Sudan’daki İslamcı partiler birleşiyor

Sudan’daki İslamcılar “Hüküm ancak Allah’ındır” sloganı altında birleşiyor

18 Nisan’da İslamcı partilerin düzenlediği basın toplantısına dair yayınlanan bir videodan bir görüntü
18 Nisan’da İslamcı partilerin düzenlediği basın toplantısına dair yayınlanan bir videodan bir görüntü
TT

Sudan’daki İslamcı partiler birleşiyor

18 Nisan’da İslamcı partilerin düzenlediği basın toplantısına dair yayınlanan bir videodan bir görüntü
18 Nisan’da İslamcı partilerin düzenlediği basın toplantısına dair yayınlanan bir videodan bir görüntü

Sudan’da İslamcı gruplar ve partiler, ‘dağılmış’ Ulusal Kongre Partisi’nin örgütsel bir merci olan Sudan İslami Hareketi başta olmak üzere, “Kapsamlı İslami Hareket” adını verdikleri oluşumun kurulması için bir anlaşma imzaladı. İslami Hareket, Nisan 2019’da bir halk devrimi ile Sudan halkı tarafından devrilmişti.
Anlaşma, 18 Nisan’da devrik rejimin liderlerinden Emin Hasan Ömer’in ve diğer İslamcı liderlerin katılımıyla düzenlenen bir basın toplantısında imzalandı. Gruplar, koordinasyonu, “Hüküm ancak Allah’ındır” sloganı altında gerçekleştirmeyi hedefliyor. Koordinasyon, tüm İslamcı akımların tek bir liderlik altında toplanması konusunda uzlaştı.
Emin Hasan Ömer, yaptığı açıklamada “Anlaşmanın amacı, İslamcı akımlar arasındaki ilişkileri netleştirmek. Bu amaç, ülkenin din ile kalkınmasıdır” dedi. “Amacımız, etkili bir hareket oluşturmak için insanların dahil olduğu örgütlenme birliğidir” diyen Ömer, “Hatalarla sonuçlanabilecek bu adımların aciliyeti, bu birliğin parçalanmasına neden oluyor” şeklinde konuştu.
Öte yandan Hasan Rizk, Gazi Selahaddin el-Atbani liderliğindeki “Hemen Şimdi Reform” grubu hakkında “Bugün bizi yeniden birleştirmek, saflarımızı ve hareketimizi birleştirmek için toplandık” dedi. Yetkili, “Biz, İslami eylemin birliğine inanıyoruz. Allah’ın hükmüne ulaşmak ve Cenab-ı Hakk’ın indirdiği ile hükmetmek olan gayenin birliği konusunda hemfikiriz” değerlendirmesinde bulundu.
“İslami Hareket Birliği, dini küresel ve yerel kötülükler karşısında savunmak için yasal ve acil bir zorunluluktur” diyen Hasan Rizk, “Düşmanların düşmanlığına ve oluşumlara ayrışmış olmamıza rağmen, birliğin kıyısına gemiyle geçmeyi başardık” dedi.
Rizk, “İslamcı gruplar arasındaki birlik, İslam’ın Kur’an ve sahih Sünnet temelinde kapsamlı olarak anlaşılmasına ve üzerinde anlaşmaya varılan noktalara yapılan vurgudan kaynaklanmaktadır. Erozyona, zorbalığa ve raydan çıkmaya karşı gerçek güvencenin, bireylerin değil örgütün hakimiyetinde olduğu ve ‘hataları düzelten, gelecek için planlar yapan, birleşmeye yardımcı olan, örgütte bir çatlağa yol açmadan anlaşmazlık bilincini güçlendiren’ gelecek bir İslami deneyim sunmak için merciilere başvurma çerçevesinde olduğu konusunda hemfikirdik” dedi. Yetkili, “İlk aşamada her grubun, kendi yapılarını, birimlerini ve liderlerini elinde tutması, kamusal konularda koordine olmak üzere hareket tarafından müzakere edilen ve görevleri kesin olarak tanımlanmış çeşitli bir üst koordinasyon komitesinin oluşturulması hususunda kapsamlı ve eksiksiz bir koordinasyon üzerinde anlaştık” diyerek, bu aşamanın güven inşa etmek ve kuruluşlar arasındaki iş birliğini normalleştirmek amacıyla önemli olduğunu dile getirdi.
Rizk, “İkinci aşama, öğrenci, kadın, genç ve davayı savunan kişilerin sektörlerinde İslami hareketin bileşenlerinin kısmi bir birleşimidir. Uzun sürmemek kaydıyla bir sonraki aşamaya geçiş ve hazırlık aşamasıdır” dedi. Yetkili ayrıca, “Son aşama tam entegrasyondur. Önceki iki aşamanın değerlendirilmesi sonrasında üzerinde mutabık kalınan bir tüzük yazılarak ve ‘temelin inşa edilmesi, yeni yapısal inşaatın denetlenmesi ve buna göre üst düzey liderliğin atanması’ görevini üstlenecek mutabık kalınan organlar oluşturularak anlaşmaya varılacaktır” dedi.
Öte yandan Hukuk Devleti ve Kalkınma Partisi Başkanı Muhammed Ali el-Cazuli, “Koalisyonun amacı, dinin amaçlarına yönelik derin bir anlayış uyarınca emeklilik ve geri dönüş konularında dini değerlerin yaşamın tüm yönlerine, kapsamlı ve entegre bir şekilde uygulanmasını sağlamaktır” dedi. Cazuli, “Toplumsal barışı ve ulusal iyileşmeyi teşvik etmeye ve erdemleri yaymak, kötülükle savaşmak, farkındalığı ve entelektüel güçlendirmeyi yaymak için ortak çaba sarf etmeye karar verdik” dedi.
Muhammed Ali el-Cazuli ayrıca, kamu özgürlüklerini genişletme, bireylerin ve grupların haklarını koruma, siyasi işlerde reform yapma, şura yönetimini onaylama ve kamu işlerine katılımın tabanını genişletme gerekliliğine dikkati çekti.
Anlaşmaya imza atanlar arasında Sudan İslami Hareketi, Şimdi Reform Hareketi, Müslüman Kardeşler (İhvan) Teşkilatı, Adil Barış Platformu, Hukuk Devleti ve Kalkınma Partisi ve Reform ve Kalkınma için Gelecek Hareketi de yer aldı.
Sudan’daki siyasal İslam hareketinin tarihi, Müslüman Kardeşler (1954- 1964), ardından Hasan et-Turabi tarafından kurulan ‘İslami Tüzük Cephesi’ (1964- 1969) ile başladı.
30 Nisan 1989’da İslamcılar, güç mücadelesi nedeniyle ikiye bölünmeden önce, İslami Hareket ülkede iktidarı ele geçirdi. Daha sonra hareket, ordudaki sivil ve askeri örgüt tarafından planlanıp yönetilen bir askeri darbeyle devrildi.



Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
TT

Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)

İsrail ordusunun pazartesi günü Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kırsalındaki el-Acref, el-Meşirfe ve Ummu Batina köylerine girerek, bazı evlerin etrafını sarıp arama yaptığı rapor edildi.

Suriye resmi haber ajansı SANA'nın haberine göre İşgalci İsrail ordusunun dört askeri araç ve iki tanktan oluşan bir devriyesi Adnaniya kontrol noktasından yola çıkarak el--Meşirfe köyünden el-Acref köyüne doğru ilerledi ve el-Meşirfa'da durarak bazı evleri aradı.

SANA, yedi askeri araç ve iki tanktan oluşan başka bir İsrail devriyesinin Ummu Batina köyünü bastığını ve köyün batısındaki bir evi kuşattığını bildirdi. Ancak bu eylemin nedenleri veya amaçları hakkında herhangi bir bilgi vermedi.

İsrail, Suriye’de geçtiğimiz aralık ayında Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonra Suriye ordusunun askeri tesislerini yok etmek ve altyapılarının yeniden inşa edilmesini önlemek amacıyla bu tesisleri hedef almıştı. Ayrıca Şam, Kuneytra ve Deraa çevresindeki kırsal bölgelere kara harekâtları düzenleyerek Suriye ile İsrail arasındaki sınırdaki tampon bölgeyi kontrolü altına aldı. Daha sonra sınır bölgelerinde baskınlar düzenleyerek çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.


Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

TT

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün yaptığı açıklamada, Irak'ın ülkedeki tüm silahları devletin kontrolüyle sınırlandırmayı taahhüt ettiğini, ancak bazı milis grupların işgal gücü olarak gördüğü ABD liderliğindeki askeri koalisyon ülkede kaldığı sürece bunun başarılı olamayacağını söyledi.

Sudani, radikal İslamcı grupların oluşturduğu tehdidin önemli ölçüde azalması nedeniyle, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’un (DMUK) İran'ın en yakın Arap müttefiklerinden biri olan Irak'tan 2026 yılının eylül ayına kadar çekilme planının hala geçerli olduğunu vurguladı.

Bağdat'ta Reuters’a konuşan Başbakan Sudani, “DAEŞ diye bir şey yok. Güvenlik ve istikrar mı? Allah’a şükür, bunlar mevcut. (2014 yılında kurulmasından bu yana DMUK’a katılan ülkelerin sayısına atıfla) DMUK’ta 86 ülkenin varlığı için bana tek bir mazeret gösterin” ifadelerini kullandı.

Silahlarını teslim ettikten sonra grupların resmi güvenlik güçlerine veya siyasi sahneye entegre edilebileceğine işaret eden Sudani, “Bu yüzden devlet kurumları dışındaki tüm silahları ortadan kaldırmak için kesin bir program olacak. Herkesin istediği de bu” ifadelerini kullandı.

Savaşa sürüklenmeyeceğiz

Irak, ABD'nin baskısı altında, İran destekli grupları silahsızlandırmak gibi siyasi açıdan hassas bir görevi yerine getirmenin bir yolunu arıyor. ABD, Sudani'nin, diğer Şii grupları da içeren bir çatı örgütü olan Haşdi Şabi (Halk Seferberlik Güçleri) ile bağlantılı silahlı grupları dağıtmasını istediğini açıklamıştı. Haşdi Şabi resmi olarak Irak güvenlik güçlerinin bir parçası ve çatısı altında İran yanlısı bazı grupları barındırıyor.

Öte yandan ABD ve Irak, Amerikan askerlerinin aşamalı olarak geri çekilmesi konusunda anlaşmaya vardı. Tam çekilmenin gelecek yılın sonuna kadar tamamlanması bekleniyor. Asker sayısındaki ilk azalma bu yıl başladı.

Irak Başbakanı Sudani, Reuters’a verdiği röportaj sırasında Lübnan'daki Hizbullah gibi bölgedeki devlet dışı silahlı gruplara yönelik artan uluslararası baskı sorulduğunda, “Ortadoğu'da ABD ve İsrail’in nüfuzuna karşı çıkan ‘direniş ekseni’ olarak bilinen İran destekli grubun bir parçası olan bu gruplara yönelik baskı artacak. Allah’ın izniyle, o gün gelecek. Buradaki durum Lübnan'dakinden farklı” yanıtını verdi.

Başbakan Sudani, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Irak’ın güvenliği ve istikrarı koruma konusundaki tutumu açık ve devlet kurumları savaş ve barış konusunda karar verme yetkisine sahip. Hiçbir taraf Irak'ı savaşa veya çatışmaya sürükleyemez.”

İran, 2003 yılında ABD öncülüğündeki işgal hareketinin Saddam Hüseyin rejimini devrilmesinden bu yana Irak'ta önemli bir nüfuz kazanırken bu durum, İran destekli silahlı gruplara büyük bir siyasi ve askeri güç sağladı.

Irak’ta art arda gelen hükümetler, birbirine düşman olan İran ve ABD'yi Bağdat'ın müttefiki olarak tutmak konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. ABD, İran'a ağır yaptırımlar uygularken, Irak Tahran ile güçlü ticari ve ekonomik bağlara sahip.

ABD’den büyük yatırımlar çekme konusu, 2003 yılından bu yana mezhep çatışmalarının yanı sıra yıllardır ciddi ekonomik sorunlar yaşayan Irak için en önemli önceliklerden biri.


Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
TT

Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)

Fransa, Lübnan'dan, devrik Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimindeki üç üst düzey generalin, Fransız vatandaşlarının ölümüne yol açan savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işledikleri gerekçesiyle bulunup tutuklanmasını istedi.

Önde gelen bir Lübnanlı yargı kaynağı Şarku'l Avsat'a, Başsavcı Hakim Cemal Hacer'in, Fransız yargısından, Lübnan'dan "Beşşar Esed rejiminde Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Başkanı olan Tümgeneral Cemil Hasan'ı, Ulusal Güvenlik Bürosu Müdürü Tümgeneral Ali Memlük'ü ve Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Soruşturma Şubesi Başkanı Tümgeneral Abdülselam Mahmud'u bulmasını, soruşturma ve inceleme yapmasını, Lübnan'da bulunmaları halinde tutuklamasını ve Fransız yetkililere teslim etmesini" isteyen bir yargı talebi içeren resmi bir telgraf aldığını açıkladı.

İlginçtir ki, yargı kaynağına göre Fransa'nın yardım talebi, "adı geçen kişilerle düzenli olarak iletişim kuran Lübnan telefon numaralarını da içeriyordu; bu durum, Fransız makamlarının Esed rejimindeki üst düzey isimleri takip etme kapsamında yürüttüğü iletişim izlemeleriyle de doğrulandı." Yargı kaynağı, bu konunun "İç Güvenlik Kuvvetleri Bilgi Şubesi tarafından yürütülecek takip ve soruşturmaların merkezinde yer alacağını" vurguladı.