Rusya’nın Ukrayna saldırısındaki en önemli aracı: İHA

Rus yapımı dronelar Moskova’nın elini kuvvetlendiriyor.

Rus yapımı ‘Orion’ adlı drone. (Arşiv)
Rus yapımı ‘Orion’ adlı drone. (Arşiv)
TT

Rusya’nın Ukrayna saldırısındaki en önemli aracı: İHA

Rus yapımı ‘Orion’ adlı drone. (Arşiv)
Rus yapımı ‘Orion’ adlı drone. (Arşiv)

Rusya-Ukrayna savaşını teknik açıdan değerlendirmek herkes için zor bir mesele. The National Interest tarafından yayınlanan habere göre Ukrayna medyası, ‘çatışma’ kavramını çarpıtmada etkili olurken Rus kaynaklı bilgiler ise zayıf ve oldukça belirsiz nitelikte. Bununla birlikte çeşitli kaynaklardan, çatışmada kullanılan Rus İHA'larının yeteneklerinin bir değerlendirmesini yapmak mümkün. Çatışmanın başlamasından bu yana Rus kayıpları hakkında toplanan kanıtlar, Rusya silahlı kuvvetlerinin savaşa hava yetenekleriyle tam olarak girmediğini gösteriyor. Ancak Rusya bugün, analistlerin başından beri beklediği insansız hava araçlarının konuşlandırılmasına dayanan operasyonlara doğru ilerliyor gibi görünüyor.
Rus droneları erken dönemde kullanıldı
En fazla öne çıkan Rus insansız hava aracı, Rusya Savunma Bakanlığı tarafından 4 Mart'ta gerçekleştirilen bir saldırıda kullanılan Orion’du. Orion, Rus Silahlı Kuvvetleri'nde hizmete giren ilk silahlı insansız hava aracıydı. 2018 yılına doğru Suriye'ye operasyonel bir şekilde konuşlandırıldı. Birçok Rus silah sistemi gibi geliştirme sürecinde Suriye'de kullanıldı ve keşif ve saldırı misyonları gerçekleştirdi. Görünen başarısına rağmen Orion'un Haziran 2020’ye kadar tam olarak hizmete girdiği düşünülmüyor. Yalnızca sınırlı sayıda kullanılmıştı. Ukrayna’da İHA kullanıldığını görmek ise şaşırtıcı durum değil. Orion, hassas saldırılar başlatma ve zamanında keşif yapma yeteneği açısından askeri olarak oldukça değerli.
Orion insansız hava aracının görünümü Rusya'nın teknolojik ilerlemelerini gözler önüne sererken Rusya'nın savaş çabalarında henüz önemli bir rol oynamadı. Daha az gelişmiş Orlan-10 ve Eleron-3 droneları ön plana çıktı. Bu İHA'lar Rus kuvvetlerine taktik düzeyde istihbarat, gözetleme ve keşif işlevleri sağlıyor.

Drone rollerinin evrimi
Çatışmanın başlangıcında Rus Orlan-10 ve diğer insansız hava araçlarına ilişkin çok az rapor vardı. Rus birliklerinin dağılım biçimi ve koordinasyon eksikliği de İHA’ların istenilen şekilde kullanılmadığı varsayımını destekliyor. Doğrulanmamış haberlere göre Orlan-10’lar şimdi Ukrayna'da üç ana temel rol oynuyor: Konvoy ve keşifleri desteklemek, topçuların yerini tespit etmek ve saldırılar için koordinat sağlamak.
Rus konvoylarında verilen kayıplara ilişkin raporlar göz önüne alındığında ilk rolünün önemi oldukça açık. Bazı veriler, Rus araç ve kamyonlarının kayıplarının ilk haftada zirve yaptığını ve o zamandan bu yana aşamalı olarak azaldığını gösteriyor. Bu değişikliğin nedeni hakkında yorum yapmak zor. Ancak İHA’larla konvoyların korunmasındaki artışın, Rus kuvvetlerinin kayıplarını azaltmasına ve Ukrayna pusularını önlemesine olanak sağlaması mümkün.
İkinci rol, 2014'ten bu yana Ukrayna'da yaygın olarak kullanılan Rus topçu mekanizmaları ile biliniyor. Rusya Savunma Bakanlığı'ndan alınan görüntülü kanıtlar, dronelar tarafından, genellikle Orlan-10 ile koordineli topçu saldırılarında 152 milimetre lazer güdümlü mermilerin kullanıldığını gösteriyor. Zira drone, yönlendirme yapmak için hedefi lazerle gösteriyor. Rus kaynaklı önceki yayınlar, bu saldırıların güdümsüz mermilerle de mükemmel bir şekilde yapılabildiğini ortaya koydu. Bununla birlikte Ukrayna'daki bazı saldırıların görünüşte araçlara yönelik olduğu göz önüne alındığında, Rus topçu kuvvetlerinin aşırı güç kullanmak yerine makul kuvvet seviyeleri seçmesi olası görülüyor.
Üçüncü rol ise özellikle Ukrayna kuvvetlerine zarar verme yeteneği açısından önemli olan keşif saldırıları. Bu, operasyonlar derinleştikçe önemli bir hedefe uzun menzilli füze veya topçu saldırılarını koordine etmek için gerçek zamanlı keşif, komuta ve kontrolün kullanılmasıdır. Ukrayna'da bunun dikkate değer bir örneği  Retroville alışveriş merkezine yapılan füze saldırısıydı. Drone görüntüleri, görünüşte Ukraynalı çoklu füze rampalarını ve ek füzeler için bir depolama alanını yok eden uzun menzilli bir füze ile ilk saldırıyı koordine etmek için kullanıldı.
Bu yetenekler, Rusya'nın tepki hızını ve Ukrayna kuvvetleriyle çatışmadaki gücünü artıracak. Söz konusu araçlar, savaşın durağan hale gelmesi durumunda Ukrayna kuvvetlerine büyük zararlar verebilir ve Rusya'nın ilerlemesine de fayda sağlayabilir.



Hamaney'in karşı çıkan konuşması ve yaklaşan ABD-İran anlaşması

 İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)
TT

Hamaney'in karşı çıkan konuşması ve yaklaşan ABD-İran anlaşması

 İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)

Siyasi analizde, sonuçlara varmak için göstergeleri izlemek gerekir. İran Dini Lideri'nin rejimin kurucusu Humeyni’nin ölüm yıldönümü sırasında yaptığı son konuşmadan ve Umman Sultanlığı aracılığıyla Tahran'a sunulan son Amerikan teklifinden, iki taraf arasında kapsamlı olmayıp geçici olsa bile bir anlaşmaya varma olasılığının yüksek olduğu söylenebilir. Hem de Umman himayesinde yapılan dördüncü tur görüşmelerden bu yana Tahran ve Washington arasında görülen keskin görüş farklılıklarına rağmen. Farklılığın sebebi İran'ın daha önce uranyumu 2015 nükleer anlaşmasında kabul edilen aynı seviyede, yani yüzde 3,67 oranında zenginleştirme hakkını tanıyan Amerikan pozisyonunda değişiklik olarak gördüğü son açıklamalar. Amerikan pozisyonunun, İran'ın nükleer programı barışçıl olduğu sürece zenginleştirme prensibini tamamen reddetme yönünde değiştiğini görüyoruz. Buna göre Tahran'ın uranyum zenginleştirme hakkı yok ve nükleer yakıtı yurtdışından ithal edebilir. Bu konu, sorunun çözümüne dair olumlu bir atmosfer oluşturmakta başarısız olan beşinci tura kadar uzanan görüşmelerin ilerlemesinin önündeki en büyük engeldi. Bu arada İran, kendi topraklarında kurulacak ve Suudi Arabistan ile BAE’nin de dahil olacağı bölgesel bir uranyum zenginleştirme kompleksi önerisinde bulundu; böylece topraklarında uranyum zenginleştirme faaliyetlerini sürdürebilir, nükleer yakıta erişimini sürdürebilir ve komşularına karşı iyi komşuluk gösterebilir.

Öte yandan, ABD tarafının da İranlılara sunulan ve Tahran’ın kendisine yanıt olarak birkaç mesaj verdiği bir teklifi var. Bu teklif, Tahran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamen durdurması, ABD'ye ilave olarak İran, Suudi Arabistan ve diğer bazı Arap ülkelerinden oluşan bölgesel bir nükleer enerji birliği kurulması çağrısını içeriyor. Daha sonra Umman Sultanlığı'nın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın gözetiminde bölgesel bir uranyum zenginleştirme tesisi kurulmasını önerdiği söylendi. Washington, Umman'ın teklifini kabul etti ve bu ortak uranyum zenginleştirme tesisinin İran dışında bulunmasını istedi. Axios sitesi, ABD'nin, programını askıya alması karşılığında İran'ın uranyum zenginleştirme hakkını tanıdığını, topraklarında yüzde 3’e kadar uranyum zenginleştirilebileceğini kabul ettiğini bildirdi. Tahran bölgesel zenginleştirme tesisi teklifini kabul edebilir, ancak bu, onun için yurt içindeki zenginleştirme faaliyetlerine bir alternatif olmayacaktır. Kaldı ki tesisin yurt dışında değil, kendi topraklarında bulunmasını istiyor.

Amerikan pozisyonunun yüzde 3 zenginleştirme etrafında dönmesi durumunda, bunun Washington'un pozisyonundan geri adım attığı anlamına geldiği iddia edilebilir. Washington, önceki iki görüşme turunda İran'ın topraklarında zenginleştirme faaliyetlerini sürdürmesini engellemekte ve yurtdışından nükleer yakıt ithal etmesinde ısrar etmişti. Bu nedenle, Tahran'ın küçük bir oranda bile olsa ülke içinde zenginleştirmeye devam etmesi, bir yandan Washington ile yaptırımları kaldıracak, diğer yandan ABD'nin topraklarında uranyum zenginleştirme hakkını tanımasını garantileyecek bir anlaşmaya varana kadar, orta yol olarak kabul edebileceği bir teklif olacaktır.

Dolayısıyla Amerikalıların önerdiklerine ve İran'ın cevabına göre, altıncı turun yakında yapılması ve daha sonra bir anlaşmaya varılması muhtemel. Amerikan teklifi, ABD'nin uranyum zenginleştirmenin tamamen durdurulması talebi ile İran'ın ülke içinde zenginleştirmeyi sürdürme ısrarı arasındaki uçurumu küçültecek bir uzlaşma olabilir. Hal böyle iken, İran Dini Lideri Ali Hamaney neden iki gün önce buna karşı çıkan ve Washington'a düşmanca yanıt veren, İran'ın pozisyonundan geri adım atmadığını vurgulayan açıklamalar yaptı? Konuşmasında, “Ülkesinin tam bir nükleer yakıt döngüsüne sahip olmakta başarılı olduğunu, nükleer endüstrinin sadece enerji için olmadığını, aynı zamanda tüm endüstrilerin temeli ve ulusal bağımsızlığın sembolü olduğunu, uranyum zenginleştirmenin nükleer meselenin anahtarı olduğunu ve İran'ın düşmanlarının zenginleştirmeyi kontrol altına almak istediklerini” söyledi. Hamaney böylece bir yandan ülkesinin anlaşma için can atmadığını ve ülkenin en yüksek otoritesinin buna bir ölçüde karşı çıktığını göstermeye çalıştı. Diğer yandan, bu konuşma içeriye dönüktü, çünkü Tahran'ın topraklarında uranyum zenginleştirme hakkından mahrum bırakılmayı reddettiğini duyuruyordu. Böylelikle Tahran, Donald Trump'ın sunduğu teklifi kabul etse bile, Dini Lider'in muhalif konuşması tekliften birkaç gün önce yapılmış olacaktı. Trump’ın teklifi uranyumu 2015 anlaşmasındakine yakın düşük bir seviyede zenginleştirmeyi içerdiğinden, Tahran, bunu İran direnişi karşısında Washington'un geri çekilmesi ve teklifin onu içeride zenginleştirme hakkından mahrum bırakmadığı şeklinde pazarlayabilir.

Konuşma ayrıca İran ve Washington'un kamuoyu önünde düşmanca açıklamalar yapma, ancak perde arkasında, aralarındaki boşlukları kapatmak için anlaşma ve ardından bunu açıklama alışkanlığının çerçevesine girebilir. Tahran'a ABD’ye pozisyonunda geri adım attırmakla övünme fırsatı verecek olan Trump, İran zihniyetini ve nükleer meselenin nasıl bir ulusal gurur meselesi, ulusal kimlik ve egemenliğin bir parçası olduğunu incelemiş olmalıydı. Öyle ki hükümet, öğrenciler için nükleer tesislere okul gezileri düzenliyor. Tahran rejimi ayrıca yaptırımlara ve kısıtlamalara rağmen ileri nükleer teknoloji seviyelerine ulaşma yeteneği ile övünüyor. Bu nedenle İran, topraklarında uranyum zenginleştirmekten mahrum bırakılmasını reddederdi. Yine özellikle bir yandan bilimsel ve nükleer ilerlemenin bir sembolü olduğu, diğer yandan da kendisinden vazgeçmesinin Washington veya Tel Aviv’in kendisine yönelik askeri bir saldırısını kolaylaştıracağına inandığı bir kart olduğu için yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyumundan vazgeçmeyi reddederdi.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarfından Independent Arabia sitesinden çevrilmiştir.