Jeffrey Dean Morgan, Norman Reedus'ı eleştiren Walking Dead hayranlarına sinirlendi

Öfkeli aktör, "Bazılarınız ÇOK ileri gitti" dedi

Jeffrey Dean Morgan ve Norman Reedus'ın canlandırdığı Negan ve Daryl izleyicilerin en çok sevdiği The Walking Dead karakterleri arasında (AMC)
Jeffrey Dean Morgan ve Norman Reedus'ın canlandırdığı Negan ve Daryl izleyicilerin en çok sevdiği The Walking Dead karakterleri arasında (AMC)
TT

Jeffrey Dean Morgan, Norman Reedus'ı eleştiren Walking Dead hayranlarına sinirlendi

Jeffrey Dean Morgan ve Norman Reedus'ın canlandırdığı Negan ve Daryl izleyicilerin en çok sevdiği The Walking Dead karakterleri arasında (AMC)
Jeffrey Dean Morgan ve Norman Reedus'ın canlandırdığı Negan ve Daryl izleyicilerin en çok sevdiği The Walking Dead karakterleri arasında (AMC)

Jeffrey Dean Morgan, The Walking Dead'in hayranlarından Norman Reedus'a yönelik muamelelerine dair hesap sordu.
27 Nisan Çarşamba günü, dizide Carol Peletier karakterini canlandıran Melissa McBride'ın daha önce duyurulan ve Reedus'la birlikte yer alacağı spin - off dizisinin parçası olmayacağı açıklandı.
The Independent'ın haberine göre, ikili, ana dizi Mart 2023'te sona erdiğinde kendi Carol ve Daryl Dixon dizilerinde rol alacaktı.
Bununla birlikte McBride'ın geri adım attığı bildirilirken hiçbir neden verilmedi ve hayranlar, McBride'ın ayrılmasından sorumlu olabileceğini öne sürdükleri Reedus'ı eleştirmeye başladı.
Dizide Negan'ı canlandıran Morgan, bu tür iddialar karşısında öfkelendi ve 29 Nisan Cuma günü konuyu açıklığa kavuşturmak için devreye girdi.
Morgan, Twitter'da "Bazılarınız ÇOK ileri gitti" diye yazdı.

"TOKSİK. HİÇBİR İLGİSİ olmayan bir saçmalık için Norm'a saldırmak mı? Melissa yalnızca kendisine dair bir karar verdi. Biraz ara vermek istiyor/ara vermeye ihtiyaç duyuyor. Buna saygı duyun!"
Morgan sözlerine şöyle devam etti:
"Kimseyi ilgilendirmeyen faktörler söz konusu. Hepinize herkesten fazlasını veren Norm. Sadece B*KTAN."
Bir hayran, Reedus'un ailesine daha yakın olabilmek için dizinin belirli bir yerde çekilmesini talep etmiş olabileceğini söyleyince Morgan şu yanıtı verdi:
"Norman'ın yer seçimiyle hiçbir ilgisi yoktu. Bu karar tamamen hikaye, fikirlerle ilgili... PARA. Bu stüdyo/kanalın işi. Aktörlerin değil."
Twitter.jpg
Jeffrey Dean Morgan, sosyal medyada Norman Reedus'a yönelik eleştirileri fark ettikten sonra devreye girdi (Twitter)
 
"Evet deyip yapabiliriz ya da hayır der ve yapmayız... BELKİ. BAZEN. Eğer şanslıysak ve henüz sözleşmemiz yoksa. Aktör nadiren bu güce sahiptir."
Başlangıçta, yapımı geçen ay bitiren The Walking Dead'in çekildiği Atlanta'da sete girilecek şekilde geliştirildikten sonra spin - off'un Avrupa'da çekileceği söyleniyor.
amc.jpg
Norman Reedus ve Jeffrey Dean Morgan, "The Walking Dead" dizisinden arkadaşlar (AMC)
Morgan, Maggie karakterini canlandıran Lauren Cohan'le birlikte New York'ta çekilen kendi spin - off dizisinde rol alacak.
Bu arada Andrew Lincoln, Rick Grimes olarak kendi film üçlemesinde geri dönmeye hazırlanıyor.
The Walking Dead, son sezonuyla Ekim 2022'de geri dönüyor.



Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor
TT

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Kanada'daki York Üniversitesi Sağlık Fakültesi'nde yapılan devrim niteliğindeki bir keşif, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1'ini etkileyen ve zayıflatıcı bir otoimmün hastalık olan iltihaplı romatizma (romatoid artrit) tedavisinde yeni bir dönemin habercisi olabilir.

İltihaplı romatizma bağışıklık sisteminin yanlışlıkla kendi dokularına saldırması sonucu eklemlerde oluşan kronik sertlik, şişlik ve ağrı olarak tanımlanır. Hastalık zamanla eklemlerde, kıkırdakta ve kemiklerde geri dönüşü olmayan hasarlara yol açarak günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyebilir. Mevcut tedaviler genellikle steroidler gibi geniş spektrumlu İmmünsüpresyonlar (bağışıklık sisteminin aktivasyonunun veya etkinliğinin azalması) veya spesifik sitokinleri (hücrelerin birbirleriyle iletişimini sağlayan protein ve peptidlerin bir grubu) hedef alan biyolojik ilaçları içeriyor. Ancak bu yaklaşımlar genellikle etkinliğini yitirirken enfeksiyonlara yatkınlığın artması ve diğer ciddi yan etkiler gibi riskler taşıyor.

Umut verici sonuçlar

Kanada York Üniversitesi Kinesiyoloji ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Araştırma Başkanı Doç. Dr. Ali Abdussettar liderliğinde yürütülen ve geçtiğimiz mart ayında Journal of Autoimmunity dergisin yayımlanan çalışmada araştırmacılar ‘TRAF1’ proteininin bağışıklık düzenlemesindeki rolünü incelemek için gelişmiş bir gen düzenleme tekniği kullandılar. Araştırma ekibi, TRAF1 proteini üzerindeki valin 196 (V196) bölgesindeki tek bir mutasyonun farelerde enflamasyonu önemli ölçüde azaltabileceğini keşfetti. Çünkü bu mutasyon aşırı duyarlı bir bağışıklık sisteminin sürdürülmesi için kritik olan moleküler bir etkileşimi bozuyor. Bu da normalde aşırı iltihaplanmaya neden olan olaylar zincirini etkili bir şekilde durduruyor. İltihaplı romatizma, günlük yaşamın birçok yönünü etkileyebilen yaygın bir sağlık sorunudur ve bu hastalığın tedavisinde mevcut tedavilerin sınırlı etkinliğine bağlı olarak yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyuluyor. Bu çalışmada, İltihaplı romatizma ve diğer inflamatuar (iltihaplı) hastalıklar için daha etkili tedavilerin önünü açabilecek bir keşif yapıldı.

TRAF1, bağışıklık sistemindeki ikili rolüyle biliniyor. TRAF1, gen bazı bağlamlarda inflamatuar sinyalleri güçlendirirken, diğerlerinde bağışıklık sisteminin aşırı tepkisini önlemek için bir fren görevi görür. Bu ikili görev, TRAF1'i şimdiye kadar tedavi edici müdahale için zor bir hedef haline getiriyordu.

Çalışma, mutasyonun TRAF1'in başka bir proteinle etkileşimi üzerindeki etkisini belirleyerek, inflamatuar sinyallerin nasıl daha hassas bir şekilde modüle edilebileceğine dair yeni bilgiler sağladı. Bu mutasyon, aşırı iltihaplanmaya neden olan moleküler olaylar dizisini etkili bir şekilde durduruyor. Bu hedefe yönelik yaklaşım sadece iltihaplı romatizma semptomlarını hafifletmekle kalmayıp aynı zamanda hastalığa yol açan bozuk mekanizmaları da ele alarak mevcut tedavi seçeneklerine iyi yanıt vermeyen hastalara umut veriyor.

Bu çalışma, bağışıklık sisteminin düzenlemesi ve bunun iltihaplı hastalıklar üzerindeki etkilerini anlamamızda büyük bir sıçrama olarak görülüyor. Araştırma ekibi, gen düzenleme teknolojisinin gücünden yararlanarak, önemli moleküler etkileşimlerin değiştirilebileceğini göstermiş ve daha hassas tedavi edici stratejilerin geliştirilmesinin önünü açmıştır.

Yeni tedavi yöntemleri

Bu bulgular farelere ve insanlara başarıyla uygulanabilirse, sonuçları çok derin olabilir. Bu yeni keşif temelinde gelecekte üretilecek ilaçlar, iltihaplı romatizma için daha uygun bir tedavi sağlayabilir. Potansiyel olarak geniş spektrumlu immünosupresanlara olan bağımlılığı azaltabilir ve enfeksiyon ve kanser gibi yan etkilerin oluşma riskini en aza indirebilir. Araştırmanın ortaya koyduğu ilkeler diğer inflamatuar hastalıkların tedavisinde de uygulanabilir ve bağışıklık sisteminin önemli bir faktör olduğu hastalıkların tedavisi için yeni yollar açabilir.

Bu keşif, araştırma ekibinin yenilikçi ruhunun da bir kanıtı olurken genetik araştırmaların modern tıptaki önemli rolünü de ortaya koyuyor. Çalışmalar ve klinik deneyler ilerledikçe, iltihaplı romatizma hastaları yakında sadece semptomları hafifletmekle kalmayıp aynı zamanda inflamasyonun temel nedenlerini de hedef alan tedavilere erişebilecekler. Araştırma ekibi, doktorlar ve hastalar, iltihaplı romatizma tedavisini yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyan bu öncü çalışmayı laboratuvardan klinik uygulamaya geçerken yakından takip ediyor.

Dünya genelinde iltihaplı romatizma hastası 18 milyon insanın birçoğu her gün ağrı çekiyor ve bazı sakatlıklar yaşıyor. Bu keşif, tedavilerin daha etkili ve daha hafif olduğu bir gelecek için umut veriyor.

Araştırma ilerledikçe, ekibin çalışmaları, yeniliğe büyük ihtiyaç duyulan bir alanda devrim niteliğinde tedaviler keşfetmek için genetik içgörülerin gücünü vurguluyor. Bu keşif, bilimin vaat ettiğinden daha fazlasını, kronik hastalıklardan kurtarılmış yaşamların olabileceğine dair bir vizyon sunuyor.