Nebil Fehmi: ABD- Mısır ilişkileri bir ‘gerekliliktir’

Eski Mısır Dışişleri Bakanı Fehmi taraflara barış sürecine katılımaları için çağrıda bulundu.

Eski Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi. (Arşiv)
Eski Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi. (Arşiv)
TT

Nebil Fehmi: ABD- Mısır ilişkileri bir ‘gerekliliktir’

Eski Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi. (Arşiv)
Eski Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi. (Arşiv)

Eski Mısır Dışişleri Bakanı ve Kahire'deki Amerikan Üniversitesi'nde Kamu Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Fakültesi Dekanı Nebil Fehmi, ‘Olayların Kalbinden... Savaş, Barış ve Değişim Yıllarında Mısır Diplomasisi’ (Fi’ Kalbi’l Ahdas…ed-Diplomasiyye’l Mısriyye fi’l harbi ve’s-selâmi ve senevati’t teğayyur) adlı kitabının imza töreninde, Washington’ın bir dünya lideri, Kahire’nin de bölgede öncü bir ülke olduğunu söyledi. Fehmi bu nedeniyle Mısır-ABD ilişkilerinin modern tarih boyunca bir ‘gereklilik’ olduğunu vurguladı. Ayrıca herkese barış sürecine katılım çağrısı yaptı.
Kahire’deki Amerikan Üniversitesi’nde dün akşam düzenlenen törene, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Eski Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, Eski Mısır Dışişleri Bakanı Muhammed el-Urabi, İskenderiye Kütüphanesi Müdür Mustafa el-Faki, çok sayıda diplomat ve kamuya mâl olmuş birçok isim katıldı.
Fehmi, 2013 yılında Mısır Dışişleri Bakanı iken Moskova’ya ziyarette bulunduğunu,  Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile görüştüğünü ve kendisine Mısır'ın ABD'yi Rusya ile değiştirme niyetinde olmadığını açıkça söylediğini ifade etti. Aksine, Mısır’ın kararının egemenliğini korumak için uluslararası ortaklarının çevresini genişletmeyi ve seçeneklerini çeşitlendirmeyi amaçladığına dikkat çektiğini dile getirdi. Büyük güçlerle ilişkilerde ‘yanlış anlamaların’, anlaşmazlıkların varlığından çok daha tehlikeli olduğunu belirten Fehmi, Mısır’ın Washington Büyükelçisi olduğu dönemlerde de bunu savunduğunu ve iki ülkenin o dönemki Dışişleri Bakanları arasında yapılan bir toplantıdan sonra ABD tarafına açıkça Kahire'nin toplantıda gündeme getirilen belirli bazı noktalarda ABD'nin taleplerine cevap veremeyeceğini söylediğini anlattı. Fehmi, “Böylece her şey netleşir ve herhangi bir baskı uygulanmaz” dedi.
Eski Mısır Dışişleri Bakanı, barış süreciyle ilgili olarak Filistin sorununun, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşından önce bile uluslararası toplumun gündeminde olmadığına dikkat çekerek, ‘çeşitli tarafların’ barış sürecine destek vermeye dahil edilmesinin gerekliliği konusunda çağrıda bulundu. “Çeşitli Filistinli gruplar hızla yeniden bir araya gelmeli ve temel anlaşmazlıklarını bir kenara bırakarak Binyamin Netanyahu'nun devrilmesi ve hükümet kurma sürecinden uzaklaştırılması hedefi etrafında birleşen İsraillilerden ders almalı” dedi.
Ortak Arap eyleminin mekanizmaları ve geleceği hakkında da konuşan Fehmi sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gerçekçi olmalı ve Arap arenasındaki çıkarların ve seslerin çeşitliliğini ve çoğulluğunu kabul etmeliyiz. Bazen Araplar olarak bizi birleştiren şeylerin, ayırandan çok daha fazla olduğunun tam bilincinde olarak minimum düzeyde bir koordinasyon ve fikir birliğine sahip olmak yeterlidir.” 
Diğer yandan Amr Musa da ‘Olayların Kalbinden’ kitabının Mısır diplomatik anlatıları açısından önemli olduğunu söyledi. Musa, “Diplomasi tarihi hakkında zengin bilgi ve içgörü sağlıyor” dedi.
Kral Faysal Araştırma ve İslam Araştırmaları Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Prens Turki el-Faysal da ‘Olayların Kalbinden’ kitabının, Mısır'da ve Arap dünyasında yaşanan önemli olayları anlatması, siyasi ve diplomatik izlerini değerlendirmesi nedeniyle geniş bir kitleye ulaşmayı hak eden, en önemli kitaplardan biri olduğuna dikkat çekti.
Faysal, kitap imza töreni sırasında yayınlanan bir video kaydı aracılığıyla yaptığı açıklamada “Kitap, bölgede dengeyi sağlamak için Arap eyleminin nasıl ilerletileceğine dair stratejik bir vizyon içeriyor. Bölgesel oyuncuların bölge ülkeleri pahasına çıkarlarını elde etmeleri için bir boşluk bırakmıyor” dedi.
Diğer yandan Eski Lübnan Kültür Bakanı Gassan Selame de yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı:
“Nebil Fehmi'nin kitabı, diplomatın rolünün olması gereken imajı çiziyor ve aynı zamanda ülkesinin istikrarı ve egemenliği konusunda endişe duyan vatandaş için bir model sunuyor.”



(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
TT

Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)

Suriye İçişleri Bakanlığına bağlı Genel Güvenlik Teşkilatı mensubu bir kişinin, Palmira’da (Tedmur) ABD-Suriye ortak devriyesini hedef alan saldırının faili olduğu açıklandı. Yetkililer, saldırının ardından aynı teşkilattan 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve soruşturma sürecinin başlatıldığını bildirdi.

Adının açıklanmasını istemeyen bir güvenlik kaynağı, Tedmur saldırısını gerçekleştiren kişinin yaklaşık 10 aydır Genel Güvenlik Teşkilatında görev yaptığını, farklı şehirlerde çalıştıktan sonra Tedmur’a atandığını söyledi. Kaynak, olayın hemen ardından 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve haklarında soruşturma başlatıldığını ifade etti.

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Babba da saldırganın Genel Güvenlik güçlerine mensup olduğunu ve daha önce yapılan bir güvenlik değerlendirmesi doğrultusunda görevden uzaklaştırılmasının planlandığını belirtti. Babba, resmi televizyona yaptığı açıklamada, saldırganın “tekfirci veya aşırı fikirler taşıyabileceğine” dair bir değerlendirme yapıldığını ve bu doğrultuda hakkında karar alınmasının gündemde olduğunu söyledi.

Sözcü, Badiye bölgesindeki iç güvenlik komutanlığının 5 binden fazla personelden oluştuğunu ve personelin haftalık değerlendirme mekanizmasına tabi tutulduğunu, gerekli görüldüğünde idari ve güvenlik tedbirleri alındığını kaydetti.

Önceki yönetimin devrilmesinin ardından iç güvenlik ve polis teşkilatlarında yaşanan çöküş nedeniyle yeni yönetimin güvenlik açığını kapatmak amacıyla geniş çaplı gönüllü alımına gittiği hatırlatıldı.

ABD Başkanı Donald Trump, cumartesi günü yaptığı açıklamada saldırıya karşılık verileceğini belirterek, olayın Suriye makamlarının tam kontrolünde olmayan ve “son derece tehlikeli” olarak nitelendirdiği bir bölgede meydana geldiğini söyledi.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), saldırıyı gerçekleştiren kişinin öldürüldüğünü, üç ABD askerinin ise yaralandığını açıkladı. CENTCOM, askeri heyetin Tedmur’da DEAŞ’a karşı yürütülen operasyonlara destek kapsamında bulunduğunu bildirdi.

Suriye yönetimi, Tedmur’da meydana gelen saldırının bir terör saldırısı olduğunu belirterek, ABD hükümeti ve halkına başsağlığı mesajı gönderdi. Açıklamada, geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın geçen ay Washington’a yaptığı ziyaret sırasında Suriye’nin DEAŞ’la mücadele kapsamında uluslararası koalisyona resmen dahil olduğu kaydedildi.

Suriye çölünde 2015–2016 yıllarında etkisini artıran DEAŞ, bu dönemde Tedmur’u kontrol altına alarak tarihi mirasa büyük zarar verdi ve siviller ile askerleri hedef alan infazlar yaptı. Örgüt, Rusya destekli Suriye güçleri ile ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun operasyonları sonucunda bölgeden çıkarılırken, 2019’dan itibaren geniş alanlardaki varlığını kaybetti. Ancak çöl bölgelerinde faaliyet gösteren hücreleri hâlen saldırılar düzenliyor.

ABD güçleri Suriye’de ağırlıklı olarak ülkenin kuzeydoğusunda Kürtlerin kontrolündeki bölgelerde ve Ürdün sınırı yakınındaki Tanf Üssü’nde konuşlu bulunuyor. Washington, askeri varlığının temel amacının DEAŞ’la mücadele ve yerel müttefiklere destek olduğunu vurguluyor.