Sadr’ın Şii cephesinden Vatanı Kurtarma İttifakı’na itiraz

Koordinasyon Grubu yarınki cumhurbaşkanı seçim oturumunu boykot edecek.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr. (AA)
Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr. (AA)
TT

Sadr’ın Şii cephesinden Vatanı Kurtarma İttifakı’na itiraz

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr. (AA)
Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr. (AA)

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın Şii Koordinasyon Grubu çatısı altındaki siyasi hasımları -ki bunların silahlı gruplarının olduğu ve bir kısmının İran’a yakın durduğu biliniyor- Sadr’ın Sünni ve Kürt partilerle kurduğu Vatanı Kurtarma İttifakı’na itiraz etti. Sadr önceki gün yaptığı açıklamada müttefikleri Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani ve iş insanı Hamis el-Hancer liderliğindeki Sünni Egemenlik İttifakı liderlerinden Muhammed el-Halbusi ile birlikte ‘Vatanı Kurtarma İttifakı’ adında bir siyasi ittifak kurduklarını bildirdi. İttifakın ortak cumhurbaşkanı ve başbakan adaylarını ilan etti.
Sadr Hareketi Meclis Grup Başkanı Hasan el-Azari, Vatanı Kurtarma İttifakı’nın ‘sayıca en büyük meclis bloku’ olduğunu belirterek, ittifakın ortak cumhurbaşkanı adayının Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) İçişleri Bakanı Reber Ahmed, başbakan adayının ise Mukteda es-Sadr’ın kuzeni Cafer Muhammed Bakır es-Sadr olduğunu ilan etti.
Irak Meclisi’nde yarın cumhurbaşkanı seçiminin gerçekleşeceği kritik bir oturum düzenlenecek. Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) cumhurbaşkanı adayı ve aynı zamanda mevcut Cumhurbaşkanı Berhem Salih ile KDP’nin cumhurbaşkanı adayı Reber Ahmed’in de aralarında bulunduğu 40 adayın ismi yarınki oturumda oylamaya sunulacak.
Vatanı Kurtarma İttifakı’na yakın bir kaynak, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şunları söyledi:
“Vatanı Kurtarma İttifakı cumartesi oturumu için tam teşekküllü bir plan hazırladı. Planın içeriğinde öne çıkan nokta, sayıları 329’a ulaşan Iraklı vekillerin 220’sinin kalmasını oturumda gerektiren toplantı yeter sayısını karşılamaktır. Planda ayrıca oturuma katılımı sağlamak amacıyla başta bağımsızlar olmak üzere diğer bloklara gidilmesi öngörülüyor. Hazırlanan senaryo şu: Cumhurbaşkanının seçildiği aynı oturumda cumhurbaşkanı seçilecek olan Reber Ahmed’in en büyük meclis blokunun adayını, yani Cafer Muhammed Bakır es-Sadr’ı başbakan olarak görevlendirmesidir.”
Kaynak, Koordinasyon Grubu’nun meclisin üçte birlik çoğunluğu elinde tutarken Vatanı Kurtarma İttifakı’nın bu senaryoyu nasıl gerçekleştireceği sorusuna şu cevabı verdi:
“Siyasi tıkanıklığın aşılması için son bir girişim olarak diyaloglar son ana kadar sürdürülecek. Bu diyaloglar herkesin veya en azından sayıca en büyük diğer grupların katılmasını sağlayacak.”
Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu, Nuri el-Maliki liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu, Kays el-Hazeli liderliğindeki Asayib Ehlil Hak, Ammar el-Hekim liderliğindeki Devlet Güçleri Koalisyonu, Haydar el-İbadi liderliğindeki Nasr Koalisyonu ve Falih el-Feyyad liderliğindeki Ata Hareketi’nin oluşturduğu Şii Koordinasyon Grubu, Vatanı Kurtarma İttifakı’nın açıklamalarını reddettiğini ve cumartesi günkü cumhurbaşkanı seçim oturumunu boykot edeceğini ilan etti.
Koordinasyon Grubu’ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Siyasi süreçteki tüm ortakları gerçek bir vatanseverlik ruhuyla bezenmeye, vatanın çıkarlarını gözetmeye, vatanın güvenliğini ve istikrarını bozan her şeyden uzak durmaya çağırıyoruz. Müreffeh bir hayatın gerekliliklerini sağlamak için çalışan ve yoksulları yaygın yolsuzluk ve yitip gitme bataklığından çıkaracak aklı selim politikaların olmaması nedeniyle halkımızın onurlu evlatlarının sıkıntıları günbegün artıyor. Irak’ta demokrasiyi uygulamak için kanunları yapan ve hükümeti denetleyen bir meclis ortaya çıkarılmalı. Başta en önemli siyasi aktörler ve bağımsızlar olmak üzere yeter sayı ve kanaat açısından eksik olan bir oturumun yapılması için baskı ve gözdağı üzerinde çalışıldığını görüyoruz. Bu durum onurlu Irak halkının evlatlarından oluşan en büyük bileşenin (Şii bileşene atıfla) haklarına karşı haddi aşmaktır. Koordinasyon Grubu Şii Evi’ni birleştirmek, sözünün bir olmasını sağlamak, Irak halkının diğer bileşenlerinden oluşan geri kalan siyasi güçleri görüşme ve tartışma masasına davet etmek, çeşitli sorunları suizandan, mezhepçi ve partizan oluşumlardan uzak bir şekilde olumlu bir milli ruhla ele almak için çalıştı.”
Irak Meclisi’nde yarın  düzenlenecek oturum ülkedeki siyasi sürecin gidişatının belirlenmesinde kritik bir öneme sahip. Zira 2003’ten bu yana ilk kez bir ulusal çoğunluk hükümetinin kurulması isteniyor. 2005’te yapılan ilk meclis seçimlerinden bugüne kadar uzlaşıya dayanan hükümetler kuruldu. Ulusal çoğunluk hükümeti formülü, Sünni ve Kürt partilerle ittifak kuran Mukteda es-Sadr tarafından savunuluyor. Vatanı Kurtarma İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Reber Ahmed seçimi kazanır ve Cafer es-Sadr’ı hükümeti kurmakla görevlendirirse uzmanlara ve gözlemcilere göre Koordinasyon Grubu seçim oturumunun sonuçlarına ve başbakanın görevlendirilmesine itiraz yoluna gidecek. Bu durumda iki taraf arasındaki siyasi tıkanıklığın sokaklara yansıyabileceği ve Şiiler arasında bir çatışmanın patlak verebileceği değerlendiriliyor. Vatanı Kurtarma İttifakı cumhurbaşkanı ve başbakan adaylarının seçilmesinde başarılı olamazsa siyaset sahnesinin daha da karmaşıklaşacağı öngörülüyor. Nitekim söz konusu seçimler için anayasanın belirlediği sürelerin tamamı sona erdi. Gündeme getirilen seçenekler arasında oturumun yarın değil üç gün sonraya ertelenmesi ve böylece Kürt rakiplere cumhurbaşkanlığı makamı üzerinde, Şii rakiplere de başbakanlık makamı üzerinde uzlaşma fırsatı verilmesi bulunuyor.



Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
TT

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Lübnan genelinde Hizbullah çağrı cihazları ve telsizlerine yönelik eşi benzeri görülmemiş güvenlik ihlali ve salı ile çarşamba günleri binlerce eş zamanlı patlama, kişisel cep telefonlarının ne kadar tehlikeli olduğu ve nasıl uzaktan patlatılabildiği konusunda birçok soruyu gündeme getirdi.

Cep telefonu bataryaları son derece yanıcı kimyasallardan üretilir, ancak bir kontrol ünitesi doğrudan bataryaya bağlıdır ve bataryayı güvende tutmak için özel bir yazılımla donatılmıştır.

DeepSAFE Technology'nin kurucusu ve McAfee, Intel ve Nokia'da güvenlik ve koruma araştırmaları eski başkanı olan Ahmed Sallam'a göre bu kontrol ünitesi, en önemlisi tüm üniteyi bataryanın sıcaklığını ateşleme noktasına yükseltebilecek kötü amaçlı yazılım içeren başka bir ünite ile değiştirmek olan çok sayıda hackleme yöntemi ile kötü niyetli olarak manipüle edilebilir. Bu, Lübnan vakasında olduğu gibi belirli cihazları hedef almak için yapılabilir.

grbtny
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreninden (AFP)

Şarku’l Avsat'a konuşan Sallam, “Kötü niyetli bir şekilde üretilebilen bataryalar da var. Bunlar ya sıcaklığı belirli bir dereceye yükselterek ya da patlatma sistemini harekete geçiren bir ünite aracılığıyla ateşlenebilen patlayıcı maddeler içerirler. Tüm bunlar, radyo dalgaları ya da herhangi bir kablosuz elektrik dalgası yoluyla uzaktan sinyal alabilen harici bir iletişim ünitesi ile bataryaya içeriden bağlı çok küçük bir kontrol ünitesi yerleştirilerek yapılabilir” ifadelerini kullandı.

Sallam sözlerini şöyle sürdürdü: “Dış dünya ile iletişim olmasa da patlamalar senkronize edilebilir. Kötü amaçlı yazılım, tıpkı saatli bombaların çalıştığı gibi, tüm patlamaların aynı anda gerçekleşmesi için belirli bir anı bekleyebilir.”

Los Angeles'taki California Üniversitesi Kimya Bölümü'nde yardımcı doçent olan ve pil geliştirme ve üretiminde uzmanlaşmış bir ABD şirketi olan Nanotech Energy'nin bilim ve teknoloji şefi Maher el-Kady, “Lübnan'daki patlamalar tesadüfen değil, kasıtlı olarak meydana geldi. Büyük olasılıkla cihazlara uzaktan etkinleştirilen bir kontrol devresi yerleştirilmişti. Bu da patlamaların senkronizasyonunu açıklıyor” şeklinde konuştu.

cdvfgthy
Lübnan Ordusu tehlikeli gördüğü telsiz ve çağrı cihazlarını imha etmek üzere topluyor. (AFP)

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan el-Kady, “Herhangi bir bataryanın patlamasına yol açabilecek birkaç mekanizma vardır. Bunlardan ilki, mobil cihazın ya da elektrikli otomobilin bataryaya metal bir cismin girmesine yol açan bir kazaya maruz kalması ya da batarya parçalarının sıkışmasına ve parçalarının tahrip olmasına yol açan yüksek orandaki basınç yahut da bataryanın yüksek bir yerden düşerek parçalarının tahrip olmasıdır. İki olasılık daha var: Birincisi bataryanın sıcaklığının çok yüksek oranlara çıkmasına neden olarak patlamasına yol açan harici bir katalizörün varlığı ve ikincisi de bataryanın içindeki pozitif terminalin negatif terminale bağlanmasına yol açan harici bir etkileyicinin varlığıyla ilgili” ifadelerini kullandı.

Uzmanlara göre cep telefonları hacklenebilir. Ayrıca üretim ya da tedarik aşamalarından herhangi birinde ya da internet üzerinden erişilerek patlatılmak üzere içlerine kötü niyetli yazılımlar entegre edilebilir.

El-Kady, kasıtlı bir dış neden olmaksızın, üretim hataları nedeniyle bir pilin patlama olasılığının 10 milyon pil başına bir pili geçmediği konusunda kamuoyuna güvence verirken, pillerin 150 santigrat derecenin üzerine çıkabilen yüksek sıcaklıklara dayanmasını sağlamak için titiz testler yapıldığını da belirtti. Ancak bu durum, çağrı cihazlarında ve modern mobil cihazlarda bulunan lityum-iyon pilleri ‘saatli bomba’ olarak tanımlamasına engel olmadı. “Pil patlamalarının neden olduğu hasar, pilin boyutuna ve kullanıcının konumuna veya insan vücudunun hayati organlarından herhangi birine ne kadar yakın olduğuna bağlıdır” diyen el-Kady, elektrikli arabalar söz konusu olduğunda durumun daha da kötüleşeceğini, çünkü batarya boyutlarının bir cep telefonu bataryasının 5 bin ila 7 bin katına ulaşabileceğini belirtti.

Tedarik zincirleri

Yaşananların tekrarlanmasının nasıl önlenebileceği konusunda ise Sallam, tedarik zincirinin güvence altına alınması gerektiğine işaret ederek, Lübnan'a gelen cihazlarda olası değişiklikleri kontrol etmenin ve içlerine yeni bileşenler yerleştirilip yerleştirilmediğini test etmenin birçok yolu olduğunu açıkladı.

 

ascdvrg
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Teknik olarak, hassas bir terazi kullanılarak, ne kadar küçük olursa olsun cihazın ağırlığındaki herhangi bir değişiklik tespit edilebilir, böylece üzerinde herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığı anlaşılabilir. Bu hassas terazi, başta batarya olmak üzere her bir birimin ağırlığını doğru bir şekilde hesaplamak için kullanılmalıdır. X-ray ve CT Scan gibi radyolojik cihazların yanı sıra patlayıcılar için kimyasal tespit üniteleri de kullanılabilir ve tüm bu teknik araçlar genellikle havaalanlarının içinde kullanılır. “Lübnan örneğinde meselenin ele alınışında büyük bir güvenlik açığı olduğunu düşünüyorum” diyen Sallam, herhangi bir patlayıcı maddenin varlığını ya da yokluğunu teyit etmek için kullanılabilen teknolojilerin mevcut olduğunu vurguladı.

fvrbgty
Çağrı cihazı patlamalarının kurbanları (AP)

Medya kuruluşlarına göre, Lübnan'daki çağrı cihazları Tayvanlı bir şirket tarafından tasarlanmış ve Avrupa'da bilinmeyen başka bir şirkete üretim lisansı verilmişti. Bu nedenle üretim güvenliği ve uygulama kalitesi ile ilgili konular tespit edilememiş olabilir.

Genel olarak çağrı cihazları, ister alıcı uçta tek yönlü bir bağlantı olsun, ister alıcı ve verici uçta iki yönlü bir bağlantı olsun, iletişim sürecini kontrol etmek için bir sunucuya ihtiyaç duyar. Ancak Sallam'a göre bu sunucular veri tabanlarına sahip ve genellikle siber saldırılara ve hacklere karşı savunmasız olan dijital işletim sistemlerini çalıştırıyor.

“Çağrı cihazları tedarik zinciri boyunca değiştirilebilir, aynı şey sunucular için de geçerli olabilir” diyen Sallam, cihazların kendilerinin de değiştirilebileceğini ve üretim süreçleri ya da nakliye ve tedarik zincirleri sırasında ‘kötü niyetli’ yazılımlar eklenebileceğini açıkladı.