Mısır Cumhurbaşkanı Sisi: İhvan yönetimi orduyu üç kez tehdit etti

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Ramazan Bayramı vesilsiyle şehit ve yaralıların aileleriyle buluştu.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Ramazan Bayramı vesilsiyle şehit ve yaralıların aileleriyle buluştu.
TT

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi: İhvan yönetimi orduyu üç kez tehdit etti

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Ramazan Bayramı vesilsiyle şehit ve yaralıların aileleriyle buluştu.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Ramazan Bayramı vesilsiyle şehit ve yaralıların aileleriyle buluştu.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi bugün, Mısır’daki Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) yönetimi dönemine dair yeni sırları açıkladı. Sisi, Mısır’da ‘terörist’ olarak sınıflandırılan grubun, eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin 3 Temmuz 2013 tarihinde devrilmesinden önce Mısır ordusunu üç kez tehdit ettiğine dikkat çekti.
Mısır Cumhurbaşkanı’nın katılımıyla Kahire’deki el-Manara Salonu’nda, Ramazan Bayramı münasebetiyle şehit ve yaralıların ailelerine yönelik bayramlaşma töreni düzenlenirken Ramazan Ayı boyunca ekrana gelen ‘El-İhtiyar 3 (Seçim 3)’ ve ‘El-Aidun (Geri Dönenler)’ adlı dizilerin  oyuncuları da sahneye çıktı. İki dizinin kahramanlarına seslenen Sisi şu ifadeleri kullandı:
“Öncelikle hepinize iyi bayramlar ve emekleriniz için teşekkürler. Sizlere şunu söylemem gerekiyor; yaptığınız işlerin büyük bir kısmı, Mısır’ın ayakta kalması için büyük fedakarlıklar yapan kahramanların ve şehitlerin anısınadır. Size ve tüm insanlara bir şey daha söylemek istiyorum. Tarih herkes için unutulmazdır. Allah’a yemin olsun ki devrilmemeye ve çatışmamaya dikkat ettik. Burada Mısır’ın tüm oğullarına ve kızlarına, Mısır’ın ailelerine ve şehitlerine sesleniyorum. Unutmayın ki çocuklarınız, anneleriniz ve kocalarınız, tiranlığa karşı savaşta öldüler. Allah’a yemin olsun ki biz zorbalık etmedik. Biz çabaladık. Söylenen her söz, insanlara dile getirdiğimiz bir gerçeğin ifadesiydi. Çünkü bu küçük çocuklar ayağa kalkıp büyüdüklerinde ve biz bu vatanı koruyan şehitlerin oğullarıyız dediğinde, kimse yalan söylememiş ve tarihi saptırmamış olacak. Size şunu bir kez daha söylemek istiyorum. Ortaya, binlerce kitap ve bin saatlik diyalog gibi ne kadar dramatik bir iş çıktığına bakın. Siz ne yaptığınızın tam olarak farkında değilsiniz. Bayram gününde olduğumuz için çok konuşmak istemiyorum.”

Cumhurbaşkanı Sisi, anayasanın askıya alındığını, Mursi’nin görevden alındığını ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Müsteşar Adli Mansur’un ülke yönetimini üstlenmeye başladığını duyurduğu 3 Temmuz 2013 tarihli açıklamasına da değindi. Sisi bu çerçevede “Yaptığımız açıklamalarda bile bir çatışmadan kaçınmak için son derece dikkatli davrandık. Açıklamada cumhurbaşkanı görevden alındı demedik. Bir terör grubundan bahsetmedik” dedi.
Cumhurbaşkanı Sisi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu an tam bir doğrulukla ve dürüstlükle söylüyorum. Mısırlıların 2013’te yaptıklarının kıymeti büyüktür. Çatışma olmadan meseleyi çözmek için çok uğraştık. Ama maalesef olmadı. Bu diziler, güvenlik birimlerinin sahnelerini içeriyor. Ama bunlar, gerçekte yaptıklarımın yanında az kalır. Ülkeyle ilgili gerçeklerden bahsediyorum. Size, ordunun üç kez doğrudan tehdit edildiği meselelerden söz etmek istiyorum. İlki, Hüseyin Tantavi ile çalıştığım dönemdeydi. Seçimler yapılıp Cumhurbaşkanı Mursi dışında biri seçilirken ülkenin alevleneceğiyle ilgiliydi. İkincisi, Hayrat Şatır’ın Ulusal Parti’nin binalarını yaktığımını söylediğinde. Üçüncüsü ise şahsen bana yönelikti. Bana, ‘Savaşacağız ve her yerden karşılık vereceğiz’ demişlerdi.”
Konuşmasında ayrıca 7 yıldır bir kez bile bunlardan bahsetmediğini ve şer ehline bu kirli işlerden ellerini çekmeleri için fırsat vermeye çalıştığını belirten söyleyen Sisi, “Allah hepimize hidayet versin” dedi.

Sisi sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sadık olmak sadece bir rol değildir. Bu ülke hakkında gerçek bir farkındalık oluşturmaya yönelik bir dizi olarak bu sadakat, sizin omuzlarınızda olacak. Bu dizilerin, Mısırlılar tarafından sevildiğini ve onların zihinlerini aydınlattığını düşünüyorum. Bu konuda kimse farklı düşünmüyor. Kendi adıma ve tüm vatandaşlar adına sizlere teşekkür ediyorum.”
‘El-İhtiyar 3’ dizisi, ‘Karar’ başlığı altında, Cumhurbaşkanı Mursi’nin ülkeyi yönettiği dönemin dramatik sahnelerini, o dönemde Müslüman Kardeşler’in eylemlerini, ülkenin koşullarını, Mursi’yi devirmek üzere başlatılan ‘isyan’ hareketini anlatıyor. Ayrıca ordu ile başta Muhammed Mursi ve Hayrat Şatır olmak üzere Müslüman Kardeşler liderlerinin arasında, iktidarı üstlenmelerinden önce yapılan toplantılara dair gerçek grüntüleri de içeriyor.
Dizi, son iki sezonuyla geniş yankı uyandırırken ardı ardına üç yıl reyting rekorları kırdı. İlk sezonunda Mısır ordusunun terör örgütleriyle, özellikle Kuzey Sina’daki mücadelesi ele alındı. İkinci sezonda geçen yıl Ramazan Ayı boyunca geniş bir izleyici kitlesi kazandı. İkinci bölüm, Mısır İçişleri Bakanlığı’ndaki ‘gölge adamlar’ ve ulusal güvenliğin’ fedakarlıklarını ele alırken Mısır’ın 2013 ayaklanmasının ardından tanık olduğu güvenlik kargaşasına ışık tuttu.



Şara: Washington, Şam'a İsrail ile anlaşmaya varması için baskı yapmıyor

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (DPA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (DPA)
TT

Şara: Washington, Şam'a İsrail ile anlaşmaya varması için baskı yapmıyor

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (DPA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (DPA)

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, dün yaptığı açıklamada, İsrail ile güvenlik anlaşmasına varmak için devam eden müzakerelerin "önümüzdeki günlerde" sonuç verebileceğini söyledi.

Şam'da gazetecilere konuşan Şara, güvenlik anlaşmasını "zorunluluk" olarak nitelendirerek, anlaşmanın Suriye'nin hava sahasına ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini ve BM gözetimine tabi olmasını gerektireceğini ifade etti.


Süveyda için yol haritası: Suriye'nin güneyinde uzlaşıya giden zorlu yol

Suriye-Ürdün-ABD arasında Süveyda ile ilgili yol haritasına ilişkin anlaşma imzaladı (AFP)
Suriye-Ürdün-ABD arasında Süveyda ile ilgili yol haritasına ilişkin anlaşma imzaladı (AFP)
TT

Süveyda için yol haritası: Suriye'nin güneyinde uzlaşıya giden zorlu yol

Suriye-Ürdün-ABD arasında Süveyda ile ilgili yol haritasına ilişkin anlaşma imzaladı (AFP)
Suriye-Ürdün-ABD arasında Süveyda ile ilgili yol haritasına ilişkin anlaşma imzaladı (AFP)

Baha el-Avam

Suriye’nin güneyindeki Süveyda ilinde yaşanan krizi sona erdirmek amacıyla Suriye, Ürdün ve ABD’nin üzerinde uzlaştığı yol haritası hem içeriden hem de dışarıdan birçok tarafça memnuniyetle karşılandı. Ancak yol haritasının Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani tarafından açıklanan versiyonu ile Ürdün Dışişleri Bakanlığı'nın sosyal medya platformlarında yayınladığı versiyonu arasındaki tutarsızlıklar, yol haritasının açıklanmasından hemen sonra soru işaretlerine neden oldu.

Süveyda Yüksek Hukuk Komitesi, yol haritasının bazı maddelerine karşı çıkarak bunu reddetti. Ancak Amman, Şam ile Süveyda arasındaki uzlaşı için ‘yol haritası’ olarak adlandırılan süreci tamamlamak amacıyla, Süveydalıların temsilcileri ile hükümet arasında müzakereleri desteklemek üzere Washington ile iş birliği yapmasını ve diyalogun iki taraf arasındaki anlaşmazlık noktalarını çözmesini umduğunu belirtti.

Yol haritasının Bakan Şeybani tarafından açıklanan resmi versiyonu, yedi maddeden oluşuyor. Yol haritasında; Birleşmiş Milletler (BM) soruşturma ve inceleme sistemi ile koordineli olarak sivillere ve mülklerine saldıranların hesap vermesi, Süveyda’ya insani ve tıbbi yardımın ulaştırılmasının sağlanması, mağdurlara tazminat ödenmesi, köylerin ve kasabaların yeniden inşası, yerinden edilen kişilerin geri dönüşünün kolaylaştırılması, temel hizmetlerin yeniden sağlanması, günlük hayata dönüş için gerekli koşulların oluşturulması, İçişleri Bakanlığı'na bağlı yerel güçlerin yolları korumak ve insanların ve ticari ürünlerin akışını güvence altına almak için konuşlandırılması, kayıpların akıbetinin ortaya çıkarılması ve tüm taraflardan tüm tutukluların ve kaçırılanların iade edilmesi ve Süveyda halkının tüm taraflarının dahil olduğu bir iç uzlaşı sürecinin başlatılması öngörülüyor.

Ürdün Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan açıklama ise Şeybani'nin duyurduğu bilgileri netleştirerek anlaşmada yer alan bazı başka noktalara da değiniyor. Bunların başında, Şam'ın BM Suriye Gerçekleri Araştırma Heyeti'ni Süveyda'yı ziyaret etmeye ve geçtiğimiz temmuz ayında Süveyda’da yaşanan olayları soruşturmaya davet etmesi geliyor. Bu soruşturma sonucunda hazırlanan rapor temelinde Suriye hükümeti, suç işleyenlerden, geçmişleri veya siyasi ve sosyal bağlantıları ne olursa olsun hesap soracak.

Yol haritası üzerine varılan uzlaşıdaki bir nokta ise Ürdün ve ABD’nin Süveyda'ya insani yardım ulaştırılmasını sağlamaya katılması oldu. Bu durum, Süveyda’daki krizin başlangıcından beri Ürdün topraklarından Suriye'nin bu iline insani yardım geçişi için koridor açılmasının mümkün olup olmadığına dair sorulan temel bir soruyu gündeme getirdi. Stratejik ilişkiler araştırmacısı Amer es-Sabaileh'e göre yol haritası Ürdün'e bu koridoru açmak için yasal gerekçe sağlıyor. Ancak bunun pratikte uygulanması için bu insani yardım koridorunu kimin koruyacağı ve Amman bu adımı atarsa Suriye tarafında kiminle muhatap olacağı gibi birkaç noktanın açıklığa kavuşturulması gerekiyor.

ABD ve Ürdün'ün, ildeki hasarlı alanların ve tesislerin yeniden inşası için gerekli finansmanın sağlanmasında vereceği yardımın da netleştirilmesi gerekiyor. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, ülkesinin bu konuda Suriye'nin kendi kaynaklarını yatırmasına destek verdiğini söyledi. Ancak Amman, Süveyda'nın yeniden inşası için gerekli mali desteği nasıl sağlayacağı konusunda net bir açıklama yapmadı.

Ürdün Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Suriye hükümetinin eyaleti korumadaki güvenlik rolü, eyaletin idari sınırlarını korumak ve Şam'a bağlayan yolun güvenliğini sağlamakla sınırlı. İç güvenlik ise İçişleri Bakanlığı tarafından atanan bir kişinin liderliğinde Süveyda'nın çeşitli kesimlerinden oluşan yerel polis gücü tarafından sağlanacak. Bu adım, Ürdün ve ABD'nin himayesinde Suriye hükümeti ile Süveydalıları bir araya getiren istişareler ve toplantılar sonucunda kararlaştırılacak.

Toplantılar ve görüşmeler sonucunda sadece polis gücü kurulmakla kalmayacak, aynı zamanda yerel sakinler ile devlet kurumları arasında koordinasyon sağlanarak ildeki sivil ve idari kurumlar da yeniden faaliyete geçecek. Ancak ‘Tüm bu süreçte Süveyda adına kim müzakere edecek?’ sorusu, yanıt bekleyen en önemli soru olmaya devam ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre Ürdün'ün başkenti Amman'dan konuşan Sabaileh, Yüksek Hukuk Komitesi üyelerinin Süveyda'da bulunmaması ve Suriye’deki Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri'nin temsilcilerinin toplantılara katılmamasının yol haritasının ölü doğduğunu gösterdiğini belirtiyor. Bunun nedeni, onların uzlaşı sürecinin kilit oyuncuları olmaları. Onların yokluğu krizin çözülmesini sağlamayacak, aksine krizi daha da şiddetlendirecek ve uzatacak. Suriye hükümeti onları temsil etmiyor ve Şam'da onlarla ilgilenenler Süveyda'yı temsil etmiyor ve orada hiçbir etkisi yok. Ayrıca Ürdün, sahada aktif olan bu taraf adına konuşamaz.

Süveyda Yüksek Hukuk Komitesi medya ofisi tarafından sosyal medya üzerinden yayınlanan bir açıklamada, ‘Suriye Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasının dikkatle incelendiği ve Suriye'ye ilişkin bağımsız bir uluslararası soruşturma komisyonu çağrısı ile Suriye yasaları kapsamında hesap verebilirliğin korunması ve uygulanması arasında çelişki olduğunun görüldüğü’ belirtildi. Açıklamada, yol haritasının Suriye hükümetini uzlaşı arayan tarafsız bir taraf olarak gösterdiği, fakat ‘hükümetin ve güvenlik ve askeri kurumların Suriye halkına karşı işlenen katliam ve ihlallerin doğrudan ortağı olduğu’ vurguladı.

Suriye’deki yargı organlarının siyasileştirildiğini, yürütme organına bağlı olduğunu ve adil yargılama garantisi veremediğini belirten komisyon, yerel konseyler ve ortak polis güçleri hakkında ise bunların ‘Süveyda'ya yeni bir vesayet dayatma ve toplumda meşruiyetini yitirmiş ve halkının davasına ihanet etmiş kişileri destekleyerek halk arasında ayrılık tohumları ekme girişimi’ olarak nitelendirdi.

Suriye hükümetinin Süveyda'da güvenlik komutanı olarak Selman Abdulbaki adlı bir kişiyi atama kararına atıfla Süveydalıların bu kişiyi geçtiğimiz temmuz ayında ‘kendilerine karşı suç işleyen silahlı milislerle iş birliği yapmakla’ suçladıklarını belirten Komisyon, bu kişinin Süveyda dışında yaşadığını ve resmi devlet kurumlarının bulunduğu şehir merkezine ulaşamadığını ifade etti.

Komisyon, tüm bunlar çerçevesinde Süveyda'da yaşananlarla ilgili uluslararası bir soruşturma ve uluslararası bir yargılama yapılmasında ısrarcı olduğunu vurgularken, ildeki çeşitli aktörlerin Birleşmiş Milletler (BM) ve ilgili kuruluşlar aracılığıyla tesis etmeye çalıştıkları kendi kaderini tayin hakkına olan bağlılığını yineledi.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Barrack, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı bir paylaşımda, Süveyda'da uzlaşının tek bir adımla başladığını söyledi. Barrack, Şam'da Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani ve Ürdün Dışişleri Bakanı Safadi ile Süveyda konusunda imzalanan yol haritasının sadece iyileşme için bir rota çizmekle kalmayıp, aynı zamanda gelecek nesil Suriyelilerin herkes için eşit hak ve görevlere sahip bir vatan inşa ederken izleyebilecekleri bir yol olduğunu yazdı.

Suriyeli gazeteci Louay Ghabra, Süveyda krizini sona erdirmek için hazırlanan yol haritasının etkinliği konusunda, İsrail'in bu konudaki tutumuna odaklanan başka bir soru daha gündeme getirerek, yol haritasının bir şekilde Suriye ile İsrail arasında henüz imzalanmamış bir güvenlik anlaşmasının önünü açtığını belirtti. Ürdün Dışişleri Bakanı Safadi'nin yol haritasının açıklanması sırasında İsrail'in Suriye'nin güneyine ilişkin güvenlik kaygılarının dikkate alınmasının önemine açıkça değindiğini hatırlatan Ghabra, bunun da Şam ile Tel Aviv arasındaki diyaloğun söz konusu yol haritasına ilişkin ABD, Ürdün ve Suriye arasında varılan uzlaşıya bağlı olduğu ve birinin başarısız olması durumunda diğerinin de otomatik olarak çökeceği anlamına geldiğini söyledi.

Şam'ın İsrail ile yapılacak bir güvenlik anlaşmasıyla ilgilendiğini ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın eylül ayında New York'a yapacağı ziyaret sırasında anlaşmayı sonuçlandırması için ABD'nin önemli bir baskı uyguladığını belirten Ghabra, ancak medyada yer alan haberlere göre İsrail'in şartları sert görünüyor ve bu şartları kabul etmek, bazılarının inandığı gibi Şara yönetimine Süveyda'yı kontrol etme izni vermeyeceğini, aksine eğer bu tek seçenekse ve Süveydalılar kendi kaderini tayin hakkını elde edemezse, Şam ile gelecekteki müzakerelerde Süveyda’nın konumunu güçlendireceğini vurguladı.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrildi.


İsrail'de endişe verici istatistikler: Göç edenlerin sayısı geri dönenlerin iki katından fazla

Ailesi ve arkadaşları, 7 Ekim 2023'teki saldırıda hayatını kaybeden bir İsraillinin cenazesinin, İsrail'in güneyindeki Kibbutz Kfar Aza'daki evinin yakınına nakledilmesinin ve yeniden gömülmesinin ardından anma törenine katıldı. (Reuters)
Ailesi ve arkadaşları, 7 Ekim 2023'teki saldırıda hayatını kaybeden bir İsraillinin cenazesinin, İsrail'in güneyindeki Kibbutz Kfar Aza'daki evinin yakınına nakledilmesinin ve yeniden gömülmesinin ardından anma törenine katıldı. (Reuters)
TT

İsrail'de endişe verici istatistikler: Göç edenlerin sayısı geri dönenlerin iki katından fazla

Ailesi ve arkadaşları, 7 Ekim 2023'teki saldırıda hayatını kaybeden bir İsraillinin cenazesinin, İsrail'in güneyindeki Kibbutz Kfar Aza'daki evinin yakınına nakledilmesinin ve yeniden gömülmesinin ardından anma törenine katıldı. (Reuters)
Ailesi ve arkadaşları, 7 Ekim 2023'teki saldırıda hayatını kaybeden bir İsraillinin cenazesinin, İsrail'in güneyindeki Kibbutz Kfar Aza'daki evinin yakınına nakledilmesinin ve yeniden gömülmesinin ardından anma törenine katıldı. (Reuters)

İsrail Merkez İstatistik Bürosu'nun dün yayınladığı verilere göre, önümüzdeki hafta kutlanacak Yahudi Yeni Yılı (Roş Aşana) arifesinde İsrail'in nüfusu 10 milyon 148 bine yükseldi. Bu veriler, geçen yıl ülkeden göç eden İsraillilerin sayısının ilk kez geri dönenlerin sayısını aştığını doğruladı.

Yahudilerin sayısı 7 milyon 758 bine ulaşarak nüfusun yüzde 78,5'ini oluştururken, Arapların sayısı işgal altındaki Kudüs'teki Filistinliler ve Golan Tepeleri'ndeki Suriyeliler dahil olmak üzere 2 milyon 130 bine ulaşarak nüfusun yüzde 21,5'ini oluşturdu. Öte yandan İsrail'de yaklaşık 260 bin yabancı uyruklu vatandaş yaşıyor.

Rakamlara göre, İsrail'in nüfusu geçen Roş Aşana'dan bu yana yaklaşık 101 bin artarak yüzde 1'lik bir nüfus artışı kaydetti.

Merkez İstatistik Bürosu, 2024 yılında İsrail'den kayda değer bir göç dalgası yaşandığını, yaklaşık 82 bin İsraillinin ülkeyi terk ettiğini, İsrail'in ise sadece 31 bin yeni göçmen kabul ettiğini belirtti.

Resmi rakamlara göre, İsrail'in nüfusu 10 milyon 148 bin olarak tahmin ediliyor. Bunların yaklaşık 7 milyon 758 bini Yahudi ve diğerleri (İsrail'in toplam nüfusunun yüzde 78,5'i) ve yaklaşık 2 milyon 130 bini Arap (İsrail'in toplam nüfusunun yüzde 21,5'i). Buna ek olarak, ülkede yaklaşık 260 bin yabancı uyruklu kişi yaşıyor, bu da İsrail vatandaşı sayısının yaklaşık 9 milyon 888 bin olduğu anlamına geliyor.

Doğumlar açısından, İsraillilerin yıllık nüfus artış oranı 2023'teki yüzde 1,6'ya kıyasla yüzde 1,2’ye indi. 20 yaşın üzerindeki Yahudi nüfusun dini dağılımına bakıldığında, yüzde 42,7'si kendilerini dindar olmayan ve seküler, yüzde 21,5'i çok dindar olmayan muhafazakâr, yüzde 12'si dindar muhafazakâr, yüzde 12'si dindar ve yüzde 11,4'ü Haredi (ultra-Ortodoks) olarak tanımladı.

İsrail'e göç konusunda ülke, 2024 yılında 31 bin 100 göçmen kabul ederken, 2023 yılında bu sayı 46 bindi. Yurt dışına göç eden İsrailliler 2023 yılında 55 bin 300 kişi iken, 2024'te 82 bin 800 kişi İsrail'i terk etti; 2023'te 27 bin 800 kişi iken, 2024'te sadece 24 bin 200 kişi ülkeye geri döndü.

İsrail medyası bu istatistikleri olumsuz olarak nitelendirdi. İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, göç eden ve geri dönen sayılarının endişe verici olduğunu bildirdi. Kanal 12 televizyonu istatistikleri endişe verici olarak nitelendirirken Maariv gazetesi, “Haberler kötü. İsrailliler İsrail'i terk ediyor” başlığını attı.

İstatistiklerde erkeklerin ortalama yaşam süresi 81,4 yıl, kadınların ise 85,5 yıl olarak belirtilirken, ölüm oranı binde 5,3'e ulaştı.

Ölüm nedenlerinin yüzde 23,5'i kötü huylu hastalıklar (kanser vb.), yüzde 12,2'si ise kalp hastalıklarıydı. 7 Ekim 2023'ten yıl sonuna kadar, savaş nedeniyle bin 267 asker ve sivil hayatını kaybetti; bu, ölümlerin yaklaşık yüzde 2,5'ini oluşturuyor.

Yaşamdan memnuniyet, ekonomik durum ve geleceğe ilişkin değerlendirme konusunda, vatandaşların yüzde 91,1'i yaşamlarından memnun, yüzde 66,1'i ekonomik durumlarından memnun, yüzde 33,5'i mali durumlarından memnun değil ve yüzde 8,8'i mali durumlarından tam anlamıyla memnun değil.

İstatistikler, savaş sırasındaki göç durumunu ve İsrail'deki İsraillilerin durumunu ortaya koydu.

Şarku’l Avsat’ın İsrail medyasından aktardığına göre göçün nedenleri, savaş sırasında güvenlik eksikliği, zorlu ekonomik koşullar ve sosyal bölünmeler.

Rakamlar, dünyadaki Yahudi sayısını içermiyor.

İsrail Yahudi Ajansı’na göre dünyada 15,8 milyon Yahudi bulunuyor ve en büyük Yahudi nüfusu yaklaşık 6,3 milyon ile ABD'de.

Kalan 2,2 milyon Yahudi diğer ülkelerde yaşıyor; en büyük nüfus sırasıyla 438 bin ve 400 bin ile Fransa ve Kanada'da.

Ajans, geçen yılın istatistiklerine göre, İsrail, ABD, Fransa ve Kanada'dan sonra en büyük Yahudi nüfusuna sahip on ülkenin Birleşik Krallık (313 bin), Arjantin (170 bin), Almanya (125 bin), Rusya (123 bin), Avustralya (117 bin), Brezilya (90 bin), Güney Afrika (49 bin), Macaristan (45 bin), Meksika (41 bin) ve Hollanda (35 bin) olduğunu belirtti.

Ajans, istatistiklerin Yahudi olarak kendini tanımlayan veya en az bir ebeveyni Yahudi olan ve başka bir dine mensup olmayan kişilere dayandığını ifade etti.