Sanal dünyaya girdikten sonra rüyalarımız değişti mi?

TV izlemek, video oyunları oynamak veya bilgisayar karşısında dinlenmek… Etkileri olabilir

Freud, rüyanın bilinçaltına giden en geniş yol olduğuna inanıyordu (Getty)
Freud, rüyanın bilinçaltına giden en geniş yol olduğuna inanıyordu (Getty)
TT

Sanal dünyaya girdikten sonra rüyalarımız değişti mi?

Freud, rüyanın bilinçaltına giden en geniş yol olduğuna inanıyordu (Getty)
Freud, rüyanın bilinçaltına giden en geniş yol olduğuna inanıyordu (Getty)

Fidel Sbeity
Sanal dünya, rüyalarımız dahil gerçek hayatımızın detaylarına kadar girdikten sonra sanal alem çağında rüyalarımızla ilgili birçok soru gündemde geldi. Bu sorulardan biri de iletişim araçlarına ve bize günün her saatinde sağladıkları bilgi ve reklamlara olan bağımlılığımız, rüyalarımızın kalitesini etkileyip etkilemediğiyle ilgili. Günlük yaşamımızın kalitesi ve buna bağlı olarak gördüğümüz ve maruz kaldığımız görüntüler, davranışlarımızı ve hayata bakışımızı etkileyerek rüyalarımızın türünde köklü değişikliklere neden olur mu?

Rüyalar ne derece önemlidir?
Kadim tarihten beri insanlar, rüyaları yorumlamaya çalıştılar. Bunun nedeni bazen bize gelecekten haber veren işaretler olarak kabul edilmesi olurken kimi zaman da rüyaların ruhları memnun etmek veya çektiği eziyetten kurtarmak için muallakta kalan meselelerle ilgili olarak görüldüğünün düşünülmesiydi. Bazıları da rüyaların, psikolojik baskıların bir ifadesi ya da bizi psikolojik sorunları çözmenin yollarına yönlendirebileceği düşüncesiyle rüyaları analiz etmeye çalıştı. Ancak birçok bilim adamı, rüyaları anlamak ve analiz etmek için genellikle iki yöntem üzerinde durdular. Birincisi, Hz. Yusuf’un rüyasının yorumlaması ve nübüvvete delalet ettiği şeklinde rüyaların sembolik olarak yorumlanması, mevcut insan kültüründe bu rüyaların en meşhuru, Firavun’un rüyasının yorumlanmasıdır. Dini kaynaklara göre bu rüyanın yorumu, hayatı ve ülkenin bekasını etkilemiştir. Diğer yönteme gelince ‘Rüyaların Yorumu’ teorisinin sahibi Avusturyalı Psikolog Sigmund Freud’un izlediği bilimsel yöntemdir. Freud, rüyaların, çocukluğundan beri içinde biriken baskıların bilinçaltı ifadeleri olduğunu düşünen modern psikolojinin babasıdır. Bu yöntem, rüyalarda ortaya çıkan bu baskıyı ortadan kaldırmaya ve rüyayı görenin psikolojik sorununun özüne ulaşmaya veya tekrarlanabilecek rüyalarının anlamını açıklamaya çalışmaya odaklanılır. Freud, rüyanın bilinçaltına ve onun iç içe geçmiş dünyalarına giden en geniş yol olduğuna inanıyordu. Freud’a göre rüya genellikle ayrık ve mantıksız olmasına rağmen, detaylarıyla ‘yorumlanabilir.’ Freud, hipnozun hastanın bilinçaltı dünyasına girmek için bir kısayol olduğuna inanır. Doktorun hipnoz sırasında hastayı rüyasında gezdirebilir ve istediği bilgiyi elde edebilir. Öte yandan hastadan veya rüyayı gören kişiden şuur halindeyken rüyasını anlatmasını isterseniz, bazı kısımlarını unutabilir veya bazı kısımlar ekleyebilir. Binaenaleyh, Freud, hipnoz ve serbest çağrışımı hastalarının rüyalarının yeniden görmesini sağlamak için kullanıldı.  Serbest çağrışım, rüyayı gören kişi veya hastanın istediği herhangi bir konuda keyfince konuşmasını sağlar. Freud, ruhun duygularını rüyalar olarak ifade etmedeki bu serbest çağrışımı, bilinçaltının gizlediklerini ortaya çıkarmada faydalı olarak değerlendirdi.

Sosyal medya rüyalarımızı etkiler mi?
Prensip olarak psikoloji, rüyaları, gözlerimizin doğumumuzdan beri her gün görüp bilinçaltımızda depoladığı muazzam bir görüntü koleksiyonu olarak kabul eder. Bu görüntüler belirli depolanmış duygularla ilişkilendirilir. Söz konusu görüntüler, her insanın beyninde ihtiyacına göre analiz edilir. Bu görüntüler depolanan belirli duygularla bağlantılıdır. Her insanın beyninde bunlara olan ihtiyacına, göstermek istediklerine ve bir nedenle sakladıklarına göre analiz edilir. Hatta bazıları, fetüsün annesinin rahminde rüya gördüğüne inanıyor. Bu iddiayı doğrulamak için tıbbi araştırmalar hala devam ediyor. Psikolojide, rüyalar ve konuları, bilinçaltımızda sıkışmış bir şeyin ifadesi veya sadece beynimizin içindeki çöp kutularına günlük olarak yakalanan görüntülerin beynin organizasyonu olabilir. Bazılarını tamamen unutarak kapatıyoruz. Bazıları ise hiçbir etkin işlevi olmadığı için tamamen siliniyor.
Dr. Dean McCoubrey, ‘Sosyal Medyanın Bilinçaltına Etkisi’ adlı araştırmasında, “Medya ve içeriği gözlerimizle tüketiyoruz. Beynimizde işlendikten sonra işletim sistemimizde (iOS) depolanır. Elbette ki heyecan verici veya rahatsız edici bir şey varsa, depolama sistemimizde derinlere kök salabilir ve bu da dünyaya bakışımızı değiştirebilir” ifadelerine yer veriyor.
Örneğin McCoubrey’e göre belirli bir içeriğe bakmaya devam edersek, bunun yıldızların ve ünlülerin vücutlarının şekli, kıyafetleri ve lüks yaşamları olduğunu varsayalım. Bu içeriklere alıştıktan sonra biz de kendimizi o yıldızlar gibi sanmaya başlarız. Yani internette görmeye alıştığımız içerikler kendimize bakışımızı şekillendiriyor, ona göre yaşıyor ve ona inanıyoruz. İnternette gördüklerimizin kesinlikle doğru olmadığını hepimiz bilsek de bunun üzerimizde büyük bir psikolojik etkisi var.

Rüyalar ve sanal dünyanın olumsuz etkisi
Madison'daki Summit Medical Group'ta Yatan Hasta Uyku Hizmetlerinin Tıbbi Direktörü Dr. Marc L. Benton’a göre aşırı derecede TV izlemek, video oyunları oynamak veya saatlerce bilgisayar karşısında dinlenmek, bunların hepsinin rüyalar üzerinde etkisi olabilir. Dr. Benton ayrıca “Uykuya giderken yaptığınız veya düşündüğünüz her şey rüyalarınızın içeriğini etkileyebilir. Yatmadan önce yaptığınız şeyler, ekran başında geçirilen zaman da dahil olmak üzere, kitap okuyup bir şeyler yazmak, video izlemek veya sosyal platformlarda mevcut olan diğer iletişim biçimlerini kullanmak insanları hem fiziksel hem de duygusal olarak etkileyebilir. Yaptığınız herhangi bir eylem düşünmeyi teşvik edecek, duygularınızı ve dolayısıyla rüyalarınızın içeriğini etkileyecektir” diyor.
Psikolojiye göre rahatsız edici rüyalar uyku süremizi azaltır, kaygı seviyemizi arttırır veya uyku kalitemizi ve dolayısıyla sağlığımızı da olumsuz etkiler. Bu da aşırı uykululuk gibi işlevsel sorunları, dikkat süresi ile ilgili sorunları, zayıf hafıza, sorunları çözme becerisi, bunlara yavaş yanıt vermeyi ve tabii ki duygu durum bozukluklarını içeren ruh hali değişimleri ve depresyona yol açar.

Yeni deneyim
Medyayı sürekli olarak takip etmenin, şimdiki neslin çocukları ve internetin varlığında yaşayacak sonraki nesillerin çocukları üzerinde büyük etkisi olacaktır. Dolayısıyla bilgilerinin ve depoladıkları görüntülerin kaynağı bu ağ olacak. Hayatları ve rüyaları bu hala üzerinden sosyolojik ve psikolojik araştırmalar yapılan sanal dünyalara göre şekillenecek. Çünkü beşeri bilimler hâlâ insan psikolojisini analiz etmek için devasa laboratuvarlarının içindeler, çünkü deney hala nispeten yeni ve yeni etkiler her gün bilim adamlarının önüne geliyor. Buna dayalı çıkarımlarda bulunuyor, henüz nihai sonuçlara varılamadı. Sanal dünya ile ilişkimizin gelişimi hala tüm hızıyla devam ettiği için nihai olarak üzerine inşa edilebilecek belirli bir şekle sahip değiliz. Psikologlar, sosyologlar ve yeni bilimler, sanal dünyanın hayatımızdaki etkileriyle ilgili kesin sonuçlara ulaşma yolculuğunun henüz başında.
Bunun çocuklarda etkisi daha fazla olacaktır, bunun iki nedeni vardır, birincisi günümüzde çocuklar ebeveynlerinin gözleri önünde tamamen sanal dünyaya geçiş yaparken çoğu insanın internet dünyasından önce ve sonra yaşamış olması. Hepimiz biliyoruz ki zihin çocukluktan itibaren şekillenmeye başlar. Bir çocuğun zihni, ebeveynlerin, toplumun veya basın ve sosyal medyanın istediği şekilde şekillendirilebilir. Romantiklerin dediği gibi çocuk, boş bir sayfadır ve biz onu eğitimle doldururuz. Modern bilimde, çocuğun zihni, Freud'a göre 13 yaşına, modern bilime göre 30 yaşına kadar gelişir ve olması gereken düzeye ulaşır.

Geleceğin dünyasında yeni çocuklar
Nörobiyolojik gelişimlerinin en temel aşamasında çocuklar, bilgilerini geniş bir bilgi deposu olan internetten alıyorlar. Böylece bu depo, onların dünyayı ve yaşadıkları hayatı görme biçimlerini tanımlamanın kaynağı olmaktan çok, rüyaları ve ilhamlarının kaynağı haline gelir. Kendilerine sunulan ölçü, ebeveynlerinin, ailelerinin veya mahalledeki veya okuldaki küçük toplulukların hayatı değil, çok daha geniş bir yer, gerçek dünyayla kıyaslanamayacak kadar geniş bir açık dünya. Buradan, her düzeyde üç kuşağı, rüyaları, hayattaki hedefleri, hayata bakışı, toplumu ve sosyal ilişkileri karşılaştırmaya çalışan birçok bilim ortaya çıktı.
Araştırma üç kuşağı kapsıyor: İnternetin olmadığı dönemde yaşayan büyükanne ve büyükbaba kuşağı, internet öncesi ve sonrasında yaşayan ebeveynler kuşağı ve sanal ağa alternatif bir dünya bilmeyen çocuklar kuşağı. Bu bilimler, mevcut insanlarla bir sonraki aşamada insanlar arasında oluşacak farkları anlamak için çok çalışıyorlar. Tıpkı, iletişim devriminden önce veya sanayi devriminden önce insanlarla olan durumumuz gibi… Her halükârda, bundan on yıl sonraki nesil, on yıl önce ergenliğine ulaşan nesil ile aynı olmayacaktır. Henüz görünüş açısından değil fakat öncelikle psikolojik duygular açısından iki farklı insan türü olacak.
Mount Sinai-Center on Addiction Alliance Tıbbi Direktörü Dr. Kara S. Bagot bu konuyla ilgili olarak, “Sosyal medyanın ergenlerin birbirleriyle, akranlarıyla ve dünyayla etkileşim biçimini değiştirdiğini, bu değişim ve etkileşimlerin davranış değişikliklerine, psikolojik ve zihinsel sağlıkta değişikliklere yol açtığını söyleyebiliriz” dedi.
*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



"Tüm zamanların en kötü dizisi" eleştirilere rağmen rekor kırdı

All's Fair, kadın boşanma avukatlarından oluşan bir ekibin, kendi hukuk bürolarını açmak için erkek egemen bir şirketten ayrılmasıyla başlıyor (Disney+ / Hulu)
All's Fair, kadın boşanma avukatlarından oluşan bir ekibin, kendi hukuk bürolarını açmak için erkek egemen bir şirketten ayrılmasıyla başlıyor (Disney+ / Hulu)
TT

"Tüm zamanların en kötü dizisi" eleştirilere rağmen rekor kırdı

All's Fair, kadın boşanma avukatlarından oluşan bir ekibin, kendi hukuk bürolarını açmak için erkek egemen bir şirketten ayrılmasıyla başlıyor (Disney+ / Hulu)
All's Fair, kadın boşanma avukatlarından oluşan bir ekibin, kendi hukuk bürolarını açmak için erkek egemen bir şirketten ayrılmasıyla başlıyor (Disney+ / Hulu)

Kim Kardashian'ın başrolünde yer aldığı, Ryan Murphy imzalı yeni hukuk draması All's Fair, rekor kırdı.

Kardashian'ın yanı sıra Sarah Paulson, Glenn Close, Naomi Watts, Niecy Nash-Betts ve Teyana Taylor'ın rol aldığı dizi, bol entrikalı, yüksek profilli boşanma davalarını üstlenen kadın avukatların hem iş hem özel hayatlarındaki çatışmalarını konu alıyor.

Üç günde 3,2 milyon izlenme

All's Fair, 4 Kasım'daki prömiyerinin ardından eleştirileri derleyen Rotten Tomatoes'da yüzde 0'lık beğeni puanıyla açılmıştı. Dizinin puanı kısa süre içinde yüzde 5'e yükseldi. 

İzlenme rakamlarına bakıldığında ise tablo tamamen değişiyor: All's Fair, ilk üç günde 3,2 milyon küresel izlenme elde ederek Hulu'nun son üç yıldaki en büyük açılışını yaptı.

Sert tepkiler göz önünde bulundurulduğunda dizinin bu performansı daha da dikkat çekici. Bazı eleştirmenler All's Fair'ı "tüm zamanların en kötü dizisi" diye nitelerken, bazıları da oyunculukları yerden yere vurdu. Ancak rakamlar izleyicinin, ünlü isimlerle dolu kadro, gösterişli atmosfer ve Ryan Murphy'nin melodram dozu yüksek hikayesine fazlasıyla ilgi gösterdiğini ortaya koyuyor.

Karşılaştırmak gerekirse All's Fair, Hulu'nun son dönemdeki birçok yeni dizisini geride bırakarak sadece Only Murders in the Building ve The Handmaid's Tale'in ardında yer aldı. Üç günde 3 milyon izlenmeyi aşarak, 2022 Haziran'da yayımlanan The Bear'dan bu yana platformun en güçlü açılışlarından birine imza attı.

Öte yandan eleştirilerin ardından Kardashian, sosyal medyada dolaylı bir yanıt verdi. Dizinin prömiyerinden fotoğraflar paylaştığı gönderiye şu notu düştü:

Yılın en çok övülen dizisini izlediniz mi? All's Fair şimdi Hulu ve Disney+'ta.

Murphy ve oyuncu ekibi de röportajlarda benzer bir tavır takındı. Dizinin baştan beri "bilinçli olarak abartılı ve kendinin farkında" bir üsluba sahip olduğunu savundular. 

Sert eleştiriler, ironiye dönüşerek diziye sosyal medyada daha da fazla görünürlük kazandırdı. TikTok ve X'te paylaşılan sahneler viral olmaya devam ediyor.

Yine de dizinin kaderi şimdilik belirsiz. Eleştirmenler tepkilerini sürdürürken, açılış başarısının kalıcı bir seyirci kitlesine dönüşüp dönüşmeyeceği gelecek hafta netleşecek. 

Hulu'da güçlü açılış yapan Tell Me Lies ve Dokuz Kusursuz Yabancı (Nine Perfect Strangers) gibi diziler, ilerleyen haftalarda izlenme rakamlarında ciddi düşüşler yaşamıştı. Ancak All's Fair'ın tartışmalı yapısı ve yıldız kadrosu, bu durumu tersine çevirebilir.

Independent Türkçe, ScreenRant, Deadline, TV Insider


Güney Kore yapımı gerilim dizisi merak uyandırdı: Ödülleri toplar

Çok konuşulan romantik dizi Crash Landing on You'nun yönetmeni Lee Jeong Hyo imzasını taşıyan 18 yaş sınırlamalı The Price of Confession, 12 bölümden oluşuyor (Netflix)
Çok konuşulan romantik dizi Crash Landing on You'nun yönetmeni Lee Jeong Hyo imzasını taşıyan 18 yaş sınırlamalı The Price of Confession, 12 bölümden oluşuyor (Netflix)
TT

Güney Kore yapımı gerilim dizisi merak uyandırdı: Ödülleri toplar

Çok konuşulan romantik dizi Crash Landing on You'nun yönetmeni Lee Jeong Hyo imzasını taşıyan 18 yaş sınırlamalı The Price of Confession, 12 bölümden oluşuyor (Netflix)
Çok konuşulan romantik dizi Crash Landing on You'nun yönetmeni Lee Jeong Hyo imzasını taşıyan 18 yaş sınırlamalı The Price of Confession, 12 bölümden oluşuyor (Netflix)

Netflix, sanat öğretmeni An Yun Su'nun hikayesini anlatan Güney Kore yapımı yeni gerilim dizisi The Price of Confession (Jabaekui Daega) için ürpertici bir fragman yayımladı.

An Yun Su'nun hayatı, eşinin öldürülmesinin ardından cinayetle suçlanmasıyla altüst oluyor.

Masumiyetini kanıtlamak için mücadele eden An Yun Su, sonunda cezaevine giriyor ve burada gizemli bir kadınla tanışıyor: Mo Eun.

Diğer mahkumlar tarafından "cadı" diye bilinen Mo Eun, insanların ne düşündüğünü ve hissettiğini görebiliyor. İkili arasında tehlikeli bir anlaşma yapılıyor.

Netflix, The Price of Confession'ın yeni fragmanını paylaştı.

Fragmanda, An Yun Su'nun cinayet mahallindeki görüntüleri ekrana yansırken, soruşturmayı yürüten polislerin davranışlarından şüphelendiği görülüyor.

Cezaevinde Mo Eun, suçu üstlenmeyi teklif ediyor fakat bu, An Yun Su için çok ağır bir bedel anlamına geliyor.

Hayranlar sosyal medyaya akın ederek fragman hakkındaki görüşlerini paylaştı.

Bir izleyici, "Şimdiden hazır bekliyorum! İkisi de yılın en iyi kadın oyuncu ödüllerini toplar" yorumunu yaptı.

Bir başka Netflix abonesi, "Fazlasıyla iyi görünüyor, kesinlikle izleyeceğim" derken, diğer bir kullanıcı "Kim Go-eun'in bir başyapıtı daha, izlemek için sabırsızlanıyorum" ifadelerini kullandı.

Dizide An Yun Su'yu Jeon Do-yeon, Mo Eun'u ise Kim Go-eun canlandırıyor.

Bir başka izleyici, "Harika bir oyuncu kadrosu! Konusu çok ilgi çekici ve gerilim dolu" yorumunu yaptı. Başka biriyse ekledi: 

İkisi de favori Koreli oyuncularım.

Güçlü oyuncu kadrosunda ayrıca Squid Game yıldızı Park Hae-soo, savcı Baek Dong-hun rolünde yer alıyor. Kadroyu, avukat Jang Jeong-gu karakteriyle Jin Sun-kyu tamamlıyor.

The Price of Confession, 5 Aralık'ta platforma eklenecek.

Independent Türkçe, Express, Mirror


Eleştirmenlerden tam not, seyirciden 5 yıldız: Yeni bilimkurgu rekora koşuyor

Predator: Vahşi Topraklar'da android Thia'yı canlandıran 27 yaşındaki Amerikalı yıldız Elle Fanning, The Great'teki performansıyla Emmy adaylığı elde etmişti (20th Century Studios)
Predator: Vahşi Topraklar'da android Thia'yı canlandıran 27 yaşındaki Amerikalı yıldız Elle Fanning, The Great'teki performansıyla Emmy adaylığı elde etmişti (20th Century Studios)
TT

Eleştirmenlerden tam not, seyirciden 5 yıldız: Yeni bilimkurgu rekora koşuyor

Predator: Vahşi Topraklar'da android Thia'yı canlandıran 27 yaşındaki Amerikalı yıldız Elle Fanning, The Great'teki performansıyla Emmy adaylığı elde etmişti (20th Century Studios)
Predator: Vahşi Topraklar'da android Thia'yı canlandıran 27 yaşındaki Amerikalı yıldız Elle Fanning, The Great'teki performansıyla Emmy adaylığı elde etmişti (20th Century Studios)

Amerikalı yönetmen Dan Trachtenberg, yeni filmi Predator: Vahşi Topraklar'la (Predator: Badlands) gişedeki durgunluğu sona erdirdi. 

Bilimkurgu, cuma günü ABD gişesinde 15,6 milyon dolarlık güçlü bir açılışla zirveye oturdu. Vahşi Topraklar, hafta sonunda 36–38,5 milyon dolarlık bir hasılata doğru hız kesmeden ilerliyor. Tahminler, filmin hafta sonunda 25 milyon dolar açılış yapacağını öngörüyordu.

Bu performansla Vahşi Topraklar, bağımsız Predator filmleri arasında şimdiye kadarki en iyi açılışı garantiledi. Film ayrıca, 2004'te 38,4 milyon dolarla açılan Alien Predator'e Karşı'yı (AVP: Alien vs. Predator) geçerek serinin en yüksek açılışına imza atma şansına sahip.

20th Century ve Disney ortak yapımı film, beklentilerin çok üzerinde performans sergiliyor. Bunun en büyük sebebi eleştirmenlerden gelen olumlu yorumlar ve seyirciden alınan yüksek puanlar. Vahşi Topraklar, Predator filmleri arasında izleyici anket şirketi CinemaScore'da "A-" alan tek yapım olurken, PostTrak verilerinde de izleyicilerden 5 yıldız aldı.

Trachtenberg'ün Prey senaristi Patrick Aison'la birlikte geliştirdiği Vahşi Topraklar, 1987'de John McTiernan imzalı Av'la (Predator) başlayan 9 filmlik seriye yeni bir yön veriyor. 

44 yaşındaki Trachtenberg kariyeri boyunca sürpriz başarılara ulaşan işlere imza attı: 2016 yapımı Cloverfield Yolu No: 10 (10 Cloverfield Lane), ardından Disney+'ta gösterime giren 2021 tarihli Prey ve haziranda yayımlanan animasyon antolojisi Predator: Killer of Killers. 

Predator: Vahşi Topraklar'da, Dimitrius Schuster-Koloamatangi tarafından canlandırılan yırtıcı Predator Dek, başrolde yer alıyor ve Elle Fanning'in hayat verdiği android Thia'yla bir araya geliyor. 

Film, klanı tarafından dışlanan genç Predator Dek'in, Thia'yla beklenmedik bir ittifak kurarak en büyük rakibinin karşısına çıkmasını konu alıyor.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Variety