NASA'nın Mars aracı, 'timsah sırtına' ulaştı

"Arazinin ne kadar engebeli olduğunu görmek şaşırtıcı"

Siyah beyaz çekilen fotoğrafta Kızıl Gezegen'in engebeli arazisi gözler önüne serildi (NASA)
Siyah beyaz çekilen fotoğrafta Kızıl Gezegen'in engebeli arazisi gözler önüne serildi (NASA)
TT

NASA'nın Mars aracı, 'timsah sırtına' ulaştı

Siyah beyaz çekilen fotoğrafta Kızıl Gezegen'in engebeli arazisi gözler önüne serildi (NASA)
Siyah beyaz çekilen fotoğrafta Kızıl Gezegen'in engebeli arazisi gözler önüne serildi (NASA)

NASA'nın Mars'taki uzay araçlarından Curiosity, Kızıl Gezegen'de bir timsahın sırtını andıran taşlık bir araziye ulaştı.
Gale Krateri çevresinde dolaşan ve Sarp Dağ adı verilen bir tepeye tırmanan uzay aracı, bölgeyi incelerken çeşitli yüzey şekillerinin de fotoğraflarını çekiyor.
O fotoğraflardan biri de NASA ekibinin "timsah sırtı arazisi" diye nitelediği taşlık bir bölgede 21 Mart'ta çekildi.
ABD Jeolojik Araştırma Astrojeoloji Bilim Merkezi'nde görev alan gezegen jeoloğu Lauren Edgar, yeni görüntüyle ilgili şu yorumu paylaştı:
"Arazinin ne kadar engebeli olduğunu görmek şaşırtıcı. Bu bölgeye gayrı resmi olarak, 'timsah sırtı arazisi' dedik. Tanıma çok uygun görünüyor!"
Türkçede 'merak' anlamına gelen Curiosity, Kızıl Gezegen'in engebeli arazisinin jeolojisini ortaya çıkarmak için incelemelerini sürdürüyor. Görevde elde edilen veriler, erozyonun Mars yüzeyini nasıl etkilediğine de ışık tutuyor.
Mars jeolojik açıdan sakin ve sessiz bir gezegen gibi görünse de rüzgar ve toz hareketlilikleri manzarayı şekillendirmeyi sürdürüyor.
Uzay aracı, şu anda Greenheugh adı verilen bir alanın tepesinde. 
Mars'ta gözlemlenen kayaçların şekilleri, Dünya'da ilginç benzetmelere yol açıyor. NASA ekibi daha önce tespit edilen bazı kayaçları dinozora veya bitkilere benzetmişti.
Ekibin benzetme koleksiyonunda artık birden fazla kayaçtan oluşan bu arazi de alıyor.
Curiosity 2014'ten bu yana Gale Krateri'nin merkezindeki 5 kilometrelik Sarp Dağ'a ya da resmi ismiyle Aeolis Mons dağına tırmanıyor.
Uzay aracı Mart 2020'de bir tepenin zirvesindeki 'Greenheugh Pediment' isimli kaya tabakasının üzerine çıkarak en dik arazi tırmanışı rekorunu kırmıştı.
Uzay ajansının 2011'de Mars'a varmak üzere fırlattığı Curiosity, Mars'ın yaşanabilirlik potansiyelini ortaya çıkarmayı hedefliyor.
Independent Türkçe, CNET, NASA



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell