Lübnan Cumhurbaşkanı Avn Arap Birliği Genel Sekreteri Ebu Gayt’ı kabul etti

Ebu Gayt, yetkililere yaşananlara ilişkin tepkilerini dile getirdi ve Arap Birliği Genel Sekreterliği’nin Lübnan seçimleri takip etmeye hazır olduğunu ifade etti

Avn, Ebu Gayt ve beraberindeki heyeti kabul etti (Lübnan Cumhurbaşkanlığı Ofisi )
Avn, Ebu Gayt ve beraberindeki heyeti kabul etti (Lübnan Cumhurbaşkanlığı Ofisi )
TT

Lübnan Cumhurbaşkanı Avn Arap Birliği Genel Sekreteri Ebu Gayt’ı kabul etti

Avn, Ebu Gayt ve beraberindeki heyeti kabul etti (Lübnan Cumhurbaşkanlığı Ofisi )
Avn, Ebu Gayt ve beraberindeki heyeti kabul etti (Lübnan Cumhurbaşkanlığı Ofisi )

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, Lübnanlı yetkililere ‘Körfez ülkeleriyle ilişkilerin normal seyrine döndürülmesi için rotayı belirleyen Kuveyt girişimine karşı Lübnan’ın tepkisi’ konusunda tepkilerini iletirken, konu hakkında alenen konuşmayı ise kabul etmedi. Ebu Gayt, bu girişimin ‘Lübnan ile olan güveni yeniden inşa etmek üzere’ hareket edeceği yönündeki umudunu dile getirdi.
Abu Gayt, 14 Mart’ta Lübnan’da Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Necib Mikati ile bir araya geldi. Ahmed Ebu Gayt, bugün (15 Mart Salı) Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı ESCWA’da (BM Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu) başlatılan ‘Sürdürülebilir Kalkınma için Arap Forumu’na da katılacak. Toplantı sırasında Avn, parlamento seçimlerinin zamanında gerçekleştirileceğini belirterek, Lübnan’daki Suriyeli mülteciler sorununun acilen ele alınması çağrısında bulundu. Mişel Avn, “Lübnan’a göç eden Suriyeliler meselesi, Lübnan’ın genel durumu üzerinde hâlâ ağırlık oluşturuyor ve bu mesele, özellikle Suriye’nin çoğu bölgesinde çatışmaların durması dolayısıyla acil tedavi gerektirmektedir” dedi.
Avn ile görüşmesi sonrasında Ebu Gayt, seçimleri zamanında gerçekleştirmek, Lübnan’ı daha fazla istikrara doğru ilerletmek ve gelecek dönemde Lübnan’daki koşulları düzeltmek için bir kararlılıkla karşılaştığını söyledi. Lübnan’ın şu anda 6 aylık süreliğe Arap Bakanlar Konseyi’nin başkanlığını yürütmesi başta olmak üzere, Cumhurbaşkanının ‘uluslararası koşullara ve bunun Arap bölgesi üzerindeki etkilerine’ ilişkin değerlendirmesini dinlediğini belirten Ebu Gayt, Cumhurbaşkanı Avn’ın, kendisine bu yılın ortalarında Beyrut’ta yapılacak bakanlar istişare toplantısı hakkında bilgi verdiğini söyledi. Ahmed Ebu Gayt, Avn’ın ‘Lübnan’ı seçim yoluna götürmek, istikrarı sağlamak ve normal koşulları yeniden tesis etmek için’ çok kararlı olduğunu belirtirken, Arap Birliği’nin Lübnan seçimlerini takip etmek için bir ekip göndermeye daimî olarak hazır olduğunu ifade etti. Ebu Gayt, “Cezayir’de, Irak’ta, Filistin’de ve daha birçok bölgede bu adımı attık ve bunu, hayata geçireceğimizi düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Lübnan’ın Kuveyt girişimine yönelik yanıtına dair bir soruya ise Ebu Gayt, “Cumhurbaşkanına alenen açıklayamadığım tepkilerimi ve bu konudaki temaslarımın sonuçlarını bildirdim” dedi.
Cumhurbaşkanı Avn ile bir sonraki Arap zirvesinin tarihi hakkında konuştuklarına da dikkat çeken Ebu Gayt, Cezayir’in tüm Arap ülkelerine zirvenin 1 ve 2 Kasım’da Cezayir’de yapılacağını bildirdiğini söyledi.
Arap Birliği Genel Sekreteri, yerinden edilmiş Suriyeliler meselesinin ele alınıp alınmadığına ilişkin bir soruya yanıt olarak ise, “Bu konuya değindik. Hatta Lübnan’ın 10 yıl ve daha fazladır nelere maruz kaldığına, ödediği bedele, bu misafirperver ülkenin milyonlarca değilse de yüzbinlerce Suriyeli mültecinin varlığından dolayı maruz kaldığı şartlara ve dünyadan destek alamamasına bakıldığında, Ukrayna’daki koşullara ve Ukraynalı mültecilere yardım etmek için Avrupa ve uluslararası bağışlara tanık olduğumuz gerçeği çerçevesinde bu durum, insanı bu çifte standardı sorgulamaya mecbur bırakıyor. Ama dünya, Arap mültecilerin topraklarında bulunması nedeniyle Lübnan’da var olan baskı altındaki koşulları da unutmamalıdır. Lübnan, hiçbir dış destek almadan yıllarca mültecileri ağırladı. Bu, özellikle mevcut durum ışığında, her zaman göz önünde bulundurmamız gereken bir noktadır” dedi.
Başbakan Necib Mikati ile görüşmesinin ardından ise Ebu Gayt, Arap girişiminin Lübnan’a olan güveni yeniden inşa etmek için harekete geçeceği yönündeki umudunu dile getirdi. “Arap girişimi, genel olarak var ve bunun, harekete geçmesini umuyoruz” diye Genel Sekreter, Mikati ile görüşmesinin de ‘son derece yararlı’ olduğunu dile getirdi. Ahmed Ebu Gayt, “Lübnan’daki koşulları ve yaklaşan seçimleri tartıştığımız sırada uluslararası duruma ve bunun Ortadoğu’ya, Doğu Akdeniz, Lübnan ve Arap ülkelerindeki koşullara yönelik etkilerine değindik. Ayrıca Kuveyt- Körfez girişimini de ele aldık” dedi. Ebu Gayt, bu eski ülke için daha iyi bir gelecek umut ettiğini açıklarken, seçimlerin yaklaştığına ve bunun da ‘istikrarın sağlanmasına, yeniden birleşmeye, yeni bir hükümetin kurulmasına ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ile bir atılımın sağlanmasına katkıda bulunduğunu’ vurguladı. Ahmed Ebu Gayt, “Bunların tümü, seçimler belirleyici olacağı için Lübnan’ın iç siyasi hareketine bağlı” dedi.
Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Ahmed Nasır el-Muhammed es-Sabah, geçen Ocak ayında Lübnan’a ziyarette bulunarak, Lübnan’a yönelik ziyaretinin ‘Arap doğasına sahip olduğunu’ ve Lübnan ile olan güveni yeniden inşa etme önlemleri çerçevesinde çeşitli uluslararası çabaların bir parçası olduğunu vurguladı. Şeyh Ahmed Nasır, beraberinde Lübnan halkı ile dayanışmayla ilgili üç mesaj taşırken, Lübnan’ı Arap ülkelerinin içişlerine karışmamaya ve Lübnan’ın uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırdı.
Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Bouhabib ise, 30 Ocak’ta Kuveyt’e yaptığı ziyarette, Kuveytli mevkidaşı Şeyh Ahmed Nasır el-Muhammed es-Sabah’a girişime ilişkin Lübnan’ın yanıt belgesini teslim etmişti.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.