Libya Başbakanı Dibeybe’nin seçimlerin yapılması ısrarı bölünmeye yol açtı

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin 23 Şubat’taki bir girişim başlattı (Başbakanlık Basın Ofisi)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin 23 Şubat’taki bir girişim başlattı (Başbakanlık Basın Ofisi)
TT

Libya Başbakanı Dibeybe’nin seçimlerin yapılması ısrarı bölünmeye yol açtı

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin 23 Şubat’taki bir girişim başlattı (Başbakanlık Basın Ofisi)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin 23 Şubat’taki bir girişim başlattı (Başbakanlık Basın Ofisi)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe, ‘Dürüstlüğün halka geri dönüşü’ adlı bir girişim çerçevesinde bu yılın ortalarında yasama seçimlerinin yapılması çağrısında ısrar etti. Ancak Temsilciler Meclisi'nin (TM) Fethi Başağa'ya yeni bir hükümet kurma görevi vermesinden ötürü bazı siyasiler, Dibeybe’nin ısrarla tekrarladığı çağrıyı ‘iktidarda kalma girişimi’ olarak, bazıları ise ülkeyi kriz durumundan çıkarmak için ‘ideal bir girişim’ olarak gördüler.
Milletvekili Yusuf el-Fercani, Başbakan Dibeybe’nin Devlet Yüksek Konseyi’nin (DYK) kendisinin görevden alınmasını reddetmesine sıkı sıkıya sarılacağını ve yetkilerini devretmemek için bunu yasal bir dayanak olarak kullanacağını söyledi. Dibeybe’nin uluslararası toplumun Başağa hükümetine karşı sergileyeceği tutumu görmeyi bekleyeceğini söyleyen Fercani, her ne kadar azalmış olsa da silahlı çatışmaya gitmenin Dibeybe için bir seçenek olmaya devam ettiğini öne sürdü.
Şarku’l Avsat’a konuşan Libyalı milletvekili, Dibeybe’nin seçimlerin yapılması çağrısını, mümkün olduğu kadar uzun bir süre iktidarda kalma ve TM’yi diskalifiye girişimi olarak niteledi. Fercani, TM’nin geçtiğimiz Eylül ayında Dibeybe hükümetinden güvenoyunu geri çekerek onu bir bekçi hükümetine dönüştürdüğünden Başbakan Dibeybe’nin TM’yi siyasi bir rakip olarak gördüğünü iddia etti.
Fercani sözlerini şöyle sürdürdü: “Dibeybe, geçici bir hükümete sahip olduğundan ve seçim yasalarının çıkarılmasının doğal olarak TM’nin yetkisinde bulunduğundan başlattığı girişimle ilerleyemeyeceğini çok iyi biliyor. Bu yüzden TM’yi saf dışı bırakmaya çalışıyor.”
Milletvekilliğine adaylık başvurusunda bulunan 5 binden fazla Libyalının seçimlerin yapılmasını beklediğine işaret eden Fercani, Dibeybe’nin TM’yi Libyalıların seçim yapma özgürlüklerine bir engel olarak göstermeye ve vatandaşların çektiği sıkıntıların gölgesinde sekiz yıllık görev süresini devam ettirdiği için TM’ye yöneltilen eleştirilerden çıkar sağlamaya çalışıyor.
Dibeybe’nin seçim çağrısının, kendisini vatandaşların sevgisini kazandığı evlilik yardımı, borç verme ve arsa dağıtma gibi vaatlerle aynı yankıyı uyandırmadığını söyleyen Fercani, “Seçim yasalarının yalnızca TM tarafından onaylandığı göz önüne alındığında, girişimi kabul ettirmek için halk arasındaki popülaritesine dahi güvenemez” dedi.
TM, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin en çok 14 ay içinde yapılmasına dayanan bir ‘yol haritasını’ onaylamıştı.
Buna karşın DYK Üyesi Abdulkadir Huveyli, Dibeybe’nin seçim çağrısını ‘ideal ve Libya krizinin temeli olan yeni bir geçici sürecin başlamasını engelleme girişimi’ olarak değerlendirdi.
Dibeybe ile Başağa arasındaki güç mücadelesi
Libya’nın seçimlerin düzenlenmesiyle TM, DYK ve UBH başta olmak üzere mevcut tüm yetkili organlardan kurtularak büyük bir hedefe ulaşacağına işaret eden Huveyli, yeni seçilecek TM’nin mevcut hükümetin çalışmalarını sona erdirecek yeni bir hükümeti kurmak üzere başbakan adayını seçeceğini söyledi. Dibeybe ve Başağa arasında süregelen bir güç mücadelesi olduğuna dikkati çeken Huveyli, Dibeybe’nin henüz hiçbir şey netleşmeden Başağa’nın kurma çalışmalarını yürüttüğü hükümeti gömmeyi sabırsızlıkla beklediğini kaydetti. Huveyli, Dibeybe’nin girişimini, TM tarafından onaylanan ve sadece hem Başağa hem de TM Başkanı Akile Salih'in daha büyük bir müttefiki haline gelen siyasal İslamcı akımından değil,  batı bölgesi sakinlerinden de destek alan yol haritasına kıyasla daha kısa bir geçmişi olduğuna dikkati çekti.
Huveyli, girişimin, TM ve DYK'nın seçim yasalarını çıkaramaması, yani Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarıyla uyumlu bir adım atılamaması durumunda Libya Siyasi Diyalog Forumu’na (LSDF) başvurma olasılığını içerdiğine işaret etti.
Huveyli, Dibeybe’nin cumhurbaşkanlığı için tekrar aday olmama konusundaki konuşmasına şüpheyle baksa da özellikle DYK tarafından onaylandıktan sonra girişimini uygulamaya devam etmekten başka seçeneği olmadığını düşünüyor.
Ulusal Güçler İttifakı (UGİ) milletvekili Tevfik eş-Şuheybi ise iktidarı yeni hükümete devretme sürecinin, Dibeybe’nin ‘iktidar koltuğunu bırakma konusundaki çaresizliği’ olarak nitelendirdiği durum çerçevesinde, tarafların karşı kaşıya gelebileceği noktaya ulaşabilecek zorlu çalışmalara tanık olacağını düşünüyor.
Halkın Dibeybe’nin girişimini desteklemediğine inanan Şuheybi, ayrıca Dibeybe’nin başta doğudaki siyasi ve askeri öncü isimler ile Misrata ve Trablus'ta Başağa'yı destekleyen güçler olmak üzere ülke genelinde sahadaki aktif güçler arasındaki mevcut yakınlaşmayı destekleme eğiliminde olan Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu’ndan (UNSMIL) uzaklaştığını öne sürdü.
Şarku’l Avsat’a konuşan Şuheybi,  “Geçici sürecin uzamasını istemeyen ve seçimlerin yapılmasını talep eden sivil güçlerin, Dibeybe’nin mevcut duruma bir çözüm getiremeyeceğini çok iyi biliyorlar. Çünkü Dibeybe’nin cumhurbaşkanlığına adaylığını koyması, 24 Aralık’ta yapılması planlanan seçimlerin iptal edilmesine katkıda bulundu” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri aracılığıyla diktatörlüğün yeniden Libya’ya geri dönmesini önlemek için sadece yasama seçimlerinin yapılmasını isteyen bir eğilim olduğunu düşünen Şuheybi, “Aslında halk arasında cumhurbaşkanlığını kazanmak için üzerinde anlaştıkları bir ismi sunacak popülariteleri yok” dedi.
Şuheybi, “Gerçekte, siyasi yolsuzluklar, çıkar anlaşmaları ve gölge şahıslara para verme gibi yollarla TM’de birkaç sandalye kazanmak için seçimlere ve mevcut duruma güveniyorlar” diyerek sözlerini sonlandırdı.



Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
TT

Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)

Eski Başbakan Haydar el-İbadi Irak'ta ‘seçim sisteminin reforme edilmesi’ çağrısında bulunurken, Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın Kasım 2025'te yapılması planlanan seçimleri boykot etme kararına karşı tavır alması bekleniyor.

El-İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu, seçim sisteminin ‘yolsuzluk’ suçu işleyen kişilerin seçime katılmasını engellemesi gerektiğini bildirdi. Koalisyon tarafından bugün yapılan basın açıklamasında, “Ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklar, özellikle de bu tarihi anda, sistemin siyasi tabanını genişletmeyi, herkesi dahil etmeyi ve seçim sürecini yolsuzluğa bulaşmış kişilerden ve manipülatörlerden korumayı gerektiriyor” denildi.

Koalisyon, ‘herhangi bir devletin çöküşünün üstesinden gelmenin, halkın çıkarlarını ve devletin varlığını koruyarak iç siyasi ve sosyal birlikle başarılabileceğini’ vurguladı. Açıklamada, “Ulusal bir reform vizyonu temelinde aday olmamak, çıkarlar nedeniyle başkalarının seçimlere katılmasına izin vermemekten temelde farklıdır” ifadesi yer aldı.

Koordinasyon Çerçevesi’nin ana bileşenlerinden biri olan el-İbadi'nin koalisyonu, Sadr'ın benzer bir açıklama yapmasından bir gün sonra seçimleri boykot ettiğini duyurdu.

 Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)

Koordinasyon Çerçevesi'nin pozisyonu

Koordinasyon Çerçevesi, Sadr ve el-İbadi'nin kararları ve bunların bir sonraki parlamentoda Şii temsiliyeti üzerindeki etkileri konusunda hemen bir görüş bildirmedi. Bilgi sahibi kaynaklar, “Sadr ve el-İbadi'nin kararlarını ele alma konusunda Şii meclisi içinde anlaşmazlıklar var” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar şu ifadeleri kullandı: “Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri ve Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim'in başını çektiği bazı Şii liderlerin durumu kontrol altına alma çabaları var. Yaşananlara uyum sağlamak için uzlaşmacı bir çözüm arayışının yanı sıra Sadr'a seçimlere katılması ve boykotu tersine çevirmesi için davette bulunma ve Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nu birkaç günlüğüne adaylık kapısını yeniden açmaya davet etme olasılığı da var… Koordinasyon Çerçevesi içinde farklı görüşler var, ancak Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'nin tutumunun Sadr'ı boykotu kırmaya ve seçimlere katılacağını açıklamaya davet etme eğiliminde olduğu dikkat çekiyor.”

Sadr, Kasım ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etme kararından dönmek için zorlu koşullar öne sürdü.

Sadr X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Yolsuzluk var olduğu sürece hiçbir seçime katılmayacağım. Doğruluk ancak kontrolsüz silahların teslim edilmesi, milislerin dağıtılması ve ordunun güçlendirilmesiyle tesis edilecektir” ifadelerini kullandı.

Yerel platformlarda, Sadr Hareketi liderleri ile aralarında Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin de bulunduğu Şii liderler arasında seçimlere katılma amacıyla temaslar kurulduğuna dair sızıntılar dolaşıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi bir kaynak, ‘Sadr Hareketi ile geri dönme olasılıkları konusunda şu ana kadar görüşmelerin durmadığını’ söyledi.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)

Seçimlerin meşruiyeti

Son dönemde izlenen çeşitli göstergelere göre seçimlerin meşruiyetine ilişkin endişeler bulunuyor. Boykotun kırılgan bir bölgesel ve uluslararası ortamda diğer kesimler tarafından da tekrarlanması, özellikle silah taşıyan ya da geçmişte silah taşımış olanlar başta olmak üzere pek çok Şii gücün, İran'ın hedef alınmasının ardından ABD ve İsrail tarafından hedef alınabilecekleri korkusunu taşımaya devam ettikleri bir dönemde, siyasi sistemin meşruiyetini etkileyebilir.

Aynı bağlamda araştırmacı Seyf es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Irak'taki siyasi sınıf, boykot eden çoğunluğun seçimlere katılma güvenini yeniden tesis edecek olgun bir seçim sistemi sunamadı. Bunun nedeni, seçim yasasının her seçim döneminde, oy veren halkın gerekçeleri dikkate alınmaksızın, büyük geleneksel partilerin ölçülerine uyacak şekilde değiştirilmesidir… Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ve iki eski başbakan Haydar el-İbadi ve Mustafa el-Kazımi'nin boykotu, seçimlere giden sürecin ciddiyetinin bir göstergesidir.”

Ancak es-Saadi, ‘seçim bölgesi sistemi, Sainte Lague sistemi ve benimsenen yüzde ile her seçimde sorunlara neden olan sonuç hızlandırma cihazlarına ilişkin doğru istatistiklere dayanan olgun bir yasanın çıkarılması yoluyla Irak'taki seçim sisteminde reform yapılabileceğini’ düşünüyor.