Irak’ta kriz iftar ve sahur davetlerinde aşılmaya çalışılıyor

Irak Parlamentosu. (Reuters)
Irak Parlamentosu. (Reuters)
TT

Irak’ta kriz iftar ve sahur davetlerinde aşılmaya çalışılıyor

Irak Parlamentosu. (Reuters)
Irak Parlamentosu. (Reuters)

Irak siyasi güçleri, ülkenin tanık olduğu siyasi çıkmaza bir çözüm getiremezken, 10 Ekim 2021’de gerçekleştirilen erken seçimlerden yaklaşık 5 ay sonra iftar ve sahur sofralarını gayri resmi siyasi istişarelere dönüştürdüler.
Tüm güçlerden, partilerden ve ittifaklardan siyasi liderler, iki ittifaka ayrılan ittifaklar hendeğinde kalma geleneğini bozdu. Bu iki ittifak, çoğunluğa sahip Sadr hareketi lideri Mukteda es-Sadr tarafından yönetilen ‘Üçlü İttifak’ ve silahlı kuvvetler de dahil olmak üzere birden fazla lider ve siyasi güce sahip olan ve ‘üçte iki sorununu’ gündeme getiren ‘Koordinasyon Çerçevesi’ olarak biliniyor. Bu bağlamda siyasi liderler, kendileriyle aynı fikirde olmayanlar da dahil olmak üzere tüm masalar arasında hareket etti. Öyle ki bazı siyasi liderler, farklı görüşleri yakınlaştırmak amacıyla Ramazan sofralarından faydalanarak bir girişimde bulunmaya çalıştı. Ancak sorunun kökenine ilişkin anlaşmazlıklar, Sadr Hareketi lideri, onun Sünni ve Kürt müttefikleri tarafından savunulan çoğunluk kuralına ve Şii ‘Koordinasyon Çerçevesi ve müttefiki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB)’ başta olmak üzere diğer siyasi güçlerin bağlı olduğu uzlaşı kuralına göre hükümeti kurma mekanizmalarıyla ilgili farklılıklardan kaynaklanıyor.
Ancak özellikle kapalı odalarda yapılan toplantılara ilişkin sızan bilgiler, oyunun anahtarlarına büyük ölçüde tek başına sahip olan ana partinin (Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr) yokluğu nedeniyle ilerleme kaydedilemediği yönünde. Sadr, Şii muhaliflerine (Koordinasyon Çerçevesi), onsuz bir hükümet kurmaları için 40 günlük bir süre verdi. Ancak herkes, bunu başarmanın zor olduğunu biliyor. Sadr’ın verdiği mühlet, Ramazan ayında ve ayrıca ‘biri İsveç’te Kuran-ı Kerim’in yakılmasına diğeri ise Kuzey Irak’ı bombaladığı için Türkiye’ye karşı’ olmak üzere iki tweet dışında, genellikle oruçla ilgili tweetlerle bozulan siyasi itikafta bulunduğu bir dönemde geldi. Sadr’ın siyasi muhalifleri, başta Sadr’ın müttefiki (Muhammed Halbusi liderliğindeki Irak Egemenlik İttifakı ve Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP)) olmak üzere tüm siyasi güçlere karşı harekete geçmek amacıyla Ramazan ayından ve Sadr’ın itikafından yararlandı. Sadr’ın itikafa çekildiği ilk günlerde Koordinasyon Çerçevesi güçleri, Sadr’la müzakereleri yürütmek için heyetler oluşturmaya çalıştı. Ancak kendisine ulaşamadı ve Sadr, heyetlerin hiçbirisiyle görüşmedi. Aynı şekilde takipçilerine, ortaklarla olan ilişkilerle ilgili herhangi bir konuda herhangi bir açıklama yapmamayı zorunlu kıldı. Koordinasyon Çerçevesi üyeleri, heyetler aracılığıyla Sadr’a ulaşamayınca siyasi girişimlerde bulunmaya başladı. Koordinasyon Çerçevesi güçlerine yakın siyasi bir kaynağın Şarku’l Avsat’a verdiği bir röportaja göre Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin öne sürdüğü siyasi girişimler, anlaşmazlıkları göreceli olarak çözmeye çalışırken, ancak hükümetin oluşumuna tam olarak hazırlanmadı.
Kaynak, “Ne biz ne de Sadr’ın müttefikleri, özellikle 4- 6 Nisan’dan itibaren mühletin aşıldığı anayasanın ihlalinden sonra yaşananlarla ilgili Sadr’ın vizyonunu bilmiyor. Resmi olmayan toplantılar ve Üçlü İttifak güçleri de dahil siyasi güçlerle yapılan girişimler, Egemenlik İttifakı’nın tanık olduğu ve kendi içinde bölünmelere yol açabilecek iç farklılıklar açısından olumlu sonuçlar vermeye başladı” dedi.
Öte yandan Irak kaynakları, Ramazan ayındaki mevcut siyasi hareketin, derin anlaşmazlıkların üstesinden gelmekte pratik olarak başarısız olduğunu belirtti. Bu çerçevede durum, Ramazan ayının sona ermesinden sonra parlamentoyu feshetmekten oluşan yeni bir döneme dikkati çekiyor. Ancak tüm siyasi güçlerin bu seçeneğe yönelme konusundaki isteksizliği nedeniyle bu, pek olası değil. Söz konusu kaynaklar, herkesin ‘bir cumhurbaşkanının Sadr, müttefikleri veya muhalifleri tarafından seçilemeyeceğinin’ ve ‘Kürt- Kürt mutabakatına dair hiçbir gösterge bulunmadığının’ farkında olması nedeniyle bir emri vaki olarak tanıtılan uzlaşı çözümünün Mustafa el-Kazimi’nin kalması için olduğunu söyledi. Zira Sadr’ın ittifakı, Kazimi ile çakışmıyor ve bağımsız parlamenterlerin çoğunluğu da buna karşı değil. Ancak Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin tavırları, Kazimi ile çelişiyor.



Mısır'ın İsrail'in Gazze Şeridi sakinlerini Güney Sudan'a yerleştirme planını engellediği doğru mu?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Kahire'deki el-İttihadiye Sarayı'nda Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Kahire'deki el-İttihadiye Sarayı'nda Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır'ın İsrail'in Gazze Şeridi sakinlerini Güney Sudan'a yerleştirme planını engellediği doğru mu?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Kahire'deki el-İttihadiye Sarayı'nda Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Kahire'deki el-İttihadiye Sarayı'nda Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Medya raporları, İsrail'in Güney Sudan ile Filistinlileri bu ülkeye yerleştirmek için görüşmeler yaptığını ortaya koydu. Diğer yandan Mısır'ın tutumu ve İsrail'in Gazzelileri nakletme planını engellemedeki rolü hakkında sorular ortaya atıldı. Cuba'nın bu konuda İsrail tarafıyla herhangi bir görüşme yaptığını yalanlamasına rağmen, ‘Mısır'ın Güney Sudan'a Filistinlileri kabul etmemesi için baskı yaptığı’ haberleri çıktı.

Mısır, Filistinlileri Gazze Şeridi’nden, ister kendi topraklarına ister başka bir ülkeye olsun, yerinden etme girişimlerini ‘Filistin meselesinin tasfiyesi’ olarak değerlendirerek resmi ve tekrarlı bir şekilde reddettiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre, İsrail ile Güney Sudan arasında Gazze Şeridi sakinlerinin Güney Sudan'a yerleştirilmesi olasılığını görüşmek üzere görüşmeler yapıldı. Bunun İsrail'in Gazze Şeridi'nden toplu göçü kolaylaştırmak için daha geniş çaplı çabalarının bir parçası olduğu bildirildi.

Ancak Güney Sudan Dışişleri Bakanlığı bu iddiaları yalanladı. Bakanlık tarafından çarşamba akşamı yapılan açıklamada, “Cuba, Gazze Şeridi sakinlerinin Güney Sudan'a yerleştirilmesi için İsrail ile görüşmeler yaptığına dair son medya haberlerini kesin olarak yalanlıyor. Bu iddiaların hiçbir dayanağı yok; Güney Sudan'ın resmi tutumunu ve politikasını yansıtmıyor” ifadeleri yer aldı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, daha önce ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze nüfusunun büyük bir kısmını ‘gönüllü göç’ olarak nitelendirdiği bir şekilde başka ülkelere yerleştirmek istediğini söylemişti. Netanyahu salı akşamı yaptığı açıklamada, “Savaş hukukuna göre, nüfusun ayrılmasına izin vermek doğru olur” dedi.

Güney Sudan'ın tutumunu memnuniyetle karşılayan Filistin Devlet Başkanlığı, dün yaptığı açıklamada, ‘Cuba'nın İsrail işgal makamlarının yürüttüğü soykırım, açlık ve yerinden etme girişimlerine örtülü olarak katılmamasını’ övdü.

İsrail medyası, İsrail'in Gazze Şeridi sakinlerini başka ülkelere nakletmek için diğer ülkelere teklifler sunduğunu belirtti. İsrail Kanal 12 televizyonu, Netanyahu hükümetinin ‘Endonezya, Somali, Uganda, Güney Sudan ve Libya’ olmak üzere 5 ülkeyle, Gazze Şeridi'nden sürülecek Filistinlileri kabul etmeleri için görüşmeler yaptığını bildirdi.

AP, Mısırlı yetkililerin ‘İsrail'in Filistinlileri kabul edecek bir ülke bulma çabalarından, Güney Sudan ile yaptığı temaslar da dahil olmak üzere, aylardır haberdar olduklarını’ söylediğini aktardı. Yetkililer, ‘Güney Sudan'a Filistinlileri kabul etmemesi için baskı uyguladıklarını’ ifade ettiler.

Mısır Dışişleri Konseyi Üyesi Büyükelçi Salah Halime, Mısır'ın İsrail'in Filistinlileri yerleştirmek için bahsettiği ülkelerle temas halinde olduğunu düşünüyor. Halime, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Kahire, temaslarıyla Filistinlileri yerinden etme girişimlerinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve Arap, İslam ve Avrupa ülkelerinin bunu reddettiğini vurgulamayı hedefliyor” dedi.

Halime sözlerini şöyle sürdürdü: “Filistinlileri yerinden etme çağrıları Arap ve uluslararası kamuoyu tarafından reddediliyor. Buna rağmen İsrail bu çağrılarda ısrar ediyor. Kahire, bu önlemleri reddetmek için diplomatik temaslarını yoğunlaştırıyor. İsrail hükümetinin son uygulamaları, Filistin meselesini ortadan kaldırarak, sözde ‘Büyük İsrail’ hayalini gerçekleştirmek amacıyla yapılıyor.”

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, geçtiğimiz temmuz ayında Güney Sudanlı mevkidaşı Monday Simaya Kumba'dan bir telefon aldı. Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre, görüşmede ‘ikili ilişkilerin güçlendirilmesi yolları’ ele alındı.

Kahire Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Dr. Tarık Fehmi, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Mısır'ın Filistinlilerin yerinden edilmesini reddeden tutumu, diğer ülkelerin tutumlarına müdahale etmek anlamına gelmez. Mısır'ın bu konudaki tutumu sabit ve açıktır. Filistin meselesini korumak için bunun gerçekleşmemesi konusunda uyarıda bulunur, ancak diğer ülkelere kendi tutumunu dayatmaz” ifadelerini kullandı.

Fehmi'ye göre İsrail, Filistinlilerin Gazze Şeridi’nden yerinden edilmesini kabul ettirmek için bazı Afrika ve Arap ülkelerindeki kriz ve çatışmalardan yararlanmaya çalışıyor. Fehmi, “Uluslararası toplumun yerinden edilme çağrılarını reddeden tutumu göz önüne alındığında, bu hamleler İsrail'in planının başarıya ulaşacağı anlamına gelmiyor” dedi.

Filistinlilerin Güney Sudan'a yerleştirilmesi konusunda tartışmalar, Güney Sudan Dışişleri Bakanı'nın geçen hafta İsrailli mevkidaşının daveti üzerine Tel Aviv'i ziyaret etmesinin ardından başladı. Güney Sudan medyası ise İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Sharren Haskel'in Cuba'ya resmi bir ziyaret gerçekleştirerek iki taraf arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi için yollar aradığını bildirdi.