Tunus Cumhurbaşkanı’ndan yargı yasasını değiştirme hamlesi

Kalkınma projeleri kapsamında ‘yolsuzluk yapan’ iş insanlarına yönelik af da bulunuyor.

Başkent Tunus, 10 Şubat’ta hakimlerin düzenlediği protestolara sahne oldu. (EPA)
Başkent Tunus, 10 Şubat’ta hakimlerin düzenlediği protestolara sahne oldu. (EPA)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı’ndan yargı yasasını değiştirme hamlesi

Başkent Tunus, 10 Şubat’ta hakimlerin düzenlediği protestolara sahne oldu. (EPA)
Başkent Tunus, 10 Şubat’ta hakimlerin düzenlediği protestolara sahne oldu. (EPA)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, 10 Şubat’ta yaptığı açıklamayla Yüksek Yargı Konseyi’nin feshedildiğini ve yerine başka bir konsey getirileceğini duyurdu. Ülke genelindeki kalkınma projeleri kapsamında ‘yolsuzluk davalarına’ karışan iş insanlarıyla cezai uzlaşma hususunda bir cumhurbaşkanlığı kararnamesi taslağının hazırlandığını söyleyen Said konuya dair ayrıntı vermedi.
Onlarca hakim 10 Şubat’ta, söz konusu açıklamalarla eş zamanlı olarak Adalet Sarayı önünde protesto gösterisi düzenledi. Gösteride ‘yargı bağımsızlığının Cumhurbaşkanı tarafından açık bir şekilde ihlal edilmesi ve Anayasa Mahkemesi’nin feshedilmesi’ protesto edildi. Hakimler, konseyin mevcut şeklinin değiştirilmesini kabul etmediklerini belirterek mevcut yapının yargının tek temsilcisi olduğunu vurguladılar.
Tunus Cumhurbaşkanı Said geçen perşembe günü, sanayide önemli ilerlemelere imza atan yedi ülkenin büyükelçilerinin yaptığı açıklamayı ve Yüksek Yargı Konseyi’nin feshedilmesi kararıyla ilgili endişeslerini eleştirmişti. Tunus’un özgürlük ve adalete olan bağlılığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Kays Said tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
“Bu ülkeler neden milyarlarla oynanırken Tunus devletindeki adalet eksikliğinden neden endişe duymadılar? Bu ülkeler, neden tüm suiistimaller, yağmalanan paralar, suikastlar ve gerçekleştiğini çok iyi bildikleri diğer konularla ilgili endişelerini dile getirmediler? Bu ülkeler halen kendilerini öğrencilerine ders veren bir öğretmen yerine koyuyorlar. Tunus egemen bir devlettir ve bir hukuk toplumu kurmaya çalışmaktadır. Kesinlikle kimsenin malikanesi veya bahçesi değildir.”
Ulusal Barolar Birliği, hakimlerin protestosuna karşı Yüksek Yargı Konseyi’nin ‘yargı ve hakimlerin bağımsızlığını sağlamada ve adalet tesisinin düzgün işleyişini sağlamada başarısız olduğunu’ bildirdi. Birlik açıklamasında “Konsey, her yıl yargı hareketinde sert eleştirilere maruz kaldı ve yargı makamının temsilcisi olmayı başaramadı” ifadelerini kullandı.
Barolar Birliği ayrıca yasayı ihlal eden, rastgele grevlerin yargı krizini derinleştireceğine ve vatandaşların yargıya olan güvensizliğini artıracağına dikkat çekti. Birlik, hakimlerin grevinin ‘uluslararası kriterlere göre yasa dışı ve adaletin inkârı’ olduğunu belirtirken bu durumun nedenleri ve arka planları hakkında birçok soru işareti olduğunu vurguladı.  
Diğer yandan Şükrü Beleyid ve Muhammed el-Brahmi suikastlarına bakan savunma makamı, 10 Şubat’ta Tunus’taki siyasi siyasi suikastlarla ilgili gerçekleri bulandıran yargıçlardan hesap sorulmasını talep etmek için Yüksek Yargı Konseyi binası önünde oturma eylemi düzenledi.
Eylemciler, Cumhurbaşkanı Said’i müdahale etmeye ve yargıda bekleyen davaları çözmeye çağırdı. Siyasi suikastlar dosyasının üzerini örtenlerden hesap sorulmasını talep edilirken  Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi’nin ev hapsine alınması gerektiği vurgulandı.
Birlik tarafından bugün başkent Tunus’taki Temyiz Mahkemesi önünde ikinci bir protesto eylemi düzenlenmesi bekleniyor. Beleyid ve Brahmi’nin savunma komitesi üyelerinden Rıda er-Radavi’ye göre organ, Tunus Temyiz Mahkemesi Başsavcısı’nın Nahda Hareketi’nin gizli biriminin davalarının manipüle edilmesine karışması hakkında yeni veriler sunacak. Radavi, diğer planlanan eylemlerle ilgili olarak, Barolar Birliği’nin Nahda Hareketi liderinin ikametgahı önünde paralel gösteriler düzenleyeceğini ve başkent Tunus’taki ‘Montplaisir’ bölgesinde Nahda Hareketi binasını da kapsayan başka bir oturma eylemine gidileceğini duyurdu.
Diğer yandan Tunus Genç Hakimler Birliği, Dünya Yargıçlar Birliği’ne şikâyette bulunacaklarını ve ‘Tunus’ta yaşananların araştırılması için’ bir komite kurulmasını talep edeceklerini bildirdi. Birlik ayrıca, Yüksek Yargı Konseyi’nin çalışmalarını aksatmaya ve yargıyı hedef almaya çalışan herkese karşı ceza davası açmayı düşündüklerini vurguladı. 
Söz konusu birliğin başkanı olan Murad el-Mesudi, medya organlarına yaptığı açıklamada, Tunus yargısına karşı işlenen ihlallerin kanıtlandığı belgelerin yer aldığı bir dosya sunulacağı bilgisini verdi. Mesudi, “Mevcut rejim, bağımsızlıktan bugüne kadar onaylanan, yargının bağımsızlığına ilişkin uluslararası anlaşmaları reddetmeye çalışıyor” dedi.
Mesudi, birliğin Dışişleri Bakanı’nı ‘yayınladıklarının arka planına karşı adli, ahlaki ve tarihi sorumluluk sahibi’ olarak gördüğünü vurguladğı açıklamasında bakanlığın Tunus yargısını ve hakimlerini daha fazla rencide etmek için kasıtlı bir girişimde bulunarak büyükelçilerin karşısında yanlış bilgiler yaydığını savundu.



Lübnan'ın Birleşmiş Milletler misyonu: Patlayıcılar ülkeye gelmeden önce iletişim cihazlarına yerleştirildi

İsrail'in Hizbullah telsizlerine yönelik saldırılarının ardından Lübnan güçlerinin imha etmeye hazırlandığı bir iletişim cihazı görülüyor (AFP)
İsrail'in Hizbullah telsizlerine yönelik saldırılarının ardından Lübnan güçlerinin imha etmeye hazırlandığı bir iletişim cihazı görülüyor (AFP)
TT

Lübnan'ın Birleşmiş Milletler misyonu: Patlayıcılar ülkeye gelmeden önce iletişim cihazlarına yerleştirildi

İsrail'in Hizbullah telsizlerine yönelik saldırılarının ardından Lübnan güçlerinin imha etmeye hazırlandığı bir iletişim cihazı görülüyor (AFP)
İsrail'in Hizbullah telsizlerine yönelik saldırılarının ardından Lübnan güçlerinin imha etmeye hazırlandığı bir iletişim cihazı görülüyor (AFP)

Lübnan'ın BM Daimî Temsilciliği, dün (Perşembe) Güvenlik Güvenlik Konseyi'ne yazdığı bir mektupta, Lübnanlı yetkililer tarafından yapılan ön incelemelerin, bu hafta patlayan iletişim cihazlarının “Lübnan'a gelmeden önce düzenlenmiş olduğunu” gösterdiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre konuyla ilgili bir toplantı öncesinde konseye gönderilen mektupta, “Ön incelemeler, hedef alınan cihazların Lübnan'a varmadan önce profesyonelce düzenlendiğini ve bu cihazlara elektronik mesajlar gönderilerek patlatıldığını göstermiştir” denildi. Misyon, saldırıların planlanması ve gerçekleştirilmesinden İsrail'in sorumlu olduğunu ifade etti.

15 ülkeden oluşan BM Güvenlik Konseyi, bombalamaları görüşmek üzere bugün toplanacak. Hizbullah'ın iletişim araçlarına yönelik saldırılar 37 kişinin ölümüne ve yaklaşık 3,000 kişinin yaralanmasına yol açtı. Bu durum Lübnan hastanelerinin üzerindeki yükü artırdı ve grubun yeteneklerinin tükenmesine yol açtı.

İsrail saldırılarla ilgili doğrudan yorum yapmadı, ancak bazı güvenlik kaynakları saldırıları İsrail istihbarat servisinin (Mossad) gerçekleştirmiş olabileceğini söyledi. Mossad'ın yabancı topraklara karmaşık saldırılar düzenleme konusunda uzun bir geçmişi var.