‘Geçim’ cihadı: Suriye’de radikal olmayan unsurlar aylık maaş alabilmek için HTŞ’ye katılıyor

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin raporu, cihatçı gruplara mensup unsurların başka bir yüzünü ortaya çıkardı.

İdlib kentinin kuzey kırsalındaki bir kampta 2018’de mezun edilen HTŞ unsurları (Getty Images)
İdlib kentinin kuzey kırsalındaki bir kampta 2018’de mezun edilen HTŞ unsurları (Getty Images)
TT

‘Geçim’ cihadı: Suriye’de radikal olmayan unsurlar aylık maaş alabilmek için HTŞ’ye katılıyor

İdlib kentinin kuzey kırsalındaki bir kampta 2018’de mezun edilen HTŞ unsurları (Getty Images)
İdlib kentinin kuzey kırsalındaki bir kampta 2018’de mezun edilen HTŞ unsurları (Getty Images)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) hazırladığı rapora göre, Suriye’nin kuzeyindeki zorlu yaşam şartları birçok Suriyeli genci aylık maaş ve teşvik alabilmek için muharip askeri oluşumlara ve cihatçı örgütlere katılmaya sevk ediyor. Gençlerin bir kesimi ideolojik sebeplerle değil aylık maaş ve teşvik alabilmek için son dönemde Suriye’nin kuzeyinde önde gelen cihatçı gruplardan Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) saflarına katılmaya başladı.
Gözlemevi’nin raporuna göre, Suriye’nin kuzeyindeki yoğun nüfus, iş fırsatlarının olmaması, artan pahalılık ve geçim maliyetleri ile genç işgücünü hedefleyen proje ve girişimlerin bulunmaması gibi nedenler gençlerin bir kesimini, radikal cihatçı fikirleri benimsememelerine rağmen, cihatçı örgütleri ve grupları bölgenin bir gerçekliği olarak kabullenmeye ve onların saflarına katılmaya zorladı. Bölgenin en önde gelen cihatçı hareketi olan ve İdlib’i kontrol eden HTŞ’nin saflarından ister daha önce ayrılanlar ister bugün hala devam edenler olsun, bu genç unsurların örgüte katılma gerekçeleri, olayın arka planına bakıldığında, günlük hayatın detaylarına inildiğinde ve bu gençlerin geçim koşulları öğrenildiğinde daha iyi anlaşılıyor. Gençler, HTŞ’nin oluşturduğu aşırı dinci fikirlerin etkisi altında değiller ve örgütün bilinen imajını da yansıtmıyorlar. Bu unsurlar, üstlerinin ‘askeri eğitim ve temas hatlarındaki rutin nöbetlerle’ ilgili verdiği talimatlara uymakla yetiniyor.
Mayıs 2019’da HTŞ’den ayrılan 24 yaşındaki A.D. isimli genç, Gözlemevi’ne örgüte katılma ve ayrılma sürecini anlattı. A.D, ideolojik bir gerekçeyle veya cihat fikrinden etkilendiği için değil, babasının ölümünden sonra ailesinin geçim imkanlarının zayıflamasıyla birlikte ev için sabit bir gelir kaynağı sağlamak üzere 2017’de örgüte katıldığını söyledi. A.D. örgüt mensuplarının büyük bir kesiminin cihatçı fikirlere sahip olmadığını, aylık gelir ve gıda yardımlarının onları orada kalmaya zorladığını, görev aldığı askeri karargahların HTŞ’nin sigara ve nargile içme ve müzik dinleme yasağı gibi kurallarına muhalefet eden unsurlarla dolu olduğunu gözlemlediğini ve bu durumun örgüte katılımların arkasındaki motivasyonun ‘geçim’ olduğunun bir göstergesi olarak gördüğünü ifade etti.
HTŞ’ye katıldığı ilk günlerde ‘radikal dinci’ biri gibi görünmeye çalıştığını ancak bu rolü uzun süre boyunca devam ettirme gücünü kendinde görmediği için kısa süre sonra bundan vazgeçtiğini anlatan A.D. yaklaşık 2 yıl kaldıktan sonra örgütten ayrıldığını, askeri alandan tamamen farklı bir işe yöneldiğini ve onunla aynı yolu izleyen ve şahsen tanıdığı birçok kişi olduğunu kaydetti. Halihazırda HTŞ saflarında yer alıp da örgütün ilkelerine ve fikirlerine inanmayan unsurların oranının yüzde 50’den fazla olduğunu düşündüğünü dile getiren A.D. örgüt içindeki bu tür unsurların sayısının çeşitli sebeplerden dolayı son üç yıl içinde arttığına inandığını söyledi. A.D’ye göre söz konusu sebeplerden biri HTŞ’nin, 2018’de Halep, Hama ve İdlib kırsallarındaki savaşa katılan Ahrar'uş Şam İslam Hareketi, Sukur eş-Şam ve Nureddin Zengi gibi ılımlı muhalif grupların varlığına son vermesi. A.D. aylık bir gelire ihtiyaçları olan bu gruplardaki unsurların da HTŞ’ye katılmasıyla birlikte örgütün o dönem bölgede en önemli askeri güç haline geldiğini belirtti.
Gözlemevi’ne konuşan M.A. isimli aktivist, ‘din veya cihat motivasyonu’ bakımından Türkiye destekli grupların çatısı altındaki unsurlar ile HTŞ çatısı altındaki unsurların büyük bir kısmı arasında şu anda bir fark kalmadığı değerlendirmesinde bulundu. HTŞ’nin, daha çok kişinin saflarına katılmasını sağlamak ve medyada radikal bir örgüt olmadığı imajını oluşturmak amacıyla örgüt içinde ‘dini meselelerle’ ilgili katı tavrını artık yumuşattığını ifade eden M.A. HTŞ’nin, seçkin unsurlarına -Özel Kuvvetler- aylık 100 dolar maaş, ikinci derecedeki unsurlara ise aylık 700 Türk lirası maaş ve gıda yardımı verdiğini söyledi. M.A. daha az şanslı olanların ise -görev aldıkları temas hattına göre gıda yardımı ve aylık sadece 400 Türk lirası aldığını aktardı.
HTŞ’nin askeri karargahlarında ‘dinde kolaylık’ fikrini reddeden radikallerden ayrılan kişilerin sayısının arttığına işret eden M.A. HTŞ’nin verdiği teşviklerin hiç de cezbedici olmamasına rağmen bölgedeki kötü yaşam koşulları ve bu koşulların özellikle de genç kesimleri etkilemesi sebebiyle örgüte katılımların arttığını kaydetti.
HTŞ askeri eğitim kamplarının içerisinde yaşanan birtakım olayların cihatçı ve radikal dini eğilimlere sahip olmayan unsurların olduğunu gösterdiğini söyleyen A.H. isimli şahıs da HTŞ’nin tüm karargahlarında unsurlar arasında ‘cinsel istismar, uyuşturucu hap kullanımı, sigara ve nargile içme ve pornografik filmler izleme’ gibi durumlara şahit olduğunu söyledi. A.H., HTŞ’nin Nusra Cephesi ismiyle bilindiği dönemden örgütten ayrıldığı 2021 yılına kadar söz konusu fiilleri işleyenlerin yargılandığını ve çoğunun hapis cezası aldığını belirtti. Cihat eğilimi veya dini hassasiyeti olmayan bu tür unsurların Türkistan İslam Partisi gibi diğer radikal grupların içinde de mevcut olduğunu ifade eden A.H. HTŞ’den ayrıldıktan sonra okul eğitimini tamamlama kararı aldığını aktardı.



Libya'daki ‘Rus nüfuzu’ ABD Özel Temsilcisi’nin güney ziyaretini gölgede bıraktı

ABD Libya Büyükelçiliği heyetinin Sebha'yı ziyaretinden (ABD Libya Büyükelçiliği’nin X hesabı)
ABD Libya Büyükelçiliği heyetinin Sebha'yı ziyaretinden (ABD Libya Büyükelçiliği’nin X hesabı)
TT

Libya'daki ‘Rus nüfuzu’ ABD Özel Temsilcisi’nin güney ziyaretini gölgede bıraktı

ABD Libya Büyükelçiliği heyetinin Sebha'yı ziyaretinden (ABD Libya Büyükelçiliği’nin X hesabı)
ABD Libya Büyükelçiliği heyetinin Sebha'yı ziyaretinden (ABD Libya Büyükelçiliği’nin X hesabı)

Libya'daki ‘Rus nüfuzu’, Libyalı analistlerin ABD Özel Temsilcisi Richard Norland'ın Libya'nın güneyine yaptığı benzeri görülmemiş ziyaretin sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerini gölgede bıraktı.

Norland'ın bu hafta başında güneydeki Sebha kentinde Mareşal Halife Hafter'in oğlu Saddam Hafter ile yaptığı görüşmelerin ayrıntıları yeterince açıklanmadı. Ancak gözlemciler Norland'ın Sebha'ya yaptığı ziyaretin ‘sembolik’ olduğunu bildirdi. Derne Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Yusuf el-Farisi, söz konusu ziyaretin ‘önceki güvensizlik dalgalarının ardından istikrarlı güvenlik koşulları ışığında bir ABD yetkilisinin güney kentine yaptığı ilk ziyaret’ olduğunu belirtti.

cdvfg
ABD'nin Libya Özel Temsilcisi Richard Norland, Sebha ziyareti sırasında gerçekleşen görüşmede konuşurken (ABD Libya Büyükelçiliği’nin X hesabı)

Johns Hopkins Üniversitesi Dış Politika Enstitüsü üyesi Hafız el-Guveyl'e göre, Libya'ya yönelik on yıllık stratejik planın ve Rus nüfuzunu sınırlama girişimlerinin gölgeleri, ABD Özel Temsilcisi’nin Güney Libya ziyaretinde de kendisini gösterdi. El-Guveyl'e göre Rusya'nın Libya'nın güneyindeki nüfuzunu arttırması, ABD'nin kırılgan bölgelere yönelik stratejisinden ve Norland'ın ziyaretinden daha uzak değil. Bu noktada, geçtiğimiz mart ayından bu yana Rus askeri kargo uçaklarının ülkenin güneyinde yer alan Brak eş-Şati Üssü’ne yönelik birden fazla hava ikmalinden söz eden sızıntıların ortaya çıktığını da belirtmek gerekir.

Xujık8
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile CIA Direktörü William Burns arasında Trablus'ta daha önce yapılan bir görüşmeden (UBH)

İki yıldan kısa bir süre önce Biden yönetimi, ‘Çatışmayı Önlemek ve İstikrarı Teşvik Etmek için ABD Stratejisi - Libya için On Yıllık Stratejik Plan’ olarak bilinen planı başlattı. Bu plan, diğer hususların yanı sıra, Libya'nın tarihsel olarak marjinalleştirilmiş güneyini ulusal yapılara entegre etmeyi, daha geniş bir birleşmeye yol açmayı ve güney sınırını güvence altına almayı amaçlıyor.

Norland, Hafter'le görüştükten sonra Libya'nın güneyinin istikrara kavuşturulması, Libya'nın egemenliğinin korunması ve bölünmelerin aşılmasında oynadığı hayati rol hakkında genel bir konuşma yapmakla yetindi. Trablus Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Dr. Ahmed el-Atraş'a göre söz konusu ziyaret Moskova'nın nüfuz mücadelesi ve Rusya'nın bölgedeki genişlemesini keşfetme bağlamının ötesine geçemeyebilir.

Diğer yandan Norland’ın Libya'nın güvenlik kurumlarını birleştirme çabalarını ülkenin dört bir yanından Libyalı askeri liderlerle ilişki kurarak desteklemekten bahsetmesi de dikkat çekiyor. El-Atraş Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu ziyaretin gerçekleri gizlemek için yapıldığını belirtti. El-Atraş’a göre bu ziyaret öncelikle Moskova'yı hedef alıyor ve ülkenin batısından sorumlu İçişleri Bakanı İmad et-Trablusi ile Saddam arasında daha önce yapılan ve tek taraflı bir eylem olan görüşmeye dayanan vizyonları önemsizleştiriyor.

 sc
Rusya Savunma Bakanı Yardımcısı ve Rus hükümetinden üst düzey bir heyetin daha önce Bingazi'ye yaptığı ziyaretten (Şarku’l Avsat)

Öte yandan bir grup analist, Çin'in Libya'daki faaliyetlerinin genişlemesine ilişkin ABD'nin güçlü endişelerinden bahsetti. Siyasi analist İzzeddin Akil'e göre güney Libya, Çin İpek Yolu'nun kesilmesinde önemli bir istasyon olabilir ve aynı zamanda Afrika'da Çinlileri rahatsız etmek ve onlara karşı koymak için bir üs olarak kullanılabilir.

Akil, Washington yönetiminin Trablus Büyükelçisi olarak atanması planlanan Amerikalı diplomat Jennifer Gavito'nun brifinginde Çin hakkında söylenenleri esas aldı.

Gavito geçtiğimiz haziran ayında Senato Dış İlişkiler Komitesi önünde yaptığı açıklamada, Çin'le bağlantılı şirketlerin Libya'da bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe gösterdikleri derin başarılar konusunda uyarıda bulundu.

Infra Global Partners Vakfı danışmanı Jonathan Bass, Pekin'in Mareşal Halife Hafter'e verdiği desteğe işaret ederek, Çin'in daha önce eski Libya Başbakanı Fethi Başağa döneminde çok cazip koşullarla ülkenin güneyinde Libya altını çıkarma hakkını elde ettiğini söyledi.

Sahel bölgesinin son iki yılda Fransa'ya sadık bazı yerleşik rejimlerin devrilmesine tanık olması ve Rusya'nın yeni rejimlerin müttefiki olarak bölgeye müdahil olması da dikkat çekiyor.

Norland'ın Sebha'yı ziyaretinden bir gün sonra Rusya'nın Libya Büyükelçisi Aydar Aganin'in Rus askeri kamyonu Ural'ın direksiyonuna geçmesi ve Ural’ın Libya pazarına girişini kutlaması da önemli bir noktaydı.