Irak, 4 ay geçmesine rağmen Cumhurbaşkanını seçemiyor

Irak, 4 ay geçmesine rağmen Cumhurbaşkanını seçemiyor
TT

Irak, 4 ay geçmesine rağmen Cumhurbaşkanını seçemiyor

Irak, 4 ay geçmesine rağmen Cumhurbaşkanını seçemiyor

Irak’ta seçenekler herkes için daraldı. Erken seçimlerin üzerinden 4 aydan fazla bir süre geçmesine rağmen yeni cumhurbaşkanını seçemedi.
Irak Nisan ayında, parlamento dördüncü dört yıllık (2018-2022) anayasal dönemini tamamlamış olacak.
Halk hareketleri, Adil Abdulmehdi hükümetinin görevden alınması ve seçim yasasını değişmesi sebebiyle, siyasi güçler, erken seçim yapmak ve devletin prestijini geri kazandırmak olmak üzere, iki ana amaç için yeni bir hükümet (Mustafa El-Kazımi hükümeti) kurma konusunda anlaşmışlardı. İlk hedef kapsamında hükümet, seçimleri mümkün olan en kısa süre içerisinde sağlamayı başarırken, devletin prestijini geri kazanmasını isteyen aynı siyasi güçler, Kazımi’nin bu işleri düşündüklerinden ve beklediklerinden daha ciddiye aldığını görerek ona karşı çıktılar. Hükümetin erken seçim yapmaya yönelik taahhüdünü, onlar da taahhüt etmiş olsalar da, en önemlisi geçici hükümet yerine kalıcı bir hükümetin kurulmasına hazırlık olarak cumhurbaşkanı seçiminin tamamlanması olan anayasal görevlerini henüz tamamlamadılar.
Meclis Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, sadece bir kereliğine, tekrarı olmaksızın cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinin yeniden açılmasına yönelik oylama için meclis tarafından belirlenen üç günlük geri sayımın başladığını söyledi. Federal Mahkeme tarafından verilen süre yarın (Salı), bu konudaki anayasal ve siyasi tartışmalar ortasında sona erecek. Farklı bloklardan ve partilerden milletvekilleri ve politikacılar, cumhurbaşkanlığı adaylığının yeniden açılmasının meclis tarafından kararlaştırılmasının Federal Mahkemenin bir nezaketi olarak görürken, hukukçuların bakış açısına göre bu, anayasanın bir ihlalini temsil ediyor. Bununla birlikte, adaylık kapısının yeniden açılması meselesi, artık siyasi kilitlenmeyi kırma çabası olarak da görülüyor.
Bazı hukuk uzmanları, Federal Mahkeme’nin kararının Cumhurbaşkanlığı Seçimi Yasası’nın hükümlerine aykırı olduğunu düşünüyor. Bu nedenle, adaylık süreci yeniden açılmadan önce yasanın değiştirilmiş olması gerektiği belirtiliyor. Siyasi ve kanuni bakış açısından, bu ve Kürdistan petrolünün satışının anayasaya aykırılığına ilişkin federal kararlar da dahil olmak üzere diğer kararlar göz önüne alındığında, federalizm, siyasi tartışma çemberinin bir parçası halini alıyor. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Cumhurbaşkanlığı adayı  Hoşyar Zebari’nin adaylığının reddedilmesi ve Mesud Barzani liderliğindeki IKBY’nin petrol satmasının Anayasa’ya aykırı olduğuna karar verilmesi sebebiyle sinirli olduğu bir zamanda, cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinin yeniden açılması onları mutlu ederken, Sadr Hareketi ve Egemenlik İttifakı’nı da sevindirdi. Diğer yandan, Koordinasyon Çerçevesi ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni kızdırdı.
Üçlü İttifak (Sadr Hareketi, Egemenlik İttifakı ve Kürdistan Demokrat Partisi) Bağdat’ta planlanandan daha düşük bir düzeyde toplantı gerçekleştirdi. Yaklaşık bir hafta önce Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, KDP lideri Mesut Barzani, Meslis Başkanı ve Egemenlik İttifakı liderleri Muhammed el-Halbusi ve iş insani Hamis el-Hançer ile bir zirve toplantısına katılmak üzere Bağdat’a da gelmiş, ancak Sadr ikinci gün, kimseyi ziyaret etmeden veya Bağdat’taki Sadr Hareketi merkezinde kimseyle görüşmeden Necef’e dönmüştü. Bazı bilgilere göre, zirveyi erteleme kararı, Federal Mahkeme tarafından adaylık süreci ile ilgili olarak yayınlanacak kararın beklenmesinden kaynaklanıyordu. Federal karar bir hafta ertelemeye neden oldu. Karar, üçlü ittifakı rahatlattı. Üçlü İttifak toplantısı dün Bağdat’ta gerçekleşti. Toplantı Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi dışında, birinci sırada yer alan liderler değil, koalisyon partilerinden liderler düzeyinde gerçekleştirildi. KDP lideri, müzakere heyetine başkanlık etmesi için, son açıklamaları ile birçok Şii lideri kışkırtan Hoşyar Zebari’nin yerine, KDP Sekreteri Fazıl Mirani’yi gönderdi. Mirani’nin Bağdat’a gelişine bazı söylentiler de eşlik etti. Siyasi çevrelerde yayılan söylentiler KDP’nin cumhurbaşkanlığı için Reber Ahmed’in yerine Fazıl Mirani’nin aday olacağı yönündeydi. KDP liderliğinin sessizliği gölgesinde, Egemenlik İttifakı milletvekili Mişan el-Ceburi bu söylentilere yanıt verirken, KDP’nin Reber Ahmed’in adaylığını geri çekmediğini ve herhangi bir yeni adaylık söylentisinin doğru olmadığını söyledi.
Bununla birlikte, adaylık sürecinin açık olduğu 3 günlük süre devam ediyor. Reber Ahmed’in yerine Mirani’nin gelmesi gibi bir senaryoda, üçlü ittifak Irak çevrelerinde bilinmeyen bir isme oy verilmesinin nasıl sağlayacağına yönelik ittifak içerisinde bir sorun yaşayabilir. Eğer öyleyse, Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin adayı Berham Salih'ten geri adım atmadığı ve Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın da Şii Koordinasyon Grubu tarafından reddedilen tutumundan vazgeçmemesi ışığında, dünkü toplantı adayı meclisten geçirmek için üçte iki çoğunluğun nasıl sağlayacağını tartışmayı amaçlıyor olabilir.
Aynı ittifak içinde bile, çeşitli taraflar arasında çatışan tutumlar ve çıkarlar iyice kendini belli etmeye başlıyor. Söz konusu durum, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş nedeniyle Irak'taki temel ihtiyaçların fiyatlarının benzeri görülmemiş bir artış kaydetmeye başladığı bir zamanda meydana geliyor. Iraklılar artık petrol fiyatlarındaki artıştan memnun değiller zira, bu artış bütçe açığını kapatmaya ve yolsuzluk yapanların ceplerine gidiyor.



Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
TT

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Lübnan genelinde Hizbullah çağrı cihazları ve telsizlerine yönelik eşi benzeri görülmemiş güvenlik ihlali ve salı ile çarşamba günleri binlerce eş zamanlı patlama, kişisel cep telefonlarının ne kadar tehlikeli olduğu ve nasıl uzaktan patlatılabildiği konusunda birçok soruyu gündeme getirdi.

Cep telefonu bataryaları son derece yanıcı kimyasallardan üretilir, ancak bir kontrol ünitesi doğrudan bataryaya bağlıdır ve bataryayı güvende tutmak için özel bir yazılımla donatılmıştır.

DeepSAFE Technology'nin kurucusu ve McAfee, Intel ve Nokia'da güvenlik ve koruma araştırmaları eski başkanı olan Ahmed Sallam'a göre bu kontrol ünitesi, en önemlisi tüm üniteyi bataryanın sıcaklığını ateşleme noktasına yükseltebilecek kötü amaçlı yazılım içeren başka bir ünite ile değiştirmek olan çok sayıda hackleme yöntemi ile kötü niyetli olarak manipüle edilebilir. Bu, Lübnan vakasında olduğu gibi belirli cihazları hedef almak için yapılabilir.

grbtny
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreninden (AFP)

Şarku’l Avsat'a konuşan Sallam, “Kötü niyetli bir şekilde üretilebilen bataryalar da var. Bunlar ya sıcaklığı belirli bir dereceye yükselterek ya da patlatma sistemini harekete geçiren bir ünite aracılığıyla ateşlenebilen patlayıcı maddeler içerirler. Tüm bunlar, radyo dalgaları ya da herhangi bir kablosuz elektrik dalgası yoluyla uzaktan sinyal alabilen harici bir iletişim ünitesi ile bataryaya içeriden bağlı çok küçük bir kontrol ünitesi yerleştirilerek yapılabilir” ifadelerini kullandı.

Sallam sözlerini şöyle sürdürdü: “Dış dünya ile iletişim olmasa da patlamalar senkronize edilebilir. Kötü amaçlı yazılım, tıpkı saatli bombaların çalıştığı gibi, tüm patlamaların aynı anda gerçekleşmesi için belirli bir anı bekleyebilir.”

Los Angeles'taki California Üniversitesi Kimya Bölümü'nde yardımcı doçent olan ve pil geliştirme ve üretiminde uzmanlaşmış bir ABD şirketi olan Nanotech Energy'nin bilim ve teknoloji şefi Maher el-Kady, “Lübnan'daki patlamalar tesadüfen değil, kasıtlı olarak meydana geldi. Büyük olasılıkla cihazlara uzaktan etkinleştirilen bir kontrol devresi yerleştirilmişti. Bu da patlamaların senkronizasyonunu açıklıyor” şeklinde konuştu.

cdvfgthy
Lübnan Ordusu tehlikeli gördüğü telsiz ve çağrı cihazlarını imha etmek üzere topluyor. (AFP)

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan el-Kady, “Herhangi bir bataryanın patlamasına yol açabilecek birkaç mekanizma vardır. Bunlardan ilki, mobil cihazın ya da elektrikli otomobilin bataryaya metal bir cismin girmesine yol açan bir kazaya maruz kalması ya da batarya parçalarının sıkışmasına ve parçalarının tahrip olmasına yol açan yüksek orandaki basınç yahut da bataryanın yüksek bir yerden düşerek parçalarının tahrip olmasıdır. İki olasılık daha var: Birincisi bataryanın sıcaklığının çok yüksek oranlara çıkmasına neden olarak patlamasına yol açan harici bir katalizörün varlığı ve ikincisi de bataryanın içindeki pozitif terminalin negatif terminale bağlanmasına yol açan harici bir etkileyicinin varlığıyla ilgili” ifadelerini kullandı.

Uzmanlara göre cep telefonları hacklenebilir. Ayrıca üretim ya da tedarik aşamalarından herhangi birinde ya da internet üzerinden erişilerek patlatılmak üzere içlerine kötü niyetli yazılımlar entegre edilebilir.

El-Kady, kasıtlı bir dış neden olmaksızın, üretim hataları nedeniyle bir pilin patlama olasılığının 10 milyon pil başına bir pili geçmediği konusunda kamuoyuna güvence verirken, pillerin 150 santigrat derecenin üzerine çıkabilen yüksek sıcaklıklara dayanmasını sağlamak için titiz testler yapıldığını da belirtti. Ancak bu durum, çağrı cihazlarında ve modern mobil cihazlarda bulunan lityum-iyon pilleri ‘saatli bomba’ olarak tanımlamasına engel olmadı. “Pil patlamalarının neden olduğu hasar, pilin boyutuna ve kullanıcının konumuna veya insan vücudunun hayati organlarından herhangi birine ne kadar yakın olduğuna bağlıdır” diyen el-Kady, elektrikli arabalar söz konusu olduğunda durumun daha da kötüleşeceğini, çünkü batarya boyutlarının bir cep telefonu bataryasının 5 bin ila 7 bin katına ulaşabileceğini belirtti.

Tedarik zincirleri

Yaşananların tekrarlanmasının nasıl önlenebileceği konusunda ise Sallam, tedarik zincirinin güvence altına alınması gerektiğine işaret ederek, Lübnan'a gelen cihazlarda olası değişiklikleri kontrol etmenin ve içlerine yeni bileşenler yerleştirilip yerleştirilmediğini test etmenin birçok yolu olduğunu açıkladı.

 

ascdvrg
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Teknik olarak, hassas bir terazi kullanılarak, ne kadar küçük olursa olsun cihazın ağırlığındaki herhangi bir değişiklik tespit edilebilir, böylece üzerinde herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığı anlaşılabilir. Bu hassas terazi, başta batarya olmak üzere her bir birimin ağırlığını doğru bir şekilde hesaplamak için kullanılmalıdır. X-ray ve CT Scan gibi radyolojik cihazların yanı sıra patlayıcılar için kimyasal tespit üniteleri de kullanılabilir ve tüm bu teknik araçlar genellikle havaalanlarının içinde kullanılır. “Lübnan örneğinde meselenin ele alınışında büyük bir güvenlik açığı olduğunu düşünüyorum” diyen Sallam, herhangi bir patlayıcı maddenin varlığını ya da yokluğunu teyit etmek için kullanılabilen teknolojilerin mevcut olduğunu vurguladı.

fvrbgty
Çağrı cihazı patlamalarının kurbanları (AP)

Medya kuruluşlarına göre, Lübnan'daki çağrı cihazları Tayvanlı bir şirket tarafından tasarlanmış ve Avrupa'da bilinmeyen başka bir şirkete üretim lisansı verilmişti. Bu nedenle üretim güvenliği ve uygulama kalitesi ile ilgili konular tespit edilememiş olabilir.

Genel olarak çağrı cihazları, ister alıcı uçta tek yönlü bir bağlantı olsun, ister alıcı ve verici uçta iki yönlü bir bağlantı olsun, iletişim sürecini kontrol etmek için bir sunucuya ihtiyaç duyar. Ancak Sallam'a göre bu sunucular veri tabanlarına sahip ve genellikle siber saldırılara ve hacklere karşı savunmasız olan dijital işletim sistemlerini çalıştırıyor.

“Çağrı cihazları tedarik zinciri boyunca değiştirilebilir, aynı şey sunucular için de geçerli olabilir” diyen Sallam, cihazların kendilerinin de değiştirilebileceğini ve üretim süreçleri ya da nakliye ve tedarik zincirleri sırasında ‘kötü niyetli’ yazılımlar eklenebileceğini açıkladı.