İngiltere, Nahda Barajı konusundaki anlaşmazlık hattına dahil oldu: Londra, 3 ülkeyi çözüme ulaşmaya teşvik etmeye çalışıyor

Nahda Barajı (AFP)
Nahda Barajı (AFP)
TT

İngiltere, Nahda Barajı konusundaki anlaşmazlık hattına dahil oldu: Londra, 3 ülkeyi çözüme ulaşmaya teşvik etmeye çalışıyor

Nahda Barajı (AFP)
Nahda Barajı (AFP)

Etiyopya’nın Nil Nehri üzerindeki Nahda Barajı konusunda Kahire, Hartum ve Addis Ababa arasındaki anlaşmazlık hattına ‘dolaylı bir rol’ ile giren İngiltere, üç ülkeyi bir anlaşmaya varma yönünde müzakereleri sürdürmeye teşvik ediyor. İngiltere'nin Kahire Büyükelçisi Gareth Bayley, “İngiltere, perde arkasında Etiyopya, Mısır ve Sudan'ı uygun bir çözüme ulaşmaya teşvik etmeye çalışıyor” açıklamalarında bulundu.
Addis Ababa’nın 2011’den beri Nil Nehri’nin ana kolu üzerine inşa ettiği baraj, yüzde 80 oranında tamamlandı. Mısır ve Sudan ise Addis Ababa'dan barajın dolum ve işletimi konusunda tek taraflı herhangi bir adım atmaktan kaçınmasını talep ediyor. Barajın diğer ülkelere verebilecek olası olumsuz etkilerinin kısıtlanmasını garanti eden bağlayıcı bir yasal anlaşmanın imzalanması yönünde düzenlenen müzakereler aralıklı bir şekilde 10 yıldır sürüyor.
Pazar günü Mısır’ın TEN kanalına konuşan Bayley, şu açıklamalarda bulundu:
“Tuzdan arındırma tesislerindeki potansiyele rağmen Mısır için hayati önem teşkil eden Nil Nehri’ne büyük bir itimat var. Uygun bir çözüme ulaşma yönünde teşvik etmeye ve arabuluculuk yapmaya çalışan çok sayıda ortak olduğunu görüyoruz. Çözüme ulaşma yönünde çabalarımızı eklememiz için resmi bir talep olduğu taktirde bunu elbette ki düşünürüz. Görüyoruz ki bir Afrika arabuluculuğu mevcut. Bizim rolümüz ise sorunları karmaşık hale getirmek yerine ortakları bir çözüme ulaşmaya teşvik etmek. Üç ülkeyi ve Afrika Birliği'ni (AfB) bir anlaşmaya varmaya teşvik etmeye çalışıyoruz. Meseleleri karmaşıklaştırmak istemiyoruz.”
Son müzakere oturumu geçtiğimiz sene Nisan ayında AfB himayesinde gerçekleştirilmiş, ancak üç ülke bu yönde bir atılım kaydedilmediğini açıklamıştı. Nitekim Mısır ve Sudan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) gitme çağrısında bulunmuştu. BMGK, Eylül ayında üç ülkeyi AfB himayesinde makul bir süre içerisinde bağlayıcı bir anlaşmaya varma yönündeki müzakereleri sürdürmeye teşvik eden bir başkanlık kararı yayınlamıştı. Ancak bu karar şu ana kadar etkinleştirilmedi.
İngiliz Büyükelçi ise önümüzdeki dönemde tekrar BMGK’ya başvurulabileceği düşüncesinde.
Diğer yandan Mısır'daki Su Kaynakları ve Sulama Bakanlığı, akıllı telefonların su kaynaklarının yönetimi, arazilerin sulanması ve Nil'deki ihlallerin izlenmesi gibi birçok hususta kullanılabilmesi yönünde teknoloji geliştirildiğini duyurdu. Bakan Muhammed Abdulati, dün yaptığı açıklamada, Bakanlığın 254 sahadan su kaynaklarının izlenmesi ve kontrolü için gerekli birçok çalışmayı yüksek verimlilikle hayata geçirdiğini anlattı. Su kaynaklarının rasyonel yönetimi, ülkedeki farklı sektörlerin su ihtiyaçlarının karşılanması ve devletin ekonomik ve sosyal kalkınma planının gerçekleştirilmesi yönünde gerekli kararların alındığını aktaran Abdulati, şöyle devam etti:
“İzleme, kontrol, işletme ve anlık izleme ağının periyodik ve önleyici bakım çalışmalarının sürekliliği ve verimliliğini sağlama yönünde çalışmalar yapıldı. Valiliklerdeki su idarelerindeki en az 200 sahadan oluşan mobil veri ağı mevcut. Su dağıtımı için sulama sektörü ve merkezi idare ile işbirliği içerisinde izleme ve işletme çalışmalarındaki öncelikler dikkate alınıyor. Veri tabanları tasarlanarak idarelerden alınan sistem çıktıları optimize ediliyor. Bu veriler periyodik ve anlık olarak sağlanıyor. Nil'deki seviyelerin, kanalların, kanalizasyonların, atık su transfer istasyonlarının işleyişi günün her saatinde izleniyor. Bu yönde bakanlıktaki karar alıcılar, e-posta ve SMS sistemi dahil olmak üzere ile çeşitli rapor sistemleri ve mekanizmaları kullanılıyor. Bu raporlar, su dağıtım sisteminin doğru bir şekilde takip edilmesini, doğru zamanda doğru kararların alınmasını sağlıyor. Nil'in ana rotası ve iki kolu etrafındaki arazi kullanımlarını tespit etmek ve nehir çevresindeki ihlalleri izleyerek zamanında ele alınmalarını sağlamak için uydu görüntüleri kullanılıyor.”



Mali: Bamako'daki terör saldırısında en az 77 kişi öldü

Saldırı sırasında başkent Bamako'dan bir kesit (AP)
Saldırı sırasında başkent Bamako'dan bir kesit (AP)
TT

Mali: Bamako'daki terör saldırısında en az 77 kişi öldü

Saldırı sırasında başkent Bamako'dan bir kesit (AP)
Saldırı sırasında başkent Bamako'dan bir kesit (AP)

Güvenlik kaynaklarının bugün (Perşembe) yaptığı açıklamaya göre Mali'nin başkenti Bamako'da bir askeri polis eğitim kampını ve Rus Wagner Grubu’nun konuşlandığı askeri havaalanını hedef alan terör saldırısında 70'ten fazla kişi öldü, 200'den fazla kişi de yaralandı.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre isminin açıklanmaması kaydıyla konuşan bir güvenlik kaynağı, salı günü Bamako'da meydana gelen saldırılarda 77 kişinin öldüğünü ve 255 kişinin yaralandığını belirtirken, gizli bir resmî belge 81 kurbanın ismini vererek ölü sayısını 100 civarında gösterdi.

Le Soir gazetesi bugünkü sayısında, 50 kadar askeri polis öğrencisinin cenaze töreninin aynı gün yapılacağını bildirdi.

Finans başkentinin sokaklarındaki terör saldırısına eşlik eden kaostan (EPA)Finans başkentinin sokaklarındaki terör saldırısına eşlik eden kaostan (EPA)

Mali'deki askeri yetkililer, terör örgütü El Kaide ile bağlantılı Cemaat Nusret el-İslam vel Muslimin (CNIM) tarafından üstlenilen terör saldırılarında ölenlerin sayısını henüz açıklamadı. Uzmanlar bu operasyonun “yıllardır türünün ilk örneği olduğunu ve iktidardaki cuntaya ağır bir darbe indirdiğini” belirtiyor.

Mali'nin başkenti genellikle Batı Afrika ülkesinin bazı bölgelerinde neredeyse her gün meydana gelen bu tür saldırılardan korunuyor.

Genelkurmay Başkanlığı, salı günü geç saatlerde, başta askeri polis karakolu mensupları olmak üzere “bazı kayıplar” olduğunu kabul etti.

Terörist grup Nusret el-İslam vel Muslimin ise aralarında Rus “Wagner” unsurlarının da bulunduğu “yüzlerce” kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olduğunu duyurdu.

Saldırı, askeri rejimlerle yönetilen Mali, Nijer ve Burkina Faso'nun Sahel İttifakı'nın kuruluşunun birinci yıl dönümünü kutlamalarının ardından gerçekleşti. Bu üç ülke, 2020'den bu yana bir dizi darbenin ardından askeri yönetim altında bulunuyor ve bu yılın Ocak ayında, bölgesel blok olan Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ile bağlarını kopardıklarını açıkladılar.