İranlı milletvekilleri Viyana'daki müzakerelerde ‘daha güçlü garantiler alınmasını’ istedi

İranlı milletvekilleri Viyana'daki müzakerelerde ‘daha güçlü garantiler alınmasını’ istedi
TT

İranlı milletvekilleri Viyana'daki müzakerelerde ‘daha güçlü garantiler alınmasını’ istedi

İranlı milletvekilleri Viyana'daki müzakerelerde ‘daha güçlü garantiler alınmasını’ istedi

İranlı milletvekillerinin çoğu, kendileriyle aynı çizgide olan İran’ın katı muhafazakar çizgideki Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'ye bir mektup yazarak, Avusturya’nın başkenti Viyana’da 2015 yılında dünya güçleri ile İran arasında imzalanan nükleer anlaşmanın canlandırılması için yapılan müzakerelerde ABD'den ‘daha güçlü garantiler alınmasını’ ve ‘kırmızı çizgilerin korunmasını’ istediler. Öte yandan Tahran ve Washington, müzakerelerin ertelenmesinden birbirlerini sorumlu tutmaya devam ediyorlar.
İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın Tesnim Haber Ajansı’nın haberine göre 290 sandalyeli İran Şura Meclisi’nden yaklaşık 190 milletvekili, Cumhurbaşkanı Reisi'yi nükleer müzakerelerde ‘İran’ın kırmızı çizgilerini korunması ve çıkarlarının garanti altına alınması’ çağrısında bulunan bir mektubu imzaladılar.
DMO’ya bağlı Fars Haber Ajansı’na konuşan Yezd Milletvekili Muhammed Salih Cokar, “Milletvekilleri, 4+1 grubu ile Viyana’da yapılan müzakerelerde Dini Lider'in (Ali Hamaney) müzakere heyeti için belirlediği çerçeveye riayet edilmesinin vurgulandığı bir mektubu imzaladılar” dedi. Mektupta müzakerelerin İran’ın serbest bir şekilde petrol ihracatı yapması da dahil olmak üzere tüm yaptırımların kaldırılmasını dikkate alması gerektiğine işaret edildiğini belirten Cokar, “(Mektupta) ABD’nin bir daha nükleer anlaşmadan çekilmemesi için gerekli garantilerin alınmasının ve İran’ın müzakere heyetinin karşı taraftan tüm yükümlülüklerini yerine getirmesini talep etmesi istendi” şeklinde konuştu.
İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı, Abadan Milletvekili Mücteba Mahfuzi'nin İran Şura Meclisi’nde dün yapılan oturumun başında İran’ın müzakere heyetine sözlü uyarıda bulunduğunu bildirdi.  Ajansın haberine göre müzakere heyetinin, İran’ın haklarından ve kırmızı çizgilerinden geri adım atmaması gerektiğini söyleyen Mahfuzi, “Tüm yaptırımların koşulsuz olarak kaldırılmasında ısrarcıyız” ifadelerini kullandı.
Ajans, Meşhed Milletvekili Nasrallah Begman Far’ın da Viyana’da bir anlaşmaya vardıktan sonra İran’ın serbestçe petrol satabilmesi için İran petrolünü hedef alan yaptırımların kaldırılması gerektiğini söylediğini aktardı. Begman Far, yaptırımların kaldırılmasını doğrulama görevinin diğer tarafların değil, İran tarafının yerine getirmesi gerektiğinin altını çizdi.
Milletvekillerinin İran’ın resmi haber ajansları tarafından aktarılan açıklamalarında DMO’nun terör örgütü olarak sınıflandırılması konusuna değinmemeleri dikkati çekti.
Milletvekilleri, geçtiğimiz hafta sonu, İran ile büyük güçler arasında imzalanabilecek 27 sayfalık anlaşma taslağını eleştirmişlerdi.
Meclis kararlarının uygulanmasını denetleyen 90. Madde Komisyonu Başkanı Hasan Şucai, “Sadece iyi bir anlaşmayı kabul edebiliriz, anlaşmaya varmamak kötü bir anlaşmaya varmaktan iyidir” açıklamasında bulundu.
Milletvekili Mahmud Nebeviyan’ın kaleme aldığı ve İran’ın petrol satışlarını hedef alan yaptırımların kaldırılması da dahil anlaşma taslağından bazı paragraflar alıntılandığı bir makale Cuma günü Fars Haber Ajansı tarafından yayınlandı. Makaleye göre İran, anlaşmaya varıldıktan sonraki ilk 45 gün içinde 50 milyon varile kadar petrol ihracatı yapabilecek. Makalesinde İran'ın petrol ürünlerini istediği para birimine çevirmek için yeterli garantileri alamamasını eleştiren Nebeviyan, ayrıca İran'ın yaptırımların kaldırılması için doğrulama sürecine katılmamasından duyduğu rahatsızlığı ifade etti.
İran ile Çin, Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya, aylardır Avusturya’nın başkenti Viyana'da ABD'nin 2018 yılında tek taraflı olarak çekilmesi ve buna yanıt olarak İran’ın taahhütlerinin çoğunu askıya almasıyla etkisiz hale gelen nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmak için müzakereler gerçekleştiriyorlar.
ABD, müzakerelere Avrupa Birliği'nden (AB) bir arabulucu aracılığıyla dolaylı olarak katılıyor. Anlaşmaya taraf olan ülkelerden yetkililer, son haftalarda anlaşmaya ulaşmak üzere oldukları açıklamalarında bulunmuşlardı. Fakat çeşitli engeller nedeniyle henüz bir sonuca varılmadı. Geçtiğimiz Pazartesi günü Washington ve Tahran, müzakerelerin gecikmesi ve uzamasından birbirlerini sorumlu tuttular.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Tahran nükleer dosyayla ilgisi olmayan taleplerde bulunmakla suçlandı. Açıklamada, “İran’ın topu ABD’nin sahasına atma girişimi dürüst bir hareket olarak tanımlanamaz” denildi.
Geçtiğimiz ay Rusya'nın ani bir talebi üzerine görüşmelerin durmasının ardından son iki haftadır diplomatik istişarelere ve Viyana’da bir anlaşmaya ulaşma çabalarına, İran’ın DMO'yu terör örgütleri listesinden çıkarma talebiyle ilgili tartışmalar hakim oldu.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Pazartesi gecesi yaptığı açıklamada, ilerleme kaydedilememesinin sebebinin İran'ın tutumu olduğuna açıkça işaret ederek, “Müzakerelere katılan herkes, kimin yapıcı önerilerde bulunduğunu, kimin de nükleer anlaşmayla ilgisi olmayan taleplerde bulunduğunu ve buraya nasıl geldiğimizi çok iyi biliyor” dedi.
Price, bu açıklamayı, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Abdullahiyan'ın ABD’yi eleştirdiği açıklamasından birkaç saat sonra yaptı.  Abdullahiyan, Ummanlı mevkidaşı Bedr bin Hamed el-Busaidi ile yaptığı telefon görüşmesinde müzakerelerin uzamasından Washington'ın sorumlu olduğunu söyledi. Ardından Twitter’da Viyana’daki görüşmelerin askıya alınmasının nedeninin, ‘ABD’nin taleplerinde aşırıya gitmesi’ olduğunu yazdı.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade ise yaptığı açıklamada,  “Washington, müzakerelerin AB Koordinatörü Enrique Mora tarafından iletilen önerilere yanıt vermekte geç kaldı” diye konuştu.
Buna karşın ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Price, (Pazartesi günü) düzenlediği basın toplantısında, “Topun bizim sahamıza dönmesinin dürüst bir hareket olarak tanımlanabileceğini düşünmüyorum. Son zamanlardaki anlaşmazlıklarımızın üstesinden gelmenin halen mümkün olduğuna inanıyoruz” dedi. Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) haberine göre Price, İran’ın nükleer bir bomba üretmeye çok yaklaştığında artık bunun mümkün olmayacağı konusunda uyardı.
Reuters haber ajansı da Price'ın ABD yönetiminin halen İran'la olan mevcut anlaşmazlıkların üstesinden gelme şansı olduğuna inandığını söylediğini, ancak İran'ın nükleer programının gelişmeye devam etmesinin nükleer anlaşmayı ABD için yararsız hale getirebileceği konusunda uyardığını bildirdi.
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki ise anlaşmanın imzalanması sorumluluğunu doğrudan İran'a yükledi. Psaki, “Eğer İran da aynı şeyi yapmak istiyorsa biz ve müttefiklerimiz güçlü bir anlaşma yapmaya hazırız” dedi.
DMO dosyasına da değinen Psaki, ABD yönetiminin nükleer dosyasına odaklandığını vurgulayarak İran'ın nükleer anlaşma ile ilgisi olmayan bir takım konuları gündeme getirdiğini söyledi. Beyaz Saray Sözcüsü, İran'ı, ‘meseleleri Viyana’daki müzakereleri bağlamı dışına çıkarmaya çalışmak veya müzakereleri geciktirmek için başkalarını suçlamak yerine nükleer anlaşmayı canlandırmaya odaklanmaya’ çağırdı.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.