Ukrayna’nın işgali ve stokçuluk Mısır ekonomisini vurdu

Mısır’da fiyatların önemli ölçüde arttığı mal ve sebzeleri satışı yapan bir dükkan (EPA)
Mısır’da fiyatların önemli ölçüde arttığı mal ve sebzeleri satışı yapan bir dükkan (EPA)
TT

Ukrayna’nın işgali ve stokçuluk Mısır ekonomisini vurdu

Mısır’da fiyatların önemli ölçüde arttığı mal ve sebzeleri satışı yapan bir dükkan (EPA)
Mısır’da fiyatların önemli ölçüde arttığı mal ve sebzeleri satışı yapan bir dükkan (EPA)

Mısırlı Hibe Hamdi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin yankılarının, Kahire’nin batısındaki 6 Ekim Şehri’nde oturduğu 10. mahalleye ulaşacağını düşünmemişti. Ancak 46 yaşındaki Hibe Hamdi, evinin yanında bulunan bir pazardaki fiyatların ‘delilik’ olduğunu söyledi. Kadın şaşırmış bir şekilde “Bir şişe yağ da dahil olmak üzere sınırlı sayıda ürün aldım. Yağın 5 lira (bir dolar yaklaşık 15,6 Mısır lirası eşittir), bir poşet şeker 4 lira, bir kilo pirinç 3 lira arttığını görünce çok şaşırdım. Bu büyük artış karşısında sadece benim değil, çevremdekilerin de şaşkına döndüğünü gördüm.” ifadelerini kullandı.
Mısır piyasasında somut bir ‘fiyat artışı dalgası’ karşısında, hükümetin söylemlerinin bir kısmı, önemli fiyat artışı ile küresel gerilimler arasındaki ilişkiye odaklanıyor.
Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli düzenlediği basın toplantısında, “Rusya-Ukrayna krizi ve dünyanın her noktasını etkileyen enflasyon dalgaları nedeniyle, küresel emtia fiyatlarındaki tüm bu artışlardan Mısır’ın da etkilenmesi doğal bir durum. Mısır’daki enflasyonun yüzde 35’i söz konusu dalgalardan etkilenerek dışarıdan kaynaklanıyor” dedi.
Ancak bu küresel durumdan etkilenilmesi, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın güncel bazı olayları suistimal etmek, gıda ürünlerini stoklamak, dolaşımdan alıkoymak ve satışlarını durdurmakla itham edilen farklı valiliklerde 39 vakada, 12 sanığın tutuklanmasına ilişkin kararı ve yargısal prosedürlerin uygulanmasına engel olmadı.
Yüksek fiyatlarda Rusya’nın Ukrayna’ya işgal saldırısının sorumlu tutulması ile satıcıların suistimalinin krizin bir kısmına neden olduğu ithamları arasında, farklı sosyal sınıflardan Mısırlılar, fiyat artışına ilişkin şikayetlerini ve bunun olumsuz etkilerini genellikle alayla karışık olarak dile getirmek için, sosyal medyayı kullandılar.
Bayan Hibe Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı hakkında “Bu günlerde evlerimizde daha etkili hale geldi. İnsanların piyasadaki fiyat artışının savaşla ilgisi olup olmadığını soruyor” dedi. Hibe “En temel şey ekmek, bir somun ekmeğin fiyatı 1 liradan bir buçuk liraya yükselirken, küçük bir somunun fiyatı 50 kuruşken 1 liraya yani iki katına çıkınca şaşırdım.” ifadelerini de sözlerine ekledi.
Hibe bu durumun kocası ile ilkokula ve ortaokula giden iki çocuğundan oluşan ailesinin günlük hayatını etkilemeye başladığını belirterek, “Duyduklarımıza istinaden akaryakıt fiyatlarının artmasından korkuyoruz, ailecek büyük oranda ulaşım araçlarını kullanıyoruz ve akaryakıt fiyatları ulaşım maliyetinde artış anlamına gelecek. Aynı şekilde ekmekte de. Tüm bunlar, fiyatları yükselen temel gıda malzemelerinin satın alınması da dahil olmak üzere tüm hazırlıkların yapıldığı, Ramazan ayının başlangıcından önce geliyor” dedi.
Fiyat artışları konusundaki tartışmalar, sosyal medya platformlarına taşındı. Sosyal medyada yapılan paylaşımlarda emtia fiyatları ve başta yumurta olmak üzere fiyatlarının yükselmesine yönelik şakalar yapılırken, altın yumurtlayan tavuk hikayesi de alaylı bir şekilde anıldı. Ticaret Odası Kümes Hayvanları Bölümü Başkanı Dr. Abdulaziz es-Seyid bir karton yumurtanın 60 liradan 70’e yükseldiğini belirtti. Abdulaziz es-Seyid yerel bir kanala verdiği röportajda, kümes hayvanları fiyatlarındaki artışın “haksız” olduğu da söylerken, piyasada kümes hayvanı sıkıntısı olmadığını vurgulayarak, satıcıların açgözlülüğüne karşı koymak ve yem depolamalarını önlemek için sürekli kampanyalar düzenlenmesi çağrısında bulundu.
Çiftliklerde bir kilo kümes hayvanının fiyatı 30 liradan 33 liraya yükselirken, pazarlardaki fiyatı bir kilosu yaklaşık 40 liraya ulaştı.
Ain Shams Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. İman el-Benna, fiyatlarda görülen önemli artışla aynı zamanda sosyal medya platformlarında tanık olunan durumunun, vatandaşın günlük hayatına etki eden ekonomik baskıya karşı bir tür rahatlama olduğuna inanıyor.
Benna Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarda, “Savaşların sebep olduğu baskılar, savaşların yaşandığı ülkelerin sınırlarını aşıyor. Etkileri sadece ekonomik düzeyde değil aynı zamanda psikolojik ve sosyal düzeylerde de görülüyor. Dolayısıyla, vatandaşların Rus-Ukrayna savaşıyla bağdaştırdığı, fiyatlardaki ani artış ve aynı zamanda bunun geleneksel olarak hazırlıkların yapıldığı Ramazan ayı ile aynı zamanda gelmesi sebebiyle bir panik hali var.” ifadelerini kullandı. Mübarek Ramazan ayı yaklaşırken, yüksek fiyatlara rağmen tüm etkinlikler hazır gibi görünüyor. Diğer yandan Mısır Başbakanı basın toplantısında hükümete, piyasadaki emtia fiyatlarındaki önemli artışla mücadele için acil bir hükümet planın duyurulması için çağrıda bulundu. Mustafa Medbuli planın gelecek haftadan itibaren başlatılacağını, tüm şehirlerde vatandaşların ihtiyaçlarının indirimli fiyatlarla satılacağı pazarların kurulacağını, bu pazarların Ramazan sonuna kadar satış yapmaya devam edeceğini belirtti.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.