Tunus’taki yargı otoritesi krizi ‘meşruiyet çatışmasına’ dönüşüyor

Akademisyenler Cumhurbaşkanı Kays Said’i Yüksek Yargı Konseyi’ni feshetme kararından geri adım atmaya çağırdı.

Cumhurbaşkanı Kays Said’in Yüksek Yargı Konseyi’ni feshetme kararını protesto için Tunus’un başkentinde önceki gün yargıçların katılımıyla gösteriler düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Kays Said’in Yüksek Yargı Konseyi’ni feshetme kararını protesto için Tunus’un başkentinde önceki gün yargıçların katılımıyla gösteriler düzenlendi.
TT

Tunus’taki yargı otoritesi krizi ‘meşruiyet çatışmasına’ dönüşüyor

Cumhurbaşkanı Kays Said’in Yüksek Yargı Konseyi’ni feshetme kararını protesto için Tunus’un başkentinde önceki gün yargıçların katılımıyla gösteriler düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Kays Said’in Yüksek Yargı Konseyi’ni feshetme kararını protesto için Tunus’un başkentinde önceki gün yargıçların katılımıyla gösteriler düzenlendi.

Tunus’ta yargı otoritesi krizi ‘meşruiyet çatışmasına’ dönüştü. Zira Cumhurbaşkanı Kays Said’in feshetme kararı aldığı Yüksek Yargı Konseyi, varlığının meşru olduğuna vurgu yaparak, kurumun mevcut yapısıyla “ülkedeki yargı otoritesini temsil eden tek meşru anayasal kurum” olduğunu dile getirdi. Yargı Konseyi, Cumhurbaşkanı Said’in geçici bir konsey oluşturma sinyaline atıfta bulunarak, kuruma alternatif olarak ihdas edilecek herhangi bir yapının ‘yok hükmünde olacağını ve hukuki etkisinin bulunmayacağını’ kaydetti. Yargı Konseyi ayrıca “kararnameler yoluyla” yargı otoritesinin anayasal yapısına zarar verilmesini ve Anayasa’ya, adaletin maslahatına, vatandaşların haklarına ve yargıçlara tanınan yapısal ve mesleki güvencelere aykırı olan bir geçiş durumu inşa edilmesini reddettiğini belirtti.
Tunuslu Hakimler Derneği Başkanı Enes el-Hamadi, Yüksek Yargı Konseyi olmadan bağımsız bir yargı otoritesinden bahsetmenin mümkün olmadığını belirterek, “Devletin yargısından iktidarın yargısına dönmeyi reddediyoruz” ifadesini kullandı. Yüksek Yargı Konseyi’nin kapılarının kapatılmasının Tunus’un yurtdışındaki imajına zarar verdiğini söyleyen Hamadi, Konsey’in anayasal bir kazanım olduğunu, çalışmalarını eleştirdiklerini ve içerisinde aksaklıkların olduğunu kabul ettiklerini ancak bu aksaklıkların ilgili tüm tarafların diyaloğuyla ve yargı sistemi reformu için bir strateji belirleyerek düzeltilmesi gerektiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Said’in Yüksek Yargı Konseyi’ne bağlı olduğunu ve konseyin iç tüzüğünü gözden geçireceğini ifade ettiği son açıklamasına da değinen Hamadi, “Biz bunu en yüksek sorumluluk derecesi olarak görüyoruz çünkü Tunus'u tüm tehlikeli savrulmalardan uzak tutmak devlet adamlarının önceliklerinden biridir. Gerginliği tırmandırıcı adımların sürdürülmesini istemiyoruz. Bu nedenle Cumhurbaşkanı’ndan herhangi bir kararname yayınlamamasını ve görevlerine devam etmeleri için üyelerine Konsey kapılarını açmasını talep ediyoruz” dedi.
Tunuslu Hakimler Derneği’nin ilan ettiği bu pozisyonla eşzamanlı olarak Yükseköğretime bağlı hukuk ve hukuk bilimleri fakülteleri ve enstitülerinde görev yapan akademisyenlerden bazıları, Cumhurbaşkanı Said’e konseyi feshetme kararını geri çekmesi çağrısında bulundu. Akademisyenler, ülkenin olağanüstü koşullardan geçtiği bir dönemde Cumhurbaşkanı’nın istisnai önlemler kapsamında kararnameler çıkararak tek başına yargı alanında reformla yapmasını reddettiklerini vurguladılar. Akademisyenler çevrim içi ortamda imzaladıkları ‘Yüksek Yargı Konseyi’nin Feshedilmesine Hayır’ başlıklı ortak dilekçede, ‘Cumhurbaşkanı’nın, kendi konuşmalarını, uyulması gereken bir yasa olarak nitelendirmesini’ kınayarak, Cumhurbaşkanı Said’in Yüksek Yargı Konseyi’ni feshetme kararını tamamen reddettiklerini vurguladılar. Bu kararı ‘kuvvetler ayrılığı ilkesinin açık ihlali’ olarak niteleyen akademisyenler, Cumhurbaşkanı’nın günbegün dayattığı ‘oldubitti politikalarını’ reddettiklerini ifade ettiler. Akademisyenler yargı sisteminde köklü ve bütüncül reformun yalnızca yargı konusuyla ilgilenen tarafların katılımıyla gerçekleşebileceğini ifade ettiler. Cumhurbaşkanı Said perşembe günü geçici bir yargı konseyinin kurulmasıyla ilgili kararname taslağının görüşüldüğü Bakanlar Kurulu toplantısını yönetti. Bakanlar Kurulu, cumhurbaşkanlığı kararnamesi taslağını onaylamazken, insan hakları ve özgürlükleri alanındaki uluslararası kanun ve sözleşmelere tam olarak saygı duyma konusundaki kararlılığını yineledi.

Siyasi ve hukuki çevrelerin birçoğu, konseyin feshedilmesi kararını olumlu karşıladı
2013’te suikasta kurban giden Şükri Belid ve Muhammed el-Berahimi’yi Savunma Heyeti de dahil olmak üzere siyasi ve hukuki çevrelerin birçoğu, konseyin feshedilmesi kararını olumlu karşıladı. Bu çevreler, çok sayıda dosya hakkında bilgi sahibi olan konsey üyelerinden bazılarına karşı tutumlarını dile getirmek için konsey binasının önünde protesto düzenledi. Gösterilere katılanlar, Şükri Belid ve Muhammed el-Berahimi’yi Savunma Heyeti’ni ‘suikast dosyaları ve Nahda Hareketi’nin gizli servisiyle ilgili gerçeklere ulaşmasını engellediği’ gerekçesiyle konseyi ‘İhvan projesinin kapısı’ olarak nitelendirdi. Şükri Belid ve Muhammed el-Berahimi’yi Savunma Heyeti, Yüksek Yargı Konseyi’nin Nahda Hareketi’nin gizli servisi dosyasının açılması talebini reddederek, böyle bir servis olduğunu üstü kapalı bir şekilde kabul etmemesini protesto için başkentte bulunan konsey binasının önünde gösteri düzenlemişti.
Tunus Ulusal Gazeteciler Sendikası bünyesindeki İş Güvenliği Merkezi’ne bağlı İzleme Birimi, Ocak 2022’de gazetecilere yapılan 30 saldırıyı belgeledi. Bu, son altı ayın en yüksek oranı. Sahadaki koordinasyon aracılığıyla kayıt altına alınan bu saldırıların çoğunun protestolar sırasında, doğrudan telefon görüşmesi veya sosyal medya üzerinden gerçekleştirildiğini aktaran İzleme Birimi, bu saldırılarda 25’i gazeteci ve 8’i kameraman olmak üzere 33 basın sektörü çalışanın hedef alındığını kaydetti. Söz konusu gazeteci kameramanların 21 farklı medya kuruluşunda (10 internet sitesi, 4 radyo kanalı, 3 haber ajansı, 3 günlük gazete ve 1 televizyon kanalı) çalıştıkları belirtildi.
Öte yandan, ev hapsine alınan Nahda Hareketi yöneticilerinden Nureddin el-Bahiri’yi Savunma Heyeti üyesi, Rezzak el-Kilani, Bahiri’nin sağlık durumunun risk altında olduğunu aktardı. Kilani basına yaptığı açıklamada, Bahiri’nin 44 gündür açlık grevinde olduğunu, ilaç almayı reddettiğini, bu nedenle doktorların ilaçları iğne yoluyla koluna enjekte etmek zorunda kaldıklarını ve sürekli iğne vurulduğu için kolu zarar gören Bahiri’nin doktorların iğne yapmasını da artık kabul etmediğini söyledi.
Bahiri’nin sağlık durumunun kötü olduğunu ve her an bir aksilik yaşanabileceğini dile getiren Kilani, sadece eşinin Bahiri ile iletişim kurabildiğini belirterek, hakkında dava açıldığı iddiasını yalanladı. Tunus İçişleri Bakanlığı, Bahiri’nin Aralık 2021’de ev hapsine alınmasının arkasında, vatandaşlık belgesi ve pasaportlarda sahtecilik yaptığı yönünde şüphelerin olduğunu açıklamıştı.



Lübnan, ordunun planına göre ‘silahları devletin elinde toplama’ faaliyetine devam ediyor

Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. (DPA)
Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. (DPA)
TT

Lübnan, ordunun planına göre ‘silahları devletin elinde toplama’ faaliyetine devam ediyor

Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. (DPA)
Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. (DPA)

Lübnan hükümeti, ordunun, silahların devletin elinde toplanmasını beş aşamada uygulamak için geliştirdiği planı kabul ederek bu meseleyi çözdü. Söz konusu planın ilk aşaması yıl sonuna kadar tamamlanacak. Bu, hükümetin geçen ayın başında aldığı kararlarda belirlediği son tarihi aşıyor.

Hükümetin kararı Şii İkilisi’ni memnun etti. Meclis Başkanı Nebih Berri Şarku’l Avsat'a, “Ortam iyi, zehirli rüzgarlar dinmeye başlıyor. Ordunun planı sivil barışı koruyor” dedi. Berri ayrıca, çatışmayı önlemenin önemini vurguladı.

Öte yandan Başbakan Nevvaf Selam Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, kararların açık olduğunu ve yoruma yer bırakmadığını belirterek, bu adımın Hizbullah'ın silahsızlandırılmasına ilişkin kararların geri alınmasına yol açmadığını ifade etti.

Selam, silahların devletin elinde toplanması konusunda geri dönüşün olmayacağını ve hükümetin 5 Ağustos'ta yapılan toplantının kararlarına uygun olarak kendi güçleri aracılığıyla devletin otoritesini genişletmeye devam edeceğini belirtti. Selam, ‘Lübnan'ın Amerikalılarla mutabık kalarak değiştirdiği ve hedefleri hükümet tarafından onaylanan ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın planının, her iki tarafça karşılıklı olarak uygulanması gerektiğini, ancak İsrail'in henüz bu konuda taahhütte bulunmadığını’ kaydetti.


Yeni yerinden edilme... İsrail ordusu Gazze şehri sakinlerini el-Mevasi'ye gitmeye zorluyor

İsrail bombardımanından kaçan Filistinliler, Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu araçlarıyla ilerliyor, 6 Ağustos 2025 (AFP)
İsrail bombardımanından kaçan Filistinliler, Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu araçlarıyla ilerliyor, 6 Ağustos 2025 (AFP)
TT

Yeni yerinden edilme... İsrail ordusu Gazze şehri sakinlerini el-Mevasi'ye gitmeye zorluyor

İsrail bombardımanından kaçan Filistinliler, Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu araçlarıyla ilerliyor, 6 Ağustos 2025 (AFP)
İsrail bombardımanından kaçan Filistinliler, Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu araçlarıyla ilerliyor, 6 Ağustos 2025 (AFP)

İsrail ordusu bu sabah, Filistin topraklarının kuzeyindeki Gazze şehri sakinlerine, bölgedeki en büyük şehre yönelik kara harekâtı beklentisiyle güneydeki ‘insani yardım bölgesine’ taşınmaları çağrısında bulundu ve bu da güneye doğru yeni bir göç dalgasına neden oldu.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, sosyal medya hesabı üzerinden ‘Gazze şehri sakinlerine ve orada bulunan herkese’ hitaben yayınladığı mesajda, “Bu andan itibaren, şehri terk edenlerin ayrılmasını kolaylaştırmak amacıyla, güneydeki el-Mevasi bölgesini insani yardım bölgesi ilan ediyoruz” ifadesini kullandı.

(foto)

Adraee, “Bu fırsatı değerlendirerek insani yardım bölgesine erkenden gidin ve oraya giden binlerce kişiye katılın” dedi. Birleşmiş Milletler (BM), Gazze şehri ve çevresinde yaklaşık bir milyon kişinin yaşadığını tahmin ediyor ve İsrail'in şehre büyük çaplı bir saldırı başlatması halinde ‘felaket’ yaşanacağı uyarısında bulunuyor.

Hamas, geçtiğimiz ağustos ayında ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması önerisini kabul etmesine rağmen, İsrail hükümeti Hamas’ın silahlarını bırakmasını, Gazze Şeridi'nde tutulan tüm rehineleri serbest bırakmasını ve bölge üzerindeki güvenlik kontrolünü bırakmasını talep ediyor.

Adraee'ye göre, İsrail'in ‘Gazze şehrinde kara harekâtını genişletmek ve Hamas’ın kalelerini ele geçirmek’ için belirlediği insani yardım bölgesi, ‘saha hastaneleri, su hatları ve tuzdan arındırma tesisleri gibi hayati insani altyapıların yanı sıra, İsrail ordusuna bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi (COGAT) ile uluslararası toplum arasındaki koordinasyon yoluyla sağlanacak gıda, çadır, ilaç ve tıbbi malzeme tedarikini’ içeriyor. Adraee, ‘operasyonun genişlemesine paralel olarak, bölgeye insani yardım ulaştırma ve altyapıyı uyarlama çabalarının BM ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde devam edeceğini’ bildirdi.

 İsrail bombardımanından kaçan Filistinliler, Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu arabaları ve bisikletleriyle ilerliyor, 6 Ağustos 2025 (AFP)İsrail bombardımanından kaçan Filistinliler, Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu arabaları ve bisikletleriyle ilerliyor, 6 Ağustos 2025 (AFP)

Hamas'ın 7 Ekim 2023'te Yahudi devletine yönelik eşi görülmemiş saldırısının ardından patlak veren savaşın başlamasından bu yana, İsrail ordusu, bölge sakinleri için ‘insani’ ve ‘güvenli’ ilan ettiği bölgelere çok sayıda hava saldırısı düzenledi. Ordunun iddiası ise sivillerin arasına saklanan Hamas savaşçılarını hedef aldığı yönünde.

Geçtiğimiz birkaç hafta içinde AFP'nin Gazze şehrinde röportaj yaptığı onlarca Filistinli, Gazze Şeridi'nde ‘güvenli bir yer’ olmadığını ve tekrar yerlerinden edilmektense bulundukları yerde ölmeyi tercih edeceklerini doğruladı. Diğer yandan İsrail ordusu, insani yardım bölgesinin, sahra hastaneleri, su hatları ve tuzdan arındırma tesisleri gibi hayati insani altyapının yanı sıra, COGAT ve uluslararası toplum arasındaki koordinasyonla sağlanacak gıda, çadır, ilaç ve tıbbi malzeme içerdiğini belirtti.

Ayrıca, Avrupa Hastanesi’nde ‘halkın daha iyi tıbbi hizmet alabilmesi için’ yenileme çalışmalarının yürütüldüğü ifade edildi.

​​​​​​​Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda bisikletini süren Filistinli bir çocuk, 6 Ağustos 2025 (AFP)​​​​​​​Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda bisikletini süren Filistinli bir çocuk, 6 Ağustos 2025 (AFP)

Bugün şafak vakti başlayan ve halen devam eden İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında 13 Filistinli hayatını kaybetti ve çok sayıda kişi yaralandı.

Filistin medyası, hayatını kaybedenler arasında Gazze Şeridi'nin güneyinde bulunan Han Yunus'un güneybatısındaki et-Tini yardım merkezinin yakınında İsrail güçleri tarafından öldürülen yardım bekleyen üç vatandaşın da olduğunu bildirdi. Şarku’l Avsat’ın Filistin medyasından aktardığına göre, İsrail’e ait uçakların Gazze şehrinin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı pazarı yakınlarındaki bir evi hedef alması sonucu biri çocuk beş vatandaş şehit oldu, çok sayıda kişi de yaralandı.

İsrail, Gazze Şeridi'nde, özellikle de siyasi ve askeri liderlerin Hamas'ı İsrailli rehineleri serbest bırakmaya zorlamak amacıyla şehri kontrol altına alma planını onayladığı Gazze şehrinde operasyonlarını yoğunlaştırdı.

İsrailli rehinelerin aileleri, yaklaşan operasyon ve askeri kaynakların ailelere ordunun rehinelerin nerede olduğunu bilmediğini ve onların gerçek bir tehlike altında olabileceğini doğrulaması nedeniyle, evlatlarının hayatlarından endişe duyuyorlar.

Hamas içindeki ve dışındaki bilgi sahibi kaynaklar Şarku’l Avsat'a, son haftalarda hareketin ve diğer Filistinli grupların, İsrail'e baskı uygulamak ve rehinelerin kaderini Gazze Şeridi'ni işgal etmeye kararlı olan Netanyahu hükümetinin kararlarına bağlamak amacıyla, operasyon sırasında rehineleri Gazze şehrinde tutmayı veya Gazze Şeridi'nin diğer bölgelerinden buraya nakletmeyi düşündüklerini bildirdi.

Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu kamyonetleriyle ilerleyen yerinden edilmiş Filistinliler, 6 Ağustos 2025 (AFP)Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu kamyonetleriyle ilerleyen yerinden edilmiş Filistinliler, 6 Ağustos 2025 (AFP)

Gazze şehri sakinleri, bölgeden ayrılmalarını engelleyen zorlu koşullarla karşı karşıya. Perşembe akşamı itibarıyla mevcut tahminler, halen şehirde yaşayan toplam 1,2 milyon kişiden 80 bininin güneye doğru yerinden edildiğini gösteriyor. Şehrin güneyinden ve kuzeyinden kaçanların çoğu, İsrail tarafından kırmızı bölge olarak sınıflandırılan, Gazze şehrinin kuzeybatısındaki el-Furusiye bölgesi yakınlarındaki sahil şeridine çadırlarını kurdu.


İsrail istihbaratı, Gazze'yi işgal etmenin savaşın hedeflerine ulaştıramayacağını doğruladı

Tel Aviv'deki protestocular dün Gazze savaşının sona ermesini ve Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. (Reuters)
Tel Aviv'deki protestocular dün Gazze savaşının sona ermesini ve Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. (Reuters)
TT

İsrail istihbaratı, Gazze'yi işgal etmenin savaşın hedeflerine ulaştıramayacağını doğruladı

Tel Aviv'deki protestocular dün Gazze savaşının sona ermesini ve Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. (Reuters)
Tel Aviv'deki protestocular dün Gazze savaşının sona ermesini ve Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. (Reuters)

Tel Aviv'deki siyasi kaynaklar dün, hükümetin Gazze şehrini işgal etme kararıyla ilgili İsrail siyasi ve askeri liderliği içindeki iç tartışmaların bir kısmını açıkladı. Bu tartışmalardan, ordu ve istihbarat liderlerinin bu işgalin Yahudi devletine hiçbir şey katmayacağına ve savaşın hedeflerinin, özellikle Hamas'ın teslim olması ve rehinelerin sağ olarak serbest bırakılması gibi hedeflerin hiçbirine ulaşamayacağına emin oldukları anlaşılıyor. Onlara göre bu işgal, orduyu uzun bir yıpratma savaşına sürükleyecek ve bu da Hamas'ın hedefine ulaşmasını sağlayacak. Ayrıca, can kaybı (100'den fazla askerin ölümü) ve kaynaklar (yılda 30 milyar şekel) açısından son derece maliyetli olacak ve İsrail'i izole bir devletten dünyanın paryası haline getirecek.

Haaretz'in askeri analisti Amos Harel, İsrail ordusunun Rehineler ve Kayıp Kişiler Koordinasyon Birimi'ndeki subayların, Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli rehinelerin ailelerine, Gazze şehrini işgal etmek için yapılacak bir askeri operasyonun, hayatta olan rehinelerin hedef alınma ve ölen rehinelerin ortadan kaybolma riskini artıracağını söylediklerini aktardı. Subaylar, İsrail ordusunun rehinelerin nerede oldukları hakkında kesin bilgiye sahip olmadığını vurgulayarak, rehinelerin ailelerine ‘Hamas'ın psikolojik terörüne’ hazırlıklı olmalarını söyledi.

Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin aileleri bu açıklamaya, “ordudaki bu tür bir inanca ve aynı zamanda Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in gereksiz bir savaşa girme kararına şok olduklarını” söyleyerek yanıt verdiler. Dün yaptıkları açıklamada, “İlk operasyon (Gideon'un Savaş Arabaları) başarılı olamadıysa, ikinci veya yedinci operasyon da başarılı olamaz. Masada (ateşkes ve esir takası için) bir anlaşma var, bu anlaşma rehinelerin sonuncusunu geri getirecek ve savaşı sona erdirecek” ifadelerini kullandılar.

Gazze Şeridi sınırında bulunan İsrail askeri aracı, 4 Eylül 2025 (Reuters)Gazze Şeridi sınırında bulunan İsrail askeri aracı, 4 Eylül 2025 (Reuters)

Amos Harel dün yaptığı açıklamada, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun birkaç gün içinde İsrail ordusuna Gazze şehrinde büyük çaplı bir askeri operasyon başlatma emri vereceğini ima ettiğini bildirdi. Harel, “Operasyonun Gazze'nin işgali ve Hamas'ın yenilgisiyle sonuçlanacak sürekli ve sürdürülebilir bir operasyon olacağının kesinliği yok, çünkü operasyonun tamamı yarı güçle yürütülüyor” dedi.

Harel, Netanyahu ile çalışan ve hükümet ve güvenlik konseyi toplantılarındaki açıklamalarına aşina olan subayların, ‘Başbakan’ın rehineler ve ailelerinin durumuna karşı tüm sempatisini yitirdiğine ve onun siyasi hayatta tutunması, iktidarda kalması ve hapishaneye girmemesi ile ilgilendiğine uzun zamandır ikna olduklarını’ belirtti.

Ma'ariv gazetesinin askeri muhabiri Alon Ben David de aynı izlenimi aktardı. Ben David dün haftalık köşesinde şu ifadeleri kullandı: “Gazze'nin işgali Filistinliler için insani bir felaket, İsrail için ise askeri ve siyasi bir trajedi olacaktır. Tek umut, Hamas'ın tutumunu yumuşatması veya ABD Başkanı Donald Trump'ın müdahale ederek Netanyahu'ya bu gereksiz adımdan geri dönmesi için uzun bir merdiven sunmasıdır.”

Ben David sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu gerçekleri Netanyahu'ya sundum ve o da bunları çok iyi anladı: Şu anda yaklaşık bir milyon nüfusa sahip olan Gazze şehri, Gazze Şeridi'ndeki diğer şehir ve kasabalardan doğası gereği farklı. Binalarının çoğu halen ayakta ve bunların altında Hamas'a ait işlevsel bir tünel ağı var. Bu ağın sadece küçük bir kısmı şehrin önceki işgali sırasında hasar gördü. İsrail ordusunun tahminlerine göre, şehrin yer üstü ve yer altının tamamen işgal edilmesi ve temizlenmesi yaklaşık 100 savaşçının hayatına mal olacak ve en az bir yıl sürecek. Bu tahmin, karar vericilere bekleyenin sadece başka bir askerî harekât değil, ağır ve uzun bir savaş olduğunu ve bunun Hamas'a karşı kesin bir zaferle sonuçlanacağını kimsenin garanti edemeyeceğini açıkça belirtmek için kabineye de sunuldu. Gazze, ikiye katladığımız, sonra tekrar tekrar katladığımız, artık daha fazla katlanamayacağı noktaya gelene kadar katladığımız bir kâğıt parçası gibi.”

Ben David, İsrail istihbaratının Hamas'ın eylem ve kararlarına ilişkin analizlerinin, Hamas'ın İsrail güçlerini durdurmak için askeri gücünün yetersiz olduğunun tamamen farkında olduğunu gösterdiğini açıkladı. Hamas, Stalingrad tarzı bir savaşa, yani son savaşçıya kadar direnişe hazırlanmıyor, daha çok manevra kuvvetlerini yoran gerilla savaşına hazırlanıyor.

Gazze Şeridi'nin kuzeyinden orta kesimlere doğru ilerleyen Filistinliler, 4 Eylül 2025 (AP)Gazze Şeridi'nin kuzeyinden orta kesimlere doğru ilerleyen Filistinliler, 4 Eylül 2025 (AP)

Diğer siyasi kaynaklara göre, Netanyahu'ya Hamas'a karşı savaşı kesin olarak sona erdirmek için geniş bir hareket alanı tanıyan ABD yönetimi, onun bitmek bilmeyen savaşına karşı sabırsızlık belirtileri göstermeye başladı. Bunun kanıtı, Trump'ın bu hafta yaptığı, ‘İsrail'in kamuoyu nezdinde savaşı kazanamadığı’ yönündeki açıklamasıdır.

Üst düzey bir İsrailli istihbarat görevlisine göre Trump, “Bizi ‘kaybedenler’ olarak tanımlamaktan bir adım uzakta ve bildiğimiz gibi o asla kaybedenlerin tarafında yer almaz. Her gün Gazze kumlarına daha da gömülüyoruz; geleceğimiz ve güvenliğimiz kadar önemli olan uluslararası sahnede kaybımızı derinleştiriyoruz. Dünya artık Gazze Şeridi'nde ne aradığımızı anlamıyor ve İsrail her geçen gün daha da izole oluyor. Öyle ki parya devlet haline gelmek üzereyiz. Bu sadece akademik veya kültürel bir boykot değil, İsrail ordusunun savaşmaya devam etmek için ihtiyaç duyduğu ekipmanı elde etme kabiliyetini de doğrudan etkileyen bir boykot.”

Diğer yandan Yedioth Ahronoth gazetesi, bir yandan Amerikan baskısı, diğer yandan Hamas'ın esnekliğinin Netanyahu'ya bu savaşta tırmandığı yüksek ağaçtan inip ülkeyi ve bölgeyi getirdiği felaketlerden kurtarması için uzun bir merdiven sağlayabileceğini savundu.