Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, Şarku’l Avsat’a konuştu: “Suudi Arabistan’la ilişkilerimizi en üst düzeye çıkarmakta kararlıyız”

Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif Suudi Arabistan ziyareti sırasında (AP)
Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif Suudi Arabistan ziyareti sırasında (AP)
TT

Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, Şarku’l Avsat’a konuştu: “Suudi Arabistan’la ilişkilerimizi en üst düzeye çıkarmakta kararlıyız”

Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif Suudi Arabistan ziyareti sırasında (AP)
Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif Suudi Arabistan ziyareti sırasında (AP)

Pakistan'ın yeni Başbakanı Şahbaz Şerif ilk yurt dışı gezisini Suudi Arabistan’a gerçekleştirdi. Şarku’l Avsat’adeğerlendirmelerde bulunan Şerif, hükümetinin Suudi Arabistan ile olan ilişkileri en üst düzeye çıkarmak hususunda kararlı olduğunu vurguladı.  
Selefi İmran Han'ın parlamentoda yapılan güven oylamasıyla görevini kaybetmesinin ardından bu ayın başlarında yemin eden Pakistan Müslüman Ligi lideri Şahbaz Şerif, daha önce üç kez Pakistan başbakanlığı görevinde bulunan Navaz Şerif’in küçük kardeşi.  
Şerif. Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Suudi Arabistan’la olan ilişkilerimizi, derin kapsamlı ve iki taraf için de faydalı olacak stratejik ortaklığa dönüştürmeyi istiyoruz. Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 çerçevesinde henüz kullanılmayan fırsatlarınaodaklanacağız, Pakistan’ın kalkınma önceliklerini de dikkate alarak ticari ve yatırım iş birliklerini değerlendireceğiz.”
Şahbaz Şerif’in ağabeyi Navaz Şerif’e karşı askeri darbe yapılmış ve hapsedilmeleri kararlaştırılmıştı. Bu süreçte Suudi Arabistan’a gelen Şerif kardeşler, 2007’ye kadar sekiz yıl Cidde’de ikamet ettiler. Pakistan Anayasa Mahkemesi’nin ülkeye dönüşlerine izin veren bir karar almasının ardından Navaz ve Şahbaz Şerif ülkelerine 25 Kasım 2007’de dönebildiler. Keşmirli varlıklı bir siyasetçi aileye mensup olan 1953 doğumlu Pakistan’ın yeni Başbakanı Navaz Şerif daha önce PencapBaşbakanı görevinde bulunmuştu.  
Şarku’l Avsat’a değerlendirmelerde bulunan Şerif, uluslararası toplumun terörle mücadelesinde Afganistan’a destek olması gerektiğini belirterek “Bölgemizde barış ve istikrarın başlıca güvencesi Afganistan’ın istikrarı ve refahıdır” dedi. Şerif ayrıca Suudi Arabistan-İran diyaloğunun bölge güvenliği için son derece önem arz ettiğini vurguladı. Şahbaz Şerif, Şarku’l Avsat’a Ukrayna’daki kriziden Afganistan’a, Ukrayna ve Yemen’e kadar birçok başlıkta değerlendirmelerde bulundu:

-Bu ziyaretinizin hedefleri ve muhtemel sonuçları nelerdir, iki ülke ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?  
Pakistan-Suudi Arabistan ilişkileri tarihi ve stratejiktir. Biz bunu sıradan bir ikili ilişki olarak görmüyor ya da karşılıklı çıkar perspektifinden değerlendirmiyoruz. Liderler ve halklar düzeyinde güçlü bir temas ve tam dayanışma çerçevesinde değerlendiriyoruz. Bölgesel ve uluslararası düzeyde önem azreden konularda yakın bir işbirliğimiz söz konusu. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’a davetinden dolayı müteşekkirim. Bu benim ilk yurt dışı ziyaretim. Bu da benim zaman içinde sınanmış bu kardeşlik ilişkisini daha da güçlendirmeye olan derin bağlılığımı gösteriyor. Suudi liderliğiyle, özellikle ekonomik, ticari ve yatırım ilişkilerini güçlendirmeye ve Krallık'taki Pakistanlı işgücü için daha büyük fırsatlar yaratmaya odaklanan bir görüşme yapmayı umuyorum. Pakistan ve Suudi Arabistan ortak inanç, ortak tarih ve karşılıklı desteğe dayanan uzun süreli bir ilişkiye sahiptir. Bu tarihi ilişkimiz son derece stratejiktir. İki ülke son yetmiş yıl boyunca varlıkta ve yoklukta birbirinin yanında olmuştur. Hükümetimiz, bu ilişkileri üst düzeye çıkarmak hususunda kararlıdır.’ 

-Sizce iki ülke arasındaki başlıca iş birliği alanları nelerdir? 
Pakistan ve Suudi Arabistan'ın köklü ve istikrarlı kardeşlik bağları var. İlişkilerimiz, karşılıklı güven ve desteğin sağlam temeli üzerine kuruludur. İlişkilerimiz belirli bir alanla sınırlı değildir, güvenlik ve savunma, ticaret ve ekonomik iş birliği de dahil olmak üzere ikili iş birliğin tüm yönlerini içerir. Suudi Arabistan’la olan ilişkilerimizi, derin kapsamlı ve iki taraf için de faydalı olacak stratejik ortaklığa dönüştürmeyi istiyoruz. Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 çerçevesinde henüz kullanılmayan fırsatlara odaklanacağız, Pakistan’ın kalkınma önceliklerini de dikkate alarak ticari ve yatırım iş birliklerinideğerlendireceğiz. 

-Husiler uzlaşıya yanaşmıyor ve Suudi Arabistan’a saldırıyor, Suudilerin Yemen krizini çözme girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Krallığı hedef alan Husi terör saldırılarını şiddetle kınıyor ve bölgedeki barış ve güvenliği tehdit eden bu saldırıların durdurulması çağrısında bulunuyoruz. Egemenliklerine ve toprak bütünlüklerine yönelik herhangi bir tehdide karşı Suudi Arabistan Krallığı'nın kardeş halkına tam desteğimizi yineliyoruz ve dayanışma içinde olacağımızı söylüyoruz. Pakistan, Körfez İşbirliği Konseyi'nin ve Suudi Arabistan Krallığı'nın Yemen'deki çatışmanın barışçıl çözümüne yönelik çabalarını tamamıyla desteklemektedir. Yemen’de Başkanlık Konseyi kurulmasını da memnuniyetle karşıladık. Riyad’ın Yemenliler arasındaki müzakerelere ev sahipliği yapması da son derece anlamlıydı. Bu görüşmelerin başarılı olduğuna inanıyoruz ve BM’nin de girişimiyle Yemen’de ateşkes ilan edilmesini önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz. Başkanlık Konseyi’nin kurulmasının kapsamlı bir siyasi uzlaşı sağlanmasına yönelik önemli ve doğru bir adım olduğunu düşünüyoruz.

-Suudi Arabistan-İran görüşmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz? İran sahada neler yapmalıdır?  
Pakistan hem Suudi Arabistan hem de İran ile iyi kardeşlik ilişkilerine sahiptir. İran bizim önemli bir komşumuz, Suudi Arabistan da en yakın dostumuz. Bu nedenle Pakistan, SuudiArabistan-İran görüşmelerini memnuniyetle karşılıyor. Çünkü Pakistan çatışmadan kaçınmanın önemine inanıyor ve her zaman gerilimleri yatıştırmanın ve farklılıkları siyasi ve diplomatik yollarla çözmenin önemini vurguluyor.  

-Afganistan'da Taliban Hareketi’nin iktidara geri dönmesinden sonra güvenlik tehditleri arttı. Afganistan’ı sizce ne bekliyor?  
Terör belasıyla mücadele sadece Afganistan ve Pakistan için değil, tüm uluslararası toplum açısından da ortak bir hedeftir. Bu bağlamda Afganistan hükümeti ve kurumlarıyla terörle mücadele konularında yakın temas halindeyiz. Uluslararası toplum terörle mücadelesinde Afganistan’a destek olmalıdır. Uzun vadede bölgemizde barış ve istikrarın tesis edilebilmesinin başlıca güvencesi Afganistan’ın istikrarı ve refahıdır.  

-Son dönemlerde Pakistan'ın Avrupa ve ABD ile ilişkileri iyi değil. Siz bu ilişkileri geliştirmek hususunda ne düşünüyorsunuz? 
Öncelikle bu izlenimin yanlış olduğunu belirtmeliyim. Pakistan geleneksel olarakAvrupa ile güçlü ekonomik ve ticari ilişkileri olan bir ülkedir. Avrupa’nın burada önemli yatırımları bulunuyor. Önümüzdeki yıllarda bu ilişkileri daha da güçlendirmek noktasında kararlıyız. Pakistan’ın Avrupa ülkeleriyle olan ikili ilişkileri de son derece iyidir. Onlarla Afganistan dahil olmak üzere bölgesel konularda yakın bir iş birliğimiz söz konusu. Avrupa aynı zamanda Pakistan'ın en büyük ticari ve yatırım ortaklarındandır. Avrupa’da ikamet eden üç milyon Pakistanlı bu ilişkilerde köprü rolü üstlenmiş durumda. Avrupa ile insan hakları ve hukukun üstünlüğü hedeflerine ulaşmak için etkileşim halindeyiz. Karşılıklı çıkarlar doğrultusunda bölgesel güvenlik, ticaret ve yatırım ile iklim değişikliği alanlarındaki iş birliğimizi daha da geliştirmeyi hedefliyoruz. Avrupalı ortaklarımızdan yönelik bir şikayetimiz söz konusu değil. ABD ile olan ilişkilerimize gelecek olursak; İslamabad ile Washington arasında uzun vadeli bir ikili ilişki bulunuyor ve bu ilişki geniş kapsamlı olup ortak çıkarları gözetiyor. Güçlü iş birliğimiz geçmişte olduğu gibi devam edecektir. ABD ile iş birliğimizinbölgede güvenlik ve istikrarın sağlanmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz. Ekonomik gelişime de özellikle odaklanıyoruz. ABD’nin önemli yatırımları bulunuyor. 

-Eski Başbakan İmran Han siyaset sahnesinden uzaklaştırılmasının arkasında ABD’nin olduğunu iddia etti. Bu konuda yorumunuz nedir? 
Bu konuda bir değerlendirmem yok. Zira konunun bağlam dışı olduğunu düşünüyorum.  

-Rusya-Ukrayna krizinde Pakistan'ın tutumu nedir? Bu krizin Pakistan'a yansımaları nelerdir?
Pakistan, başından bu yana askeri çatışma yaşanması konusunda çok endişeliydi. Nihayetinde diplomasi başarısız oldu. Savaşın bir an önce son bulması ve tarafların diplomatik çözümlere odaklanması gerekir. Ukrayna ve Rusya arasındaki müzakerelerin başarılı olmasını içtenlikle temenni ediyoruz. Pakistan’ın hem Rusya hem de Ukrayna ile iyi ilişkileri var. Bununla birlikte Birleşmiş Milletlerin esas ilkeleri doğrultusunda hareket etmeye özen gösteriyoruz. Halkların geleceği silah zoruyla belirlenemez. Halklar kendi kaderlerini özgür bir şekilde tayin edebilmelidir. Ülkelerin egemenlikleri ve toprak bütünlükleri ihlal edilemez. Anlaşmazlıklar barışçıl yöntemlerle çözülmelidir. Pakistan gibi tarafsız ülkeler, her iki tarafla temas kurabilmektedir. Bu bağlamdasavaşın son bulmasına yönelik çaba sarf eden ülkeler arasında yer alıyoruz. İnsani koridorların oluşturulması ve Ukrayna’ya sağlanan insani yardımların aksamaması ve krizin bir an önce diplomasi aracılığıyla çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Pakistan bu konulardaki tüm çabalara destek vermeyi bir görev addediyor. Çatışma hiç kimsenin çıkarına değildir. Pakistan gibi gelişmekte olan ülkeler bu tür çatışmalardan son derece olumsuz etkileniyor. Küresel piyasalarda enerji ve gıda fiyatlarının yükselmesiyle bu olumsuz tablo daha fazla açığa çıkmıştır.



Sakhir Deklarasyonu: Körfez güvenliği bölünmez bir bütündür

Körfez ülkelerinin liderleri ve temsilcilerinin dün Manama zirvesinde çekilmiş hatıra fotoğrafı (SPA)
Körfez ülkelerinin liderleri ve temsilcilerinin dün Manama zirvesinde çekilmiş hatıra fotoğrafı (SPA)
TT

Sakhir Deklarasyonu: Körfez güvenliği bölünmez bir bütündür

Körfez ülkelerinin liderleri ve temsilcilerinin dün Manama zirvesinde çekilmiş hatıra fotoğrafı (SPA)
Körfez ülkelerinin liderleri ve temsilcilerinin dün Manama zirvesinde çekilmiş hatıra fotoğrafı (SPA)

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üye ülkelerinin liderleri, dün Bahreyn'in başkenti Manama'da bir araya gelerek, KİK'in güvenliğinin bölünmez olduğunu vurguladılar. Altı üye ülkenin ve bölgedeki diğer tüm ülkelerin egemenliğine saygı gösterme, içişlerine karışmama ve güç kullanımını veya güç kullanımı tehdidini reddetme taahhütlerini teyit ettiler.

"Sakhir Deklarasyonu", Körfez ülkelerinin ortak güvenliği güçlendirme, Filistin devletinin kurulmasını ilerletme ve Arap dünyasındaki savaşları sona erdirme yönündeki yönelimini yansıtan çeşitli mesajlar içeriyordu.

Körfez İşbirliği Konseyi Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi, Körfez Sivil Havacılık Otoritesi'nin kurulduğunu, Katma Değer Vergisi ve Seçici Vergi Birleşik Anlaşması'nın bazı maddelerinde değişiklik yapıldığını, Körfez Sanayi Platformu'nun başlatıldığını, Dördüncü Sanayi Devrimi için Körfez Merkezi'nin uygulanmaya başlandığını ve Gümrük Veri Değişim Platformu 2026'nın işletilmesiyle Gümrük Birliği projesinde ilerleme sağlandığını duyurdu.

Öte yandan Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Selman bin Abdülaziz ile Bahreyn Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Selman bin Hamad, dün Manama'da iki ülke arasındaki Koordinasyon Konseyi'nin dördüncü toplantısına başkanlık etti.


Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve Meloni uluslararası gelişmeleri görüştü

Suudi Veliaht Prensi, Çarşamba günü Bahreyn'in başkenti Manama'da İtalya Başbakanı ile yaptığı görüşmeden bir kare  (SPA
Suudi Veliaht Prensi, Çarşamba günü Bahreyn'in başkenti Manama'da İtalya Başbakanı ile yaptığı görüşmeden bir kare  (SPA
TT

Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve Meloni uluslararası gelişmeleri görüştü

Suudi Veliaht Prensi, Çarşamba günü Bahreyn'in başkenti Manama'da İtalya Başbakanı ile yaptığı görüşmeden bir kare  (SPA
Suudi Veliaht Prensi, Çarşamba günü Bahreyn'in başkenti Manama'da İtalya Başbakanı ile yaptığı görüşmeden bir kare  (SPA

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdülaziz, Çarşamba günü İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile bölgesel ve uluslararası gelişmeleri ve yürütülen ortak çabaları değerlendirdi.

Görüşme, Bahreyn’in başkenti Manama’da düzenlenen Körfez İşbirliği Konseyi Yüksek Konseyi’nin 46. oturumu kapsamında gerçekleşti. Taraflar, iki ülke arasındaki ortak iş birliği alanlarını ve çeşitli sektörlerde ilişkilerin geliştirilmesi için atılabilecek adımları ele aldı.

u768ı
Suudi Veliaht Prensi ile İtalya Başbakanı arasındaki görüşmelerde, çeşitli alanlarda işbirliğinin boyutları ve bunların geliştirilmesi yolları ele alındı ​​(SPA)

Görüşmeye Suudi tarafında Enerji Bakanı Prens Abdülaziz bin Selman, Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Devlet Bakanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaed el-Aiban ile Yatırım Bakanı Halid el-Falih katıldı.


Manama Zirve Bildirisi: Körfez’in geleceğini çizen 162 madde

Körfez liderleri ve temsilcileri Çarşamba günü Bahreyn'in başkentinde düzenlenen 46. Körfez Zirvesi'ne katıldı (BNA)
Körfez liderleri ve temsilcileri Çarşamba günü Bahreyn'in başkentinde düzenlenen 46. Körfez Zirvesi'ne katıldı (BNA)
TT

Manama Zirve Bildirisi: Körfez’in geleceğini çizen 162 madde

Körfez liderleri ve temsilcileri Çarşamba günü Bahreyn'in başkentinde düzenlenen 46. Körfez Zirvesi'ne katıldı (BNA)
Körfez liderleri ve temsilcileri Çarşamba günü Bahreyn'in başkentinde düzenlenen 46. Körfez Zirvesi'ne katıldı (BNA)

Manama’da Çarşamba günü düzenlenen Körfez Zirvesi’nin sonuç bildirisi, ortak güvenliğin güçlendirilmesine yönelik daha açık bir Körfez yaklaşımı, Filistin devletinin kurulmasına destek, Arap dünyasındaki savaşların siyasi yollarla durdurulması ve dış müdahalelerin reddi gibi çok sayıda mesaj içerdi.

Siyasi çerçevenin yanında, Körfez içi bütünleşmeye yönelik dikkat çekici adımlar da öne çıktı. Bunların başında Körfez Sivil Havacılık Otoritesi’nin kurulması ve birleşik bir sanayi platformunun kabul edilmesi geliyor. Bu adımlar, üye ülkelerin ekonomik işbirliğini kurumsallaştırma ve daha geniş bir seviyeye taşıma iradesine işaret etti.

162 maddeden oluşan bildiride, başlangıçtan itibaren Körfez ülkelerinin güvenliğinin “bölünemez bir bütün” olduğu vurgulandı. Bir üyeyi hedef alan herhangi bir tehdidin, tüm üyelere yönelmiş bir tehdit sayılacağı ifade edildi. Bu ilke, Konsey’in temel nizamnamesi ile ortak savunma anlaşmasına dayandırıldı.

Bildiri, Kral Selman’ın ortak Körfez çalışmasını güçlendirme vizyonunun hassas ve sürekli biçimde uygulanmasının önemine dikkat çekti. Bu kapsam, savunma ve güvenlik sistemlerinin tamamlanması, siyasi tutumun birleştirilmesi ve geniş uluslararası ortaklıkların inşasını içeriyor. İlgili kurumlara, uygulamanın tamamlanması için net bir zaman çizelgesi hazırlama görevi verildi.

Ortak Körfez Çalışması başlığı altında, Konsey’in “işbirliği aşamasından birlik aşamasına geçiş” konusunda yürüttüğü istişarelerin sürdüğü belirtildi. Gerekli adımların tamamlanması için Bakanlar Konseyi ile teknik komite görevlendirildi.

frg
Bahreyn Kralı Hamad bin İsa, Çarşamba günü Manama'da düzenlenen 46. Körfez İşbirliği Konseyi zirvesine başkanlık etti (BNA)

Bildiride, gümrük veri değişim platformunun 2026’nın ikinci yarısında çalışmaya başlaması kabul edildi. Ayrıca gümrük birliğinin gerekliliklerinin tamamlanması, acil bir zaman planı hazırlanması, sınır ötesi hizmet ticaretinin düzenlenmesi ve mesleki yeterliliklerin karşılıklı tanınması talimatı verildi.

Ekonomik açıdan öne çıkan bir diğer adım ise, “Körfez’de Üretildi” forumu ve fuarının Ekim 2026’da düzenlenmesi önerisinin memnuniyetle karşılanması oldu. Bu etkinliğin, sanayi kapasitesini öne çıkarması ve ekonomik entegrasyonu güçlendirmesi bekleniyor. Ayrıca, merkezinin Birleşik Arap Emirlikleri’nde olacağı Körfez Sivil Havacılık Otoritesi’nin kurulması kabul edildi. Körfez Demiryolu Projesi’nin genel anlaşması ile ortak mülkiyetli gayrimenkuller için birleşik kurallar da onaylandı.

Bildiri, ilk Körfez yargı, adli ve yasama işbirliği konferansının sonuçlarını; parlamentoların çalışmalarını; dini değerlerin güçlendirilmesine yönelik girişimleri; yolsuzlukla mücadelede ortak strateji ve rehberleri övdü. İnsan ticaretiyle mücadele alanındaki ilerlemelere de dikkat çekildi.

Çevre ve enerji bölümünde, “Yeşil Orta Doğu” girişimi kapsamında işbirliğinin artırılmasının önemi vurgulandı. Küresel enerji piyasalarının istikrarının desteklenmesi, tüm enerji kaynaklarını dışlamayan dengeli bir yaklaşım benimsenmesi ve emisyon yönetimi teknolojilerinin geliştirilmesi gerektiği ifade edildi.

Üye ülkelerin karbon döngüsü ekonomisi yaklaşımına bağlılığı yenilendi. Bu kapsam, emisyonların azaltılması, yeniden kullanımı, geri dönüşümü ve giderilmesini içeren yöntemler; yenilenebilir enerji projeleri, temiz hidrojen ve karbon yakalama teknolojileriyle desteklenecek.

Siyasi dosyalar arasında Filistin meselesi öne çıktı. Liderler, Filistinlilerin 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma hakkını desteklediklerini vurguladı. İki devletli çözümün uygulanması, işgalin sona ermesi ve İsrail ihlallerinin durdurulması çağrısında bulunuldu.

Gazze’de kuşatmanın kaldırılması, geçişlerin açılması ve insani yardımın girişine izin verilmesi gerektiği ifade edildi. Ateşkes anlaşması, Şarm eş-Şeyh Barış Zirvesi’nin çıktıları ve ilgili BM Güvenlik Konseyi kararları memnuniyetle karşılandı. Uluslararası tanımaların artması olumlu bulundu, UNRWA’ya destek ve Gazze yetimleri için bir fon kurulması onaylandı.

dfgt
Çarşamba günü Bahreyn'in başkenti Manama'da düzenlenen 46. Körfez İşbirliği Konseyi Zirvesi'nden bir kare (BNA)

Yemen konusunda, KİK’in Başkanlık Konseyi ve Yemen hükümetine tam desteği yinelendi. Ortak teknik komitenin kalkınma ihtiyaçlarını belirleme çalışmalarının sonuçları memnuniyetle karşılandı. Suudi Arabistan, BAE ve Kuveyt’in ekonomik ve insani desteği övüldü; Kızıldeniz’deki Husi saldırıları, silah kaçakçılığı ve BM personeline yönelik saldırılar kınandı.

Bildiri, İran’ın işgal altında tuttuğu üç Emirlik adası konusundaki sabit tutumu yineledi; İran’ın tüm uygulamalarının geçersiz olduğu vurgulandı. Avrupa Birliği’nin BAE’yi destekleyen pozisyonu memnuniyetle karşılandı.

Dorra (Dora) Gaz Sahası konusunda, sahadaki tüm alanların Kuveyt karasuları içinde olduğu ve mülkiyetin yalnızca Suudi Arabistan ile Kuveyt arasında paylaşıldığı vurgulandı.

Bildiride Irak, Suriye, Lübnan, Sudan, Libya ve Somali dosyaları da ele alındı. Bu ülkelerin birliği ve egemenliğinin desteklendiği; dış müdahalelerin reddedildiği ve çatışmaları sona erdirecek siyasi süreçlere çağrı yapıldığı belirtildi. Rusya–Ukrayna savaşında Körfez’in arabuluculuk girişimleri övüldü; esir değişimleri, tahıl ihracatının kolaylaştırılması ve insani destek hatırlatıldı.

Uluslararası ortaklıklar başlığında, İtalya Başbakanı’nın zirveye katılımı memnuniyetle karşılandı. ABD, Avrupa Birliği, ASEAN ve Çin ile yapılan ortak zirvelerin sonuçları övüldü ve kararlaştırılan eylem planlarının hızla uygulanması istendi.

Son olarak bildiri, 162 maddede yer alan hükümler uyarınca, Körfez’in hem ortak güvenliğini güçlendirme hem de ekonomik entegrasyonu derinleştirme yönündeki isteğini yansıttı. Aynı zamanda Filistin davasına verilen desteği ve bölgesel çatışmaların sakinleştirilmesine yönelik çabaları bir araya getiren, siyasi gerçekçilikle kurumsal çalışmayı birleştiren bir yaklaşım ortaya koydu.