Pakistan Meclis Başkanı hükümetle ilgili güvensizlik oylaması öncesi istifa etti

İmran Han hükümetine yönelik güvensizlik oylaması oturumunu muhalefet milletvekili Ayaz Sadık yönetecek

Fotoğraf: EPA
Fotoğraf: EPA
TT

Pakistan Meclis Başkanı hükümetle ilgili güvensizlik oylaması öncesi istifa etti

Fotoğraf: EPA
Fotoğraf: EPA

Pakistan’da Başbakan İmran Han’a karşı güvensizlik oylamasının hemen öncesinde Ulusal Meclis Başkanı Asad Kayser istifa etti.
Ulusal basındaki haberlere göre, Pakistan Meclisi, Başbakan Han'a karşı güvensizlik oylaması oturumu için toplandı.
Ancak oylamadan hemen önce Meclis Başkanı Asad Kayser ve Başkan Yardımcısı Kasım Suri, istifa etti.
Meclis oturumunu, güvensizlik oylaması için bastıran muhalefetteki Pakistan Müslüman Ligi-Navaz'dan milletvekili Ayaz Sadık yönetecek.
Anayasa Mahkemesi, 7 Nisan'da verdiği kararla Başbakan Han'a karşı güvensizlik oylamasının gerçekleştirilmesinin önünü açmıştı.

Meclis üstünlüğü muhalefete geçmişti
Han'ın ittifak kurduğu ve Meclis'te 7 milletvekiline sahip Birleşik Halk Hareketi (MQM-P), 4 vekile sahip Belucistan Avami Partisi (BAP) ve bir parlamentere sahip Cumhuriyetçi Vatan Partisi (JWP), muhalefetin yanında yer alacağını duyurmuştu. Hükümetin ittifak kurduğu partilerin güvensizlik oylamasında muhaliflerin yanında yer alacağını açıklamasıyla meclis üstünlüğü muhalefet blokuna geçmişti.
Öte yandan iktidardaki Pakistan Adalet Hareketi Partisi'nin (PTI) en az 13 milletvekili Başbakan Han'a karşı muhaliflerin yanında oy kullanacağını açıklamıştı.
Pakistan Ulusal Meclisi, 342 milletvekilinden oluşuyor. Başbakan Han'ın görevden alınması için en az 172 oy gerekiyor. Başbakan Han'a karşı güvensizlik oylaması önergesi, 28 Mart'ta parlamentoda 161 evet oyuyla kabul edilmişti.



İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik provokasyonlarına Arap ve İslam dünyasından kınama

Kudüs (DPA)
Kudüs (DPA)
TT

İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik provokasyonlarına Arap ve İslam dünyasından kınama

Kudüs (DPA)
Kudüs (DPA)

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, bin 200'den fazla yerleşimcinin eşliğinde işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'nın avlularına baskın düzenledi. Bu hareket ‘provokasyon’ ve kutsal mekandaki tarihi ve yasal statükonun bariz bir ihlali olarak nitelendirildi.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, İsrail işgal hükümeti yetkilileri tarafından tekrarlanan bu ihlallerin bölgedeki çatışmayı körüklediği uyarısında bulunarak, Suudi Arabistan’ın bu uygulamaları ‘en güçlü şekilde’ kınadığını ifade etti.

Suudi Arabistan, uluslararası topluma ‘barış çabalarını baltalayan ve uluslararası yasa ve normları ihlal eden bu ihlalleri durdurmak için derhal harekete geçme’ çağrısını yineledi.

Ürdün Dışişleri Bakanlığı ise yaptığı resmî açıklamada, ‘yaşananların Mescid-i Aksa’daki statükonun ve uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğunu’ vurgulayarak, Mescid-i Aksa'ya yapılan baskını kınadı. Açıklamada ayrıca, ‘144 dönümlük alanıyla Mescid-i Aksa'nın Müslümanlara özel bir ibadet yeri olduğu ve İsrail'in bunun üzerinde hiçbir egemenliği olmadığı’ vurgulandı.

Filistin Devleti Başkanlığı, Ben-Gvir'in Mescid-i Aksa'ya girmesini şiddetle kınadığını ifade ederek, “Bu provokatif davranış, İsrail hükümetinin gerginliği artırma politikalarını sürdürme konusundaki ısrarını yansıtmakta ve aşırılık yanlısı doğasını teyit etmektedir” değerlendirmesinde bulundu. Filistin Devleti Başkanlığı, ABD liderliğindeki uluslararası topluma, ‘tekrarlanan bu ihlalleri durdurma ve İsrail'i uluslararası sözleşmeleri ihlalinden dolayı sorumlu tutma’ çağrısında bulundu.

zdfgth
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir yerleşimcilerle birlikte Mescid-i Aksa çevresinde (WAFA)

Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Ben-Gvir liderliğindeki bin 251 yerleşimcinin bu sabah Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlediğini, işgal güçlerinin yoğun koruması altında avlularında Talmud ritüelleri gerçekleştirdiğini ve mescidin kutsallığına karşı ‘sistematik saldırganlık’ olarak tanımladığı eylemin tekrarlandığını bildirdi.

Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) saldırıyı kınayarak, bunu ‘Müslümanların duygularına yönelik ciddi bir provokasyon ve Haşimilerin Kudüs'teki kutsal mekânlar üzerindeki himayesinin ihlali’ olarak nitelendirdi. Ayrı ayrı yapılan açıklamalarda, bu tür uygulamaların tansiyonu yükselttiği ve sükûnet ve istikrarı sağlamaya yönelik tüm çabaları baltaladığı vurgulandı.

Bu gelişmeler, uluslararası hukuka göre 1967'den beri işgal altındaki Filistin topraklarının bir parçası olan ve tanınmış uluslararası anlaşmalar uyarınca Ürdün'ün himayesi altında bulunan Mescid-i Aksa'ya yönelik devam eden saldırıların sonuçlarına karşı tekrarlanan uyarıların ardından geldi.