İran, Viyana’da anlaşmaya varılmazsa ‘kamera kayıtlarının’ silinebileceğini ima etti  

Kani: Düşmanın, savunma ve dış politika arasında ayrım yapma planı boşa çıkartıldı 

İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri ve kuvvet komutanları, balistik füzelerin bulunduğu yeraltı üssünü ziyaret ederken. (Reuters)
İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri ve kuvvet komutanları, balistik füzelerin bulunduğu yeraltı üssünü ziyaret ederken. (Reuters)
TT

İran, Viyana’da anlaşmaya varılmazsa ‘kamera kayıtlarının’ silinebileceğini ima etti  

İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri ve kuvvet komutanları, balistik füzelerin bulunduğu yeraltı üssünü ziyaret ederken. (Reuters)
İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri ve kuvvet komutanları, balistik füzelerin bulunduğu yeraltı üssünü ziyaret ederken. (Reuters)

İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi, Viyana’da ‘2015 nükleer anlaşmasının’ canlandırılması amacıyla yürütülen müzakerelerde anlaşma sağlanamaması durumunda, İran’ın nükleer faaliyetlerine ait ‘kamera kayıtlarının’ silinebileceğini söyledi.  
Kemalvendi, Cumartesi akşamı İran basınına yaptığı açıklamada, santrifüj parçalarının üretimi için gerekli özel cihazların Kerec kentindeki tesislerden, İsfahan’daki Natanz Nükleer Tesisine taşındığını belirtti. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), İran’ın uranyum zenginleştirmede kullanılan santrifüj parçalarının üretimi ve montajı için Natanz’da yeni bir atölye işletmeye başladığını duyurmuştu.  
Uranyum zenginleştirmede kullanılan santrifüjlerin parçalarını üreten Kerec kentindeki nükleer tesise Haziran 2021'de sabotaj saldırısı düzenlenmişti. İran saldırının sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Söz konusu saldırı sonucu, uluslararası denetimin bir parçası olan kamera sistemleri de zarar görmüştü. İran, sabotajın ardından tesisteki kameraları kaldırmış ve kaydedilen verilerin, yaptırımlar tamamen kaldırılmadan UAEA'nın erişimine açılmayacağını duyurmuştu. UAEA’nın İran nükleer dosyasını Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne havale etmekle tehdit etmesinin ardından, Tahran yönetimi, 2021 Aralık ayında tesislerde yeniden ‘kamera sistemi’ kurulmasına izin verdi.  
Kemalvendi yaptığı açıklamada, “Kerec’deki Tissa atölyelerine yönelik terör eylemleri nedeniyle güvenlik önlemlerini arttırdık, buradaki cihazların bir kısmını Natanz’a bir kısmını da İsfahan’a taşıdık. Bu cihazları, son derece önemli olmaları hasebiyle daha güvenli bir yere taşımak durumundaydık, şu anda santrifüj parçalarının üretim süreci devam ediyor, bu konuda geniş kapsamlı bir programı uyguluyoruz” dedi.

“Görüntüler belki silinebilir”
Viyana’da Washington ve Tahran arasında anlaşma sağlanmayana kadar (Kerec’deki) söz konusu atölyenin ‘görüntü kayıtlarının’ UAEA ile paylaşılmayacağını yineleyen Kemalvendi, “Bu görüntüler belki de silinebilir” dedi.   
Viyana’daki müzakereler durma noktasına gelmişken, İran’ın kurduğu bu yeni atölye, Tahran’ın niyeti konusunda şüphe uyandırıyor. Reuters haber ajansı Ocak ayında bazı Batılı diplomatların şu sözlerini aktarmıştı:
“Kerec’deki tesislere ilişkin güvenlik kayıtları, tahrip oldukları gerekçesiyle uzun süredir UAEA ile paylaşılmıyor. Kaza sonrası Kerec’de ne yaşandığı bilinmiyor, nükleer silah üretiminde kullanılabilecek cihazlar gizlice bir başka yere mi taşındı konu belirsiz.”
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı 12 Nisan’da Natanz’da oluşturulan ‘santrifüj parçası üretim atölyesine’ kamera kurulumunu tamamladı. İran 13 Nisan’da yeni atölyede üretime başladığını bildirdi. Ancak UAEA’nın o tarihten itibaren ‘kamera kayıtlarına’ ulaşamadığı öğrenildi. UAEA müfettişlerinden biri, “Atölyelerde kurulan kameraların görüntülerine erişemeden, santrifüj parçalarının üretiminin başlayıp başlamadığını teyit edemeyiz” dedi. 
İran, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT) kapsamında uygulanan ek protokolleri 23 Şubat 2021’de sonlandırmıştı. Tahran bu tarihten itibaren UAEA ile işbirliğini azaltmaya başladı ve UAEA’nın bazı ‘hassas nükleer faaliyetlerle’ ilgili ‘görüntü kayıtlarına’ erişimini kısıtladı. ABD’nin 2018’de Kapsamlı Ortak Eylem Planı olarak bilinen ‘nükleer anlaşmadan’ tek taraflı olarak çekilmesinin ardından, İran aşamalı olarak ‘nükleer anlaşmadaki’ yükümlülüklerini terk etmeye başlamıştı. İran 2021’de nükleer faaliyetlerine başladığı tarihten bu yana ilk kez yüzde 60 oranında uranyum zenginleştirmeyi başardı. İran ve küresel güçler arasında, 2015 nükleer anlaşmasının canlandırılması amacıyla 2021 Nisan ayından itibaren müzakereler yürütülüyor. ABD’li yetkililer geçen ay yaptıkları açıklamada, ‘bu aşamada anlaşmanın yakın ya da kesin’ olmadığını belirttiler. İran dini lideri Ali Hamaney geçen hafta, ‘müzakerelerin iyi ilerlediğini ve İranlı müzakere heyetinin karşı tarafın abartılı taleplerine direndiğini’ açıkladı. Müzakereler geçen ay Rusya’nın, kendisine uygulanan yaptırımların İran ile ilişkilerini zedelemeyeceğine yönelik ‘garanti talep etmesi’ nedeniyle aksamış, bu engelin aşılmasının ardından, İran Devrim Muhafızları’nın ABD’nin ‘terör listesinden’ çıkarılması konusu müzakerelere ara verilmesine neden olmuştu.  

Kani: Dış siyaset ve savunma siyaseti bir bütündür
İran’ın nükleer müzakere heyeti başkanı Ali Bakıri Kani dün yaptığı açıklamada, ‘’Düşmanın, savunma ve dış politika arasında ayrım yapma planı boşa çıkartıldı’’ dedi. İSNA haber ajansının aktardığına göre ordu komutanları ile bir araya gelen Kani, “Dış siyaset ve savunma siyaseti bir bütündür, düşmanın bu ikisi arasında ayrım yapmaya çalışma planı, Mürşid’in basireti sayesinde boşa çıkartıldı” yorumunda bulundu.  
İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, “Silahlı güçlerimiz Mürşid Ali Hamaney’in tevcihi ile hiç olmadığı kadar güçlerini arttıracaktır” dedi. İran Ordu Günü münasebetiyle konuşan Bakıri, “İran ordusu, Mürşidimiz Ali Hamaney’in niyet ve tevcihleriyle, ordunun geliştirilmesi amacıyla devrimin ikinci yol haritası planını başlatmıştır” ifadelerini kullandı. Bakıri, Şah rejiminin devrilmesinin 40. yıldönümü münasebetiyle 11 Şubat 2019'da Hamaney tarafından onaylanan bir belgeye atıfta bulunuyordu. Yol haritası olarak bilinen söz konusu belgeye göre, önümüzdeki 40 yıl için İran’ın savunma, iç ve dış siyaset planlaması yapılmıştı.  
Son haftalarda birçok kaynak, Washington'un, ‘bölgesel faaliyetlerinin kısıtlanacağına yönelik teminat vermesi’ karşılığında, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nu ‘yabancı terör örgütleri’ listesinden çıkarmayı planladığını bildirdi. Axios haber sitesi, ABD’li ve İsrailli kaynaklara dayandırdığı haberinde, Tahran’ın bu teklifi reddettiğini iddia etti. Reuters haber ajansına konuşan bir diplomatik kaynak, ABD’nin Kudüs Gücü hariç tutulmak üzere Devrim Muhafızları Ordusu’nu ‘terör listesinden’ çıkarmayı teklif ettiğini ancak İran yönetiminin bunu kabul etmediğini ileri sürdü. BBC, Joe Biden yönetiminin bir süre önce İran’dan, Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani suikastının intikamının alınmayacağına yönelik teminat istediğini ancak İran’ın olumsuz yanıt verdiğini aktardı. Washington Pos gazetesi geçen ay İran Özel Temsilcisi Rob Malley'nin geçen yıl, Washington'daki bazı tarafları DMO’nun ‘terör listesinden’ çıkarılmasına ikna ettiğini, ancak Biden yönetiminin son anda geri adım attığını bildirdi. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, geçen ay katıldığı bir televizyon programında, Devrim Muhafızları Ordusu’nun bazı komutanlarının kendisine, nükleer müzakerelerde anlaşmaya varılmasının önünde bir engel teşkil etmek istemediklerini, anlaşma noktasına varılırsa ülkenin menfaati gereği ‘yaptırımlara tahammül’ edebileceklerini söylediğini aktardı.
İran uzmanı Henry Roma, NBC News'e verdiği demeçte, "İran, müzakerelerde güçlü kartları olduğunu düşünüyor ve Batı'dan daha fazla taviz alabileceğinden emin görünüyor. İran ekonomisi istikrara kavuşmaya başladı, Avrupa’nın Ukrayna savaşı nedeniyle daha fazla enerjiye gereksinim duyması İran’ın elini güçlendiriyor. Tahran yönetimi bu durumu kendi avantajına kullanmaya çalışıyor" dedi. 



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.