Almanya'nın Kuzey Akım 2 sertifikasyonunu askıya almasının anlamı

Yaklaşık 11 milyar dolar maliyetle 2021'de tamamlanan proje Rus nüfuzunu artırıyor.

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)
TT

Almanya'nın Kuzey Akım 2 sertifikasyonunu askıya almasının anlamı

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Ekonomi Bakanlığı’na Kuzey Akım 2 projesini yürüten Alman şirketten sözleşmeyi askıya almasını talep etmesi talimatını veren sözleşmeye verilecek onayın askıya alınacağını duyurdu.
Bu kararın, Rusya'nın Luhansk ve Donetsk’in bağımsızlığını tanıması karşılığında ‘gerekli bir adım’ olduğunu vurgulayan Başbakan Scholz, “Bu adım teknik gözükebilir. Zira boru hattının sertifikasyonu, idari açıdan gerekli bir adımdır. Bu sertifika olmadan Kuzey Akım 2 başlatılamaz” ifadelerini kullandı.
Rusya'nın Estonya ile batı sınırı yakınlarındaki Ust-Luga ile Kuzeydoğu Almanya'daki Greifswald arasında kalan yaklaşık bin 200 kilometre uzunluğundaki Kuzey Akım 2 boru hattı ile doğalgazın Baltık Denizi üzerinden Orta Avrupa'ya getirilmesi hedefleniyor.
Yaklaşık 11,13 milyar dolar maliyetle Eylül 2021'de tamamlanan Kuzey Akım 2 projesini yöneten Rus şirketi Gazprom, Avrupa’dan işletim için gerekli onayı henüz alamadı.
2012’de tamamlanan Kuzey Akım boru hattı ise Kuzey Akım 2 boru hattı ile eşzamanlı ilerliyor. Greifswald’da sona eren Kuzey Akım boru hattı, Finlandiya Körfezi'nin kuzey kıyısındaki Vyborg’dan başlıyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Rusya'nın Almanya'ya her yıl yaklaşık 55 milyar metreküp gaz sağlayacağı Kuzey Akım 2’nin, Moskova'nın bölgesel enerji hakimiyetini artıracağı ön görülüyor.

Projenin sertifikasyona ihtiyacı var
İnşası tamamlanan boru hattından gazın teslim edilebilmesi için Alman makamlarının sertifikasyon sağlaması gerekiyor.
Nitekim Almanya Başbakanı, ayrılıkçı iki bölgeyi tanıması nedeniyle Rusya’ya Kuzey Akım 2 sertifikasyonunun durdurulması da dahil olmak üzere derhal yaptırım uygulanmasını talep etti.
Buna karşılık Kiev'in Rusya ile diplomatik ilişkilerini kesmeyi düşündüğünü belirten Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy ise “Dışişleri Bakanlığından Ukrayna ile Rusya Federasyonu arasındaki ilişkilerin kesilmesi konusunun ele alınması talebi aldım” açıklamasında bulundu.Bu konu üzerine eğileceğini kaydetti.
Rusya’nın attığı söz konusu adım, Kiev’in Avrupalı müttefiklerini de kızdırmış, Rusya ile Ukrayna arasındaki kriz farklı bir boyut kazanmıştı. 
Moskova ise Batı'yı NATO'nun Rusya sınırları yakınlarındaki askeri varlığını artırmak için bahane aramakla suçluyor. Zira Rusya, NATO'nun genişletilmesine ve Ukrayna'nın oluşuma dahil edilmesine karşı çıkarken Kiev’in ise NATO’ya katılmaya hevesli olduğu biliniyor.

Proje Rus nüfuzunu artırıyor
Rusya’nın en az 100 bin asker ve zırhlı araçlar ile Ukrayna sınırında işgale hazır bir şekilde beklediği mevcut diplomatik krizin ışığında belki de en önemli konu Kuzey Akım boru hatlarının Rusya'nın komşusu Kiev’in topraklarından geçen yollar haricindeki diğer yollarla Batı'ya gaz göndermesini sağlayacak olması.
Eski bir KGB subayı olan Putin'in Sovyetler Birliği 1989'da çöktüğünden bu yana Ukrayna'nın elde ettiği bağımsızlıktan, bilhassa NATO'ya katılarak daha fazla askeri koruma sağlama arzusundan rahatsız olduğu söyleniyor.
2014’te Kırım’ı ilhak eden, sonrasında da Donbass’ın doğusunda Rus yanlısı ayrılıkçıları destekleyen Rusya, söz konusu boru hatları ile Kiev'in Rusya nüfuzunu reddetmesine karşı bir adım atmak istemiş olabilir.
Ukrayna, Kuzey Akım projesinin ‘tehlikeli bir jeopolitik silah’ olduğu uyarısında bulunmuştu. Ukrayna Cumhurbaşkanı gibi diğer dünya liderleri de Rusya'nın siyasi arzuları karşılanmadığı takdirde kışın doğalgazı kesmekle tehdit etmek için söz konusu projeyi kullanabileceğinden korkuyor.
Eski Şansölye Angela Merkel yönetimindeki Almanya, bu tehdit olasılığını hesaba katmayı uzun süre reddetmiş, projenin tamamen ticari niyetli olduğu, 26 milyon evin ısıtılmasına, nükleer enerjiden yenilenebilir enerjiye geçişe yardımcı olacağını öne sürmüştü.
İngiltere, Rusya’dan doğalgaz ithalatının yalnızca yüzde 3'ünü, Almanya yüzde 40’ını, Finlandiya ise tamamını alıyor. Bu,, Moskova'nın elindeki belgelerin gücünü doğrular nitelikte. ABD’li bir yatırım bankası, bu hafta savaş çıktığı takdirde gaz fiyatlarının dört kat artabileceği uyarısında bulunmuştu.

Askeri müdahale durumunda her şey tartışılır
Kuzey Akım 2 ile ilgili yön değişikliğine işaret eden Almanya, “Ukrayna'ya askeri müdahale olursa her şey tartışılır” açıklamasında bulundu. Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Batılı müttefiklerin Kuzey Akımı konusu da dahil olmak üzere güçlü bir yaptırım paketi üzerinde durduğunu, diplomatik görüşmeler başarısız olması halinde söz konusu yaptırımların uygulanacağını söyledi. Almanya'nın Washington Büyükelçisi Emily Haber, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Rusya Ukrayna'nın egemenliğini ihlal ettiği takdirde Kuzey Akım 2 de dahil olmak üzere tüm seçenekler değerlendirilecek” ifadelerini kullandı.
Diğer yandan ABD ise söz konusu boru hatlarına uzun zamandır karşı çıkıyor. Donald Trump, Temmuz 2018'de Brüksel'de düzenlenen NATO zirvesinde bu boru hatlarını eleştirmiş, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price ise ulusal radyoya verdiği demeçte Kremlin'i ikinci boru hattının düzenleyici sertifikasyonunu engellemekle tehdit etmişti. Price açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı:
“Çok net olmak istiyorum: Rusya Ukrayna’yı bir şekilde işgal ettiği takdirde Kuzey Akım 2 devam etmeyecek. Projenin aksaması için Almanya ile birlikte çalışacağız.”
Diğer yandan İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace ise boru hattının durdurulmasının önemli bir kart olduğunu belirtti. Nitekim Batı, Ukrayna'yı böyle bir riske sokan mevcut gerilimleri çözmek için acilen diplomatik bir çözüm arıyor.
Berlin, uluslararası toplumun uyguladığı baskıya rağmen Ukrayna'ya önemli bir askeri destek sağlamada şimdiye kadar isteksiz davranmıştı. Kuzey Akım 2 askıya uğradığı takdirde Almanya’nın Norveç, Hollanda, İngiltere ve Danimarka'dan sevkiyat alınması da dahil olmak üzere doğalgaz tedarik etmek için çeşitli seçenekleri bulunuyor. Bu nedenle Almanya teorikte boru hattına bağımlı kalmak ve tehdit ile yüzleşmek zorunda değil.



İsrail, Gazzeli Filistinliler için vatan arayışını genişletiyor

İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
TT

İsrail, Gazzeli Filistinliler için vatan arayışını genişletiyor

İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)

İnci Mecdi

Batı basınında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümeti ile Ortadoğu ve Afrika’da bazı ülkeler arasında Gazze Şeridi sakinlerinin topraklarına yerleştirilmesi konusunda devam eden görüşmelere dair haberler yer almaya devam ediyor. Bu durum, Netanyahu'nun Gazzeli Filistinlileri insani bir formül kullanarak zorla göç ettirme planlarının hâlâ yürürlükte olduğunu doğruluyor. Hem de uluslararası hukukun olası bir ihlali ve etnik temizlik eylemi olarak değerlendirildiğinden, kendisini engellemeye yönelik uluslararası ve bölgesel baskılara rağmen.

Güney Sudan Dışişleri Bakanlığı, birkaç gün önce İsrail ile Güney Sudan arasında Gazze sakinlerinin topraklarına transfer edilmesi konusunda görüşmeler yapıldığı yönündeki haberleri yalanlayarak, bu iddiaların “doğru olmadığını ve Güney Sudan hükümetinin resmi tutumunu veya politikasını yansıtmadığını” vurgulasa da, İsrail ve ABD, yüz binlerce Filistinliyi Gazze'den transfer etme çabalarını sürdürüyor. Cumartesi günü Wall Street Journal'a konuşan konuya yakın kaynaklara göre, İsrailli yetkililer, Gazze'den ayrılmayı kabul eden Filistinlileri kabul etmeleri için Libya, Güney Sudan, Somaliland ve Suriye de dahil olmak üzere altı ülke ve bölgedeki mevkidaşlarıyla görüştüler.

Finansal anlaşmalar

Bazı kişiler Amerikalı gazeteye, İsrail'in Gazze sakinlerini Güney Sudan veya Libya'ya yerleştirmeye yönelik görüşmelerinin devam ettiğini söylerken, bir başka kaynak Filistinlileri Suriye veya Somali'den ayrılan bir bölge olan Somaliland'a yerleştirmek için daha önce yapılan görüşmelerde kayda değer bir ilerleme kaydedilmediğini bildirdi.

Somaliland hükümetinin temsilcisi, görüşmelerin hâlâ devam ettiğini belirtirken, Libya ve Suriye'deki yetkililer gazetenin bu haberle ilgili yorum taleplerine yanıt vermediler. Mevcut ve eski ABD’li yetkililer, ABD'nin Filistinlilerin topraklarına yerleştirilmesi konusunda İsrail ile Afrika ülkeleri arasında yapılan müzakerelere dahil olmadığını belirttiler.

Değerlendirilen destinasyonların çoğu, iç çatışmalar ve ekonomik çalkantılar gibi kendi iç sorunlarından muzdarip ve muhtemelen yüz binlerce göçmeni barındırmada zorluk çekecekler. Buna rağmen, kötü koşulları, Gazze'den veya başka yerlerden transfer edilen kişilerin kabulü karşılığında kendilerine ekonomik destek veya başka faydalar sunabilecek anlaşmaların kapısını açtı.

Mısır'ın itirazı ve baskısı

Ekim 2023'te Gazze Savaşı'nın patlak vermesinden haftalar sonra, İsrailli yetkililer Gazze Şeridi sakinlerinin zorla göç ettirilmesine yönelik planlardan açıkça bahsetmeye başladılar. Bu fikir, ABD Başkanı Donald Trump'ın bu yılın başlarında 2 milyon Filistinlinin Mısır ve Ürdün'e transfer edilmesini talep etmesiyle daha büyük bir yankı oluşturdu. Trump, ABD'nin Gazze Şeridi'ni kontrol edeceğini ve “Gazze Rivierası” olarak tanımladığı plan ile Gazze’nin uluslararası bir turizm merkezi olarak yeniden geliştirileceğini de söyledi.

Bu talepler, İsrail ve ABD'nin Gazze Şeridi sakinlerini Sina'ya yerleştirme baskısına boyun eğmeyen Kahire ile Washington arasında gerginliğe yol açtı. Wall Street Journal'a konuşan bazı kişiler, bu baskının devam ettiğini belirtti.

Mısır, Gazze Şeridi'nin sakinlerinden boşaltılması fikrine, uluslararası hukuku ihlal eden ve Filistin davasının tasfiyesi ile sonuçlanacak bir etnik temizlik operasyonu olarak gördüğü için şiddetle karşı çıkıyor. Bazı kaynaklara göre, ABD'nin baskısı, birçok görüşmenin İsrailli ve Mısırlı yetkililer arasında sözlü atışmalar da dahil olmak üzere tartışmalarla geçmesine neden oldu.

Kaynaklar daha önce de Associated Press'e (AP), Mısır'ın Güney Sudan'a, İsrail'in Gazze sakinlerini daha geniş bir anlaşmanın parçası olarak topraklarına yerleştirme teklifini kabul etmemesi için baskı yaptığını bildirmişti. İki Mısırlı yetkili, İsrail'in aylardır Filistinlileri kabul edecek bir devlet bulma çabalarından haberdar olduklarını ve bu çabaların Sudan ile sınırı olan Güney Sudan ile temasları da içerdiğini söylediler. Kahire'nin Güney Sudan'a Filistinlileri kabul etmemesi yönünde baskı yaptığını kabul ettiler.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Güney Sudan için bu anlaşma, İsrail ile daha yakın bağlar kurmasına yardımcı olabilir. Washington ile ilişkilerini iyileştirmesi için Güney Sudan’la çalışan bir Amerikan lobi şirketinin kurucusu olan Joe Szlavik, Güney Sudanlı yetkililerden görüşmeler hakkında bilgi aldığını söyledi. Bir İsrail heyetinin, Filistinliler için kamplar kurma olasılığını görüşmek üzere ülkeyi ziyaret etmeyi planladığını da sözlerine ekledi. Güney Sudanlı bir sivil toplum örgütünün başkanı Edmund Yakani de görüşmeler hakkında Güney Sudanlı yetkililerle görüştüğünü söyledi.

Szlavik'e göre, ABD İsrail ile yapılan görüşmelerden haberdar ancak doğrudan müdahil değil. Güney Sudan'ın, Trump yönetiminin ülkenin bazı seçkinlerine uyguladığı seyahat yasağını ve yaptırımları kaldırmasını istediğini açıkladı. Nitekim ülke, belki de Trump'ın gözüne girme çabasıyla, ABD yönetiminin yasadışı göçmenlere yönelik toplu sınır dışı etme operasyonları kapsamında halihazırda sekiz kişiyi kabul etti.

Beyaz Saray Sözcüsü Anna Kelly, “Başkan Trump, Gazze yeniden inşa edilirken Filistinlilerin güzel ve yeni bir yere yerleşmelerine izin verilmesi de dahil olmak üzere, Filistinlilerin yaşamlarını iyileştirmek için sık sık yenilikçi çözümler çağrısında bulundu. Ancak Hamas'ın önce silahsızlanmayı ve bu savaşı sona erdirmeyi kabul etmesi gerekiyor ve şu anda verebileceğimiz daha fazla ayrıntı yok” dedi.

Gönüllü ayrılış mı, zorla göç ettirme mi?

Birçok Filistinli, savaştan ve kıtlığa yakın bir açlık krizinden kaçmak için en azından geçici olarak Gazze'den ayrılmak istese de, kalıcı olarak ayrılmayı ve başka bir yere yerleşmeyi reddediyor. Hukuk örgütleri, insani yardım kuruluşları ve bazı hükümetler, ayrılmaların gerçekten gönüllü olup olmayacağını sorguluyorlar. Birleşmiş Milletler ve İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil olmak üzere bazıları, bu fikrin etnik temizlik sayılabileceği konusunda uyardılar.

Cenevre Sözleşmeleri uyarınca, zorla göç ettirme bir suç ve yalnızca sivillerin güvenliği için geçici tahliye veya askeri zorunluluk gibi dar kapsamlı durumlarda kendisine izin verilebilir. İsrailli ve uluslararası hukuk uzmanlarıysa, bu kriterleri karşılamanın zor olduğunu ve Gazze'nin savaştan zarar görmüş ortamının, transferlerin gönüllü olacağı yönündeki argümanları zorlaştırdığını belirttiler.

Özellikle gençler, çocuklu aileler veya hasta akrabaları olan birçok Gazzeli'nin ayrılmak istediği bildiriliyor. Filistin Politika ve Anket Araştırmaları Merkezi tarafından geçen mayıs ayında yapılan ankete katılan Gazzeli Filistinlilerin üçte birinden fazlası, savaştan sonra göç etmeye istekli olduklarını söyledi.

Merkezin Direktörü Halil Şikaki'ye göre, göç etme olasılığı en yüksek olan demografik grup, eğitimli gençler ve bu durum Gazze'den beyin göçüne katkıda bulunabilir. Şikaki, savaştan önce yapılan anketlere göre, bu grup arasındaki katılımcıların üçte ikisi ila dörtte üçünün ekonomik ve güvenlik nedenleriyle Gazze'den başka yerlere göç etmeye istekli olduğunu ekledi. Birçoğunun Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Körfez ülkeleri veya Türkiye'ye taşınmakla ilgilendiğini belirtti.