Ukrayna macerası Suriye’yi esir aldı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2017’de Lazkiye’deki Hmeymim hava üssünü ziyaretinden bir kare. (AP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2017’de Lazkiye’deki Hmeymim hava üssünü ziyaretinden bir kare. (AP)
TT

Ukrayna macerası Suriye’yi esir aldı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2017’de Lazkiye’deki Hmeymim hava üssünü ziyaretinden bir kare. (AP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2017’de Lazkiye’deki Hmeymim hava üssünü ziyaretinden bir kare. (AP)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Ukrayna saldırısının siyasi ve askeri sonuçlarından en çok Suriye'nin etkileneceğini söylemek abartı olmaz. Rusya Ukrayna’daki hedeflerine ulaşma noktasında başarılı olabilir ya da NATO ülkelerinin gizli desteğiyle sert bir iç direnişle karşılaşarak ‘bir bataklığa saplanıp’ başarısız da olabilir.
Suriye dosyası ile Libya ve Dağlık Karabağ gibi diğer kriz dosyaları arasında, özellikle Türkiye ve Rusya gibi oyuncuların aktif rolü göz önünde bulundurulduğunda, ciddi bağlar olduğunu söyleyebiliriz. Küresel güçler jeopolitik kazanımlar sağlamak amacıyla, farklı cephelerde karşı karşıya gelerek birbirlerine mesaj verebilmektedir. Ukrayna ve Suriye dosyaları arasındaki bağa dair şu maddeleri anabiliriz:
Birincisi; Esed-Yanukoviç karşılaştırması: Eski Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in Şubat 2014'te Rusya'ya kaçmasının ardından, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin aynı yılın mart ayında Kırım'ı ilhak ederek Turuncu Devrim’e yanıt verdi. Moskova aynı zamanda Şam’dan, Birleşmiş Milletler himayesinde yürütülen Cenevre barış sürecinde sert bir tutum takınmasını istedi ve Suriye'deki ‘renkli devrim’ talepleriyle uzlaşmamasını tavsiye etti. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, görüşmelerden birinde, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov’a, birkaç gün içinde kaçan Yanukoviç gibi olmayacağını, kalmaya ve direnmeye karar verdiğini söyledi.
İkincisi, askeri müdahale: Moskova, Batı'nın Irak ve Libya'ya müdahalesine itiraz etmişti ancak bu itirazlar dikkate alınmadı. Suriye örneğinde ise, Esed’in Kremlin’e gizlice gönderdiği heyetin ve Tahran’ın talebi üzerine Rusya 2015 Eylül ayında Suriye’ye askeri müdahalede bulunarak, rejimin çöküşüne engel oldu. Buna karşılık Rusya, başta Lazkiye kırsalındaki Hmeymim’de kalıcı bir hava üssü ve Tartus’ta bir deniz üssü olmak üzere çok önemli askeri ayrıcalıklar elde etti.
Rusya, Suriye'deki askeri güç dengesini rejim lehine değiştirdi. Rejim güçleri Rusya’nın desteğinden önce ülke topraklarının sadece yüzde 10’u üzerinde kontrol sağlarken, müdahale sonrasında bu oran yüzde 60’a yükseldi. Rusya ayrıca Suriye topraklarını, 350 tür silahı test etmek için bir laboratuvar olarak kullandı. Bugün Ukrayna'da yaşanan bazı savaş sahnelerinin, 2016'da Suriye'nin orta ve batısındaki muharebe sahnelerine çok benzediği görülüyor.
Üçüncüsü, sıcak denizler: Akdeniz sularında var olmak, Çarlık Rusya’sından itibaren süregelen bir Rus hayali idi. Putin, Tartus’taki küçük bir limanı deniz üssüne çevirerek bu hayali gerçekleştirmiş oldu. Böylelikle Türkiye’deki NATO üssü yakınlarında stratejik bir mevki elde edildi. Bu üssün önemi, Ukrayna savaşı başlamadan önce Akdeniz’deki Rus donanmasına bağlı savaş gemilerinin bu üsten hareket ederek manevralar gerçekleştirmesiyle kendini gösterdi. Söz konusu deniz tatbikatından önce Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu Hmeymim üssüne gelerek burada Beşşar Esed ile görüştü. Bu görüşme, Moskova'nın Suriye'yi "ulusal güvenliğinin bir uzantısı" olarak görmeye başladığının açık bir göstergesiydi.
Dördüncüsü, sembolik işaretler: Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad'ın Putin'in "Donetsk ve Luhansk cumhuriyetlerinin bağımsızlığını" tanıdığı gün Moskova'da olması tesadüf değildi. Mikdad bu adımın, uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler yasalarıyla uyumlu olduğunu iddia etti. Beşşar Esed ise Ukrayna’ya yönelik saldırıyı, "Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra tarihin düzeltilmesi’’ olarak nitelendirerek selamladı. Suriye yönetimi, Lazkiye limanını Kırım Yarımadası'na bağlayan anlaşmalar imzalamış ve Moskova'nın yörüngesinde olan birçok ayrılıkçı cumhuriyeti tanımıştı. Tüm bunlar Suriye’nin Putin’in ‘dünyasının’ bir parçasına dönüştüğünü gösteriyor.
Beşincisi, mızrak ucu: Moskova, S-400 ve S-300 füze sistemlerini konuşlandırdığı Hmeymim üssünü, NATO’nun Türkiye'nin güneyindeki İncirlik Üssü’ne karşı bir ‘mızrak ucu’ olarak değerlendiriyor. Putin, ABD'nin politikalarından ve Suriye'nin doğusundaki Kürtlere verdiği destekten ötürü hayal kırıklığına uğrayan  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kendi tarafına çekmeyi başarmış gibi görünüyor. Bunu düşündüren en bariz örnek, Ankara'nın İstanbul Boğazını, Rus askeri gemilerinin Ukrayna'nın güney kıyılarına geçişine kapatmayı reddetmesidir. Buna karşılık, alınan bilgiye göre, Rus Savunma Bakanı Şoygu son Suriye ziyaretinde, Suriye ordusunun İdlib'de geniş çaplı bir saldırı başlatma talebini reddetti.
Altıncısı, Demir Kubbe: Ukrayna'daki Rus saldırısına karşı temkinli davranan sadece Türkiye değildi, İsrail de son derece temkinliydi. Son haberlere göre, Tel Aviv yönetiminin Ukrayna’ya askeri destek vermemesinin nedeni, Rusya’nın kendisine Suriye hava sahasını kapatmasından endişe duymasıydı. Böylesi bir durumda İran’a yönelik hava saldırılarını sürdüremeyecekti. Özellikle Ukrayna savaşının sonuçlarından birinin de İran-Rusya yakınlaşmasının artması anlamına geleceği düşünüldüğünde bu tutum anlaşılabilir.
Yedincisi, temas hatları: Suriye'nin fiili olarak üçe bölünmüş alanları arasındaki sınırlar son iki yıldır herhangi bir değişime maruz kalmadı. Fakat Ukrayna’da değişen sınırlar, Suriye’de de benzeri değişikliklerin yaşanabileceği yönünde sorgulamalara neden oldu. Washington, iki ordu arasındaki "çatışmayı önleme" anlaşmasının hâlâ yürürlükte olduğunu duyurdu. Moskova, Şam yönetiminin İdlib'e saldırı talebini reddetti. Ancak mevcut uzlaşının geleceğinin, Ukrayna'daki durumun gidişatı ve Moskova ile Washington'ın çeşitli dosyalardaki ihtilafı ile bağlantılı olduğuna şüphe yok. Bu dosyalar arasında insani yardımların kesintiye uğramadan ülkeye ulaştırılması da yer alıyor.
Sekizincisi, ekonomik bedel: ‘Ukrayna rüzgarının’ Suriye'deki etkileri askeri ve siyasi boyutla sınırlı değildir. Şam rejimi, kendisine uygulanan Batı yaptırımlarına karşı koymak için büyük ölçüde Moskova'dan gelen gıda ve petrol desteğine güvenmekteydi. Moskova kendi meselelerine odaklanacağı için Suriye’de ekonomik ve yaşam koşullarının daha da ağırlaşacağı öngörülebilir. Suriye devletinin ‘kemer sıkma politikaları’ uygulamak dışında bir seçeneği bulunmuyor.
Hiç şüphe yok ki, Suriye’de, "temas hatlarının geleceği ateşkes, insani yardım, İsrail saldırıları ve ekonomik durum’’ Doğu Avrupa'nın kaderiyle doğrudan bağlantılıdır. Suriye bir nevi, Putin’in Ukrayna macerasının esiri olmuş durumdadır.



Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.


Uluslararası koalisyonun eski sözcüsü, SDG güçlerinin Suriye Savunma Bakanlığı'na entegre edilmesi çağrısında bulundu

Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Uluslararası koalisyonun eski sözcüsü, SDG güçlerinin Suriye Savunma Bakanlığı'na entegre edilmesi çağrısında bulundu

Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Uluslararası koalisyonun eski sözcüsü Albay Myles Caggins, Palmira'daki ortak Suriye-Amerikan devriyesine yapılan saldırının sürpriz olduğunu belirterek, Washington'un Suriye ile uzun vadeli güvenlik ilişkileri kurmak istediğini kaydetti.

Suriye devlet televizyonunda yayınlanan açıklamalarında Caggins, “Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye güvenlik güçlerini DEAŞ’a karşı mücadelede destekleme konusunda özel ve devam eden bir misyonu var ve bu, Suriye hükümetiyle iş birliği içinde yapılacak” dedi. Caggins, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Savunma Bakanlığı ile bütünleştirilmesinin gerekliliğini de vurguladı.

Ayrıca, “Amerikan mevzilerine sık sık saldırılar düzenleniyor ve İran milisleri, güçlerimizin bulunduğu bölgelerde gerilim yaratmaya çalışıyor ve çalışmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

Amerikalı yetkili, Suriye Devlet Başkanı Ahmed elş-Şara'nın bölgede barışa yönelik önemli çalışmalar yaptığını ve Suriye-Amerika ilişkilerinin güçlü olduğunu, ekonomiyi ve refahı güçlendirmenin terörizmle mücadelede önemli bir unsur olduğunu açıkladı.

Şam, cumartesi günü Suriye'nin merkezindeki Palmira kenti yakınlarında ABD-Suriye ortak askeri heyetine yönelik düzenlenen ve üç Amerikalının (iki asker ve bir sivil tercümanları) öldüğü, birçok personelin ise yaralandığı silahlı saldırıyı "terör saldırısı" olarak kınadı.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, "Suriye, Palmira yakınlarında Suriye-ABD ortak terörle mücadele devriyesini hedef alan terör saldırısını şiddetle kınıyor" dedi. Şeybani, sözlerine şöyle devam etti: "Kurbanların ailelerine, Amerikan hükümetine ve halkına başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifa temenni ediyoruz."


Rubio ve Şeybani, Palmira saldırısını iki ülke arasındaki "yeni gelişmekte olan" ilişkiyi istikrarsızlaştırma girişimi olarak değerlendiriyor

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (AFP)
Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (AFP)
TT

Rubio ve Şeybani, Palmira saldırısını iki ülke arasındaki "yeni gelişmekte olan" ilişkiyi istikrarsızlaştırma girişimi olarak değerlendiriyor

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (AFP)
Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (AFP)

Suriye ve ABD dışişleri bakanları dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Suriye'nin merkezindeki Palmira kentinde iki Amerikalı asker ve bir sivil tercümanın ölümüne yol açan saldırının, iki ülke arasındaki yeni gelişen ilişkileri baltalama girişimi olduğu konusunda hemfikir oldular.

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Bakan Esad eş-Şeybani'nin Amerikalı mevkidaşı Marco Rubio ile yaptığı görüşmede, terörle mücadele alanında "Suriye ile uluslararası ortakları, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, birlikte çalışmanın" önemini vurguladığı belirtildi.

Suriye Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, Rubio'nun, ABD hükümetinin Suriye'ye terörle mücadele, istikrarın sağlanması ve ekonomik toparlanma için uygun koşulların oluşturulmasına katkıda bulunma da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda desteğinin devam edeceğini teyit ettiği belirtildi.