve ordu komutanlığının söz konusu gelişmeleri görüşmek üzere yaptıkları toplantılarda, Hizbullah’ın saha hava savunmasını ortaya çıkarma konusu gündeme getirildi. İsrail güvenlik liderliği, bu savunmayı hava kuvvetlerine bir meydan okuma ve Hizbullah’tan Lübnan’daki koşulların değiştiğine dair bir mesaj olarak değerlendirdiler. Bu durum, Harekât Birimi’ndeki subaylara göre hava kuvvetleri ve faaliyetleri açısından ciddi ve benzeri görülmemiş bir tehdit oluşturuyor ve bir değişikliğe gidilmesini gerekli kılıyor.
İsrail ordusu Suriye’de savaş uçaklarına doğru ateşlenen uçaksavar füzelerde bir artış gözlemlediğini ve bu durumun, hava kuvvetlerinin Suriye’deki operasyonel faaliyetler sırasında sahip olduğu özgürlüğü azaltabileceğini duyurdu. İsrail ordusu ayrıca üstünlüğü korumak için bu konunun ele alınmasının gerekliliğine dikkat çekti.

Teknolojik gelişmeler yoluyla mücadele
Bölgedeki güvenlik durumuna ilişkin araştırmalar, ordu ve güvenlik liderlerinin gündeminde geniş bir yer tutuyor. Ordudaki Harekât Birimi’nin toplantılarından sızdırılan bilgilere göre kuzey bölgesindeki güvenlik durumu, hava kuvvetlerinin faaliyetlerinin niteliğinde bir değişiklik yapılmasını ve çoğu istihbarat bilgisi toplamak amacıyla gerçekleştirilen üst uçuşların uygulanması sırasında dikkatli olunmasını zorunlu kılıyor. Öyle ki İsrail, özellikle Lübnan’a yönelik veya Suriye’de İran ve Hizbullah’a ait mevziileri ya da Lübnan’a uzanan yollarda silah taşıyan kamyonları hedef almaya yönelik istihbarat bilgisi edinmek amacıyla uçuşlar gerçekleştiriyor.
Ordu ve Savunma Bakanlığı’nın yaptığı görüşmelerin sonucuna göre İsrail planından geri adım atamaz ve belirlediği kırmızı çizgilerin aşılmasına izin veremez. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İsrailli subaylar, Hizbullah ve İran’ın, İsrail’i tehdit edecek şekilde Lübnan’ın çeşitli yerlerinde terör tesisleri inşa etmeyi sürdürmesi halinde ‘İsrail ordusunun Lübnan hava sahasındaki hareket özgürlüğünden ve istihbarat bilgisi toplama misyonlarından vazgeçmeyeceği’ tehdidinde bulundular.
Son gelişmeler ve durumun hava kuvvetleri açısından oluşturduğu tehdit ve tehlike göz önüne alındığında İsrail, teknolojik mekanizma ve teçhizatı modernize ederek ve geliştirerek, özellikle de Lübnan’daki değişikliklerle mücadele etmeye çalışıyor. İsrail ayrıca yaşanan değişiklerle, ‘İsrail Hava Kuvvetleri’nin üstünlüğünü korumanın’ ve ‘Hizbullah’ın İsrail sınırları içinde bir savaş uçağını veya insansız hava aracını düşürme olasılığına karşı iyi hazırlanmış sağlam savunmalar sağlamanın’ bir yolu olarak yenilikçi hareket şekillerinde radikal değişiklikler yaparak da yüzleşmeye çabalıyor.
Güvenlik raporunun yazarları şu ifadelere yer verdiler:
“İsrail’in elindeki istihbarat bilgileri, Lübnan’daki zorlu ekonomik ve siyasi duruma rağmen Hizbullah’ın ‘parti tarafından İsrail’e karşı büyük zorluklar oluşturan hassas füze projesi’ de dahil olmak üzere askeri yeteneklerini inşa etmeye ve güçlendirmeye devam ettiğini gösteriyor. Hizbullah, Rus yapımı SA-17 ve SA-8 hava savunma sistemlerini Suriye’den Lübnan’a aktarmayı başardı ve İsrail uçuşlarını engellemek ve uçakları vurmak için sistemler de transfer edildi.”
Ordunun tahminlerine göre Hizbullah savaşçıları, bu sistemleri Rus topraklarında çalıştırmak için de eğitildi.

İsrail’in korkuları
İsrail’in bölgede yaşanan gelişmelerle ilgili korkuları kapsamında, Yahudi devletine yönelik artan tehditler de bulunuyor. İsrail’de beklenen tehditlerin başlıcaları arasında İran’ın nükleer silahları ve İsrail’in işgal edilme olasılığı bulunuyor.
Ordunun tanık olduğu durum göz önüne alındığında askeri yetkililer, gelecekteki herhangi bir çatışmanın bir felakete yol açabileceği konusunda uyarı yaptılar. İsrail medyası tarafından nakledilen ve yetkililere sunulan bir raporda tavsiye edilen acil eylem tavsiyeleri şöyle sıralandı:
-Tedarik: Rapora göre ordunun başvurabileceği tedarikler, gelişim eksikliği nedeniyle bir sonraki savaşta etkinlik gösteremeyecek. Bu durum, ordunun faaliyetinin en az bir veya iki gün durmasına yol açacak. Zira binlerce ordu kamyonu eski ve savaş sırasında tedarik için de uygun değil. Raporda konuya dair yer alan şu ifadeler dikkat çekici:
“Ordu, kolordu nakliyesi ve savaşta mali yeteneğinin güvence altına alınması ile ilgili sistemlerin çoğunu özelleştirdi ve sivil şirketlere verdi. Bu şirketler, birliklere akaryakıt, mühimmat, gıda, teçhizat, yedek parça, su, yedek malzeme, tank, zırhlı personel taşıyıcı, tamir garajı, araç ve ağır mekanik teçhizat teslim etmek zorundadır.”
-Sınır köylerinin korunması: Topraklarına ve köylerine düşecek binlerce roket ve top mermisi karşısında kuzeydeki sınır köylerini koruyan kimse yok. Hatta sınırı geçip köyleri ele geçirmeye çalışacak yüzlerce hatta binlerce Hizbullah savaşçısı bulunuyor. Rapora göre ise İsrail ordusu, bu köyleri korumaya hazır değil. Bu nedenle sınır köyleri kendilerini savunmak zorunda. Ordu, bu köylere silah sağlayıp eğitim vermek yerine hırsızlık korkusuyla köy sakinlerinin silahlarını topluyor. Bu, Celile halkının can güvenliği konusunda akılsız ve sorumsuz bir düşünce.
-Halkı iç cepheye yönelik tehdit konusunda bilgilendirmek ve iç cepheyi savaşa hazırlamak: Savaş alanının dışındaki nüfus ve beölgeler,  çoklu savaş alanlarının merkezi arenasına dönüştürülecek. Ordu, bu nüfusla sanki bir köle artığıymış gibi ilgileniyor. Rapora göre yaklaşık 10 milyon vatandaşın bulunduğu iç cephe, 1948’dekindenbu yana meydana gelecek olan en acımasız savaşa hazır değil. İsrail’in iç cephesinde her gün Akdeniz’de 3 bin roket, füze ve insansız hava aracı fırlatıldığından söz ediliyor. Sonuç olarak ise her gün yaklaşık 100 mevzi yok ediliyor.
Rapora göre İsrail modern silahlar sağlamalı ve İsrail ordusunun çok silahlı muharebe kabiliyetini geliştirmeli. ‘Karadan karaya’ füzeler, saldırı ve savunma lazerleri, ‘uçaksavarların insansız hava araçlarına karşı savunulması ve piyadelerin güçlendirilmesi’ önemli faktörler olarak görülüyor. Bunların, düşmanın insansız hava araçlarına füzelerine ve askerlerinin karadaki saldırılarına karşı uçaklara tamamlayıcı bir çözüm sağlayabilmesi mümkün.
-Piyadelerin güçlendirilmesi: Rapora göre son yıllarda piyade kuvvetleri, bütçesi ve insani gücü, kırmızı çizginin altına düştü ve bunlar, çok cepheli bir savaşa cevap verebilecek nitelikte değil. Rapor, ‘yedek sistemin savaşa uygun olmaması ve dibe vurmuş olması nedeniyle kara kuvvetlerinin savaştaki görevlerini yerine getiremeyecek kadar küçük olduğu’ konusunda uyarı yapıyor. İsrail ordusu ise artık bir sonraki savaşta yaşanacaklar gibi beş cepheyle (Lübnan, Suriye, Gazze, Batı Şeria ve 1948 Filistin toprakları) değil, en fazla bir buçuk cepheyle uğraşabilir.
Raporun yazarları, durumu göz ardı etmeye devam eden güvenlik birimlerini de eleştirdi ve ‘bir felaketin meydana gelmesinin an meselesi olduğu’ konusunda uyardılar.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.