ABD heyetinden İsrail’e gerginliğin azaltılması çağrısı

21 Nisan’dan Ramazan Bayramı’na kadar Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’ya girişleri yasaklandı

İsrail Dışişleri Bakanlığı tarafından ABD heyeti ile Bakan Lapid arasındaki görüşmeye dair dağıtılan bir fotoğraf
İsrail Dışişleri Bakanlığı tarafından ABD heyeti ile Bakan Lapid arasındaki görüşmeye dair dağıtılan bir fotoğraf
TT

ABD heyetinden İsrail’e gerginliğin azaltılması çağrısı

İsrail Dışişleri Bakanlığı tarafından ABD heyeti ile Bakan Lapid arasındaki görüşmeye dair dağıtılan bir fotoğraf
İsrail Dışişleri Bakanlığı tarafından ABD heyeti ile Bakan Lapid arasındaki görüşmeye dair dağıtılan bir fotoğraf

İsrail, ‘gerginliği azaltmak üzere olumlu adımlar’ olarak nitelendirdiği bir dizi kararı uygulamaya soktu. Bu uygulamaların başında, radikal Siyonist yerleşimcilerin Ramazan Bayramı sonrasına kadar Mescid-i Aksa Külliyesi’nin avlularına girmesini engellemek bulunuyor.
Bu çerçevede Tel Aviv’deki siyasi kaynaklar, 21 Nisan’da İsrail’e gelen ABD Dışişleri Bakanlığı heyetinin, Yahudi devletinin ‘radikal Filistinli örgütleri Mescid-i Aksa’nın kontrolünü ele geçirme girişimine’ ilişkin şikayetlerini dinlediğini ifade etti. Kaynaklara göre heyet, Kudüs ve diğer bölgelerdeki tırmanışı önlemek ve gerginliği hafifletmek için daha fazla adım atma çağrısında bulundu.
Bilgi sahibi bir İsrailli kaynak, ABD’lilerin Mescid-i Aksa’nın avlusundaki şiddet ve kaos sahneleri, Yahudi yerleşimcilerin şehirdeki kışkırtıcı faaliyetleri ve Batı Şeria’daki tehlikeli saldırıları nedeniyle öfkesini dile getirdiğini söyledi. Ancak İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid, ABD heyetine “İsrail, evlerindeki vatandaşların güvenliğini tehdit eden radikal İslamcı terörle ve Hamas ve diğer Filistinli örgütlerin Mescid-i Aksa’yı ele geçirme girişimiyle karşı karşıya” bilgisi verdi. Polisin Mescid-i Aksa’ya baskın yapmasını ve cemaate baskı uygulamasını meşrulaştırmaya çalışan Lapid, İsrail güçlerinin ‘Aksa’da namaz kılma hakkını’ Ağlama Duvarı (Burak Duvarı) avlusunda dua eden Yahudilere karşı bir saldırı kampına dönüştürmek üzere çatışma araçlarına müdahale eden sabotaj unsurlarından korumaya çalıştığını söyledi. Yair Lapid, İsrail’in ‘Tapınak Tepesi’ndeki statükoyu koruduğunu, koşullarına bağlı kaldığını, değiştirme niyetinde olmadığını ve Ürdün’ün Mescid-i Aksa’daki konumunu etkilemediğini iddia etti.
Lapid iddiaları, İsrail’in gerginliği tırmandırması, işgal güçlerinin Filistinlilere, özellikle de Mescid-i Aksa cemaatine yönelik saldırıları, son dönemdeki şiddetli tutuklama kampanyaları ve Yahudi yerleşimcilerin askeri koruma altında Mescid-i Aksa Külliyesi’ne baskın düzenlemesi zemininde gelişti.
ABD’nin Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Yael Lambert liderliğindeki ABD heyeti, İsrail ve Filistin işlerinden sorumlu yardımcısı Hadi Amr ve ABD’nin Tel Aviv Büyükelçisi Thomas Naides’in katılımıyla Lapid ile bir araya geldi. Görüşmenin, gerginliği azaltmak ve İsrail- Filistin ilişkilerine dair iyimser umutlara geri dönmek için Filistin Yönetimi ve Ürdün’ün katılımıyla mutabakata varma amacı taşıdığı belirtildi. Bölge turuna geçen çarşamba akşamı Ürdün ziyaretiyle başlayan heyet, 21 Nisan’da İsrail’e ulaştı ve buradan Ramallah’a geçerek Filistin liderliği ile görüşmede bulunacak ve ardında Mısır’a hareket edecek.
Heyet, 26 Nisan’a kadar yedi gün boyunca bölgede kalacak. ABD’nin İsrail Büyükelçiliği, “İsrail, Batı Şeria ve Gazze’deki gerginliği azaltmak ve şiddet döngüsünü sona erdirmek için bölgedeki üst düzey liderlerle diyalog kurmak amaçlanıyor” açıklamasında bulundu. Büyükelçilik, bu ziyaretin ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in son iki gün içinde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail Dışişleri Bakanları Lapid ve Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi ile yaptığı temasların ardından geliştiğini söyledi. Büyükelçilik ayrıca, ABD yönetiminin Mescid-i Aksa ve bölgedeki şiddetin tırmanması karşısında derin bir endişe duyduğunu dile getirdi.
Filistinlilerin faaliyetleri hakkında şikayette bulunduktan sonra Lapid, ABD’lilere ‘aşırı sağcı Milletvekili Itamar Ben Gvir’in Mescid-i Aksa’ya girişini ve Amud Kapısı’a erişimini engellemek, Ramazan’ı son 10 günü bayrama kadar Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’ya girmesini engellemek, Aksa’nın avlusunda gözaltına alınan tüm Filistinlileri serbest bırakılması, Batı Şeria’nın 45 yaş üstü vatandaşlarına Mescid-i Aksa’ya gelip ibadet etme izni verirken Fısıh Bayramı’nda pazar gününe kadar 3 gün boyunca Batı Şeria’yı kapatmak ve Kudüs’teki Amud Kapısı’nda Ramazan Bayramı hazırlıklarına izin vermek’ de dahil olmak üzere hükümetinin gerginliği azaltmak üzere attığı adımlar hakkında bilgi verdi. Lapid ayıca, şiddet eylemlerinin yeniden baş göstermesi durumunda kapatma prosedürlerine geri dönmekle tehdit etti.
İsrail ordusunun kapatma kararından vazgeçme kararı aldığı, ancak çatışmaların patlak vermesi nedeniyle karardan geri adım attığı belirtildi. Ordunun, çatışmalar sonrasında işgal altındaki Filistin topraklarında alarm durumu ilan ettiği ve Filistinli militanların sızmasını önlemek için İsrail şehirlerinin girişlerine güç yerleştirdiği kaydedildi.



Trump: İsrail'in Hamas liderlerinden birini öldürerek ateşkesi ihlal edip etmediğini araştırıyoruz

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

Trump: İsrail'in Hamas liderlerinden birini öldürerek ateşkesi ihlal edip etmediğini araştırıyoruz

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump dün, yönetiminin İsrail'in cumartesi günü Hamas liderlerinden birini öldürerek Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi ihlal edip etmediğini araştırdığını açıkladı.

Hamas'ın Gazze lideri ve baş müzakerecisi Halil el-Hayye dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın ikinci komutanı Raid Saad'ı öldürmesinin Gazze Şeridi'ndeki ‘ateşkes anlaşmasının sürdürülmesini’ tehdit ettiğini söyledi.

İsrail cumartesi günü, Saad'ın Gazze şehrinin güneybatısındaki er-Raşid sahil yolunda bir cipte insansız hava aracı (İHA) ile düzenlenen hava saldırısında öldürüldüğünü duyurdu. Saldırıda İHA, araca ve çevresine üç füze ateşledi ve araçtaki herkes öldü.

ABD Başkanı Trump, dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde Uluslararası İstikrar Gücü’nün (UİG) halihazırda faaliyete geçtiğini ve daha fazla ülkenin bu güce katılacağını söyledi.

Trump, “(UİG’in) Bir şekilde çalıştığını düşünüyorum. Daha fazla ülke katılıyor. Halihazırda katılan ülkeler var, ancak ben ne kadar asker göndermelerini istersem o kadar asker gönderecekler” diye ekledi.

Öte yandan Trump açıklamada, 6 Ocak 2021'de ABD Kongre Binası'na yapılan saldırı öncesinde yaptığı açıklamalarla ilgili bir haber nedeniyle İngiliz yayın kuruluşu BBC'ye yakında dava açabileceğini söyledi.

Reuters'ın aktardığına göre Trump, Beyaz Saray'da gazetecilere davanın pazartesi veya salı günü açılabileceğini söyledi.

Bir diğer gelişmede ABD Başkanı, ekibinin Berlin'deki görüşmelerin ardından ilerleme kaydedildiğini açıkladığı, Rusya'nın Ukrayna'da yürüttüğü savaşı sona erdirmeyi amaçlayan bir anlaşmanın her zamankinden daha yakın olduğunu belirtti. Trump, “Şu anda her zamankinden daha yakınız” ifadelerini kullandı.

Diğer taraftan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'den, Hong Kong'da ulusal güvenlik suçlamasıyla mahkum edilen demokrasi yanlısı medya patronu Jimmy Lai'nin serbest bırakılmasını değerlendirmesini istediğini söyleyen Trump, “Çok üzgünüm. Bu konuyu Başkan Şi ile görüştüm ve onu serbest bırakmayı düşünmesini rica ettim” dedi. Ancak Çin Devlet Başkanı’na bu talebi ne zaman ilettiğini belirtmeyen Trump, “O (Lai) yaşlı bir adam ve sağlığı iyi değil. Bu yüzden bu talepte bulundum. Ne olacağını göreceğiz” şeklinde konuştu.

Hong Kong Yüksek Mahkemesi dün, Çin'in ulusal güvenlik yasası kapsamında şehrin en çok ses getiren davasında Lai'yi yabancı güçlerle komplo kurmaktan suçlu buldu. Bu karar, Lai'nin ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasına yol açabilir.


Yılda 200 bin kişiyi öldürüyor... Trump, fentanili "kitle imha silahı" olarak sınıflandırıyor

ABD Başkanı, Beyaz Saray'da başkanlık kararnamesini imzalarken (Reuters)
ABD Başkanı, Beyaz Saray'da başkanlık kararnamesini imzalarken (Reuters)
TT

Yılda 200 bin kişiyi öldürüyor... Trump, fentanili "kitle imha silahı" olarak sınıflandırıyor

ABD Başkanı, Beyaz Saray'da başkanlık kararnamesini imzalarken (Reuters)
ABD Başkanı, Beyaz Saray'da başkanlık kararnamesini imzalarken (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, dün, uyuşturucu madde fentanili resmen kitle imha silahı olarak ilan ederek, yönetiminin Latin Amerika'daki uyuşturucu kartellerine karşı yürüttüğü kampanyayı yükseltti.

Başkan, Beyaz Saray'da başkanlık kararnamesini imzalarken, "Fentanili resmen kitle imha silahı olarak ilan ediyoruz" dedi. "Bu bombanın yaptığı etkiyi yapan başka bir bomba yok. Bilgilerimize göre, bu uyuşturucu madde yüzünden her yıl 200 bin ila 300 bin kişi ölüyor." Başkanlık kararnamesinde, fentanilin "uyuşturucudan çok kimyasal bir silaha benzediği" ve üretiminin ve dağıtımının "ulusal güvenliğimizi tehdit ettiği, bölgemizde ve sınırlarımız boyunca kaosa yol açtığı" belirtildi.

Analistler, bu hamlenin Trump yönetiminin "uyuşturucu teröristleri" olarak adlandırılanlara karşı yürüttüğü savaşla bağlantılı olduğuna inanıyor. Bu savaş, Washington'un uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığını söylediği tekneleri hedef alan askeri bir harekatı da içeriyor. Bu harekat, eylül ayının başından bu yana yaklaşık 90 kişinin ölümüne yol açtı.

Ancak Trump, imha edilen her teknenin (20'den fazla tekne imha edildi) 25.000 Amerikalının hayatını kurtardığını söylese de bu teknelerin daha ölümcül olan fentanil değil, kokain taşıdığına inanılıyor. Fentanil ise öncelikle Meksika'dan ABD'ye kaçak olarak sokuluyor, Kolombiya veya Venezuela'dan deniz yoluyla değil.

Saldırılarla eş zamanlı olarak, Amerika Birleşik Devletleri Karayipler'de güçlerini artırıyor, dünyanın en büyük uçak gemisini ve birkaç savaş gemisini konuşlandırıyor. Amerikan askeri uçakları da son haftalarda Venezuela kıyıları üzerinde uçuyor.

Trump, askeri konuşlandırmanın uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadeleyi amaçladığını söyleyerek, Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro'yu bir kaçakçılık karteline liderlik etmekle suçladı. Karakas ise bunu reddederek, Washington'u Venezuela'da rejim değişikliği ve petrol rezervlerinin kontrolünü ele geçirmeye çalışmakla suçladı.

Amerika Birleşik Devletleri, merhum solcu lider Hugo Chávez'in siyasi mirasçısı Maduro'nun yakalanmasına yol açacak bilgi için 50 milyon dolarlık ödül teklif etti.


Albanese: Sidney saldırısının DEAŞ ideolojisinden kaynaklandığı anlaşılıyor

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese (EPA)
TT

Albanese: Sidney saldırısının DEAŞ ideolojisinden kaynaklandığı anlaşılıyor

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese (EPA)

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese bugün yaptığı açıklamada, Sidney'deki Bondi Plajı'nda Hanuka bayramını kutlayan kalabalığa yapılan saldırının "DEAŞ ideolojisinden kaynaklanmış gibi göründüğünü" söyledi.

Avustralya polisi bugün yaptığı açıklamada, Bondi Plajı saldırganları olduğundan şüphelenilen baba ve oğulun kullandığı araçta iki DEAŞ bayrağı ve patlayıcı madde bulunduğunu belirtti. Yeni Güney Galler Polis Komiseri Mal Lanyon gazetecilere yaptığı açıklamada, Sidney plajı yakınlarında bulunan aracın oğul adına kayıtlı olduğunu ve içinde "iki el yapımı DEAŞ bayrağı" ile birlikte el yapımı patlayıcı cihazlar bulunduğunu söyledi.

Sajid Akram ve oğlu Naveed, pazar akşamı popüler plajda düzenlenen Yahudi Hanuka kutlamasına yönelik toplu silahlı saldırıda 15 kişiyi öldürdü. Yetkililer saldırıyı Yahudi karşıtı bir terör eylemi olarak nitelendirdi, ancak saldırganların daha derin motivasyonları hakkında şimdiye kadar çok az ayrıntı verdi.

Ancak Albanese bugün, iki adamın "toplu katliamı" gerçekleştirmeden önce nasıl devşirildiğine dair ilk işaretlerden birini verdi ve şunları söyledi: "Görünüşe göre bu, DEAŞ ideolojisinden kaynaklanıyordu... on yıldan fazla bir süredir yaygın olan ve nefret ideolojisine ve bu durumda toplu cinayete girişme isteğine yol açan bir ideoloji."

Albanese, 24 yaşındaki Naveed Akram'ın 2019 yılında "başkalarıyla olan bağlantıları nedeniyle" Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı'nın (ASIO) dikkatini çektiğini, ancak o dönemde acil bir tehdit olarak görülmediğini açıkladı. "Bağlantılı olduğu iki kişi suçlandı ve hapse atıldı, ancak o sırada şüpheli olarak değerlendirilmedi" diye belirtti.

Sajid ve oğlu, polis tarafından vurularak öldürülmeden önce 10 dakika boyunca sahildeki kalabalığa ateş açtı. Polis tarafından vurulan Naveed ise hastaneye kaldırıldı ve durumu kritik.