Yemen'de sahne barış için mi hazırlanıyor?

İkinci Riyad Konferansı’nın çıktıları, devleti restore etme ve savaşı sona erdirme sürecinde bir dönüm noktası oluşturuyor.

İkinci Riyad Konferansı (AFP)
İkinci Riyad Konferansı (AFP)
TT

Yemen'de sahne barış için mi hazırlanıyor?

İkinci Riyad Konferansı (AFP)
İkinci Riyad Konferansı (AFP)

Halid el-Yemani*
Yemenliler, Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) değerli himayesinde geçen hafta gerçekleştirilen İkinci Riyad Konferansı'nda Yemen devletinin mustarip olduğu zayıflık, kararlı bir liderlik vizyonunun yokluğu ve yolsuzluğun yaygınlaşmasına karşı devletin yeniden yapılandırılması hususunda hemfikirler.   
Geçen haftaki yazımda, İkinci Riyad Konferansı’nda gerçekleşeceklerin niyetlerin samimiyetine, iradelerin birleşmesine, Arap ittifakındaki kardeşlerin üzerinde artan bir yüke dönüşmemek dahil herkesin hizipsel, bölgesel ve bireysel dar çıkarları aşmasına bağlı olacağını belirtmiştim. Riyad’da toplananların karşılığı da Yemen ihtilafında karanlık tünelin sonunu görmeyi dört gözle bekleyen kardeşlerimizin ve dostlarımızın bizden beklediği yönde oldu.
Bu, eski Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'nin perşembe günü cumhurbaşkanlığı yetkilerini Başkanlık Konseyi'ne devretme yönünde aldığı tarihi karar sayesinde oldu. Zira bu karar işleri rayına soktu. Husi projesine karşı çıkan tüm güçleri birleştirmek, Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon için her zaman ciddi bir endişe kaynağı oldu. İşaretleri ufukta beliren Yemen barışının yararlarını ele almak için gerekli bir giriş noktası sayıldı.
Bir sonraki aşamanın çehresi, Başkanlık Konseyi Başkanı Sayın Dr. Reşad el-Uleymi'nin ilk konuşmasında belirdi. İkinci Riyad Konferansı sonuçlarının devleti restore etme, savaşı sona erdirme ve sürdürülebilir barışı tesis etme sürecinde bir dönüm noktası oluşturduğunu vurgulayan Uleymi, Başkanlık Konseyi’nin kendisine uzanan bir el bulursa barış için elini uzatacağını, ancak aynı zamanda bir savunma ve güç konseyi olduğunu kaydetti.
Koalisyon lideri Suudi Arabistan'ın Yemen devletini restore etmeye yönelik çabaları kapsamında olup bitenleri dikkatle okuduğumuzda, Yemen'deki savaşı sona erdirmeyi amaçlayan stratejik vizyonunun birbirini tamamlayan iki rotada ilerlediğini ve hepimizin gerçekleştirmeye çalıştığı asil hedefe ulaşmak için bunu kuvvetle desteklediğini görüyoruz.
Birinci rota, şimdi devleti restore etme projesine bağlı tüm güçlerin yeniden düzenlenmesi ve birleştirilmesi yoluyla gerçekleştiriliyor. Önceki yazılarımda ve röportajlarımda, İkinci Riyad Konferansı'nın İran'ın Yemen projesine karşı çıkan tüm güçleri birleştirmesinin ve bilhassa hükümet ile Güney Geçiş Konseyi arasında Suudi Arabistan himayesinde Kasım 2019'da varılan Riyad Anlaşması'nın tamamlanmasının, Cumhuriyet Muhafızları Siyasi Bürosu ile temsil edilmeyen Selefi güçlerin kapsanmasının önemine değinmiştim.
İkinci Riyad Konferansı’nda gerçekleşen ve dikkate değer bir gücü ortaya çıkaran birleşme süreci, hala birçok zorlukla karşı karşıya bulunuyor.
Bunlardan biri de, devleti restore etme projesindeki dağınık çabaları bir araya getirmek, çatışma ve parçalanmayı reddetmek için tüm bileşenlerinin bir ekip gibi çalışmasıdır.
Bugün, tüm bu güçler tek bir potada kaynaşmış, savaşı sona erdirme ve barışı sağlama hedefine ulaşmak için koalisyon liderliğinin arkasında aynı bayrak altında toplanmış durumda.
Suudi Arabistan liderliğindeki KİK ülkelerinden kardeşlerin samimi ve kardeşçe himayesi altında Riyad'da bir araya gelen muhatapların kolektif bir biçimde düşünmeleri, dün bölünmüş olan tarafları bir araya getirdi.
Rakiplerin çekişmeleri ve birbirlerini zayıflatmaları sebebiyle parçalanan tarafları birleştirdi.
Düne kadar bölünmüş olan tarafların anlaşmazlıklarını bir kenara bırakmalarının, saflarını birleştirmelerinin, ortak düşmanlarına karşı birlikte hareket etmelerinin imkansızlığına işaret eden rahatsız edici görüşler var. Bu nedenle dün ayrı, bugün yoldaş olan taraflar, geçmiş deneyimlerden ders almalı ve bunları bir an önce aşmalılar. Anlaşmazlıkları bir kenara bırakıp Başkanlık Konseyi öncülüğünde yenilenen meşruiyetin arkasında durmalılar.

Başkanlık Konseyi: Anavatanın emaneti
Son 7 yılın başarısızlıkları bugün herkesin gözü önünde. Önceki aşamalarda onurlu ulusal güçler, sorunları çözmeyi amaçlayan samimi bir çabayla her zaman bunlarla mücadele ettiler. Bugün Başkanlık Konseyi'nin karşı karşıya olduğu zorluklar, tahminlerin ötesinde. Ancak, bu hassas aşamada bize önderlik eden vatansever şahsiyetler, sorunların büyüklüğünün farkında ve kardeşlerimizin samimi desteğiyle herkesin onlara karşı koymaya katılmasını umuyor.
Yapılması gerekenlerin başında, içeriye dönme, vatandaşların devlet otoritelerine olan güvenini yeniden tesis etme, askeri, güvenlik ve sivil kurumları aktifleştirme ve birleştirme, Yemen diplomasisini ve yurtdışındaki misyonlarını yeniden yapılandırma, hükümet performansını reforme etme ve ülke içindeki kötü yaşam koşullarını iyileştirme meseleleri geliyor.
Geçmiş yıllarda üstlendiğim çeşitli görevlerden edindiğim tecrübeye dayanarak, siyaset sahnesini karıştırmak, Başkanlık Konseyi tecrübesinin başarılı olma olasılığı hakkında şüphelere yol açmak, Suudi Arabistan’daki kardeşlerin samimi kardeşlik niyetlerini kötülemek için gece gündüz çalışan aktif güçlere karşı uyarmadan edemiyorum. Bu güçler, savaş ağalarının ve vurguncularının tarafındadırlar, dolayısıyla milli eylemlerden dışlanmalı ve yalıtılmalıdırlar.
Başkanlık Konseyi'nin önündeki en büyük zorluk, barış mücadelesini yürütmek ve sonuçlarını hazırlamaktır. Buna paralel olarak, iç birliği güçlendirmek ve yalnızca güçlülerin barışı sağlayabileceğini temel alarak çeşitli cephelerde yiğit kuvvetlerimizi desteklemektir. Bu durumda, rakibi kontrol altına alma, Husi milislerine lojistik malzeme temin etmek için kaçakçılık yaparak Yemen halkının kanıyla zenginleşen savaş ağalarının kökünü kazıma, en büyük öncelik ve şiddetin kontrol altına alınmasının ana faktörlerinden biri olmaya devam ediyor.

Olaylara gebe günler
Fakat vatan ve kader ortaklarımız Husilerin samimi katılımı olmadan barışa nasıl ulaşılabilir? Bu sorunun cevabı, Suudi Arabistan’ın bölgedeki ve dünyadaki liderlik rolüne dayanan stratejik vizyonunun öncülük ettiği çabanın ikinci rotası ile bağlantılıdır.
İkinci Riyad Konferansı’nın çıktıları ve etrafında oluşan Körfez mutabakatı, barış söyleminin kristalleşmesinde yeni bir aşamaya girildiğini gösteriyor. Askeri seçeneğin başarısız olduğunun altını çizen ifadeler, Husiler dahil olmak üzere herkesi barış seçeneğine ve siyasi çözüme davet etme eğilimini içeren sonuç bildirgesi, bilhassa BM Özel Elçisi gözetiminde yürütülen ateşkesin yürürlüğe girmesinden birkaç gün sonra yayınlandığı için, satırları arasında pek çok işaret taşıyordu. Ateşkes ihlallere rağmen halen yürürlükte ve milyonlarca Yemenli ateşkesin bozulmaması, savaş sayfasını kapatma ve tam bir barış sürecine girme adımlarına zemin oluşturması için bu mübarek günlerde Cenab-ı Hakk'a dua ediyor.
Ortak Yemenimiz ile ilgili vizyonları ve ülke içindeki çıkarları kapsamında Husiler, Riyad'da yaşananların ve yaşanmakta olanların ne Yemen ne de çıkarlarıyla hiçbir ilgisi olmadığı, barışla bir bağı olmadığı, dolayısıyla Riyad’da olup bitenlerin onları ilgilendirmediği konusunda ısrar ediyorlar. Ancak buna rağmen tüm Yemenliler, Suudi Arabistan'daki kardeşlerin himayesinde, Yemen mutabakatına kapılarını açık tutan Körfez evi çatısı altında yeniden bir araya gelmeyi ve bölünme sayfasını kapatmayı içtenlikle umuyorlar.
Sana'dan gelen ve talep çıtaları günlük olarak değişen açıklamalarda duyduklarımıza rağmen gözlemciler, Husi liderliğinin ateşkes belgesine bağlı kalacağına oldukça fazla güveniyorlar. Zira bu, içerdiği taahhütler ile uluslararası hukuktaki temellerin ötesine geçen bir ateşkes belgesi. Bu taahhütlere bağlı olarak BM’nin gözetiminde atılacak ardışık adımlar; Sana Havaalanı’nın ve Taiz'deki geçiş noktalarının açılması, Hudeyde'de kolaylıklar sağlanmasıdır.  Bunlar, sonunda savaşı sona erdirecek sonraki adımlarla ilgili önerileri tartışmak üzere masaya oturulmasını temin edecek karşılıklı güven artırıcı eylemlerin bir parçasıdır.
Suudi Arabistan pozisyonunu belirledi, memleketlerine barışı ve bir arada yaşamı geri döndürme, çatışma sayfasının kapatma amacıyla en iyi formülleri müzakere etmeleri için Yemenlileri müzakere masasına oturtacak nesnel ve öznel koşulları hazırladı. Yemenlilerin ulaşacakları sonuçları siyasi, ekonomik ve kalkınma başta olmak üzere çeşitli alanlarda cömertçe destekleme sözü verdi. Peki, bu mübarek ayda önümüzdeki günler bizlere müjdeler taşıyacak mı?
Devleti restore etme güçlerinin saflarını birleştirmelerinden ve meşruiyeti yenilemelerinden, Yemen'deki krizin askeri bir çözümü olmadığını ve barış projesine açık olduklarını tekrarlamalarından sonra, bugün İkinci Riyad Konferansı’nın akabinde 30 milyon Yemenli ile birlikte kritik bir yol ayrımında duruyoruz. Peki, Husi grubu hepimizi içine alan bu vatan projesine katılacak mı?
Yoksa vatanın tek projesi olduğu konusundaki ısrarını sürdürecek mi?
Bugün barışa her zamankinden daha yakınız. Bugün, bu sonuçsuz çekişmenin 8’inci yılında, Yemenliler, barış bayraklarının yükselmesi umuduyla zorlu bir yol ayrımında duruyor ve ellerini uzatıyorlar.
Peki, Husiler bu yolu birlikte tamamlamak için uzanan bu eli mi tutacaklar yoksa bizi şiddetli bir şekilde ek savaş ve yıkım yıllarına mı sürükleyecekler?
Eninde sonunda savaş davulları susacak ve savaşanlar barış masasına oturacaklar, o halde neden bugünden oturmayalım?
* Şarku’l Avsat okurları için Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir



Gazze şehrini bombalayan İsrail ordusu, Cibaliye ve ez-Zeytun mahallelerinde operasyonlarını genişletiyor

İsrail'in Gazze'ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in Gazze'ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
TT

Gazze şehrini bombalayan İsrail ordusu, Cibaliye ve ez-Zeytun mahallelerinde operasyonlarını genişletiyor

İsrail'in Gazze'ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in Gazze'ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (Reuters)

Filistin medyası bugün, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Gazze şehrine yönelik saldırılarını sürdürdüğünü ve evlere bombardıman düzenlediğini bildirdi.

El-Aksa televizyonu, İsrail uçaklarının Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki eş-Şafi Camii çevresini bombaladığını bildirdi. Bu arada İsrail ordusu, Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye'de evlerin ortasında patlayıcı yüklü insansız hava araçlarını (İHA) patlattı ve ez-Zeytun mahallesindeki binalara yıkım operasyonları düzenledi.

cdfgt
Gazze şehrinden yeni bir göç dalgası sırasında eşyalarını arabalarla taşıyan Filistinliler, 23 Ağustos 2025 (AP)

Filistin resmi haber ajansı WAFA, dün akşam Gazze şehrinin batısında bulunan er-Rimal mahallesindeki es-Saraya bölgesinde ve el-Celaa Caddesi'ndeki el-Gafri kavşağının yakınlarında yerinden edilmiş kişilerin kaldığı bir çadırı hedef alan İsrail saldırısında çok sayıda Filistinlinin yaralandığını bildirdi.

İsrail savaş uçakları ayrıca, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Meğazi Mülteci Kampı’nın güneyine ve Gazze Şeridi'nin güneyinde bulunan Han Yunus'taki hedeflere hava saldırıları düzenledi.

İsrail Kumu Yayın Kuruluşu KAN dün, ordunun Gazze şehrinin işgaline yönelik hazırlıkları da içeren Gideon’un Savaş Arabaları 2 planını uygulamaya başladığını duyurdu. Bu plan, şehrin kuzey ve güney uçlarında bulunan ez-Zeytun ve Cibaliye mahallelerinde askeri faaliyetlerin genişletilmesi yoluyla uygulanıyor.

Hamas metrosu

CNN, bugün bir İsrail askeri yetkilisinin “Gazze şehrindeki tünel ağı, İsrail ordusunun beklediğinden çok daha karmaşık” dediğini aktardı. Bu açıklama, İsrail'in Gazze Şeridi'nin kalbindeki yoğun nüfuslu şehre yönelik saldırısı öncesinde geldi.

CNN'in ismini vermediği İsrail askeri yetkilisi, İsrail'de ‘Hamas metrosu’ olarak bilinen şeyin sadece benzer bir tünel ağı olmadığını, İsrail ordusunun beklediğinden çok daha karmaşık olduğunu açıkladı. Bu ağ, daha büyük stratejik merkezler ve dalların yanı sıra, hızlı hareket ve sürpriz saldırılara imkân tanıyan daha küçük taktik tünelleri de içeriyor.

sdfrt
İsrail ordusunun Gazze Şeridi sınırına yakın konumdaki mevzisi, 21 Ağustos 2025 (AFP)

İsrail askeri yetkilisine göre, Gazze şehri tahliye edildikten sonra İsrail ordusu, yoğun nüfuslu kentsel alanda hedeflerini genişleterek, daha önce yüksek nüfus yoğunluğu nedeniyle hedef alınmayan bölgeleri de operasyona dahil edecek.

İsrail askeri yetkilisi, Gazze şehrinde bulunan Hamas savaşçılarının sayısına ilişkin bir tahmin bulunmadığını, ancak ordunun yaklaşık iki yıldır süren savaşta bu bölgeye ilerlemediğini açıkladı.

Birleşmiş Milletler (BM) cuma günü, Gazze'de resmi olarak kıtlık ilan etti. Uluslararası kuruluş tarafından desteklenen Roma merkezli Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC), Gazze şehri ve çevresini içeren ve Gazze Şeridi’nin alanının yüzde 20'sini oluşturan Gazze vilayetinde kıtlık olduğunu belirten bir rapor yayınladı. Raporda, kıtlığın eylül ayı sonuna kadar Deyr el-Balah ve Han Yunus bölgelerine yayılacağı tahmininde bulunuldu.

sxdfrg
Gazze şehrindeki bir aşevinin önünde boş kaplarla pirinç pilavı almayı bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)

BM uzmanları, Gazze'de yarım milyondan fazla insanın ‘felaket düzeyinde açlık’ ile karşı karşıya olduğunu ve bunun açlık ve ölümle karakterize edilen en yüksek seviye olduğu konusunda uyarıda bulundu.

İsrail ise raporun bulgularını reddetti. Başbakan Binyamin Netanyahu yaptığı açıklamada, bunun ‘bariz bir yalan’ olduğunu belirterek, “İsrail açlık politikası izlemiyor” dedi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Gazze Şeridi'ndeki savaş, 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail'de bin 219 kişinin ölümüne yol açan eşi görülmemiş saldırısının ardından patlak verdi.

BM tarafından güvenilir kabul edilen Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askerî harekâtı 62 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybetmesine neden oldu.


Irak Silahlı Kuvvetleri: DEAŞ ülkeye tehdit oluşturmuyor

Irak askerleri Musul'da DEAŞ’a karşı operasyonda (Arşiv- AP)
Irak askerleri Musul'da DEAŞ’a karşı operasyonda (Arşiv- AP)
TT

Irak Silahlı Kuvvetleri: DEAŞ ülkeye tehdit oluşturmuyor

Irak askerleri Musul'da DEAŞ’a karşı operasyonda (Arşiv- AP)
Irak askerleri Musul'da DEAŞ’a karşı operasyonda (Arşiv- AP)

Irak Silahlı Kuvvetleri Başkomutanlığı Sözcüsü Sabah el-Numan, DEAŞ'ın Irak için bir tehdit oluşturmadığını, Irak ordusunun her türlü güvenlik gelişmesine karşı tam hazırlıklı olduğunu vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Irak Haber Ajansı'ndan aktardığına göre sözcü, Irak sınırlarının tamamen güvenli olduğunu vurgulayarak, herhangi bir bölgesel gelişmenin “ülkemizin güvenliğini doğrudan etkilemediğini” belirtti.

El-Numan, “DEAŞ örgütü bölgesel ve uluslararası bir tehdit oluşturuyor ve birçok ülkede varlığını sürdürüyor” dedi ve “Örgüt Irak'ta felç olmuş durumda, güvenlik güçleri tarafından tam teçhizatlı, sayıca üstün ve yüksek moralle sürekli darbeler alıyor” ifadesini kullandı.

Irak'ın F-16 savaş uçakları dün, Bağdat'ın 180 kilometre kuzeyindeki Selahaddin vilayetinin doğusunda, “DEAŞ” militanlarının kullandığı bir sığınağı hedef alan hava saldırısı düzenledi. Ortak Operasyonlar Komutanlığı Güvenlik Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, “Irak'ın doğusunda, Bağdat'ın 180 kilometre kuzeyinde, Selahaddin vilayetinin doğusunda, DEAŞ militanlarının kullandığı bir sığınak hava saldırısıyla vuruldu. Saldırıda tüm teröristler öldürüldü, sığınakta bulunan silahlar, teçhizat ve iletişim cihazları imha edildi” denildi.

Basın merkezi açıklamasında, "Güvenlik güçlerinin, Irak topraklarında yeri olmayan, mağlup edilen terör örgütü DEAŞ'ın kalan unsurlarını takip etmeye devam ettiğini" vurguladı.


Lübnan Cumhurbaşkanı Avn, ABD’li heyete İsrail geri çekilene kadar UNIFIL'in görev süresinin uzatılması gerektiğini vurguladı

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, ABD’li heyet ile bir araya geldi (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, ABD’li heyet ile bir araya geldi (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan Cumhurbaşkanı Avn, ABD’li heyete İsrail geri çekilene kadar UNIFIL'in görev süresinin uzatılması gerektiğini vurguladı

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, ABD’li heyet ile bir araya geldi (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, ABD’li heyet ile bir araya geldi (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın ABD Kongresi’nden bir heyeti kabul ettiği ve görüşmede Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararı tam olarak uygulanana kadar Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü'nün (UNIFIL) görev süresinin uzatılması gerektiğini vurguladığı belirtildi.

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, Avn'ın Kongre Üyesi Darin LaHood'a, İsrail'in halen işgal altında tuttuğu topraklardan çekilmesi, tutukluların iadesi ve Lübnan ordusunun uluslararası alanda tanınan sınırlara konuşlandırılmasının tamamlanması da dahil olmak üzere, BMGK’nın 1701 sayılı kararı tam olarak uygulanana kadar UNIFIL'in görev süresinin uzatılmasını önemini vurguladığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Avn, ABD’li heyet ile yaptığı görüşmede, Lübnan'ın İsrail'in geri çekilmesine ilişkin belgeye İsrail'in vereceği yanıtı beklediğini vurguladı. Söz konusu belge, ABD Özel Temsilcisi Tom Barrack tarafından teslim edilecek. Cumhurbaşkanı Avn, Lübnan'ın İsrail'in güneyde bir tampon bölge kurma niyetinden resmi olarak haberdar edilmediğini de sözlerine ekledi.

Lübnan Cumhurbaşkanlığı'nın açıklamasına göre Kongre Üyesi Darin LaHood Lübnan hükümetinin silahları devletle sınırlandırma kararından ötürü Avn'ı tebrik ederken ABD yönetiminin ‘Lübnan'ın istikrar ve ekonomik toparlanma çabalarını desteklemeye hazır olduğunu’ teyit etti.

Cumhurbaşkanı Avn, geçtiğimiz salı günü BMGK’nın UNIFIL'in görev süresini uzatmak için bir taslak karar üzerinde görüşmeye başladığı bir dönemde, UNIFIL'in görevinde yapılacak herhangi bir değişikliğin ülkenin güneyindeki durumu olumsuz etkileyeceğini söyledi.

Çeşitli medya kuruluşlarına göre İsrail ve ABD, 1978 yılından bu yana Lübnan'ı İsrail’den ayırmak için Lübnan’ın güneyinde konuşlandırılan ve yaklaşık 50 ülkeden 10 binden fazla askerden oluşan UNIFIL'in görev süresinin uzatılmasına karşı çıkıyor.

BMGK’daki görüşmeler, Lübnanlı yetkililerin, ABD'nin baskısı ve İran destekli Hizbullah silahsızlandırılmadığı takdirde İsrail'in yeni bir askeri harekat tehdidini yerine getireceği endişesiyle İsrail ile Hizbullah arasındaki ateşkesin uygulanması çerçevesinde yıl sonuna kadar Hizbullah'ı silahsızlandırma taahhüdünde bulunmasından sonra gerçekleşti.

BMGK, Fransa tarafından sunulan ve UNIFIL'in görev süresini bir yıl uzatarak kademeli olarak geri çekilmesinin önünü açan taslak kararı pazartesi günü görüşmeye başladı.