Yemen, darbenin sona erdirilmesi konusundaki kararlı duruşunu sürdürüyor

Yemen’de meşru hükümetten İran projesinin kabul edilemez olduğu vurgusu yapıldı.

Yemen Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı ve Eski Dışişleri Bakanı Abdulmalik el-Mihlafi
Yemen Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı ve Eski Dışişleri Bakanı Abdulmalik el-Mihlafi
TT

Yemen, darbenin sona erdirilmesi konusundaki kararlı duruşunu sürdürüyor

Yemen Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı ve Eski Dışişleri Bakanı Abdulmalik el-Mihlafi
Yemen Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı ve Eski Dışişleri Bakanı Abdulmalik el-Mihlafi

Husi milislerin ateşkes olarak tanımladıkları ‘üç gün için çatışmaları durdurma kararı’ ile kurmaca bir siyaset yürütmeye çalıştığı bir dönemde, Yemen meşru hükümeti, darbeye karşı koymaya devam etme konusundaki kararlı duruşunu yineledi. İran projesine ve maşası Husilere boyun eğmeme konusundaki kararlılığını vurguladı.
Yemen Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı ve Eski Dışişleri Bakanı Abdulmalik el-Mihlafi sözde ateşkesi Husi milislerin darbe ve savaşı kapsamındaki “suçlarını meşrulaştırma” girişimi olarak nitelendirdi.
Abdulmalik el-Mihlafi, Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“El-Husi, yedi yıldır süren savaşta Yemen ve Yemenlilere açısından neden olduğu felaketin sonuçlarını umursamıyor. Dolayısıyla da felaketin ve zararın sona erdirilmesine, Yemen’in yeniden inşasına, Yemenlilerin ruhlarının ve yaşamlarının onarılmasına kapı açan barışı önemsemiyor. Aksine suçunu nasıl meşrulaştıracağını düşünüyor. Bu açıdan bakarak; Suudi Arabistan ile yaptığı sözde ateşkes girişimini anlayabiliriz. Husiler, Yemen’de kendinden başkasını görmüyor. Yemen halkını ne iradesi ne de hakkı olmayan takipçiler olarak görüyor. Dolayısıyla onlara karşı işlediği suçlarını da görmüyor. Barış konusundaki anlayışı da bu umursamazlığa dayanıyor ve savaşının sadece meşru hükümeti destekleyen Suudi Arabistan ile olduğuna herkesi ikna edebileceğini sanıyor.”
Mihlafi açıklamasında Husi milislerin liderine hitaben “Ey Husi barış istiyorsan, barışı önce devletlerine darbe yaptığın Yemenliler arasında ara” ifadelerini kullandı.
Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi, Riyad’da meşru liderler arasında olağanüstü bir toplantı düzenledi. Toplantıya, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Muhsen el-Ahmar, Yemen Parlamentosu Başkanı Sultan el-Berkani, Yemen Başbakanı Dr. Muin Abdulmelik ve Şura Konseyi Başkanı Ahmed bin Dağr da katıldı.
Resmi kaynaklar Hadi’nin şu açıklamasını aktardı:
“Yemenlilerin dikkati, savaş sebebiyle halkın çektiği acılara son vermeye yönelik KİK’deki kardeşlerinin artan çabalarına çevrildi. Terörist Husi milisler ise Yemenlilerin isteklerini hiçe sayarak, Yemen halkına ve Suudi Arabistan Krallığı’ndaki kardeşlere yönelik acımasız saldırganlığını sürdürüyor.” 
Yemen resmi haber ajansı SABA’ya göre Yemen meşru liderliği toplantıda, Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) 29 Mart-7 Nisan tarihleri ​​arasında Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’daki KİK Genel Sekreterlik merkezinde, Yemen-Yemen istişareleri düzenlenmesi davetini memnuniyetle karşıladığı yinelendi. Toplantıda, Körfez ülkeleri ile Suudi Arabistan Krallığı liderliğindeki Arap Koalisyonu’nun samimi çabalarına övgüde bulunuldu. Ayrıca ulusal sabitelere, KİK’in Körfez Girişimi, Ulusal Diyalog Konferansı’nda alınan kararlar ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2216 sayılı kararını içeren üç referansa istinaden Yemen’de güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanması ve barışın getirilmesine yönelik tüm çabalara verilen desteğe de övgüde bulunuldu.   
Yemen meşru liderliği savaşı sona erdirmek, Yemenlilerin hayatını korumak ve bölgede güvenlik ve istikrarı sağlayan bir çözüm bulmak için bölgesel ve uluslararası ortak çabaların sarf edildiği bir zamanda, İran destekli terörist milislerin Suudi Arabistan Krallığı’ndaki sivil yerleşimlerin, ekonomi açısından hayati tesislerin ve enerji kaynaklarının sürekli olarak hedef almaları en sert ifadelerle kınandı.
Katılımcılar, Husilerin sözde ateşkes girişime atıfla şu açıklamayı yayınladı:
“Milisler, barış seçeneklerini ve barış sağlamak için çalışanları (Biel, Cenevre, Kuveyt ve Stockholm) umursamıyor. Aynı şekilde İran’ın bölgedeki gündemine vekaleten hizmet ederek, Yemen ve bölge savaşında Yemenlilere çektirdikleri acıları ve döktükleri masum insanların kanları da umurlarında değil.”
Yemen meşru liderliği, halkın bu suç çetesine teslim olmasının mümkün olmadığını, İran’ın projesini kabul etmeyeceklerini, devleti yeniden kurmak ve darbeye son vermek için daima mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.
Katılımcılar tüm siyasi güçlere, taraflara, ulusal kuruluşlara ve yasama kurumlarına, cumhuriyet sistemindeki tüm ulusal değişmezleri, ülkenin birliğini ve iş birliği kavramını güçlendirmeye dayalı demokratik yaklaşımını korumak amacıyla sahip oldukları tarihi sorumluluklarını adil, güvenli ve istikrarlı bir Yemen kurma çerçevesinde yerine getirme çağrısında bulundu.
Yemen Başbakanı Dr. Muin Abdulmelik de gelişmelerle eş zamanlı olarak Bakanlar Kurulu toplantısı düzenledi. Toplantıda devleti yeniden kurmak, İran destekli Husi darbesini sona erdirmek ve savaşın pusulasını başka yöne çevirmeye çalışan terör planlarını bozmak için askeri ve güvenlik açısından hazırlık seviyesini yükseltilmesi vurgulandı.
Resmi kaynakların aktardığına göre Yemen hükümeti söz konusu toplantıda, İran füzeleri ve SİHA’larıyla Suudi Arabistan Krallığı’ndaki hayati önemdeki tesislere, sivil yerleşimlere ve enerji kaynaklarına düzenlenen, KİK’in krizi sona erdirmek ve barışı sağlamak için Yemen-Yemen diyalogu çağrısında bulunmasından sonra önemli oranda artan Husi terör saldırıları gündemiyle bir araya geldi.
Hükümetten şu açıklamada bulunuldu:
“Husi milislerinin ve onları destekleyenlerin bu terör saldırıları, Yemen’i komşularının ve bölgenin yanı sıra son derece hassas koşullardan geçen tüm dünyanın çıkarlarını da hedef alan bu terörist örgütün resmini gözler önüne seriyor.” 
Yemen Bakanlar Kurulu uluslararası topluma, söz konusu tehlikeli terör saldırılarına ve bunları gerçekleştirenler, destekleyenler ve arkasında duranlar karşısında olumsuzluk ve zayıf tepki verme halinden çıkma ve tehlikeleri ortadan kaldırmak için hükümete ve Arap Koasliyonu’na tam destek verme çağrısında bulundu. Savaşın gidişatı ve barış süreci üzerinde önemli bir etki yaratacak olan, Husi milislerini terör örgütü olarak sınıflandırma ve bu kapsamda gerekli tüm önlemleri alma çağrısını yineledi.
Yemen hükümeti, Husi milislerinin KİK diyalog çağrısına karşı çıkarak İran füzeleri ve SİHA’lar ile Suudi Arabistan şehirlerine saldırması ile ilgili açıklamada bulundu. Bunu İran’ın yıkıma yönelik gündeminin ve dünyaya şantaj yapma projesinin uygulanması kapsamında Yemenlilerin iradesine açık bir meydan okuma ve acılarına aldırmama olduğunu vurguladı.
Hükümet söz konusu durumun, İran projesini başarısızlığa uğratma, devletin yeniden güçlenmesini sağlama ve darbeye sona erdirmeye yönelik ulusal birliği güçlendirmek için gerçek bir gerekçe olduğunu kaydetti.
Yemen hükümeti Riyad’da yapılacak istişarelerden, tam anlamıyla bir zafere ulaşıp bölgenin güvenlik ve istikrarını güvence alan, yeniden yapılanmada ilerleme kaydedinceye kadar Yemen’i İran’ın eline düşmekten korumaya devam eden, Yemen’deki herkesin ve Arap Koalisyonu’nun sorumluluklarına ilişkin bir yol haritası ve stratejik bir vizyon planı çımasını umduğunu belirtti.



Suriye Cumhurbaşkanlığı Müslüman Kardeşler'i tehdit ediyor

Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
TT

Suriye Cumhurbaşkanlığı Müslüman Kardeşler'i tehdit ediyor

Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)

Baha el-Avam

Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın Danışmanı Muvaffak Zeydan, Müslüman Kardeşler'in sınırları ve kıtaları aşan uluslararası bir örgüt olarak başarısızlığını ortaya koydu. Ayrıca, Müslüman Kardeşler’in Suriye koluna hitap ederek, üyelerinin yaşlanması ile fikirlerinin güncelliğini yitirdiğini, önerilerinin artık gerçeklikle bağdaşmadığını ve Esed rejiminin devrilmesinden sonraki mevcut aşamaya hizmet etmediğini söyledi.

Zeydan, fikirlerinin köklerinin birçok Arap ülkesinde terör örgütü olarak tasnif edilen ve diğer Batılı ülkelerin de yakında hakkında aynı yolu izlemeye çalıştığı Müslüman Kardeşler'e dayandığını söyleyerek övündü. Ancak, tıpkı aylar önce eski Suriye rejimini devirmek için mücadele eden fraksiyonların yaptığı gibi, Suriye'deki kolunun da kendini feshetmesi gerektiğine inanıyor.

Zeydan’ın satırları arasında, Suriye'deki Müslüman Kardeşler'e yönelik örtülü bir tehdit var gibi görünüyor. Zira Suriye kolunun kendini feshetmeyi reddetmesinin bedelinin sahneden dışlanmak olduğuna dikkat çekti ve “sosyal alanda çalışan bir siyasetçi için zamanı, gelişmeleri ve güncellemeleri takip etmek son derece önemlidir. Aksi takdirde, olayların dışında kalır ve sürüden kopar” dedi.

Zeydan, makalesinde, daha önce “terör faaliyetlerine karıştıklarından şüphelenilen kişiler” listesine dahil edilme korkusuyla inkar ettiği Müslüman Kardeşler üyesi olduğunu kabul etti. Zeydan’ın adı 2015 yılında ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'nın belgelerinde yer almıştı ve Müslüman Kardeşler ile 11 Eylül 2001 saldırılarını gerçekleştiren el-Kaide'ye üye olmakla suçlanmıştı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Zeydan'ın her iki örgütle ideolojik ve inançsal bağı, yazıları ve sosyal medyadaki pek çok paylaşımından da anlaşılıyor. Çeşitli insan hakları ve uluslararası raporların sahil kentleri ve Suveyda'da aşırılık yanlılarının işlediği suçları eleştirdiği bir dönemde, yeni görevine atandığında, Şara’nın bu seçimi yapmasının amacını sorgulayan sesler yükselmişti.

Birçok kişi, Zeydan'ın yeni Suriye hükümetinde Müslüman Kardeşler'i temsil ettiğini varsayıyordu, ancak yazısı onun Müslüman Kardeşler ile aynı fikirde olmadığını ve hatta ona duyduğu küçümsemeyi ortaya koyuyor: “Tüm dünya, Müslüman Kardeşler'e sanki bir ahtapot, küresel bir imparatorluk ve altı kıtaya yayılmış bir İslam halifeliğiymiş gibi davranıyor; oysa gerçekliği ve hakikati içler acısı. Zavallılar hayali, yanıltıcı, serap benzeri saraylara tutunmuşlar.”

Dolayısıyla Zeydan'a göre, Müslüman Kardeşler’in Suriye'deki kolunun yeni devlete katılmasının tek yolu, bölgenin çeşitli ülkelerinde Müslüman Kardeşler’e bağlı kolları örnek alarak kendini feshetmesi. Ne var ki Zeydan, argümanını desteklemek için verdiği ve kendilerini feshederek “başarılı” siyasi partilere dönüştüğünü söylediği tüm örneklerin, bugün güvenlik ve ekonomik sorunlar yaşadıklarını, popülaritelerinin azalmasından muzdarip olduklarını görmezden geldi.

Zeydan, Müslüman Kardeşler'e, Suriye ve Mısır'ın birlik olduğu sırada Cemal Abdunnasır döneminde yaptıklarını Şara döneminde de yapmaları çağırısında bulundu. Makaleye göre, Abdunnasır'ın o dönemde Müslüman Kardeşler’in Mısır'daki koluna ve liderlerine karşı sert tutumuna rağmen, Suriye kolu, Abdunnasır’ın “Kuzey Bölgesi”nde siyasi parti bulunmaması şartına uyarak kendini feshetmişti.

 Zeydan'ın savunduğu bu yaklaşım, Suriye'de hiç kimsenin Şara veya hükümetine karşı çıkmadığı totaliter bir rejimi desteklediğini açıkça ortaya koyuyor. Şam'daki yeni otoritenin “doğruluğu” tekeline aldığını ve tıpkı herkesin stratejik vizyona sahip bir lider olarak Mısır cumhurbaşkanına boyun eğmesi gibi, ne siyasi ne de dini açıdan kimsenin hükümeti geçmeye çalışmaması gerektiğini iddia ediyor.

Şara'yı Nasır’a benzetmenin, belki de Zeydan'ın kasıtlı olarak ima ettiği bir boyutu var; o da  Danışmanın Suriye Cumhurbaşkanının bölgede oynamasını hayal ettiği rol. Ama bu arada yaklaşık dokuz ay önce iktidara geldiğinden beri birçok Arap ülkesinin Şara'nın otoritesini ve ülkesinin birliğini korumasına yardımcı olmak için gösterdiği çabaları görmezden geldi.

dfvfd
Suriye'de Müslüman Kardeşler 1945'te kuruldu (sosyal medya)

Zeydan'ın makalesinde gündeme getirdiği diğer sorular arasında şunlar yer alıyor: Yeni devlette kendilerine yer arayan İslamcı akımlar arasında açık veya örtülü anlaşmazlıklar var mı? Şam'daki yeni hükümet, Müslüman Kardeşler'e şu anda tavsiye ettiği gibi, siyasi olarak kendisiyle aynı fikirde olmayanları dışlamayı mı planlıyor? Bundan önce, Şara siyasi çoğulculuğu kabul edecek mi?

Suriye'de dini temele dayalı partilerin kurulması, özellikle de Şara’nın, Halk Meclisi'nin kurulmasını onaylama biçimi göz önüne alındığında, bugün Suriye'de başlı başına bir endişe ve tartışma kaynağı. Halk Meclisi’nin ülkedeki siyasi parti ve akımlarının temsilcilerini içermesi gerekirken, Cumhurbaşkanı milletvekillerinin üçte birini seçmeye, kendi oluşturduğu bir komitenin de bölgelerin geri kalan milletvekillerini seçmesine karar verdi.

İslamcı gruplar konusunda uzman bir araştırmacı olan Mahir Farghali'ye göre, Şara’nın Danışmanı, makalesinde Müslüman Kardeşler'i yasaklayan ve yeni Suriye'de rol oynamasını tercih etmeyecek Arap ülkelerine bir mesaj gönderiyor. Böylece Şam'ın bu konudaki kararlılığını teyit ediyor ve Esed'in devrilmesinden sonra Müslüman Kardeşler’in geri dönme girişimlerine kapıyı kapatıyor.

Öte yandan Farghali, Zeydan'ın Suriye'deki Müslüman Kardeşler'in kendisini feshetmesi talebinin, Arap hükümetlerinin Müslüman Kardeşler hakkındaki tutumlarının doğruluğunu teyit ettiğini belirtiyor. Aynı zamanda Şara'nın Danışmanı, cemaatin dünyanın çeşitli bölgelerinde benimsediği, ismini terk ederek dini, ekonomik, medyatik ve siyasi bir cephe altında faaliyet gösterme eğilimine ikna olmuş durumda.

Zeydan'ın savunduğu yaklaşım, Suriye'de kimsenin Şara veya hükümetine karşı çıkmadığı totaliter bir rejimi desteklediğini açıkça ortaya koyuyor. Şam'daki yeni otoritenin “doğruluğu” tekeline aldığını ve ne siyasi ne de dini açıdan kimsenin hükümeti geçmeye çalışmaması gerektiğini iddia ediyor.

Ürdün Siyaset ve Toplum Enstitüsü'nde akademik danışman Muhammed Ebu Rumman, Zeydan'ın makalesindeki dış mesajlara ilişkin Farghali'nin görüşünü kabul ediyor ve buna bir de Suriyeli bir boyut ekliyor. Bunun öncelikle, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) tarafından temsil edilen Selefi akım ile Müslüman Kardeşler arasındaki tarihsel düşmanlık, ikinci olarak da Şara’nın daha önce de belirttiği gibi, bu cemaat hakkındaki kendi tutumuyla bağlantılı olduğunu söylüyor.

HTŞ, geçen Aralık ayında Esed'i devirmek için verilen mücadelede silahlı gruplara liderlik eden Selefi-cihatçı bir örgüt. Şara’nın lideri olduğu ve uluslararası terör örgütleri listesinde yer alan örgüt, Ocak 2025 sonunda kendisini feshederek Şam'daki yeni yetkililer tarafından kurulan Suriye ordusuna katıldı.

Ebu Rumman, Zeydan'ın HTŞ içindeki konumuna ve örgütün dünya ile iletişimindeki rolüne de değindi. Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı da makalesinde bu konuya “2015 yılında Nusra Cephesi ile el-Kaide arasındaki bağların koparılması çağrısında bulunduğu” sözleriyle değindi. Müslüman Kardeşler’in Suriye kolunun kendisini feshetmesi çağrısının artık “cemaatin birçok genci tarafından özel toplantılarda fısıldandığını” belirtti.

Ebu Rumman, Şam'ın Müslüman Kardeşler'in Vaad Partisi’nin dahi Suriye içinde faaliyet göstermesini reddettiğini belirtti. Zeydan, partinin üyelerinin bugüne ve geleceğe kıyasla tarihe ve geçmişe daha bağlı kaldıkları için bu partiyi “ölü doğmuş” olarak nitelendirmişti. Danışman’ın bu sözlerinden, Müslüman Kardeşler’in siyaset alanında faaliyet gösteremeyeceği ve kendisine başka alanlar araması gerektiği anlaşılıyor.


UNRWA: İsrail'in Gazze'deki hava saldırıları bir hafta içinde 16 binden  fazla kişiyi yerinden etti

Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)
Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)
TT

UNRWA: İsrail'in Gazze'deki hava saldırıları bir hafta içinde 16 binden  fazla kişiyi yerinden etti

Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)
Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)

Birleşmiş Milletler Filistin Mültecilerine Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) tarafından dün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze şehrine yönelik yoğun saldırılarının 12-20 Ağustos tarihleri arasında 16 binden fazla kişinin yerinden edilmesine yol açtığı belirtildi.

UNRWA, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı bir paylaşımda, yerinden edilen ailelerin yaklaşık altı aydır Gazze'ye yeni barınma malzemelerinin girişine izin verilmediği için çadırlarını yanlarında taşımak zorunda kaldıklarını belirtti. Paylaşımda yerinden edilen bu kişilerin, UNRWA'nın barınaklara dönüştürülmüş aşırı kalabalık okullarından birinde kaldıkları kaydedildi.

UNRWA, Gazze şehrine yönelik saldırıların yoğunlaşmasının daha fazla sivilin kaçmasına neden olacağı konusunda uyarıda bulunarak, felakete uğrayan bölgede derhal ateşkes çağrısında bulundu.

İsrail, Gazze şehrinde operasyonlarını tırmandırmaya devam ediyor. İşgal etmeyi onayladığı şehrin çeşitli bölgelerine hava saldırıları ve topçu bombardımanlarını yoğunlaştırıyor. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, şehri Refah ve Beyt Hanun'da olduğu gibi yok etmeye yemin etti.

İsrail’in Gazze Şeridi’ni hedef alan askeri operasyonları, Cibaliye el-Beled ve en-Nazla mahallelerinden Şeyh Rıdvan mahallesindeki Ebu İskender bölgesine kadar şehrin kuzey sınırında yayıldı. Bu bölge, yoğun ve ayrım gözetmeyen bombardımanların ardından büyük bir göç dalgasına sahne oldu. Bu bombardımanlar sırasında yerinden edilmiş kişilere barınak sağlayan Amr ibn el-As Okulu da hedef alındı ve en az 13 Filistinlinin ölümüne, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere onlarca kişinin yaralanmasına neden oldu.

Öte yandan İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz cuma günü yaptığı açıklamada, Hamas silahlarını teslim etmez ve tüm rehineleri serbest bırakmazsa Gazze şehrini yok edeceğini söyledi.

Katz, X hesabından yaptığı paylaşımda, “Yakında, Hamas'ın katilleri ve tecavüzcüleri, İsrail'in savaşı sona erdirmek için koyduğu, tüm rehinelerin serbest bırakılması ve silahların teslim edilmesi şartlarını kabul edene kadar cehennemin kapıları onlar için açılacak” ifadelerini kullandı. İsrailli Bakan, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki operasyonları sırasında büyük ölçüde yıkıma uğrayan iki şehre atıfla “Eğer bu şartları kabul etmezlerse, Hamas'ın başkenti Gazze şehri, Refah ve Beyt Hanun gibi olacak” dedi.


Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
TT

Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)

Merkez sol hükümetin Filistin devletini tanıma niyetini açıklamasının ardından İsrail ile Avustralya arasında gergin ilişkiler yaşanırken, bugün binlerce Avustralyalı Filistinlileri desteklemek için düzenlenen mitinglere katıldı.

Filistin Eylem Grubu, Avustralya genelinde 40'tan fazla eylem düzenlendiğini ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıkların katıldığını belirtti.

Söz konusu gösteriler, bu ayın başlarında Sidney Liman Köprüsü’nde on binlerce kişinin katıldığı yürüyüşün ardından gerçekleşti. Bu yürüyüş, Kanberra'nın Gazze Şeridi'ndeki savaşa ilişkin tutumunda bir dönüm noktası olarak görüldü.

fdve
Sidney'deki göstericiler (Reuters)

Filistin Eylem Grubu, Brisbane'de yaklaşık 50 bin kişi olmak üzere, toplam 350 bin kişinin yürüyüşlere katıldığını duyurdu, ancak polis buradaki sayının yaklaşık 10 bin olduğunu bildirdi. Polis, Sidney ve Melbourne'daki kalabalığın sayısına ilişkin tahminlerde bulunmadı.

ı8o9p0
Avustralya genelinde 40'tan fazla gösteri düzenlendi ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıklar katıldı. (Reuters)

Sidney'de yürüyüşü düzenleyen Josh Lees, Avustralyalıların ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırıma son verilmesini ve hükümetin İsrail'e yaptırım uygulamasını talep etmek için’ şehrin meydanlarına akın ettiğini söyledi. ‘Özgür Filistin’ sloganları atan katılımcıların birçoğu Filistin bayrakları taşıdı.

yuı8
Sidney'de düzenlenen yürüyüşte Filistin bayrağı taşıyan bir kız (EPA)

Öte yandan, ülkenin Yahudi topluluğunun çatı örgütü olan Avustralya Yahudileri Yürütme Konseyi Eş Başkanı Alex Ryvchin, Sky News'e verdiği demeçte, yürüyüşlerin ‘güvenli olmayan bir ortam yarattığını ve yapılmaması gerektiğini’ ifade etti.

 

o90p
Sidney'de Gazze'ye destek yürüyüşü sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu aleyhine açılan bir poster (AFP)

Protestolar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun geçen hafta, Avustralya hükümetinin bu ay Filistin devletini tanıma niyetini açıklaması üzerine Avustralyalı mevkidaşı Anthony Albanese'ye yönelik sert söylemlerinin şiddetini artırmasının ardından patlak verdi.

dcfgthy
Yaklaşık 350 bin kişi yürüyüşlere katıldı, bunlardan 50 bini Brisbane'deydi. (AFP)

Avustralya ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler, İşçi Partisi liderliğindeki Albanese hükümetinin Fransa, Birleşik Krallık ve Kanada'nın benzer adımlarının ardından Filistin devletini tanıyacağını açıklaması sonrası gerginleşti.

dfgthy
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları 60 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. (AFP)

Avustralya, bu tanıma kararının Filistin Yönetimi'nden aldığı taahhütlere bağlı olduğunu, bu taahhütler arasında Hamas'ın gelecekteki herhangi bir devlette yer almayacağına dair taahhüdün de bulunduğunu belirtti.

fo90p
Gazze Şeridi'ndeki savaş sırasında öldürülen gazetecilerin posterleri, Sidney'de düzenlenen bir yürüyüşte (AFP)

Avustralya bu kararı 11 Ağustos'ta, on binlerce kişinin Sidney Liman Köprüsü’nde Gazze Şeridi'ne yardım ve barış çağrısında bulunduğu yürüyüşün ardından açıkladı. İsrail, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine düzenlediği saldırının ardından yaklaşık iki yıldır Gazze Şeridi’ne yönelik askerî harekât yürütüyor.

Filistinli yetkililer, İsrail saldırıları sonucunda Gazze Şeridi'nde 60 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirtiyor ve insani yardım kuruluşları gıda kıtlığı nedeniyle yaygın açlık tehlikesi olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.